• Sonuç bulunamadı

2. I.DÜNYA SAVAġI VE ÇANAKKALE MUHAREBESĠNĠN KAPSAML

2.5 Çanakkale SavaĢları

2.5.2 Kara Muharebeleri

Çanakkale SavaĢları‟nda Deniz Harekâtı‟nın baĢarısızlığı umutları Kara Harekâtı‟na çevirmiĢti.Daha 1 Mart‟ta Yunanistan, Gelibolu yarımadasını iĢgal etmek, mümkün olduğu takdirde Ġstanbul üzerine yürümek üzere Ġngiltere‟ye üç tümenlik bir kuvvet önermiĢti. Ġngiliz ve Fransızlara kalsa öneri kabul edilebilirdi. Ancak Rus Çarı, Ġngiliz Büyükelçisi‟ne, hiçbir Ģart altında Yunan askerinin Ġstanbul‟a girmesine izin vermeyeceğini bildirerek bu tasarıyı önledi. Askeri durumu tetkik için Çanakkale‟ye gönderilen General Sir William Birdwood, 5 Mart‟ta Kitchener‟a gönderdiği raporda, Donanmanın tek baĢına Boğaz‟dan geçemeyeceğine inandığını, kuvvetli bir ordunun karadan donanmayı desteklemesi gerektiğini bildiriyordu. Bu rapor Kitchener‟in bütün tereddütlerini giderdi. 10 Martda 29‟ncu Tümenin Ege‟ye gönderileceğini açıkladı. Ayrıca bir Tümen de kendilerinin göndermeleri için Fransızları ikna edeceğini ilave ediyordu.

23

Böylece Mısır‟daki Anzac Tümenleri ile birlikte 70 bin kiĢilik bir kolordu bu iĢe ayrılmıĢ oluyordu. Birdwood‟un raporuna rağmen, hala donanmanın tek baĢına Boğazı geçebileceğini düĢünenler vardı. Bu karıĢıklık içinde Kara kuvveti hazır olana kadar Donanmanın harekatını geri bırakmasını, bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin müĢterek harekata baĢlamasının en iyisi olacağını hiç kimse aklına getiremiyordu.

O sıralarda Londra‟ya hakim olan bu kargaĢalık ve belirsizliği, ne yapacağı belli olmayan Sefer Kuvveti‟nin Komutanlığına yapılan atamadan anlamak mümkündür. Bu komutan, Kitchener‟in Güney Afrika savaĢlarından eski bir arkadaĢı General Sir Ian amilton‟du. Donanma asıl saldırısını yapana kadar, Hamilton‟un birlikleri iĢe karıĢmayacaktı. Eğer deneme baĢarıya ulaĢmazsa Hamilton Gelibolu yarımadasına çıkarma yapacak, baĢarıya ulaĢırsa yarımadaya zayıf bir kuvvet bırakıp doğrudan doğruya Ġstanbul üzerine yürüyecekti. Oradan Ġstanbul Boğazına çıkarılmıĢ bir Rus Birliği ile birleĢmesi umuluyordu. Türk tarafı ise, 18 Mart‟ta kazandığı zaferden dolayı kendisine olan güvenini tazelemiĢ, Çanakkale‟nin Boğazlar‟dan geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiĢti. Bu zaferin ardından, Müttefiklerin kaçınılmaz kara harekâtına karĢı Türk tarafı da son sürat hazırlıklara baĢlamıĢtı. Çanakkale „de 5. Ordu oluĢturulmuĢ baĢına da MareĢal Liman von Sanders getirilmiĢti. Kıyılara dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerleĢtiriliyor, müttefiklerin her hareketi gözleniyordu. Müttefik çıkarmasını bekleyen bir baĢka kiĢi ise 19. Ġhtiyat Tümeni‟nin baĢında bulunan yarbay Mustafa Kemal'di. Deniz harekâtının baĢarısızlığı ardından (18 Mart 1915) bir kara harekâtına giriĢileceği ve bu harekâtın Gelibolu Yarımadası‟nı hedef alacağını öngörüsü, mantık gereği olarak bile neredeyse kesinlik kazanmıĢtır. Kaldı ki 1915 yılının Nisan ayı baĢlarından itibaren Hamilton‟un kuvvetleri Mısır‟da toplanmaya baĢladığında bölgedeki Osmanlı istihbaratı, birliklerin mevcutları, komutanları, silah ve donanımları hakkında ayrıntılı bilgiler edinmeye baĢlamıĢtır.

14 Aralık 1914 tarihinde 42 kiĢilik bir subay gurubuyla Ġstanbul‟a gelen ve Enver PaĢa tarafından 1. Ordu Komutanlığı‟na atanmıĢ olan Alman DanıĢma Kurulu BaĢkanı MareĢal Liman Von Sanders, yeni teĢkil edilen ve bölgeyi savunmakla

24

görevli 5. Ordu komutanlığına 24 Mart 1915 tarihinde atanmıĢtır. Dolayısıyla bölgenin savunmasından sorumlu olan 3. Kolordu da MareĢalin emrine girmiĢtir. MareĢal Sanders‟in savunma planı, Hamilton‟un taarruz planıyla örtüĢmemektedir. MareĢal Sanders, çıkarmaların Saros Körfezi kıyılarına yapılacağını hesaplamaktadır ve 5. Ordu‟nun ana kuvvetlerini bu bölgede toplamıĢtır. Saros Körfezi, Gelibolu Yarımadası‟nın en dar bölgesidir. Buradan yapılacak bir çıkarmanın, yarımadayı savunan Osmanlı birliklerinin geri çekilme ve kara ikmal hattını kesmesi olasıdır. Ayrıca MareĢal Sanders‟in savunma planı, elindeki kuvvetlerin önemli bir bölümünü geride, yedekte tutarak çıkarma kuvvetlerine ileri harekâtları sırasında taarruz etmeyi öngören, savunma ağırlıklı, temkinli bir plandır. Osmanlı komutanları ise, çıkarmadan sonra, çıkarma kuvvetlerinin sahillerde elde edecekleri köprübaĢlarıyla yoğun olarak takviye alacaklarını, gerekli tahkimatı yapacakları, dolayısıyla bu tahkimatlardan sökülüp atılmalarının çok güç olacağını düĢünmektedirler. Onlara göre etkin bir savunma, hemen sahilde, daha çıkarma harekâtı sırasında yapılmalı, karĢı tarafın kıyıda bir köprübaĢı oluĢturması önlenmelidir. 5. Ordu, üç tümenli 3. ve iki tümenli 15. kolordulardan oluĢmaktadır. Ayrıca ordu karargahına bağlı 19. Fırka, 1. Süvari Tugayı, bir piyade alayı ve dört Jandarma taburu bulunmaktadır. Toplam savaĢçı sayısı 84 bindir.

Bu kolorduların bünyesindeki tümenler ve komutanları Ģöyledir. 3.Kolordu: Komutanı Esat PaĢa

5.Fırka: Saros bölgesi. Komutanı Yarbay Hasan Basri Bey. 7.Fırka: Bolayır bölgesi. Komutanı Albay Halil Bey.

9.Fırka: Gelibolu Yarımadası‟nın güney bölümü. Seddülbahir ve Arıburnu Cepheleri. Komutanı Albay Halil Sami Bey.

15. Kolordu: Komutanı General Weber

3. Fırka: Kumkale bölgesi. Komutanı Albay Nicolai. 11. Fırka: BeĢige bölgesi. Komutanı Albay Refet Bey.

25

19. Fırka: Eceabat bölgesi. Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey.

Gelibolu Yarımadası‟ndaki Osmanlı savunma kuvvetlerinin, Çanakkale SavaĢı süresince, kara ve deniz olmak üzere iki ana ikmal hattı vardır. Kara ikmal hattı, Ġstanbul‟dan bölgeye en yakın olan Uzunköprü‟ye kadar yaklaĢık 250 km.lik bir demiryolu hattı ve devamında 165 km.lik bir stabilize yoldur. Osmanlı tarafına yeterli motorlu nakliye aracı olmadığından, personel bu yolu yaya olarak geçmek durumundadır. Her türlü ikmal malzemesi de öküz ya da at arabalarıyla taĢınacaktır. Ayrıca bu yolun bir bölümü gündüz saatlerinde Saros Körfezi‟ndeki BirleĢik Donanma‟nın ateĢi altına alınabilmektedir. Bu nedenle yolun bu bölümü ancak günün karanlık saatlerinde geçilebilmektedir. Deniz ikmal hattı ise Marmara Denizi‟nden geçen 150 deniz millik bir hattır. Kara ikmal hattına oranla çok daha kısa sürede geçilebilen bu ikmal hattı, BirleĢik Donanma‟nın suüstü gemileri yönünden tehdit altında değildir. Ancak denizaltı faaliyetlerinin tehdidine açıktır. Nitekim 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren Marmara‟da en az bir denizaltı faaliyet halinde bulunmuĢtur. Mayıs 1915 ortalarından itibaren ise deniz ikmal yolu, artan denizaltı faaliyetleri yüzünden bütünüyle kullanım dıĢı kalmıĢ, ikmal ve takviye kara ulaĢım hattına bağımlı olmuĢtur.

Benzer Belgeler