• Sonuç bulunamadı

Karaborsa (Ġhtikâr) Yasağı

V. Kavramsal Çerçeve

3. Ġhtiyaç

2.4. TÜKETĠCĠNĠN PAZAR AġAMASINDA KORUNMASI

2.4.6. Karaborsa (Ġhtikâr) Yasağı

Türkçe adı karaborsa olan ihtikâr, lügatte biriktirmek, hapsetmek, bir Ģeyi fiyatı yükselsin diye bekletmek, tedavülden çekmek, karaborsacılık yapmak, tek baĢına tasarrufta bulunmak için malı tekeline almak550 anlamlarına gelmektedir. Bir fıkıh terimi olarak ihtikâr, insanların ihtiyaç duyduğu ticaret malını satın alarak, pahalılaĢması gayesiyle istifleyip piyasaya arzını geciktirmektir.551

Klasik dönem Ġslâm hukukçuları ihtikârın tanımı konusunda farklı görüĢler ileri sürmekle beraber, o dönem çoğu fakih ihtikârın kapsamını gıda maddeleri ile

548

Ġbn Teymiyye, 1991:XXVIII/47; 2001:39; Döndüren, 1993:293. 549

HaĢr, 59/7. مْ ُ مْلِم ِااَيِلمْ َمْاا َمْ َ ً َل ُد َا ُ َي َ مْ َك ِ يِبَّللا ِيمْ اَ

550 Ġbn Manzûr, “hkr” md.; Zebîdî, “hkr” md.

551

kayıtlamıĢlardır.552

Ancak Ġmam Mâlik ve Ġmam Ebû Yusuf, ihtikârın çerçevesini geniĢ tutarak ihtikârı, “satılmaması halka zarar veren her türlü mal” Ģeklinde tarif etmiĢlerdir.553

Bunlara göre satılmaması topluma zarar verici her türlü malın satıĢından kaçınmak ihtikârdır.554

Hz. Peygamber hadislerinde ihtikâr yapanı kınamıĢ555 ve onu mel'un,556 günahkâr557

gibi vasıflarla beyan ederek, “Uzak yerden mal getiren tacir (calib) rızıklandırılmıĢ, karaborsacı ise lanetlenmiĢtir”558

, “Karaborsacı ne fena bir kuldur! Allah Teâlâ fiyatları ucuzlatırsa keyfi kaçar, yükseltirse ferahlar”559

, “Kim müslümanlara karĢı bir yiyecek maddesini stoklarsa, Allah onu cüzzam ve iflâsla cezalandırır”560

buyurmuĢtur. Hz. Ömer de; “Bizim pazarımızda asla karaborsacılık yapılamaz. Bazıları ellerindeki fazla sermayeyi bizim bölgemize gelmiĢ rızk-ı ilâhîye yatırarak karaborsacılık yapmaya yeltenmesinler. Bununla birlikte yaz-kıĢ demeden sırtında mal taĢıyarak bize getiren câlib ise Ömer'in misafiridir. Allah'ın dilediği gibi satar, yine Allah'ın dilediği kadar da bekletir”561

der.

Ġktisadî hayata çok ciddi olumsuz etkileri olan ihtikârın hükmü üzerinde Ġslâm hukukçuları hassasiyetle durmuĢlardır. Hanefî âlimlerinin çoğunluğu ihtikârın tahrimen mekruh562 olduğunu söylerken, Hanefîlerden Ġmam Muhammed ve Kâsânî

552

Bâcî, 1332:V/15; ġîrâzî, 1959:I/292; Kâsânî, 1974:V/129; Merginânî, 1990:IV/428; Ġbn Kudâme, 1985:IV/154; Ġbnü’l-Hümâm, 1316:VIII/126; ġirbînî, 1994:II/38; Ġbn Âbidîn, 1984:V/282.

553

Sahnûn, t.y.:X/123; Bâcî, 1332:V/15-16; Kâsânî, 1974:V/129; Merginânî, 1990:IV/428; Mevsılî, 1989:688; Ġbn Âbidin, 1984:V/255.

554

Kâsânî, 1974:V/129; Merginânî, 1990:IV/428; Mevsılî, 1989:688; Ġbn Âbidin, 1984:V/255; Bilmen, 1985:VI/123; Senhûrî, 1998:II/79.

555

Ġbn Mâce, “Ticaret”, 6. ٌا ُعمْ َم ُ ِ َ مْ ُ مْلاَ

556

Ġbn Mâce, “Ticaret”, 6. ٌا ُعمْ َم ُ ِ َ مْ ُ مْلاَ

557

Müslim, “Müsakât”, 129; Ebû Davud, “Buyu”, 40. » ٌ ِطاَ َ ُهَ ف َ َ َ مْ ا ِيَم«

558

Ġbn Mâce, “Ticaret”, 6; Dârimî, “Büyû”, 12. » ٌا ُعمْ َم ُ ِ َ مْ ُ مْلاَ ٌو ُزمْ َم ُ ِلا َمْاا«

559

Beyhakî, 1410:VII/525; Miras, 1978:VI/449. اي راع االلها راذ لمحا بعلا : ي عللهاى صللهاا راا

اذ ى ف 560 Ġbn Mâce, “Ticâret”, 6. ِسَ مْفِااَ ِااَذُمْااِ ُ َّ لا ُ َ َ َ مْا ُ َماَعَط َ ِ ِ مْلُ مْلاىَ َع َ َ َ مْ ا ِيَم 561 Mâlik, “Büyû”, 56. َاَيَ ن ِ َّ لا ِومْزِر مْيِم ٍومْزِر َاِ ٍ اَ مْذَأ مْيِم ٌا ُ ُف مْ ِهيِ مْيَ ِ ٌااَ ِر ُ ِ مْعَ ي َ اَلِ ُ ِ َاَ مْ ُ َ َااَ ِ اَّ َمْاا َيمْ َ َ ُع َّاَأ اَلِ َ اَلِ َا ُ ِ َ مْ َيَ ف ُ اَلمْ يَ َع مْيِ َلَ اَُّ َأ ٍ ِلاَ َ َ َ ىَ َع ِد ُ َع ِوِ ِبَك ِ ِااَ ّْللا ِ مْيَّ لاَ َ ِلَذَف ُ مْيَ َ َ ُع مْعِبَيمْ َ ف َ مْيَك َااَ ُ َّ لا مْ ِلمْ ُيمْلَ َ مْيَك َااَ ُ َّ لا

562 Kâsânî, 1974:V/216, 217; Merginânî, 1990:IV/428; Mevsılî, 1989:686; Ġbn Âbidîn, 1984:V/255; Senhûrî,

ile ġâfiî, Mâlikî ve Hanbelî âlimleri ihtikârın haram563 olduğu üzerinde ittifak etmiĢlerdir.

Ayrıca Mâlikî mezhebi ve Ebu Yûsuf564

gibi bazı Ġslâm hukukçuları, karaborsacılığın yasaklanma gerekçesini esas almak suretiyle malın niteliği ya da türüne bakılmaksızın yokluk veya kıtlığı sıkıntı doğuracak her türlü ihtiyaç maddesini ihtikâr kapsamında değerlendirmiĢlerdir.565

Kapsamı geniĢ tutan bu görüĢ sahiplerine göre ihtikârı yasaklayan hadislerde gıda maddelerinden söz edilmesi, yasak kapsamını belirleme amacına yönelik olmayıp, insanların, gıda maddelerine olan ihtiyacının diğer mallara göre daha fazla olmasından ve hayatın idamesi için birinci derecede ihtiyaç mallarından olması sebebiyledir. Dolayısıyla bu durum Ġslâm Hukuku’nda gıda maddeleri dıĢında ihtikârın söz konusu olmadığı anlamına gelmemektedir.566 Zira Asr-ı saâdet'te iktisadî Ģartlar ve yaĢam tarzı itibarıyla en fazla sıkıntısı çekilen ve tabiatıyla en temel ihtiyaç olan Ģey gıda maddeleriydi. Gıda maddeleri o dönemde çeĢitli sebeplerle sık sık yokluğu ve kıtlığı ile karĢı karĢıya kalınması bakımından karaborsacılığa en elveriĢli Ģeylerin baĢında geliyordu. Bu nedenle, topluma vereceği zararın büyüklüğüne ve ehemmiyetine binaen karaborsacılık yasağı hükmü kimi zaman yiyecek maddeleriyle kayıtlandığı olmuĢtur.567

Ġhtikâr yasağının gerekçesi ve amacı dikkate alındığında, toplumun zarar gördüğü her türlü mal stoklamasının, hadislerde yasaklanan ihtikâr kapsamında ele alınması gerektiği açıktır. Öte yandan ihtikâr kapsamının, zarar ölçüsüne bağlı olarak geniĢ tutulması makâsıd açısından olduğu kadar, toplum gerçekleri açısından da isabetli bir yaklaĢımdır. Zira çağdaĢ âlimlerden Kardâvî'nin de iĢaret ettiği gibi, insanların yaĢam tarzlarına göre ihtiyaçları geliĢmekte; nice tahsînî ihtiyaçlar hâcî, hâcîler de zarurî hale gelebilmektedir.568

Bu noktada, teknolojideki geliĢmeler de

563

Bâcî, 1332:V/16; ġîrâzî, 1959:I/292; Kâsânî, 1974:V/129, 194-195; Ġbn Kudâme, 1985:IV/154; ġirbînî, 1994:II/38; Zühaylî, 1989:III/387.

564

Kâsânî, 1974:V/129; Mevsılî, 1989:688; Senhûrî, 1998:II/79; Zühaylî, 1989:III/387. 565

Kallek, DĠA, 2000:XXI/562. 566

ġevkânî, 1357:V/221-222; Yeniçeri, 1980:263-264.

567 Kallek, 1994:136.

568

önemli bir etkiye sahiptir. Günümüzde özellikle gıda, sağlık, tekstil, inĢaat, ulaĢım, taĢımacılık, haberleĢme ve enerji sektörlerinin ürettiği bazı temel mal ve hizmetlerin karaborsaya düĢmesinden geniĢ tüketici kitlesinin büyük zararlar gördüğü göz önüne alınırsa, ihtikâr yasağının geniĢ tutulmasının toplum yararını koruma ve haksız zararı önleme yönüyle dinin genel amaçlarına daha uygun düĢtüğü görülmektedir.569

ġevkanî de bu konuda: “yasağın gerçek sebebi insanlara zarar vermek olunca karaborsacılık da ancak zarar verme yönünden haram olur. Bunda da yiyecek olsun olmasın hepsi eĢittir. Çünkü insanlar hepsinden zarar görürler,”570

demektedir. Buna göre,bugünkü yaĢam koĢullarında hayvan gücünün yerine motorlu araçların ve yem yerine uğruna savaĢların yapıldığı petrolün geçtiği düĢünülürse benzin, mazot ve benzeri mal ve ihtiyaçların stokuna kadar bir çok stokların da yasak kapsamına571

girmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Ayrıca Ġslâm hukukçuları ihtikâr olabilmesi için bir de stoklama süresi üzerinde durmuĢlardır. Hanefî âlimleri bir hadisteki572

ifadeden hareketle ihtikâr olabilmesi için stoklamanın bir ay ile kırk gün arasında bir sürenin olması gerektiğini zira bundan daha az bir süre için mal depolamanın piyasada darlık oluĢturmayacağını ifade ederlerken, süre tahdidi getirmeyen mutlak hadislere dayanan Mâlikî, ġâfiî ve Hanbelî fakihleri ihtikâr ile ilgili her hangi bir süre saptamayıp halkın zarar görmesi ile neticelenecek her türlü zaman dilimini yasak kapsamına almıĢlardır.573

Söz konusu bu mezhep âlimlerinin hareket noktası süre değil zarardır. ġayet ortada bir zarar varsa bu süreye bakılmaksızın ihtikârın meydana geleceği belirtilmektedir.574

Bir nesnenin stoklanıp topluma arz edilmemesinden insanların sıtıntıya düĢmesi ve toplumun zarar görmesi, nesnenin özelliğine göre değiĢebilmekte ve hatta tıbbî malzemelerde olduğu gibi bazen dakikaların bile belirleyici olabildiği göz önüne alındığında bu görüĢün günümüz Ģartlarına daha uygun düĢtüğü anlaĢılır. Dolayısıyla stoklamanın ihtikâr sayılabilmesinde sürenin mutlak anlamda herhangi bir

569 Kallek, DĠA, 2000:XXI/562.

570

ġevkânî, 1357:V/222. 571

Döndüren, 1984:198. 572

Ahmed b. Hanbel, VII/58-61.

573 Bâcî, 1332:V/16; ġîrâzî, 1959:I/292; Ġbn Kudâme, 1985:IV/154; ġirbînî, 1994:II/38.

574

belirleyiciliğinin olmayıp süre açısından ihtiyacın Ģiddeti, boyutu ve stoklanan malın özelliği gibi hususların ölçü alınması gerektiği açıktır.575

Ġslâm Hukuku’nda, Hanefîlere göre, karaborsacı malını pazara sürmeye ve emsal fiyat ile malını satıĢa zorlanır. Eğer karaborsacı bundan kaçınırsa yöneticinin tazir cezası ile cezalandırma yetkisi bulunmaktadır.576 Hz. Ali Mısır’daki valisi el- EĢter en-Nehâ’îye; “senin ikazından sonra kim ihtikâra yanaĢırsa onu cezalandır” demiĢtir.577

Ġhtikâr, fiyatların sunî bir Ģekilde yükselmesine ve normal piyasa seviyesinin üzerine çıkmasına sebep olur. Daha az emekle daha kolay kazanç sağlama mantığına dayanan karaborsacılık, tüketicilerin sömürülmesine ve toplumun zarar görmesine sebebiyet vermektedir. Ġhtiyaç duyulan Ģeyleri tüketicinin ayağına getiren tüccar, aslında önemli bir sosyo-ekonomik hizmet görmekteyken, malını stoklayıp tüketicinin yokluk çekmesine hiç aldırıĢ etmeyen karaborsacı ise sosyo-ekonomik bir hezimet hazırlamaktadır.578

Karaborsacılığın, tüketiciler açısından fevkalâde zararlı olduğu açıktır. Zira bir taraftan ihtiyaç duyulan Ģeylerin zamanında tedarik edilememesi, diğer taraftan da bu nesneleri normal piyasa değerinin üstünde bir bedelle almak zorunda kalınmasından dolayı hadislerde karaborsacılık yapanlar lanetlenmektedir. Ayrıca Ġslâm'da karaborsacılığa yalnızca dinî-ahlâkî yaptırımlar değil hukukî müeyyideler de uygulanmıĢtır. Nitekim karaborsacılığın yasak ve mutlaka önlenmesi gereken bir durum olduğunda Ġslâm hukukçuları ittifak halindedirler.579

Piyasa dengeleriyle oynanıp haksız kazanç sağlanması ve tüketicilere zulmedilmesine karĢı olan Ġslâm, ihtikârı yasaklayarak tüketiciler için hayatî öneme haiz temel ihtiyaç maddelerine ulaĢmalarındaki en büyük engellerden birini ortadan kaldırmıĢtır.

575

Kallek, DĠA, 2000:XXI/561; ÇalıĢ, 2001:323. 576

Kâsânî, 1974:V/129; Mevsılî, 1989:687; Mısrî, 1993:150. 577

ġerif er-Radî, 1387:438; Nuveyri, 1975:VI/27; Mısrî, 1993:150.

578 Kallek, 1994:133.

579