• Sonuç bulunamadı

2.3. CAFCAF MİZAH DERGİSİ ÇÖZÜMLEME

2.3.4. Muhafazakar Dünyaya Dair eleştiriler

Bu bölümde ele alacağımız karikatürler, Cafcaf dergisinin içinde bulunduğu camiaya yönelik eleştirilerdir. Bunlar bazen öz eleştiri şeklinde karşımıza çıkmakla birlikte bazen de camiada karşılarına çıkan kendi değer yargılarıyla örtüşmeyen hal davranış ve düşünce yapılarına karşı söyledikleri sözler ve tavır alıştır.

İsrail’in Filistin’e olan saldırılarının ardından muhafazakar kesim İsrail mallarını boykot etme kararı almıştır. Söz konusu boykotta adı en çok zikredilen ürün Cocca Cola’dır. İsrail saldırılarının Ramazan ayına denk geldiği günlerde iftar etmek üzere bekleyen ailenin iftar masasında Cocco Cola bulunmaktadır. Ve baba karakteri, ezanın okunmasını bekler gibi ateşkesin olmasını beklemektedir. Zira ateşkes olur olmaz, ezan okunup iftar açılması gibi o da cola içebilecektir. Bu durumu izah eden üst metinde; “Bizde boykotlar hızlı başlar çabuk biter nedense.. Cocca Cola tadında hayatlar..” denmektedir.

Şekil 76 : 20. sayı 10. sayfa

Kadınların yaşadığı problemleri dile getiren karikatürde, kadınlara karşı gereğinden fazla duyarlı olan ve onları sürekli dışarıda tutmak isteyen insanlar karikatürize edilmiştir (Gülsüm Kavuncu).

Muhafazakar camianın erkeklerinin Cuma namazına gitmemelerini eleştiren karika- türde kahraman bu davranışını, “daru’l-harp saatime” denk geldi diyerek açıklamak- tadır (Yusuf Kot).

Şekil 78 : 21. sayı 24. sayfa

Dört parçadan oluşan karikatürde kahraman ilk üç kutucukta inançlarına ters sözler söyleyerek, düşüncelerini gizleyen bir kişilik oluşturmaktadır. İçki içmez ama bunu sağlığına bağlar; başörtülü biri eleştirilince, ortamın kurallarına uymak lazım der; ezan okunduğu için müziğin sesini kısar faka eleştirilince bilmezlikten gelir. Kendi hayatında sürekli düşüncelerine zıt bir şekilde davranan bu kişi CHP’nin çarşaf açı- lımını iki yüzlülük olarak görüp şerefsizlikle suçlamaktadır. Muhafazakar camianın erkeklerinin kamusal alanda seküler davranışlar geliştirmek suretiyle düştükleri çelişki gösterilmiştir (Yusuf Kot).

Namaz kılan fakat sürekli Allah’la pazarlık halinde olan ve gündelik işlerini kendi çıkarları doğrultusunda yapmaya devam eden insanların konu edildiği karikatürde cami imamı ilgili şahısları camiden atmaktadır (Yusuf Kot).

Şekil 80 : 26. sayı 21. sayfa

Bir kandil gecesi kahraman diğer günlerde yaptığı her şeyi yapmış, fakat uyumak üzereyken yataktan kalkıp sigara eşliğinde kandil kutlaması mesajını toplu atmak suretiyle vazifesini yerine getirmenin rahatlığını yaşamıştır. Karikatürde, mesajlarda yazdığımız ama uygulamadığımız şeyleri yapmıyor oluşumuz eleştirilmektedir (Yük- sel Bayram).

Şekil 81 : 26. sayı 24. sayfa

Takkeli, sakallı elinde teşbih tutan şahıs aynaya bakarak; “bugün sanki dünden daha a takvalıyım” demektedir. Duvarda Kuran-ı Kerim, aynanın altında da misvak ve hacı kokusu bulunmaktadır. Takvanın görüntüde aranmasına dair bir eleştiri getirilmiştir (Yusuf Kot).

Günümüz Müslümanlarının İslami terimlerle konuşsalar bile İslam’ın özünden kop- tuklarını anlatan karikatürde karakterlerden biri Asr suresinden ayetlerle, diğeri Fet- hullah Gülen’in “Asrın getirdiği tereddütler” kitabına gönderme yapılarak konuştu- rulmaktadır. Karikatüriste göre asrın Müslümanları okudukları şeylerin künhüne va- kıf değildir ve kendi yaşamlarına bu terim ve sözleri adapte etmektedir (Yusuf Kot).

Şekil 83 : 30. sayı 24. sayfa

Bir özeleştiri olarak okuyabileceğimiz karikatürde namaz kılan fakat müekket (Hz. Muhammed’in terk etmeden devamlı olarak yaptığı) sünnet olan öğle namazının sünnetini terk eden gençler konu alınmıştır (Yusuf Kot).

Bir balo havasında devam eden toplantıya muhafazakar Müslümanlar katılmıştır. Fakat ellerinde kadehler, kokteyller, cep telefonları, kadınların makyajlı ve modaya uygun giyindiği bu toplantıya iştirak eden kişilerden biri; “sizin gibi Müslümanları gördükçe Müslümanlıktan soğuyorum” demektedir. “Ee gelme o zaman yanımıza. Zorla mı? Git. Hayret bi’şey” cevabına, “soğudum bi kere geri dönemiyorum artık. Mecburen burda kalıcam” diyerek karşılık vermektedir. Karikatürist, son zamanlarda artan bu ortam ve davranışların failleri her ne kadar Müslüman gibi görünse de durumun Müslümanlığın dışında olduğunu belirtmektedir (Yusuf Kot).

Şekil 85 : 30. sayı 24. sayfa

Korsan film izleyen karakter, “Harama bakmak haramdır, fakat ilk bakış müstesna” sözüne binaen, ilk bakışını oldukça uzun tutmaktadır. Gözkapakları kapanmasın diye elleriyle tutan kişinin nezdinde, tavsiyelerin nasıl da işe geldiği şekilde uygulandığı eleştirilmektedir (Yusuf Kot).

Şekil 86 : 30. sayı 24. sayfa

İslam tarihindeki bir hikayede Hz. Ali’nin ayağına savaşta ok saplanır. Ok kemiğe kadar dayanmış ve çıkması zahmetli bir hal almıştır. Bunun üzerine oku çıkarmak isteyen şahıs Hz. Ali’nin namaza durmasını bekler, Hz. Ali namazdayken ok çıkarılır. Namaz sonrası “sanki benim acım biraz hafifledi” demesi üzerine tedavi anlatılır. Hz. Ali bunun üzerine Allah’ın huzurundayken dünya alt üst olsa hatta kendisine kılıç ve kalkanla vursalar yine de duymayacağını söyler. Yukarıdaki karikatürde, günümüz Müslümanlarının bu ‘dünya yansa duymayacak’ halini artık namazda değil, dizi filmlerin başında yaşadıkları anlatılarak, Hz. Ali aynasında kendilerinin ne durumda olduğu gösterilmek istenmiştir (Yusuf Kot).

Diziler ve ibadetler arasında kalan muhafazakar camianın hali karikatürize edilmiştir. Zaman, ibadet vakitlerine göre değil, ibadet vakitleri televizyon programlarının akış süresine göre düzenlenmektedir (Behlül Balkan).

Şekil 88 : 46. sayı 30. sayfa

Karikatürde Ak Parti’nin başa geçmesi öncesi ve sonrasındaki hocaların değişimi anlatılmaktadır. Söylem aynı olmakla birlikte hocanın aldığı kilolar sözlerinin kendisi tarafından uygulamadığını düşündürmektedir. Ayrıca hoca ilk halinde atik ve canlı görünürken, ikinci halinde rehavet hali bastırmış görünmektedir. Adeta hoca yemek- ten şişmiş ve uyuşmuş gibidir. Bu esasen, sadece hocaların değil, benzer söylemler üreten herkesin yaşadığı bir değişimi düşündürmektedir. 2002’den önce ve sonra ho- canın sözleri aynı olmakla birlikte şöyledir, “Ey Müslüman kardeşlerim!.. Kazancını- za haram karıştırmayın!.. Kul hakkı yemeyin! Belediyelere yaptığınız işlerde yolsuz- luk yapmayın!. Rüşvet yemeyin! Fakirler için topladığınız yardım paralarını cebinize indirmeyin! İşçilerinizin hakkını verin!..” (Murat Yılmaz).

Şekil 89 : 49. sayı 2. sayfa

Müslümanlığın gereklerini yapmanın askerlik vazifesini yapmak gibi güç olduğunu düşünen insanların çizildiği karikatürde bu insanların zorlanmasına karşılık “bedelli Müslümanlık” düşüncesi geliştirilmiştir. (49. Sayı 2. Sayfa / Yüksel Bayram).

Şekil 90 : 48. sayı 27. sayfa

Bir takım hocaların, bulundukları konumları kötüye kullandıkları ve yine onlara bağlı insanların da hocaların bu yanlışlarını hiç sorgulamayıp hatta destek olmalarının anlatıldığı karikatürde üst yazı olarak; “beyni kiraya veren, bedenini satandan daha namussuzdur” yazmaktadır (Ahmet Altay).

Şekil 91 : 41. sayı 3. sayfa

Son yıllarda yaygınlaşan helal gıda damgalı ürünler gıda sektöründe hareketlenmeye yol açmıştır. Bu ürünlere helal damgası veren araştırma şirketlerinin açılması ve bunlara ayrılan maliyet sektörü giderek daha karlı bir hale getirmektedir. Kazancın yüksekliği kötü kullanıma dair şüpheleri akla getirmektedir. Karikatürde bunu ifade etmek için, gıda olmayan fakat gıda ile uzaktan ilişkisi olan bir obje olarak yemek takımına helal yazısı iliştirilerek durum ifade edilmektedir (Zeynep & Volkan).

Muhafazakar camianın bazı fertlerinde görülen iki eşlilik durumunun hicv edildiği karikatürde, iki eşli olan bir adam görülmektedir. Bu eşlerden biri çarşaflı diğeri açıktır. Çarşaflı eşi için “haremlik” diyen şahıs açık eşi için “selamlık” tanımlaması kullanmaktadır. Gerçekten de örtülü hanımları ile evliyken iş toplantılarına, resmi davetlere örtülü eşleriyle katılamayan bazı erkeklerin açık olan ikinci eşler alarak söz konusu davetlere bu eşlerle katıldığı görülmektedir. “Selamlık” tabiri bu durumu açıklamak için kullanılmıştır (Yüksel Bayram).

Şekil 93 : 58. sayı 24. sayfa

Gerçekleşen düğüne katılan davetli, gelin hanıma, “Aaa! Ya hani cumaya gitmeyen erkek bacımızdı? Nası evlendin sen bacımızla?” diye sormaktadır. Gelin hanım bu soruya; “Ee şekerim gördüğün gibi dar-ül harp..” diye cevap vermektedir. Muhafaza- kar insanların bir kısmının kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde dini terimleri kendi arzularına göre tevil ettikleri anlatılmaktadır. Dar-ül harp üstünde tartışmaların de- vam edegeldiği içtihadi meselelerden biri olarak İslami bir terimdir. Günümüzde Tür- kiye’de, Türkiye dar-ül harp midir, yoksa dar-ül İslam mıdır tartışmaları sürebilmek- tedir. Dar-ül harp olan bir ülkede Cuma namazının farzlığı erkeklerin üzerinden düşer (Yusuf Kot).

Yukarıdaki karikatürde başörtülü bir kız çizilerek muhafazakar camianın kadınlarına bir eleştiri getirilmiştir. Bu eleştiriye göre camianın bazı kızları için evlenmek istediği erkeğin dini bütün biri olmasından çok kendi işine geldiği kadar dine uygun hareket etmesi yeterlidir. Nitekim karikatürde ayetlerin tamamı hakkında şüphesi olan fakat “müminlere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar” ayetini mantıklı bulan erkek ideal eş olarak görülmektedir. Kendini aldatmadıktan sonra ne kadar dindar olduğu hatta inancı başörtülü kızı ilgilendirmemektedir (Yusuf Kot).

Şekil 95 : 59. sayı 2. sayfa

Karikatürde Gülen cemaati ve AK Parti sempatizanı iki kişi konu edilmiştir. Her ne kadar başta saygılı ifadelere bürünür gibi olsa da birbirlerinin içinde bulundukları oluşumları söven bu insanlar gerçekte birbirlerine olan kızgınlıklarını dizginleye- mezler. Ve son sahnede birbirlerine hakaret ederek kavga ederler. Cemaat ve Hükü- met arasındaki gerilim, muhafazakar camianın geneline yayılan bir tartışma konusu olmuştur. Her iki kesimin birbirlerine olan tutumları konu edilmiştir.

Şekil 96 : 49. sayı 39. sayfa

İlk karede, Amerika ve İsrail’e oldukça kızgın görülen bir şahıs başında takkesiyle “kahrolsun Amerika! Kahrolsun İsrail! Tekbiiir! Allahu ekber! Tekbiirrr! Allahu ek- ber! Ya Allah! Bismillah! Allahu ekber!” demektedir. İkinci karede ise aynı şahıs bu defa televizyonun başında, yemek yemekten şişmiş göbeğiyle uzanmakta ve yanında Cocca Cola şişesi bulunmaktadır. Rahat koltuğunda uzanarak konuşan şahıs bu kare- de, bu kadar cihadın yeteceğini, güzel bir Amerikan filmi başlayacağını, sesinin kısıl- dığını ama cihat etmenin kolay olmadığını söylemektedir. Bu suretle “sözde cihatçı- lar” çizilerek, günlük hayata bakmamızı tavsiye etmektedir. Kişinin günlük hayatın-

daki alışkanlıkları ve yaşama biçimi gerçekte onun düşüncesini göstermekte onunla bağdaşmayan sözler komik duruma düşmesine yol açmaktadır (Behlül Balkan).

Şekil 97 : 55. sayı 2. sayfa

Muhafazakar camianın sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik anlamda güçlenmesinin hatta sınıf atlamasının sonucunda camianın modaya yaklaşımı da etkilenmiştir. Moda, kentli insanların ilgilendiği bir mefhumdur. Tezin başında tartıştığımız gibi kentlileş- me süreci ve akabinde yaşananlar muhafazakar camianın daha evvel tanışmadığı veya mesafeli durduğu alanlarla arasındaki uzaklığı yakınlaştırmış bu alanların aktörü hali- ne getirmiştir. Kentli muhafazakarların, iktidardan pay alması sonucu zenginleşmesi, bir takım savrulmalara da yol açabilmektedir.

Karikatürlerde, muhafazakar camianın modacıları, yetimlere yardım için bir defile düzenlemektedir. İlk karikatürde, abartılı kostümler içinde mankenler görülmektedir. Cami alemlerini andıran aksesuarlarla süslenen bu elbiseler, muhafazakar camianın moda tasarımcılarının yaptıkları işleri hicv etmektedir. Bununla birlikte; “ya çok mu abarttık acaba, direkt verselerdi o paraları yardım kuruluşlarına” diyen karaktere kar- şılık modacı, “onu fakirler de yapıyor kızım” diyerek cevap vermektedir. İlk öneri, karikatüristin önerisi olmakta, “yardım etmek istiyorsanız, yardım kuruluşlarına doğ- rudan verilmesini sağlamalısınız” denmektedir. Fakat modacının ağzından bunun sadece yardım etmek olmadığını bir tür statü ve zenginlik ilamı olduğu dile getiril- mektedir.

İkinci karikatürde ise, makyajlı ve şişman, modaya uygun giyinmiş zengin müşteri; “Bu tasarımları almamıza vesile olan minik yetimleri de kocaman öpüyorum” de- mektedir. Müşterinin elinde, yamalı pantolonuyla, minik ve şaşkın bir yetim bulun- maktadır. Karikatürist, alışveriş yapma bahanesiyle yetimlerin kullanıldığını dile getirmektedir. Karikatüriste göre böyle defilelerde, yetimler için gerçek bir üzüntü, gayret veya fedakarlık olmamakla birlikte, kendi yaşam tarzlarından ödün vermek- sizin vicdanlarını rahatlatma amacı güdülmektedir (Elif Büşra Doğan).

Hz Muhammed’in “işçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz” hadisine gön- derme yapan karikatürde, peygamberin bu sözünü bilecek kadar İslami duyarlılığa sahip insanların, dini tavsiyeleri işlerine geldiği şekilde yorumladıkları ve çalışanların mağdur olmaya devam ettiği anlatılmaktadır (Yusuf Kot).

Şekil 100 : 36. sayı 16. sayfa

Muhafazakar camianın ekonomik meselelerde yaşadığı dönüşüme eleştiri getiren karikatürde, camianın daha önce kredi kartına faiz meseleleri dolayısıyla karşı olduğu halde zaman içinde, sektörde yerlerini almak adına bu tutumlarından vaz geçtikleri dile getirilmektedir (Yusuf Kot).

Muhafazakar kesimde moda adı altında “Tesettüre bağlı kalmak kaydıyla” yapılan iş- lerin ucube gibi olduğunu anlatan karikatüre göre, bu yapılanlar Peygamber zamanına refere edilerek meşru zemine oturtulmaya çalışılmaktadır (Elif Büşra Doğan).

Şekil 102 : 54. sayı 20, 21. sayfa

Muhafazakar kesime yöneltilen eleştirilerden biri de tatil anlayışlarıyla ilgilidir. İsraf ve tüketimin had safhada olduğu bu tatil stilinde eğlence mantığı değişmemekte fakat meşruiyet zeminini İslami terimlerden almaktadır. Tatil stiline yapılan hicivde değişen tek şeyin yıldızın yerini hilal değerlendirmesinin alması gibi, önemsiz ayrıntılar olduğu anlatılmaktadır (Emre Bilgiç ve Ahmet Torun).

Şekil 104 : 51. sayı 30. sayfa

“Bizimkisi Bir Tesettür Hikayesi” adındaki karikatür bandında muhafazakar kesimin kadınlarının tesettürde yaşadıkları değişim, çarşaftan ala kızına evrilinceye kadar olan süreciyle değerlendirilmiştir. Ala kızı terimi, Ala dergisiyle birlikte oluşan modayı temsil etmektedir. Karikatür bandında bu tarz kıyafet için; “tarih boyunca cüret edil- meyen, en kötüsü” denilmektedir. Hikaye Ala kızıyla bitmektedir. Ve diğer kadınlar yerlerine hakarete uğrayacak yeni bir model üretme çabasında olurlarken Ala kızı bunu yapmamaktadır. Karikatür bandında ifade edildiği gibi ‘bu en kötüsü’dür, bundan kötüsü mümkün değildir (Elif Büşra Doğan).

Şekil 105 : 52. sayı 40. sayfa

AVM’de alışveriş yapan muhafazakar insanların namaz konusundaki hassasiyetleri eleştirilen karikatürde, adam, namazlarının kaçmasının sorumluluğunu AVM’de mes- cit olmamasına bağlarken, son baloncukta; “yatsıyı da kaçırırdım da erken kapatıyor şerefsizler” diyerek samimiyetinin derecesini ortaya koymaktadır. Zaman tanzimini hayatın doğal akışına bırakan kişi esasen bu durumdan rahatsız değildir fakat sorum- luluğu başkasının üzerine atarak vicdanen rahatlamayı tercih etmektedir (Yusuf Kot).

Şekil 106 : 37. sayı 4. sayfa

Pahalı olan şeylerin zenginlik ve statü göstergesi olarak kabul edildiği çağımızda muhafazakar kesimin de durumdan çok uzak olmadıkları anlatılmaktadır. Normalde “bayağı” görünen şeyler üzerindeki etiket değerleri sebebiyle muhafazakar kesim için de değerli sayılabilmektedir (Gülsüm Kavuncu).

Şekil 107 : 57. sayı 16. sayfa

Elif Büşra Doğan’a ait birinci karikatürle, Emre Bilgiç’e ait ikinci karikatürde benzer bir konu işlenmiştir. Muhafazakar kesim erkeklerinin kızlarla olan ilişkilerinde her iki kahraman da kızlara bakmakta, “kesmek”te ve laf atmaktadır. Fakat bu gençleri di- ğerlerinden ayıran şeyler referans kaynakları ile ifade biçimleridir. İlk karikatürde kız kesen genç, bu davranışını Allah’ın adı anılarak yapılırsa helal olacağını söyleyerek meşrulaştırmakta, her iki karakterler de “Allah sahibine bağışlasın” şeklinde laf at- maktadır. İkinci karikatürde bu cümlenin açıklaması; “lokum gibi” olarak yapılmıştır. Muhafazakar genç erkeklerin diğer erkeklerden sonuç anlamında davranışlarında farklılık görülmemektedir. Sadece ifade etme biçimleri farklıdır (Elif Büşra Doğan ve Emre Bilgiç).

Şekil 109 : 60. sayı 6. sayfa

Muhafazakar kesimin toplantılarında halkı cûşa getirmek için arada bir kişi çıkar ve “tekbir!” diyerek bağırır. Halk buna hep bir ağızdan “Allahu ekber!” diyerek karşılık verirler. Yukarıdaki karikatür bu adetten yola çıkarak hazırlanmıştır. “Ted-biiir!!” diye bağıran kişiye karşılık halk inançlarını toplum içinde gizleyerek karşılık vermiş- tir. Çağrı amacına ulaşmıştır. Tedbir muhafazakar camia içindeki insanların, seküler ortamlarda dini inançlarının anlaşılmasına izin vermeyecek hal ve tutumlar içinde bu- lunmasıdır. Özellikle Gülen cemaati tedbir konusunda camianın geri kalanı tarafından ciddi şekilde eleştirilmektedir. Zira Cemaat’in “tedbir” amaçlı davranışlarında içki iç- mek, altın yüzük kullanmak, kadınların başörtüsü takmaması, tokalaşmak, namazların ima ile kılınması veya kazaya bırakılması gibi şeylerin yer aldığına dair suçlamalar gündeme gelmiştir. Fakat yukarıdaki karikatürde bu durum daha naif bir şekilde yaşanmaktadır. Karikatür kahramanları içki içmemekte fakat bunu “midem hassas” şeklinde açıklamaktadır. Namaz kılmakta ama bunu açıklamak yerine, “bi telefon açıcam 15 dakika yokum” şeklinde geçiştirmektedir. Ve bir kısım erkekler de tedbir amaçlı sakallarını kesmektedir.

Erkeklerin kamusal alanda tedbir kavramı gereği inançlarını saklayabilmesi onları bir Müslüman olarak gizlemektedir. Bu durum hem camianın İslami duruşuna yakın kişilerce hem de başörtülü hanımlarca eleştirilmektedir. Zira muhafazakar kadın başörtüsü takarak dini inanç ve düşüncelerini afişe etmiş olmaktadır. Erkeklerin tedbir örtüsü arkasına saklanarak onları kamusal alanda yalnız bıraktıklarına dair eleştiriler sıklıkla gündeme gelmektedir (Emre Bilgiç).

Şekil 110 : 60. sayı 19. sayfa

17 Aralık 2013’te AK Parti hükümeti kabinesinde görev alan dört bakan ile üç bakan çocuğuna ve çok sayıda kişiye yolsuzluk suçlamasıyla soruşturma açılmıştır. Ülke gündemine bomba gibi düşen bu olay çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır. Hükümet, bu yapılanları darbe olarak nitelemiş, Cemaate bağlı polis ve savcıların görevlerini kötüye kullandığını bunun Fethullah Gülen başta olmak üzere Cemaat tarafından planlanmış bir tuzak olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Fethullah Gülen beddua ederek karşılık vermiştir. Hükümet ile Cemaatin birbirinden tamamen koptuğu bu olaylar esnasında muhafazakar camia da kutuplaşmıştır. Karikatüriste göre Gülen camiası bedduada kastedilen kişilerin, şimdiye kadar birlikte yürüdükleri Hükümet olduğunu ilk anda anlayamamış, bedduayı anlamlandırmaya çalışmıştır. Bununla birlikte Erdoğan, bu sözlere dua ile karşılık vermiş, onun duası sevenleri tarafından kendisine daha çok dua edilmesini sağlamıştır.

Cafcaf dergisinde bu olayların yaşandığı günlerde ilgili meselelere dair pek çok karikatür yer almıştır. Dergi, Gülen Cemaatine karşı taraf almış, hükümeti destek- lemiştir. Cafcaf bünyesinde çalışan Cemaate yakın karikatüristlerden Yusuf Örs ve yazar Ahmet Turan Alkan derginin bu tavrından sonra dergide yazı ve çizgileriyle görülmemiştir (Ahmet Altay).

Şekil 111 : 33. sayı 16. sayfa

Şekil 112 : 36. sayı 16. sayfa

Benzer konular değinen her iki karikatürde de maddi imkanları yerli yerinde olan Müslümanların ihtiyaç sahiplerine karşı tutumları eleştirilmektedir. Her iki varlıklı insan da hareketlerini İslami argümanlara başvurarak meşrulaştırma çabasındadır (Yusuf Kot).

Şekil 113 : 61. sayı 17. sayfa

Televizyon ekranlarında ya da organizasyonlarda yüksek ücretler karşılığı program yapan hocaların eleştirildiği karikatürde hocalar, anlattıkları yaşamları kendi hayat- larına tatbik etmedikleri sorgulanmıştır (Mehmet Emin Yıkılmaz).

Bir kısmına değindiğimiz muhafazakar dünyaya dair eleştirilerinde Cafcaf dergisi, muhafazakar dünyanın değişimine dair donelerle doludur. Artık eskisinde göre daha zengin olan yeni kentli muhafazakar kesim sınıf atlamıştır. fakat yeni sınıfında kendi özüne göre değil, dahil olduğu sınıfın ölçülerini benimsemek suretiyle var olmaktadır.

Karikatürlerin pek çoğu aynı noktada birleşmektedir; yapılan davranışlar muhafazakar olmayan kesimle ortak olmakla birlikte sadece meşruiyet aranan zemin farklıdır. Söylemsel farklılık eylemsel farklılığı getirmemekte, aynı sonuçlara varacak şekilde gerekirse İslami terim, kaide, söz ve nasihatler hatta ayetler tevil edilmektedir. Böylece muhafazakar kesim, bir zamanlar ötekileştirdiği insanların yerini almaktadır.

Karikatürlerdeki eleştirilere göre camianın üretim, tüketim ve eğlence kültüründe yozlaşma söz konusudur. Kamusal alanda Müslüman kimliği ile var olma, inançlarını pratik hayata yansıtma, özü ile sözü bir olma durumları da sıkıntılıdır.

Cafcaf dergisi muhafazakar camiada görünen bu savrulmayı mizah aynasında çirkin göstermek suretiyle sıradanlaşan davranışların gülünçlüğünü sergilemek suretiyle bu tür davranışların yaygınlaşmadan önlenmesini veya bu hallerden geri dönülmesini istemektedir.

Mizahın çirkin görülen, olumlanmayan özellikleri bir mercek altına alıp büyüterek onlarda kendi gördükleri absürtlükleri herkesin netlikle görebileceği kadar vazih ve açık bir surette dile getirme özelliği vardır. Böylece hem bu olumsuzluklara gülünerek baş

edilmiş olur hem de aynaya düşen yansımalardaki tiplemelere benzememek için diğer

Benzer Belgeler