• Sonuç bulunamadı

Muhammed Aga Han’ın Kafkasya Seferi (1795)

BÖLÜM 2: TARKU ŞAMHALLIĞI’NIN YÜKSELİŞİ

3.12. Kafkaslarda Rus-İran Nüfuz Mücadelesi ve Kumukların Rus Egemenliğine

3.12.1. Muhammed Aga Han’ın Kafkasya Seferi (1795)

Nadir Şah’ın ölümünden sonra İran, çeşitli hanların idaresinde parçalara ayrılmıştı. Bu hanlardan en güçlü olanı Kerim Han Zendi 1779’da ölünce Kaçar Türkmenlerinden Muhammed Aga Han İran’ın idaresini ele aldı. Aga Muhammed Han Kaçar aşiretlerini birleştirdikten sonra Fars ve Irak bölgeleri kendine bağladı. Onun, daha sonraki hedefi Azerbaycan ve Dağıstan bölgeleri oldu (Işıktan, 1988:40).

Muhammed Aga’nın baskısına maruz kalan Azerbaycan hanlarından Revan ve Şuşa hanları Osmanlı Devleti’ne müracaat ederek yardım istedi (Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Türk Hanlıkları…, C. II, 1993:89). Osmanlı Devleti bu sırada Rusya ile savaş halinde olduğundan bu hanlara yardım gönderemedi (Gökçe, 1979:180).

Revan ve Şuşa’nın güneyinde yer alan Karacadağ, Meraga, Hoy ve Rumiye hanları ise Muhammed Aga’nın hakimiyetini tanımayı çıkarlarına uygun gördüler (Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Türk Hanlıkları…, C. I, 1992:149).

Dağıstan bölgesindeki hanlara gelince: Bunlardan Gürcistan üzerine yürümeyi planlayan Avar Nutsalı Uma Han dışındaki hanlar birbirleri ile mücadele etmekteydiler (Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Türk Hanlıkları…, C. I, 1992:148). Bu mücadele Kuba Hanı Feth Ali Han’ın ölümünden sonra yerine geçen Ahmed Han ile kardeşleri arasındaki saltanat kavgasından kaynaklanmıştı. Feth Ali Han hayattayken oğullarından Aksar Bey, Kasım Bey ve Mustafa Bey Osmanlı Devleti’ne iltica etmişlerdi. Feth Ali Han ölünce bu üç kardeş ağabeyleri Ahmed Han’ın iktidarını tanımayarak Nuha hanı Muhammed Hasan Han’ın yanına gelip ondan yardım istediler. Muhammed Hasan Han da Manaf Bey’in komutasında bir miktar asker vererek onların Şirvan’ı ele geçirmelerine yardım etti. Muhammed Hasan Han, Aksu’yu Manaf Bey’e verip geri kalan Şirvan topraklarını üç kardeş arasında paylaştırdı. Fakat üç kardeş Aksu’nun Manaf Bey’e verilmesini kabul etmeyip kuvvetlerini birleştirerek Manaf Bey’i öldürdüler. Daha sonra yerine Asker Han’ı tayin ettiler. Bu olaya öfkelenen Muhammed Hasan Han Feth Ali Han’ın diğer oğlu Ahmed Han ile anlaşıp Aksu üzerine yürüdü. Asker Han, Ahmed Han’ın yanında bulunan Lezgileri kendi tarafına çekince Muhammed Hasan Han da saldırmaktan vazgeçti. Bunun üzerine Ahmed Han Kuba’ya geri döndü (Mirza Hasan Efendi, 2003:85-86).

Asker Han’ın yönetiminden memnun olmayan halk 1792’de onun yerine Feth Ali Han’ın oğlu Kasım Bey’i getirdi. Fakat Aksu ahalisi Kasım Bey’in yönetiminden de memnun kalmadı ve onun yerine bir başkasını geçirmek istedi. Kasım Bey, ahalinin bu fikrini öğrenince Tarku Şamhalı Bammat’tan yardım istedi. Bammat da Buynak Beyi olan oğlu Şahbaz komutasında bir askeri birliği Aksu’ya gönderdi. Kasım Bey, bu askerleri Aksu’da ikamet ettirdi ve askerlerin masraflarını da halka ödetti. Onun bu hareketi halkın büyük tepkisine neden oldu. Aksu ahalisi, Şahbaz Bey Buynak’a geri dönünce Kasım Bey’i Aksu’dan uzaklaştırıp yerine Feth Ali Han’ın diğer oğlu Mustafa Bey’i getirdi (Mirza Hasan Efendi, 2003:86; Bakıhanov, 1951:178).

Mustafa Bey Aksu’daki iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra Muhammed Hasan Han’ın topraklarını ele geçirmek için Gazikumuk Hanı II. Surhay Han ve Areş hakimi Şahabeddin ile anlaştı. Mustafa Bey, müttefikleri ile birlikte 1793’te Muhammed Hasan Han üzerine yürüdü. Ancak Muhammed Hasan Han tarafından yenilgiye uğratıldı (Mirza Hasan Efendi, 2003:86).

Mustafa Bey’in yenilgisinden cesaret alan Kasım Bey, daha önce kaybettiği Aksu’nun idaresini yeniden ele geçirme ümidiyle Muhammed Hasan Han ve Derbend hakimi Şeyh Ali Han’dan yardım istedi. Muhammed Hasan Han ve Şeyh Ali Han Kasım Bey’e yardım etmek için Aksu’ya hareket etti. Kasım Bey ve müttefikleri şehri kuşattılar. Fakat şiddetli yağmurların askerlerin çadırlarını yıkması ve Mustafa Bey’in şehirden sorumlu yöneticisi Ömer Sultan’ın başarılı saldırıları nedeniyle geri çekildiler (Mirza Hasan Efendi, 2003:87; Bakıhanov, 1951:178).

Dağıstan hanları birbirleri ile mücadele ederken Muhammed Aga Han Azerbaycan üzerine yürüdü. Bunun üzerine Karabağ hanı İbrahim Han, Abdullah Çelebi ismindeki adamını İstanbul’a göndererek Muhammed Aga Han’ın her zaman 40-50 bin kişilik bir kuvvetle dolaştığını, bu kuvvetlere karşılık Dağıstan hanları ile bir ittifak oluşturduğunu, ancak yine de Muhammed Aga Han’ı yenebilecek bir güce ulaşamadıklarını bildirip Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Aynı tarihlerde İstanbul’a gelen Revan hanı Muhammed Han’ın adamı Zeynel Ağa, İbrahim Han’a yardım eden hanların “Gence hanı Cevad Han, Tiflis hanı Erekli Han, Şirvan hanı Mehmed Hüseyin Han, Şemhal hanı Mustafa Han1, Dağıstan hanlarından Uma Han” olduğunu beyan etti (BOA., HH., 162/6741-A). Ne var ki bu ittifak, Karabağ’ın Muhammed Aga Han’ın eline geçmesini önleyemedi. Bir aylık kuşatmanın ardından Muhammed Aga Han Karabağ ve Şuşa’yı hakimiyeti altına aldı (Mirza Hasan Efendi, 2003:88; Bakıhanov, 1951:180). Daha sonra Dağıstan üzerinden Tiflis’e yürüyüşe geçti. Bu sırada Kumuklar ve Çeçenler Muhammed

1 Bu kişi büyük bir ihtimalle Şamhal Bammat idi. Bammat, Batı Türkçesindeki Muhammed veya Mehmed isimlerinin Kumukça’daki karşılığıdır. Muhammed-Mehmed-Mustafa isimleri arasında ise yakın bir benzerlik bulunmaktadır. Öte yandan bu tarihte Dağıstan hanları arasında –en azından zaman zaman Şamhal ünvanını kullananlar arasında- Mustafa adını taşıyan ya da bu isme akraba olan birisi bulunmuyordu. Şamhal ünvanını taşıyan Gazikumuk hanının adı Surhay idi. Surhay’ın lakabı “Hanbutay” veya “Kanbutay” idi. Şamhal ünvanını taşıyan Avar Nutsalı’nın adı ise Uma Han idi (Mirza Hasan Efendi, 2003:85)

Aga Han’a gelerek itaat bildirdiler. Onun huzuruna gelemeyenler ise itaat etmeye hazır oldukları haberini gönderdiler (Işıktan, 1988:41).

Sıranın kendisinde olduğunu gören Tiflis hanı II. Erakli Han, II. Katerina’dan yardım istedi. II. Katerina da Kafkas orduları komutanı Gudoviç’i II. Erakli Han’a yardım etmekle görevlendirdi. Ancak Muhammed Aga Han, Gudoviç Tiflis’e ulaşmadan Temmuz 1795’te şehre girdi ve şehri tahrip etti (Tarih-i Mahsûs…, 1997:53; Mirza Hasan Efendi, 2003:88). Daha sonra kışlamak amacıyla Mogan Sahrası’na çekildi (Bakıhanov, 1951:181).