• Sonuç bulunamadı

Anlam dünyaları, temsil ettiği değerler

2.3. CAFCAF MİZAH DERGİSİ ÇÖZÜMLEME

2.3.1. Anlam dünyaları, temsil ettiği değerler

Cafcaf Dergisinde farz ve sünnete dair ibadetlerle ilgili yaşadıkları gündelik olaylara temas eden karikatürler bulunabilmektedir. Bu karikatürler Cafcaf dergisini Türkiye’de yayımlanan diğer dergilerden ayırmaktadır.

Şekil 1 : 50. sayı 40. sayfa

Yusuf Kot’a ait Yukarıdaki karikatürde trafikte geçirilen zamanın namaz vakitleri konusunda sıkıntı yaşanmasına vesile olduğu vurgulanmıştır. Mizahi bir çözümle meseleye yaklaşılmıştır. Öndeki arabada bulunan imam namaz kıldırarak hem namazın geçmesi engellenmiş hem de camiye yetişilmediği için cemaat sevabından da mahrum kalınmamıştır. Hikayeci kendini bu hayal içinde görünce duruma şaşkınlığını gizleyememiştir.

Şekil 2 : 22. sayı 10. sayfa

Namazla ilgili Behlül Balkan imzalı diğer bir karikatürde sabah namazına uyanmanın güçlüğünden bahsedilmektedir.

Şekil 3 : 42. sayı 16. sayfa

Yusuf Kot’a ait yukarıdaki karikatürde oruçlu müminin şeytanla imtihanı konu edilmektedir.

Şekil 4 : 44. sayı 2. sayfa

Başörtülülerin uzayda gelmiş yaratıklar gibi görüldüğüne gönderme yapan yukarıdaki karikatürde kahraman, güleç bir ifade ile “merhaba dünyalı! Biz dostuz!” demektedir.

Şekil 5 : 58. sayı 16. sayfa

Elif Büşra Doğan imzalı karikatür, Müslüman hanımın hayata tutunma rehberi adıyla yayımlanmıştır. İdeal etek genişliği verilen karikatürde tesettürlü hanımların yaşadıkları gündelik problemler mizahi bir dil ile ifade edilmektedir.

Şekil 6 : 56. sayı 2. sayfa

Yukarıdaki karikatürde yaz mevsiminde bayanların giydikleri yazlık kıyafetler sonucu bekar muhafazakar gençlerin yaşadıkları durum mizahi bir üslup ile ifade edilmiştir. Elinde diren bekar dövizi taşıyan gençler için bu durum Gezi olaylarındaki direnişe benzetilmiştir.

Elif Büşra Doğan imzalı karikatürde erkeklerin tesettürünün harama bakmamaları olarak vurgulanmış ve tesettürlü erkeğin yeni modası başlığı altında gözkapakları çizilmiştir.

Şekil 8 : 58. sayı 6. sayfa

Emre Bilgiç imzalı karikatürde, Çağrı filminde Hz. Hamza’yı canlandıran Anthony Quinn’in Müslüman olmadan ölmüş olmasından duyulan teessür dile getirilmiştir.

Şekil 9 : 56. sayı 16. sayfa

Elif Büşra Doğan imzalı karikatürde televizyonlu odada oturmayıp televizyonun ol- madığı odaya geçmeyi hicretle eş değer gösterilmiştir. Hicret, İslam’ın yaşanmasının mümkün olmadığı bir belde veya durumdan İslam’ın yaşanması mümkün olan hal ve

beldelere göç etmeyi anlatan İslami bir terimdir. Televizyonun İslami yaşantıya engel olması durumunda onu terk etmek hicret etmekle eş değer görülmüştür.

Şekil 10 : 19. sayı 3. sayfa

Hacamat, Hz. Muhammet’in sünnetlerinden biridir. Dergi, okuyucularını Hz. Mu- hammet’in sünnetlerinden birini yerine getirmeye çağırmaktadır.

Şekil 11 : 59. sayı 16. sayfa

Elif Büşra Doğan imzalı karikatürde tesettürlü kadınların başörtüsü ile ilgili gündelik sıkıntılara karşı mizahi bir çözüm getirmiştir. Önerilerden biri olan çarşafı karikatürist, “rahat ve özgür hissettirecek” bir örtünme tarzı olarak tanımlamış, “takva points” demiştir. Takva, İslami kuralları yaşamak konusunda en hassas olunan hal ve tavır içinde bulunma hali olarak da yorumlanacak bir İslami terimdir. Takva sahipleri Kuran’da övülmüştür. Karikatürist çarşafı İslamiyet’teki takvayı temsil eden bir örtünme biçimi olarak görmekte ve göstermektedir.

Şekil 12 : 45. sayı 6. sayfa

Yukarıdaki karikatürde başörtülü kadınların kamusal alanda görünümleri ile ilgili farklı düşüncelere yer verilmiştir. Kişisel bir tercih olan başörtüsü takma ve yaşama biçimi hakkında herkesin kendi doğrusu vardır. Ve bu doğruların genel geçer doğrular olduğu inanışı hakimdir. (Ebru Zeynep).

Şekil 13 : 59. sayı 9. sayfa

Yusuf Örs’e ait karikatürde Said Nursi’ye ait “Sözler” mecmuasını okumak isteyen gencin nefsiyle yaşadığı dilemma dile getirilmektedir.

Şekil 14 : 59. sayı 22. sayfa

Mehmet Emin Yıkılmaz’a ait karikatürde Şafi mezhebine mensup bir kişinin gün- delik hayatta abdestli halini korumakla ilgili yaşadığı problemler dile getirilmiştir. Bi- lindiği gibi Şafi mezhebinde karşı cinsle tensel temas durumda abdest bozulmaktadır. Kalabalık taşıma araçlarında temas etmemek güçtür. Karikatürist kahramanının vücudunun her yerini kapatarak abdest koruma problemine çözüm üretmektedir.

Şekil 15 : 57. sayı 24. sayfa

Yusuf Kot imzalı karikatürde, namazları kerahat vakti denilen vakte bırakan kişi ipte yürüyen “cesur, korkusuzca sınırlarda gezen” cambaza benzetilerek ironi yapılmıştır. Kerahat vakti; güneşin doğuş, batış ve tam tepede olduğu vakitleri ifade eden ve bu vakitlerde namaz kılınmasının mekruh olduğunu bildiren İslami bir terimdir.

Şekil 16 : 57. sayı 16. sayfa

Elif Büşra Doğan imzalı karikatürde Hz. Muhammet’in bir sünneti konu edilmiştir. Dişleri fırçalamak için kullanılan ve sünnet olan misvak yerine, bir doktor misvak özlü diş macunu ve fırça önermekte, misvağı kusurlu bir sünnet olarak ifade etmektedir. Buna karşılık sakallı, sarıklı erkeklerle başörtülü bir kadın doktora doğru kızgın bir şekilde yürümektedir. Kadın, doktorun sözlerinin kusurlu olduğu yönünde, konuşmasını düzeltmesini istemektedir. Sünnet, Hz. Muhamet’in hal ve hareketlerini, adet ve davranışlarını anlatan İslami bir terimdir.

Şekil 17 : 48. sayı 33. sayfa

Sevilen bir ressam olan ve Türkiye’de de izlenen bir programda resim çizen ressam Bob’un Müslüman olsaydı ne çizebileceğine dair bir karikatürde karikatürist, ressam Bob’a, Kabe’yi ve tavaf eden “neşeli müminleri” çizdirmiştir. (Mustafa Çetinkaya).

Şekil 18 : 48. sayı 6. sayı

Tesettürlü bayanların denize girmek istediklerinde giydikleri haşema ile yaşadıkları güçlükler konu edilen karikatürün üstünde karikatürist “bu dünyanın zevkini ehl-i dünya sürüyor biz de cennet hayali kuruyoruz” demektedir (Yazan; Nihal Zeybek, Çizen; Mustafa Çetinkaya).

Yukarıdaki karikatürlerle Cafcaf çizerlerinin gündelik yaşama temas eden değer ve anlam dünyalarına dair birkaç örnek verdik. Bu karikatürlerde hicret, sünnet, misvak, hacamat, kerahat vakti gibi İslami terimler kullanılmakta; namaz, oruç, abdest, hac, tesettür gibi ibadete dair olaylar hikayeleştirilmekte, kendileri ve toplumun sıradan olaylarıyla yaşadıkları çelişki ve sıkıntılar dile getirilmektedir.

Bu karikatürlerle hem kendilerine ait dünyanın içeriği hem de bu dünyanın çevre- sinde toplanan “biz” evrenini oluşturulmaktadır. Bu biz evreni ötekiyi de imlemektedir. Nitekim tesettürlü hanımların haşema kullanmak zorunda kalışlarıyla ilgili karikatürde “ehl-i dünya” denilen bir evren çizilmiş, tesettürlü hanımlar bu evrenin dışında bırakıl- mıştır. “Onlar” dünyanın nimetlerinin zevkini sürerken, “biz” cenneti hayal ediyor, orası için çalışıyoruz vurgusu yapılmıştır. Böylece yaşadıkları problemlerin tesettürlü kadınlar- la ortak problemler olduğu hissettirilmiş ve aynı zamanda bu zorluklara karşı bir umut da verilmiştir.

Gündelik yaşantıda karşılarına çıkan güçlükleri konu edinen bu karikatürlerde dini değerlere yer verilmesi kendi değerlerinin aktarımını da sağlamıştır. Derginin pek çok sayfasında dini literatürün kullanılması; farz, vacip ya da sünnet olan ibadetlere dair karikatürlerin yer alması, muhafazakar camia içinde bu meselelerin devamlı olması,

gündelik hayatın içine zerk edilebilmesi amacı taşıyabileceği gibi aynı zamanda ortak bir dil etrafında buluşulmasına da vesile olmuştur. Okuyucular için başka bir dergide bulamayacakları bir lisan ve aidiyet duygusu sağlanmıştır. Ancak muhafazakar / dindar gençlerin anlayabileceği bu karikatürlerle hem değerlerin devamı hem de yukarıda belirttiğimiz gibi “biz” kavramı güçlendirilmiştir.

Muhafazakar camiayı temsil eden bir mizah dergisi olarak Cafcaf, gençlere doğru örnek olma çabası içinde görünmektedir. Aynı zamanda ‘diğerlerine’ karşı da kendi değerlerini ve içinde bulunduğu camiayı temsil etme durumundadır.

Bununla birlikte mizahi bir üslupla dile getirilen dini yaşantıda karşılaşılan gündelik gerilimlerde kişilerin yalnız olmadıkları, pek çok zaman herkesin yaşadığı gerilimler olduğu hissi uyandırılmış, sorunlarla baş edebilmek için dayanak oluşturulmuştur. Aynı zamanda mizahın gülmece aynasında, kişilerin kendilerini sigaya çekip düzeltme işlevinden de yararlanılmıştır.

2.3.2. “Öteki”ye Dair

Bu başlık altında Cafcaf dergisinin öteki olarak eleştirdiği muhataplar konu edilecektir. Bu bazen muhafazakar camianın daimi ötekisi olan Türk Devrimlerinin taşıyıcıları ve sembol parti CHP olabilirken bazen değer yargıları noktasında farklı düştüğü şahıs, kurum ve ülkeler olabilmektedir.

Şekil 19 : 19. sayı 3. sayfa

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu günlerde Niyazi Çol tarafından çizilen bu kari- katürde Türkiye’nin kendisini seçkin olarak ifade eden kesiminin anayasa değişikli- ğine verdiği tepki karikatürize edilmiştir. Karikatür sahnesi “seçkinler kıraatha- nesi”nde canlandırılan bu karikatürde kadraja cumhuriyet gazetesi girmektedir. “Lan

koşun aşağı mahallenin dincileri anayasayı değiştiriyor!.. Anton abi! Kuntin abi! Hüop!!” diye bağıran çağırıcıya karşılık kahvehanede oturanlar; “Vay! Vay! Vayy!”, “Bu ne cür’eet!”, “Yettik koçum!” şeklinde karşılık vermektedir. Gerek çizilen me- kan (kıraathane), gerek karakterlerin kıyafetleri, adı seçkinler kıraathanesi olan bu mekanın müşterilerinin, dolayısıyla anayasanın değişmesine karşı çıkanların, hiç de seçkin insanlar olmadığı yönünde bir gönderme yapmaktadır. (Niyazi Çol).

Şekil 20 : 19. sayı 10. sayfa

Yaklaşık her on yılda bir darbe ile sarsılan Türkiye siyasetinde darbe yapmayan veya yapma taraftarı olmayan komutanların kolaylıkla “dinci” olarak etiketlendiğini ve bu durumun ne kadar normalleştiğini gösteren karikatür Ahmet Kesgin imzalı.

Behlül Balkan’a ait karikatürde uyuyan bir adam “ey millet! Uyanın artık! Gerici, yobaz, dinci faşistler ülkeyi ele geçiriyor! Ama siz hala uyuyorsunuz. Uyanıın! Uyanııın!” diye bağırmaktadır. Bu suretle bu düşüncelere sahip insanların gerçekte uyuyan kişilerin kendileri olduğu anlatılmıştır. (Behlül Balkan).

Şekil 22 : 23. sayı 17. sayfa

Yüksel Bayram imzalı karikatürde “Türkiye, İran olacak” diyerek yapılan olumsuzluk vurgusu eleştirilmiştir. Türkiye’nin İran olmasından korkan kimseler, karikatüriste göre aslında, yaşam tarzı itibariyle değil, İran gibi kendi uydusunu ve füzesini yapabilen bir Türkiye’ye karşıdır. (Yüksel Bayram).

Şekil 23 : 23. sayı 17. sayfa

Muhafazakar camianın dinle ilgili vurguları kendi akıllarıyla düşünemeyip dogma- larla hareket ettiklerine dair eleştirileri beraberinde daima getirmiştir. Yüksel Bayram çizdiği karikatürde “Tanrı’nın kulu” olan insanlarla demokrasinin olmayacağını

söyleyen kişinin karşısındaki insanlara hep bir ağızdan; “Evet çok doğru söylediniz efendim keşke herkes bizim gibi emir kulu olsaydı.. ne güzel yerleştirirdik demok- rasiyi” dedirtirken bugün demokrasi isteyen pek çok kişinin aslında ne istediğini ve neyden bahsettiklerini bilmediklerini vurgulamaktadır. (Yüksel Bayram).

Şekil 24 : 23. sayı 17. sayfa

Askeri darbe planlarının deşifre edildiği günlerde yayımlanan bu karikatürde doktora gelen hastanın “darbemania” adlı hastalığa yakalandığı anlatılmaktadır. “Demokrasi” adlı şurubu günde üç kez tok karına içmesi halinde “halkın iradesine saygılı” olacağı, hastalığından bir şey kalmayacağı ifade edilmektedir. Hasta olan asker ise “demokrasi” şurubunun kendisine hazımsızlık yaptığını söylemektedir. Askerlerin demokrasiye olan mesafesi dile getirilmektedir. (Yüksel Bayram).

Başörtüsü sebebiyle Ordu evine alınmayan kadına, partiden çıkan adamın “siz de mi partiden sıkıldınız?” diye sorması iki kişinin birbirlerinin hayatlarına ne kadar yabancı olduğunu anlatmaktadır. (Serkan Öztürk).

Şekil 26 : 31. sayı 2. sayfa

Tüsiad başkanının değiştiği günlerde karikatürist, Tüsiad mantığının değişmediğini ve her iki durumda da Tüsiad’ın askeriyenin iradesini halkın iradesinden daha çok sevdiği, yeni başkanla bu durumun devam edeceğini anlatmaktadır.

Cinnet Abi köşesinde Niyazi Çol, kurulmuş bir asker oyuncak gibi işleyen bir asker çizerek ona; “Darbee! Bütün ülke kışla olsuuun. Herkes aynı sudan içsin, aynı yoldan yürüsün ve uygun adım yürüsüüünn. Darbeee.. Darbeee.. Vesayeeeett!..” dedirtmek- tedir. Cinnet abi bu askerden kaçarken kurulmuş asker darbe çağrısı yapmaya devam etmektedir. Karikatürün devamında herkesi yasal olmayan yollardan dinleyen başka bir şahıs kadraja girmektedir. Bir gün herkesin hatta nefes alışlarının bile dinlene- ceğini söylemektedir. Bu gördükleri karşısında kahraman Cinnet Abi cinnet geçirir. Askeriyenin dinleme yaptığı ve darbe hazırlığında olduğu haberlerinin gündeme oturduğu günlerde böylesi bir gündemin “cinnet geçirmelik” bir mevzu olduğu karikatürize edilmiştir. (Niyazi Çol).

Şekil 28 : 49. sayı 2. sayfa

Cafcaf dergisinde doğrudan Atatürk eleştirisi çok az olsa bile Atatürkçülere karşı eleştiriler daha ziyade mevcuttur. “Atatürk olmasaydı..” ile başlayan cümleler de Caf- caf’ın eleştiri oklarına hedef olmuştur. Yüksel Bayram’a ait karikatürde kendisi namaz kılmayan kişinin namaz kılmayı Atatürk’e borçlu olduğu anlatılmaktadır. Böylece muhafazakar camianın devrim kanunları vasıtasıyla Türk milletinin dininden uzaklaştırıldığına dair eleştirileri de dile getirilmiş olmaktadır. Namaz kılınmasının Atatürk’e borçlu olduğunu düşünen kişinin zaten Atatürkçü olduğu için namaz kılmadığı ve dolayısıyla önermesinin kendini yalanladığı anlatılmaktadır. (Yüksel Bayram).

Şekil 29 : 49. sayı 2. sayfa

Atatürk’e gönderme olan bu karikatürde baba, gözü yaşlı çocuğuna “Senin atan bir diktatördü yavrum.!” demektedir. (Yüksel Bayram).

Şekil 30 : 56. sayı 24. sayfa

İstiklal mahkemelerinde idam edilen hocaları işleyen karikatürde, başlarında sarık olan iki kişi konuşmaktadır. Bunlardan ilki, İstiklal Mahkemelerinin kurucusu olan Atatürk’ü kastederek, “Oğlum, adamın dua ederken fotoğrafı var yav…” demektedir.

Daha genç olan diğer idamlık, “Hadi ya sevindim bak şimdi..” diyerek cevap verir. İstiklal Mahkemelerine değinen karikatür oldukça örtülü bir şekilde bu uygulamayı eleştirmiştir (Yusuf Kot).

Şekil 31 : 48. sayı 3. sayfa

Karikatürde, Şapka Kanunu muvacehesince idam edilen Şallı Bacı konu edilmiş ve şehit olarak sunulmuştur.

Şekil 33 : 49. sayı 27. sayfa

Beyaz Türklerle ilgili eleştiride karikatürist, Beyaz Türklerin kendisi gibi düşünme- yenleri kolaylıkla vatan haini olarak etiketleyebildiğini ve diğer düşünce sahiplerini düşüncelerine göre kategorize ederek zihninde yakıştırdığı ülkelere gitmesini söyle- mekte olduğunu ifade etmektedir. Karikatüristin zihnindeki Beyaz Türke göre Türki- ye sadece laikliğe inanan Türklerin yurdu olmalıdır (Yazan; Görkem Evci, Çizen; Necmettin Çanak).

Fazıl Say ve Bedri Baykam’ın tiplemesinin yapıldığı karikatürde “üstün olan Türkler, ‘halk’ olan Türkleri beğenmiyorlar denilmektedir. Fakat bununla birlikte aslında kendilerinin de birbirlerini beğenmeyecekleri vurgulanmaktadır. Halkı arabesk dinleyen kırolar olarak tanımlayan ve kendini yalnız hissettiğini söyleyen Fazıl Say’a, dahi olmak kolay değil diyerek cevap veren Bedri Baykam’ın gözyaşını silmesi için uzattığı peçeteye Fazıl Say endişe ile bakmaktadır. Çünkü peçetenin temiz olmadığından şüphe etmektedir. Halkı küçümseyen ve birbirini öven karikatür kahramanlar, Bedri Baykam’ın spermlerini sildiği peçeteyi sanat eseri olarak sunmasına gönderi yapılarak yerilmiştir.

Şekil 35 : 47. sayı 3. sayfa

Başörtülü kızların askeriye ve üniversitelere alınmadığı zamanlarda çizilen bu karikatürde başörtülülere olan davranışlar resmedilmiş, bu davranışların karşısında kızın nasıl davranması gerektiğine dair mizahi çözümler üretilmiştir. (Fikir; Yasin Aktay, Yazan; Sümeyye Karaaslan, Çizen; Furkan Payas).

Şekil 36 : 58. sayı 2. sayfa

31 Ekim 2013günü meclis kürsüsünden konuşan CHP milletvekili Şafak Pavey, başörtülü kızların özgürlüklerini Atatürk’e borçlu olduğunu söylemişti. Karikatürist,

karikatür üstü yazısında, 2 Mayıs 1999’da Bülent Ecevit’in “bu hanıma haddini bildirin” cümlesiyle meclisten çıkarılan başörtülü vekil Merve Kavakçı’nın yaşadığı hadiseyi hatırlatmış, sol zihniyetin çelişkisine dikkat çekmiştir. Karikatürde başörtülü kadın, elindeki not defterine bakarak Atatürk’e her gün yeni bir şeyler için borçlu çıkmasının şaşkınlığını yaşamaktadır.

Şekil 37 : 60. sayı 3. sayfa

30 mart 2014’te yapılan belediye seçimlerinde CHP, Mustafa Sarıgül’ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak göstermişti. Kemal Kılıçdaroğlu ile Mustafa Sarıgül arasında daha önceki yıllarda oluşan rekabette Kemal Kılıçdaroğlu Mustafa Sarıgül’ü suçladığı yolsuzluk dosyaları önünde poz vermişti. Bu kadar ciddi

iddiaların üzerine Sarıgül’ün yine Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Büyükşehir Bele- diye Başkan adayı olarak gösterilmesi karikatüre konu edilmiştir. Bahsedilen seçim- ler aynı zamanda AK Parti hükümetiyle Fethullah Gülen Cemaati arasındaki gergin- liğin seçimlere yansıdığı bir dönemdi. Ak Partinin kurulduğu ilk günlerden itibaren AK Partiyi ve kurduğu hükümeti destekleyen Gülen Cemaati 2013 yılının Aralık ayından itibaren hükümete karşı propagandaya başlamış, İstanbul Büyükşehir Beledi- ye seçimlerinde CHP’nin gösterdiği adayı destekleme kararı almıştı. Yıllarca CHP’yi eleştiren Gülen Cemaatinin, hem AK Partiyi karşısına alması hem ezeli hasmı olan CHP’yi desteklemesi karikatürist tarafından te’vil ustalığı olarak nitelenmiş, Kılıç- daroğlu’nun bile onların ancak öğrencisi olabileceği vurgulanmıştır. Karikatürde Kı- lıçdaroğlu, yolsuzlukla suçladığı Sarıgül’ü aday göstermesindeki çelişkiyi aşabilmek için, Cemaat’ten te’vil yardımı istemektedir.

Şekil 38 : 60. sayı 3. sayfa

Bir önceki karikatürde tartışılan konuyu işleyen başka bir karikatürde, Gülen Cemaati, Gezi eylemcileri ve CHP’nin yakınlaşması kedi ve köpek dostluğundan daha imkansız olduğu halde gerçekleşmesinin görenleri şaşırttığını ifade etmektedir. 2013’ün Haziran ayında Takism’de, AK Parti hükümeti aleyhine Gezi eylemleri başlamış, Gülen Cemaati bu eylemleri hükümete darbe girişimi olarak yorumlayarak eylemlerin karşısında yer almıştı. Fakat Cemaat, aradan bir yıl geçmeden hükümete olan desteğini çekerek, Gezi eylemcileri ve CHP ile yakınlaşmıştı.

Şekil 39 : 58. sayı 2. sayfa

2013 yılının Ekim ayında kamusal alanın bir kısmında başörtüsü yasağı kaldırıldı. Sözcü gibi gazetelerin bu uygulamaya yönelik tutumlarının olumsuz olduğunu aktaran karikatür, başörtüsü yasağının kalkmasını bir nevi zafer gibi görse de bu zaferi sorgulamaktadır. “Milli Eğitimin ne kadarı bize ait mesela?” diye soran karikatürist, öğretmene; ‘yaptığımı yapın’ dedirterek dini tercihin bize ait, ‘dediğimi yapmayın’ dedirterek de müfredatın bize ait olmadığını dile getirmektedir.

Şekil 40 : 45. sayı 3. sayfa

Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile 2014 Belediyecilik seçimlerinde İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir adayı olan ve yıllar evvel zamanının hükümetini eleştiren komedi programı yapan Levent Kırca’yı eleştiren karikatürde, muhalefetin bugünün sorunlarını yakalayamadıklarını, hala dünde kalmış söylemleri tekrar ettiği ifade edil- mektedir. Bu anlamda karikatür Kırca ile Kılıçdaroğlu’nu aynı kefeye koymaktadır.

Şekil 41 : 42. sayı 16. sayfa

Oldukça dağınık odasında babasına dinini sorgulayıp şüpheci olması gerektiğini söyleyen genç, İslam’ın temel meseleleri hakkında bir bilgisi olmayıp zihin dünyası dağınık gençleri temsil etmektedir. İslam hakkında edindikleri yüzeysel bilgilerle

İslam’ı ve Müslümanları eleştirmeye çalışanların kendi sorgulama yeteneklerinin zayıflıkları dile getirilmiştir.

Şekil 42 : 20. sayı 3. sayfa

Hem İsrail’in hem de Hürriyet gazetesinin eleştirildiği bu karikatürde İsrail’in Filistin üzerine yaptığı saldırılar kastedilerek, İsrail askerine; “İçim dışım katliam oldu doktor bey! Dayanamıyorum artık, N’apıyım ben?” dedirtilerek İsrail’in bile yaptıklarından bıktığı fakat Hürriyet gazetesini cebinde taşıyan doktorun ona cevaben; “Biraz daha kararlı ol!” demesiyle Türkiye’de bir kısım insanların -Hürriyet gazetesi zihniyetinde olanların- Filistin’e yapılanlar karşısında İsrail’den daha istekli olduğu anlatılmak- tadır.

2008 yılında Iraklı bir gazeteci ABD Başkanı Bush’a ayakkabı fırlatarak protesto etmişti. Karikatürist, Ortadoğu’da son yıllarda sayısız insanın ölmesini bu olaya gönderme yaparak köşesine taşımıştır. Orantısız şiddet iki şiddet içerikli olayı kıyaslayarak gösterilmeye çalışılmıştır (Ahmet Keskin).

Şekil 44 : 20. sayı 19. sayfa

Yalnızlar rıhtımı adlı köşede kahraman daima yalnızlığından şikayet etmektedir. Fakat bu sayıdaki köşesinde Gazze saldırısına maruz kalan insanların yalnızlığını kendi yalnızlığından çok daha derin görmektedir. Çocukların ölümünü, anne ve babaların çaresizliğini işleyerek Gazze meselesini gündeme taşımıştır (Turgut Yılmaz).

Şekil 45 : 63. sayı 2. sayfa

Dünyada yaşanan problemlere karşı duyarsız olan insanlar karikatürize edilmiştir. Son cümlede geçen “çapulcular” sözü Gezi taraftarlarına ithaftır. Dergiye göre, Gezi olaylarıyla hükümet karşısındaki tavırlarını ortaya koyan insanlar; Suriye’deki katliama, Mısır’daki idamlara, dünyada akan kana karşı kayıtsız kalırken, Validebağ’da camii yapılmasına namus meselesi gibi yaklaşmaktadır. Bu insanların esasen gerçek sorunlarla değil, sadece kendi argümanlarını pekiştirecek meselelerle ilgilendiği konu edilmiştir (Necmettin Asma).

Mizahın doğası gereği politika ve toplumsal sorunlara çok yakındır. Özellikle politika ve siyaset arenasında karşısındaki kişi ötekileştirdiği bir grup veya düşünce yapısı ise oraya temas etmeden durması ancak ciddi bir istibdat ile mümkün olabilir.

Benzer Belgeler