• Sonuç bulunamadı

2.3. CAFCAF MİZAH DERGİSİ ÇÖZÜMLEME

2.3.3. Hükümete Dair Eleştiriler

Cafcaf dergisi muhafazakar mizahı temsil ederken yine muhafazakar tandanslı Ak Partinin kurduğu hükümete dair eleştiriler geliştirmiştir. Bu bölümde hükümeti temsil eden şahıslara dair eleştirilere bakılacağı gibi, AK Parti hükümetin iş başında olduğu dönemde yapılan uygulamalara dair de eleştirilere yer verilecektir.

Şekil 46 : 20. sayı 3. sayfa

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minute” çıkışı diye meşhur olan bir çıkış yapmış ve sonrasında toplantıyı terk etmişti. Erdoğan’ın Davos zirvesindeki bu çıkışı Türkiye ve dünyada

büyük yankı yapmıştı. Cafcaf dergisinden Volkan Akmeşe, bu çıkışı tebrik etmekte fakat söylem düzeyinde olan bu davranışın eylemlerle devam etmesini istemektedir. Türkiye İsrail askeri eğitim işbirliği anlaşması çerçevesinde Konya’da uçuş eğitimi alan İsrail askerî pilotlarının eğitimlerinin durdurulmasını istemektedir. Başbakan konuyu “her şeyin başı eğitim” diyerek geçiştirmektedir. Esasen karikatürist kendi vurgulamak istediği cümleyi Başbakan’a söyletmektedir; Filistin’e saldırı yapılmasını istemiyorsak saldırıyı yapacak askerleri eğitmemeliyiz, zira her şeyin başı eğitim.

Şekil 47 : 20. sayı 3. sayfa

Bir önceki karikatürün eleştirisi burada da yinelenmektedir. İsrail’i protesto eden halk elinde “Hamas’a selam” dövizi taşımaktadır. Hamas, Filistin direniş örgütünün ismidir. Uçuş talimi yapan İsrail askeri pilot; “Tamamdır ortaam. İletirim selamınızı.” Şeklinde cevap vermektedir. Aynı ülkede hem İsrail’i protesto etmek ve hem de askerlerini eğitmenin çelişkisini ifade eden bir karikatür olarak dergide yer almıştır.

Şekil 48 : 20. sayı 13. sayfa

2008 tarihinde tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz için Başbakan Türkiye’nin durumdan en az etkilenen ülke olacağını “teğet geçecek” sözleriyle ifade etmişti. Fakat akabinde Türkiye’de işten çıkartmaların yaşandığı zorlu bir dönem yaşanmıştı. Karikatür bu dönemi ve yaşananları anlatmaktadır (Erdal Türkmen).

Şekil 49 : 26. sayı 2. sayfa

Recep Tayyip Erdoğan, sigara karşıtlığıyla tanınan bir lider olarak tarihe geçecektir şüphesiz. Diğer karikatürlerinden de sigara kullanıcısı olduğunu anladığımız Caf-

caf’ın emektar çizeri Ahmet Altay imzalı karikatürde küçük çocuk sigara yasağını eleştirmekte, devletin hem sigara üretip hem de yasaklamasının arasındaki çelişkiyi ifade etmektedir (Ahmet Altay).

Şekil 50 : 31. sayı 2. sayfa

Erdoğan’ın sözleri karikatüre taşınmış ve bunları söyleyen kahramanın üstüne par- mak basılarak susturulmuştur. Aynı sütunda yer alan fakat bizim takibi kolay olması için parçaladığımız karikatürün ilk kısmında konuşan; “Sevgili vatandaşlarım, Bur- sa’da yaşanan maden kazası tipi olayların tekrarlanmaması için ne gerekiyorsa; kural- lar, teknik yöntemler gözden geçirilecektir; hükümetimiz gerekli tedbirleri alacaktır; cektir de çaktır da..” demektedir. Sona eklenen “cektir de caktır da” kısmından anlaşı- lan o dur ki karikatürist bu sözlerin samimiyetine inanmamış ve kahramanı sustur- muştur.

İkinci bölümde, “Tekel işçileri mütemadiyen yan gelip yatmaktadır. Yata yata para kazanmak isteyen bu insanlar tüyü bitmemiş yetimin şeyine de mi ortak olmak iste- mektedirler? Olmayacaktır öyle bir şey, olmamalıdır” denilmekte ve 15 Aralık 2009 tarihinden 2010 yılı Mayıs ayı sonuna kadar devam eden Tekel işçilerinin yapmış olduğu eylemler esnasında dönemin Başbakan’ının söylediği sözler eleştirilmektedir. Bu sözleri söyleyen kahraman üstüne parmak basılarak susturulur. Tekel işçilerinin yapmış olduğu bu eylem 1980 sonrasının en büyük toplu iş bırakma eylemi olma özelliğine sahiptir.

Üçüncü parmak, “eğer bir şeyi para ve karla ilişkilendirmiyorsan; eğer dünyayı bir ekonomik aklın gerekleri çerçevesinde algılayamıyorsan derim ki sana ‘sen safsın’” diyen kahramanın üstüne basılıp susturulmuştur. Böylece Erdoğan’ın, devlete ait iş yerlerini özelleştirmesi eleştirilmektedir (Niyazi Çol).

Şekil 51 : 49. sayı 12. sayfa

Sigaranın televizyon ekranlarında gösteriminin yasaklanmasına rağmen şiddet içeren görüntülerin, içki kullanımının gösteriminin devam etmesi eleştirilmektedir (Yazan; Sümeyye Karaaslan, Çizen; Müzeyyen Yılmaz).

Erdoğan’ın sözlerinin zaman içinde uğradığı değişimi göstermektedir. 23 Nisan 2013 tarihinde Erdoğan, “3-5 çqanak çömlek çıktı diye Marmaray’ı 4 yıl geciktirdiler!” derken Ağustos 2013’te, “Tarihe duyduğumuz hassasiyet sebebiyle projeyi 4 yıl geciktirdik” demektedir (Niyazi Çol).

Şekil 53 : 47. sayı 29. sayfa

Karikatürün yayımlandığı dönemde asker olan Ahmet Altay’ın çiziminde internet yasakları eleştirilmektedir. Kendisi de bir emir kulu olan kahraman ve emir veren komutan her ikisi de yasağa karşı olduklarını söylemektedir. Komutan yasakların ters tepeceğini, asker ise yasak olursa bastırılmış duyguların önüne geçilemeyeceğini söy- lemektedirler. Ama gerçek hayatta işler her zaman sözlerdeki gibi olmamaktadır (Ahmet Altay).

Şekil 54 : 47. sayı 10. sayfa

Karikatürde Erdoğan bir amigo kılığında çizilmiş halka coşku vermeye çalışmaktadır. Amigonun üstünde “I love Türkiyeli” yazmaktadır. Karşısında, üstündeki yazıya bakıp düşünceli duran, her biri ayrı bir düşünce veya milliyete sahip insanlar vardır. Erdoğan’ın Türkiyeli üst başlığı altında tüm halkı birleştirme çağrısı farklılıkların yok edilmesi, milli ve etnik unsurların göz ardı edilmesi olarak anlaşılarak eleştirilmiştir. (33-49).

Şekil 55 : 33. sayı 3. sayfa

Niyazi Çol’a ait karikatürde resmi kıyafetli bir adam çocukları süpürmektedir. Ka- rikatürün kenarındaki yazı; “Yaklaşık 4.000 çocuk terörle mücadele kanunu kapsamında mağdur edilmiş durumda.. bir coğrafyada otuz yıldır süren bir savaşın yarattığı travmaları, acıları, sorunları hesaba katmadan bu çocukları güvenlik güçlerine taş atmaktan bile 25 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya bırakmak adaletli olmadığı gibi toplumun özlediği huzuru ve mutluluğu inşa etmek açısından da ne kadar sağlıklı bir yaklaşımdır?” diye sorularak terörle mücadele kapsamında çocukların mağdur edilmesi eleştirilmektedir (Niyazi Çol).

Şekil 56 : 33. sayı 3. sayfa

Erdoğan’ın dönemsel olarak değişen sözlerine iki ayrı Erdoğan karakteri çizilerek yer verilmiştir. Durumdan endişeyle kaçan karakter; “Yav arkadaş hangisinin gerçek ol- duğunu bilsem ona göre gidip sarılıcam ama anlayamıyorum ki bir türlü” demektedir. Köşenin kahramanı Cinnet abi, kenarda “cinnete doymak”tadır. Ülkenin Başbakanı- nın değişen konjonktüre göre sözlerinin değişmesi, ilkelerinin de değişiyor olduğunu ve bunun hem şaşkınlık verici hem de delirtici bir durum olduğu konu edilmiştir (Niyazi Çol).

Şekil 57 : 44. sayı 2. sayfa

Diyarbakır’daki KCK davasında 18 Ekim 2010 tarihinde Kürtçe savunma yapılması talep edilmiş fakat talep reddedilmişti. Halen başka davalarda da Kürtçe savunma yapmakla ilgili talepler deva etmektedir. Karikatürist sanık kürsüsünde olanları normal insanlar olarak çizerken mahkeme üyelerini uzaylı formunda çizip onlara; “yaz kızım sanıkların çıkardığı tuhaf seslerin dikkate alınmamasına..” dedirtmiştir. Bu suretle, insanların anadilinde savuma yapmalarının normal, insanların anadilde savunma yapmasını kabul etmemeyi anormal olarak kabul etmiştir (Niyazi Çol).

Şekil 58 : 44. sayı 3. sayfa

Paradigma değişikliği adlı köşede karikatürist, Erdoğan’ı resmetmektedir. CHP ile AK Partinin bazı söylemlerde farklılıkları ve karşıtlıkları olmakla birlikte Erdoğan’ın son karede Atatürk formunda çizilmesi ve Atatürk devrimlerini hatırlatan sözler söy- lettirilmesi aslında her iki oluşumun da aynı hareket tarzını yansıttığını vurgu- lamaktadır. Paradigma değişmemiş, sadece içerdiği bir takım mevzular değişmiştir (Niyazi Çol).

Şekil 59 : 45. sayı 3. sayfa

Erdoğan’ın seçmenlerinin ve bizzat kendisinin Erdoğan’ı adeta süper güç gibi gördüğünü anlatan bu karikatürde Erdoğan’ın süper kahramanlığının, dünyanın süper güçleri karşısında etkisizliğini ifade etmektedir. Erdoğan’ı süper kahraman olarak görmek sadece bir zandır (Niyazi Çol).

Şekil 60 : 55. sayı 3. sayfa

Uludere’de otuz dört vatandaşın Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından öldürülmesi ve Reyhanlı’da kırk altı kişinin patlayan bir bomba sonucu ölmesinin konu edildiği bu karikatürde, her iki olayın üstündeki sis perdesi ve şüphelere dikkat çekilmiştir. Bahsi geçen konular uzun süre gündemde kalmış, hükümetin yaptığı açıklamalar halkın içindeki kuşkuyu giderememiştir. Karikatürist; “Devletin her zaman bir takım yüce sırları vardır. Veya devlet, bir imajdır ve gerisi de zaten hiçbir şeydir. Hakikatte neler olmuştur? Neden devletimize inanamıyoruz? Ulan insan devletine inanamıyorsa kime inanacak” diyerek bu durumun vatandaşlar için çıldırtıcı bir durum olduğunu Cinnet Abi’ye cinnet geçirterek ifade etmiştir (Niyazi Çol).

Şekil 61 : 58. sayı 11. sayfa

Niyazi Çol, Gezi Eylemleri ve sonrasında yapılan gözaltıları eleştirmektedir. Karika- tür metinleri, “Sevgili sayın izleyicilerimiz… Gezi eylemlerinde gözaltına alınanların serbest bırakılması için yapılan eylemlerde gözaltına alınanlarla dayanışmak amacıyla yapılan eylemdeki gözaltına alınanlar için yapılan eylemde polis bir kısım eylemciyi gözaltına aldı.”, “Şu tarafta bu eylemcilerin gözaltına alınışını protesto etmek için toplanan bir grup var.”, “şu tarafta da o grubu gözaltına almak için başka bir grup..” şeklindedir. Karikatürde polis, gözaltına alınan göstericiler ve olayları büyük şaşkınlıkla izleyen kişiler çizilmiştir.

14 yaşında “devleti yıkmaya teşebbüs etmek”ten dolayı idamla yargılanan Yakup Köse davası halen devam etmektedir. 28 Şubat dönemi tutuklularından olan Yakup Köse’nin bu durumu, yine 28 Şubattan mustarip olmuş olan AK Parti hükümeti döneminde de sonuçlandırılmamıştır.

Şekil 63 : 59. sayı 3. sayfa

Yakup Köse ile benzer bir durumu yaşayan Salih Mirzabeyoğlu da 28 Şubat döneminde tutuklanıp davası başlayan isimlerden biridir. 28 Şubatın etkileri toplumun üzerinden silinmeye başlamış olmakla birlikte bu durum Mirzabeyoğlu için geçerli değildir. Mesele Mirzabeyoğlu’na; “Allah Allah? Hakkat bin yıl felan sürcek

herhalde..” dedirterek özetlenmiştir. Aynı zamanda Mirzabeyoğlu, 28 Şubatı temsil eden sembol isim haline getirilmiştir. (59. Sayı 3. Sayfa).

Şekil 64 : 60. sayı 3. sayfa

Fethullah Gülen ve Hükümet yakınlığını ve sonuçlarını dile getiren karikatürde, Gülen cemaatini temsilen Fethullah Gülen, Erdoğan’a bir takım çetelerin temiz- lenmesi için yardım etmiştir. Aslında bu yardım kendisine ve cemaatine yer açmak içindir. Hem Gülen cemaatini hem de ona fazlasıyla güvenen Erdoğan’ı eleştiren karikatür, dönemin Cemaat/Hükümet gerilimine parmak basmaktadır.

Belediyelerin trafik kazalarını önlemekle ilgili hizmetlerinin yetersizliğini anlatan karikatürde, kaza olduktan ve insanlar öldükten sonra problemli yerle ilgili önlemlerin alındığına dikkat çekilmiştir. Belediye başkanını temsil eden karakter yaptığı şeyi övünç vesilesi olarak görmektedir. Halbuki ölen ölmüştür.

Şekil 66 : 40. sayı 2. sayfa

Asgari ücrete yapılan zammın az olduğunu ifade eden karikatür vatandaşın, GSM şirketlerinin kampanyalarından bile daha fazla kazandığını söylemektedir.

AK Parti hükümeti döneminde TMMOB Maden mühendisleri Odasının raporuna göre (http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/9bd3e8809c72d94_ek.pdf), 2002 ila 2010 yılları arasında dokuz büyük maden kazası yaşanmıştır. 2010 yılından günümüze, Zonguldak, Kozlu, Soma ve son olarak Ermenek’te yine maden kazaları yaşanmıştır. Türkiye iş kazaları sıralamasında Avrupa birincisi ve Dünya üçüncü- südür (http://infografik.com.tr/yasam/turkiye-deki-buyuk-maden-kazalari/). Karikatürde kazalara karşı önlem isteyen işçiye, sadaka isteyen dilenciyi kovar gibi muamele eden resmi giyimli şahıs; “Hadi kardeşim hadi. Patron yok diyorum Allah versin” demektedir. Karikatürde dikkat çekici hususlardan biri, AK Parti döneminde gerçekleşen bu kazalardaki önlem almama hataları, hükümet üzerinden değil, şirket- ler üzerinden eleştirilmektedir. Oldukça şişman ve resmi kıyafetli kişinin, “patron yok” sözü, bu maden ocaklarını işleten şirketlerin hatalı bulunduğunu hatırlatmak- tadır.

Maden kazaları sonucunda yaşanan ölümlere karşı söylenen; “imtihan dünyası, tak- dir-i ilahi” gibi sözlerin anlamsızlığına vurgu yapılan karikatürde, daha ölümcül olan mesleklerde bu sözlerle değil fakat tedbirle hareket edildiği hatırlatılmıştır. Fakat bu karikatür çizildikten sonra yaşanan Soma maden kazasından sonra dönemin Başba- kanı Erdoğan, faciayı kastederek, “işin fıtratında (doğasında) var” açıklaması yap- mıştı (Yusuf Kot).

Şekil 69 : 39. sayı 2. sayfa

Cinnet Abi köşesinde yine cinnet geçirmektedir. Cinnetin sebepleri şu şekilde sıralanmıştır;

TMK mağduru çocuklar “taş atan çocuklar diye yerleşti ama slogan bile atmayanları tutukluyorlar. Ve Siirt’in çocukları.

Bursa’da atölyenin kapıları üstlerine kilitlendiği için çıkan yangından kurtulamayarak can veren teksti işçileri

Tuzla’da seri cinayet misali “iş kazaları”

PKK’ya esir düşen sonra serbest bırakılan askerler için “sağ kurtulduklarına sevinemedm” diyen dönemin adalet bakanı

İnsan hakları savunucusu Eren keskin için, “ilk gördüğüm yerde taciz etmezsem namerdim” diyen Fatih Altaylı

4/C zulmü

GDO’ların denetime tabi tutulmaması

Murat Bardakçı’nın TV’de soykırımı tartışırken “gerekirse yine yaparız” demesi Medyanın Ogün Samastları

HES yaparak bölge halklarının hayatlarını katletme girişimi Onur Öymen’in Dersim katliamını alkışlaması

TSK’dan ortaya saçılan kirli çamaşırlar

Zonguldak’taki göçüğün bir ilahiyat meselesi olarak soruşturulması.

Karikatür Müslüm Gürses’in “itirazım var bu zalim kadere, itirazım var bu sonsuz kedere, feleğin cilvesine, hayatın sillesine, dertlerin cümlesine, itirazım var” şarkı sözleriyle bitirilmektedir (Niyazı Çol).

Şekil 70 : 44. sayı 2. sayfa

Hrant Dink cinayetini eleştiren karikatürde katil zanlısı Ogün Samast’ın 18 yaşının altında olması hasebiyle çocuk mahkemesinde yargılanması ve aradan geçen zamana karşı davanın sonuçlanmaması eleştirilmektedir. Karikatüriste göre mahkeme katil zanlısını korumakta ve adaleti geciktirmektedir.

Şekil 71 : 44. sayı 3. sayfa

Hakimler ve savcıları temsil eden YARSAV’a getirilen eleştiride, YARSAV’ın işlevini yürütemediği dile getirilmiştir (Niyazi Çol).

Şekil 72 : 46. sayı 30. sayfa

Dönemin Başbakanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün temsil edildiği karikatürde, Wikileaks belgelerinin yayımlanması suretiyle hükümete dair hassas belgelerin deşifre olmasına tepki gösteren hükümet konu edilmektedir. Erdoğan karikatürde, ihaneti, ikiyüzlülüğü, kahpeliği bu hayatta öğrendiğini söyleyip şikayet ederken, karikatürist, Gül’ün ağzından hükümetin hatasını dile getirmiştir; “Bütün Amerikan büyükelçileriyle içli dışlı olmak.” (Murat Güzel).

Şekil 73 : 46. sayı 4. sayfa

Seçim süresinde AKP ve CHP’nin aynı tarz ve üslupla hareket ettiğini ifade eden karikatüriste göre her ikisi de birbirine çamur atmaktadır.

Şekil 74 : 40. sayı 2. sayfa

Karikatüriste göre, mecliste terörle ilgili konuşmalar, lanetlemeler, hükümet eleştiri- leri, şehitlik güzellemeleri devam etmekte fakat asker, görev yerinde tek başına ölüm ihtimaliyle karşı karşıya tedirgin bir şekilde yaşamaya devam etmektedir (Niyazi Çol).

Cafcaf dergisi yayımlandığı süre içinde muhafazakar bir parti olan AK Parti iktidardaydı. Her iki tarafın da köken birliği olmasına rağmen Cafcaf dergisi yukarıda örnekleri verilen karikatürlerde görüldüğü gibi hükümeti ve devlet kurumlarını eleştirmektedir.

Mizah, kusurların görünmesi için muhatabına bir ayna sunar. Söylenmesi güç söz- leri gülmece çatısında söyler. Herkesin bir çırpıda göremeyeceği aksaklıkları herkesin gö- rebileceği formata getirerek büyütür. Bu suretle kusurun görünmemesine imkan kalmaz.

Yücebaş’ın (1976) dediği gibi, ‘büyük dalgınlar’ı dürtüp, ‘efendi kendine gel’ demektir mizah biraz da. Bu suretle hatadan dönülmesini sağlamaya çalışmaktır.

Cafcaf dergisi bu sebeple olsa gerek Erdoğan’ı, hükümeti ve devlet kurumlarını eleştiren çizgilerle rahatsız oldukları durumları dile getirmişlerdir. Bununla birlikte hükümete dair eleştirileri, Ötekiye dair eleştirilerin yanında zayıf görünmektedir. Hükümet eleştirisinin grafiğini yükselten isim olarak Niyazi Çol mebarüz etmektedir.

Benzer Belgeler