• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: TARKU ŞAMHALLIĞI’NIN YÜKSELİŞİ

2.2. Çolpan Şamhal Dönemi

2.2.4. Çolpan Şamhal’ın Son Dönemi

Kırım Hanı I. Mehmed Giray, Osmanlı Devleti’nin Kafkasya seferine 1578 ve 1579 yıllarında iki defa asker göndermişti. Osmanlı Padişahı III. Murad 1583’te Mehmed Giray’dan tekrar asker göndermesini istedi. Fakat Tatar mirzaları sefere gitmeyi reddettiler. Mehmed Giray da mirzalar üzerinde baskı kuramadı. Mehmed Giray’ın bu tutumu Osmanlı yönetimi tarafından isyan olarak algılandı ve Osman Paşa Mehmed Giray’ı cezalandırmak için Kırım’a gönderildi. Bunun üzerine Mehmed Giray hanlık makamını bırakarak bozkıra kaçtı. Burada, daha önce kalgay olması gerekirken bu makama getirmediği kardeşi Alp Giray tarafından öldürüldü (Kurat, 1992:244). Mehmed Giray’ın oğulları babalarına haksızlık yapıldığını düşünerek intikam almak için harekete geçtiler. Yanlarına Şemhal’i ve bazı Nogay beylerini de alarak Bahçesaray’ı kuşattılar (Alpargu, 2007:80). Mehmed Giray’ın yerine han tayin edilmiş olan İslam Giray, Bahçesaray’dan kaçarak Kefe’deki Osmanlı beyine sığındı ve hanzadelerin isyanını bir mektupla İstanbul’a bildirdi (BOA, MD., 58, h. 462).

Kırım’da yaşananlar İstanbul’da endişeye neden oldu. III. Murad, Osman Paşa’yı Kırım işlerini halletmesi için tekrar görevlendirdi (Öztürk, 2002:492). Ayrıca Şemhal ile birlikte hareket eden hanzadelerin desteklenmemeleri ve İslam Giray’a yardım edilmesi hususunda Nogay ve Çerkes beylerine mektuplar gönderildi (BOA, MD., 58, h. 454). Çolpan Şamhal, Osmanlıların bu diplomatik girişimi karşısında Şah Hüdabendi’ye bir elçi gönderdi. Elçi, Şaha hanzadelerin isyanından bahsettikten sonra İran’da tutuklu bulunan Gazi Giray ile işbirliği yapılması durumunda Tatarlara ve Nogaylara hükmedilebileceğini ifade etti (Asafi Dal Mehmed Çelebi, 2009:221). Şah Hüdabendi, Çolpan Şamhal’ın önerisini dikkate almamış gibi görünmektedir. Çünkü 1579’da Safevilere esir düşen Gazi Giray’ın yedi yıllık esareti Osmanlıların aracılığı ile sona ermiş ve Gazi Giray 1588’de Kırım’a han tayin edilmiştir (Gülbün-ü Hanan, 1287:28; Kırımî el-Hâc Abdulgaffar, 1343:115; Kurat, 1992:245; Ertaylan, 1958:21 vd.).

Öte yandan Nogaylar Osmanlı Devleti’nin isteklerini yerine getirmekte acele etmediler. İslam Giray, Osman Paşa henüz Kefe’ye ulaşmadan Kefe Beyi ve civardaki Osmanlı askerlerinin desteği ile hanzadeleri yenilgiye uğrattığında bunlar Nogay kabilelerine sığındılar. Daha sonra hanzadelerden Murad Giray Astrahan’da, Saadet Giray ve Safa Giray Çolpan Şamhal’ın yanında saklandılar (Alpargu, 2007:80-81; Öztürk, 2002:492). Bunlardan Saadet Giray, bir süre sonra Moskova’ya gitti ve orada öldü. Safa Giray Çerkes topraklarına yerleşerek hayatının sonuna kadar burada kaldı. Murad Giray ise önce Rusların hizmetine girdi, sonra ise Ruslardan kaçarak Şamhal’a iltica etti (BOA, MD., 62, h. 433). Osmanlı Devleti bölgeyi kontrol edebilmek için Terek Nehri yakınlarında bir kale inşa etmeyi planladı. Bu kale aynı zamanda Kumuk tüccarları için bir cazibe merkezi olacak, bu sayede hazineye önemli gelir sağlanacak ve kalenin Hazar Denizi’ne yakın olmasından dolayı deniz mahsullerinin temini sağlanabilecekti (BOA., MD., 60, h. 271). Kalenin inşa edildiğine dair herhangi bir kayıt mevcut değildir. Muhtemelen bu plan kağıt üzerinde kalmıştır.

Çolpan Şamhal’ın Osmanlı karşıtı politikası 1586 yılına kadar devam etti. Çolpan Şamhal 1585’in ilkbaharında Demirkapı’daki Osmanlı askerine maaşlarını götüren yetkililerin Dağıstan’dan geçişine izin vermedi (BOA., MD., 60, h. 572). Bu durum Divan-ı Hümayun’da görüşüldükten sonra, maaşların Demirkapı’ya götürülmesi işi

İslam Giray’a havale edildi. Bundan başka Çerkes, Nogay ve Kumuk Beylerine, Şamhal’a ve Usumi’ye İslam Giray’a yardım etmelerini emreden hükümler gönderildi (BOA., MD., 61, h. 41). Osmanlıların Şamhal’a gönderdiği bu emir izaha muhtaçtır. Çünkü Çolpan Şamhal hanzadelerin isyanını desteklemiş ve Osmanlı memurlarının Dağıstan’dan geçişine izin vermemişti. İslam Giray da Çolpan Şamhal’ın tutumundan dolayı görevlendirilmişti. Şu halde bu emir Çolpan’a gönderilmemişti. 61 numaralı Mühimme Defterinde yer alan kayıtlar bu konuya açıklık getirmektedir. İlk kayıtta Cafer Paşa’nın Tebriz muhafazasında bulunduğu sırada Şamhal’ın Paşa’ya gelerek itaat bildirdiği beyan edilmiştir (BOA., MD., 61, h. 210). Bir diğer kayıtta itaat eden Şamhal’ın adının Sultan Mahmud olduğu belirtilmektedir ki bu isim Çolpan Şamhal’ın oğullarından Sultan Mut’un Osmanlı belgelerinde geçen şeklidir (BOA., MD., 61, h. 211). Başka bir hükümde ise Şamhal’ın dört oğlu ile birlikte itaat ettikleri için kendilerine hilat gönderildiğinden bahsedilmektedir ki bu kişi de Çolpan Şamhal idi (BOA., MD., 61, h. 213). Bu hükümler Osmanlı Devleti’nin Çolpan Şamhal isyan ettiğinde Çolpan’ın oğullarından Sultan Mut’u Şamhal olarak tanıdığına ve Çolpan’ın isyandan vazgeçmesi ile makamının geri iade edildiğine işaret etmektedir. Esasında Sultan Mut Şamhallığın başına geçmemiş sadece soylu bir anneden gelmediği gerekçesi ile mahrum bırakıldığı bazı hakları geri almak için mücadeleye girişmişti.

Çolpan Şamhal’ın Usumi Sultan Ahmed’in kızı ile yaptığı evlilikten Andiya, Surhay ve Alkas; bir Kabardey özdeninin kızı ile yaptığı evlilikten ise Sultan-Mut, Ahmedhan ve Mutsal adlarında altı çocuğu olmuştu (Aliyev, 2008:59). Sultan Mut ve aynı batından doğan kardeşleri, soylu bir aileden gelmedikleri gerekçesiyle yönetimden dışlandılar. Bu duruma gücenen Sultan Mut, annesinin mensup olduğu Çerkes kavimlerine müracaat ederek büyük bir ordu hazırladı. Kardeşleri Sultan Mut’un kuvveti karşısında barış istemek zorunda kaldılar ve Sulak ile Terek Nehirleri arasında kalan toprakların yönetimini Sultan Mut’a bıraktılar (Mirza Hasan Efendi, 2003:41). Âsâr-ı Dağıstan’ın müellifi Mirza Hasan Efendi bu olayın Çolpan Şamhal’ın ölümünden sonra gerçekleştiğini ve onun da 1577’de öldüğünü yazmaktadır. Çolpan Şamhal’ın 1587-1588’de öldüğü bilinmektedir. Mirza Hasan Efendi’nin verdiği tarih Sultan Mut’un kardeşlerinin üzerine yürüdüğü veyahut Çerkes topraklarına gittiği tarih olabilir. Bu konuda kesinlik

olmasa da Sultan Mut’un 1585’te Çolpan Şamhal’la rekabet edebilecek bir güce eriştiği söylenebilir. Çolpan Şamhal’ın isyan ettiği sırada Osmanlıların Sultan Mut’u Şamhal olarak tanımaları da buna işaret etmektedir.

Çolpan Şamhal, Osmanlı Devleti ile ilişkilerini düzelttikten sonra yeğeni Han Muhammed’in Urçamil ve Başlı köylerini itaat altına almasına yardım etti. Han Muhammed, Usumi Sultan Ahmed’in oğlu idi. Sultan Ahmed devlet yönetiminde bazı yeni uygulamalar getirmişti. Bunlardan birisi de köylülerin vergiye bağlanması idi. Han Muhammed bu uygulama çerçevesinde hâkimiyeti altındaki köylerden vergi tahsil etmeye başladı. Ancak Urçamil ve Başlı köylüleri vergi tahsil etmeye gelen Han Muhammed’e itiraz ettiler. Han Muhammed de dayısı Çolpan Şamhal’a giderek yardım istedi. Çolpan Şamhal’ın yardımı ile iki köy itaat altına alındı (Mirza Hasan Efendi, 2003:41-42). Bu sırada Osmanlılar Karabağ üzerine bir sefer hazırlığına giriştiler. Şamhal’a yazılan hükümde ondan Erdebil üzerine bir akın düzenlemesi ve orduya zahire tedarik etmesi istendi. Ayrıca mektupta yaptığı yardımların karşılığını alacağı da belirtildi (BOA., MD., 62, h. 67). Şamhal’ın bu sefere katılmada istekli olduğu söylenemez. Çünkü bu mektuptan bir süre sonra Cafer Paşa’dan Şamhal’a istimâletnâme vererek onu savaşa teşvik etmesi istenmişti (BOA., MD., 62, h. 76).

Osmanlılar Karabağ üzerine sefer hazırlığına giriştiklerinde Çolpan Şamhal hayatını kaybetti. Çolpan Şamhal öldüğünde Şamhallığın sınırları güneyde Kür Nehrine, batıda Çeçen topraklarına, kuzeyde ise Terek Nehrine kadar uzanıyordu (Bakıhanov, 1951:114).