• Sonuç bulunamadı

İçinde yaşadığımız modern çağa ve onun belirlediği toplumsal koşullara ve ortaya çıkardığı sorunlara karşı derin kökleri olan bir eleştiriyi ifade eden muhafazakârlık, ilk zamanlarında suçlayıcı ve sert eleştirel tavırlarıyla birlikte içine kapanık bir muhalefet doktrini halindeyken, günümüzde olumlu tenkitçi bir siyaset felsefesi haline gelmiştir. Farklı oluşumları kendi içerisinde barındıran muhafazakârlığı üç ana kategoriye ayırabiliriz. Bunlar; Klasik Muhafazakârlık veya Eski-Sağ, Yeni-Sağ ve Yeni-Muhafazakârlık şeklindedir. Bununla beraber muhafazakârlığın başka şekilde ayrıştıran düşünürler de bulunmaktadır. Heywood’a göre muhafazakârlık; Otoriter muhafazakârlık, Paternalist muhafazakârlık ve Özgürlükçü muhafazakârlık olmak üzere üçe ayrılmaktadır (Vural, 2003, s. 88-89). 1790’da “Fransız Devrimi Üzerine Düşünceler” in yazarı olan Edmund Burke tarafından muhafazakârlık bir siyasi akım olarak ortaya çıkmıştır.

Klasik Muhafazakârlık ya da Eski-Sağ günümüzde birtakım koşulların zorlamasıyla bir tarafta “Yeni-Sağ” diğer taraftan “Yeni-Muhafazakârlık” olarak iki farklı şekilde meydana gelmesiyle Klasik Muhafazakârlığın kapandığı döneme tanık

olmaktayız (Dubiel, 2013, s. 15 & Safi, 2007, s. 57). Bu yüzden muhafazakârlığın bu iki türü üzerinden devam edilecektir. Az da olsa Klasik Muhafazakârlığa değinmekte fayda vardır.

Muhafazakârlığı, geleneksel ve yeni muhafazakârlık olarak ikiye ayıran Preece, eski muhafazakârlık ya da geleneksel muhafazakârlık, Anglo-Sakson geleneğini yansıtan organizma, korporatizm ve kollektivizm gibi kavramlarla ifade edilen “Tory”(Muhafazakâr Parti) geleneğidir (Akkaş, 2000, s. 18). Bu yüzden Klasik Muhafazakârlığa Muhafazakâr Parti üzerinde değinilebilir.

O’Gorman’a göre Muhafazakâr parti, uzun tarihi boyunca özel mülkiyetin korunması ilkesine ilişkin saldırılara eleştirinin geldiği yere göre (örneğin radikal demokratlar, Chartistler, sosyalistler ya da İşçi hareketi) bir esneme göstererek konumunu yeniden ayarlayıp cevap verebilmiştir. Modern muhafazakârlığın kurucu olarak bilinen Edmund Burke’ün “bazı değişikliklere kendini ayarlayamayan kendi kendini koruması için gerekli donanıma da sahip değil demektir” görüşünün temelindeki pragmatik yaklaşım Muhafazakâr Parti’de görülmektedir (Helvacı & Demirtepe, 1998, s. 96-97).

Muhafazakâr Parti tarihi bağlamında çatışma, değişim dönüşümün yaşandığı bir tarihtir. Tarihi boyunca varlığını devam ettirebilmek için yeni şartları ve talepleri absorbe ederek sürekli kendini yenilemeyi başarabilmiştir. Diğer yandan parti, sürekli olarak gerçekleşen değişimlerin devamlılık ve geleneğin çerçevesinden dışarı çıkmamasına özen göstermiştir. Bu sebeple partide yaşanan birçok değişim etkisini tam olarak gösterinceye kadar fark edilememiştir (Helvacı & Demirtepe, 1998, s. 112). Klasik Muhafazakârlığı geniş bir şekilde açıklamak gerekirse yukarıda yazılanlar çerçevesinde değerlendirilebilir.

1.7.1. Yeni-Sağ

Yeni Sağ’ın ortaya çıkışına geçmeden önce “yeni” ve “sağ” olarak anılmasına değinmek gerekmektedir. Sağ ve sol ayrımlar, siyasi cepheleri belirginleştirmek üzere yapılan tasniflerin en popüler olanlarındandır. Siyaset alanında böyle bir terminolojinin oluşması tarihsel olarak Fransız İhtilali’nden sonra açılan Kurucu Meclis’teki oturma düzenine dayanmaktadır. Aristokrat ve ruhban sınıfı, var olan sistemin muhafazasını

isteyenler, Kral’ın sağında, değişim taraftarı olan kesim ise Kral’ın solunda yer almıştır. Sağ; otorite, hiyerarşi, düzen, yükümlülük, gelenek ve milliyetçilik gibi değerlere sahip terminolojinin adı haline gelmesi bu oturma düzeninden kaynaklanmaktadır. Muhafazakârlığın bu değerlerden yola çıkarak sağı temsil ettiği görülmektedir (Çolak, 2016, s. 352). Yeni Sağ ilk defa muhafazakâr düşünür Kevin Philips tarafından 1975 yılında “sosyal muhafazakâr” niteliğini vurgulamak için kullanmıştır (Vural, 2003, s. 91).

Siyasi tarih, sosyal ve ekonomik krizler sonucu iflas eden anlayışlara seçenekler üreten birçok örneğe sahiptir. Krizler karşısında tıkanma noktasına gelen siyasal sistemler bu tıkanıklığı aşmak için yeni model ve anlayışlara ihtiyaç duymaktadır. Yeni Sağ anlayış da böyle bir ihtiyacın yeni bir modelidir. Yeni Sağ adı ile anılan bir modelin ortaya çıkması 1929 Ekonomik Buhranı’nın yol açtığı açmazlara bir çözüm olarak geliştirilen “refah devleti” anlayışının 1970’li yıllara gelindiğinde çeşitli nedenlerden (işsizlik, yüksek enflasyon, petrol krizi, ekonomik durgunluk, toplumsal çözülme vb.) dolayı zamanını doldurması sonucunda meydana gelmiştir (Çolak, 2016, s. 352).

Yeni Sağ, oldukça geniş bir kavram olup içeriğinde vergilerin düşürülmesinden, televizyon ve filmlerde daha fazla sansüre, göç karşıtı kampanyalardan, göçmenleri ülkelerine geri göndermeye kadar birçok farklı düşünceleri barındırmaktadır. Bununla birlikte yeni sağ, birbirlerine karşıtlıkları açıkça görünen iki ideolojik geleneğin birleşmesi ile meydana gelmektedir (Heywood, 2007, s. 114). Norman Barry ise Yeni Sağ’ı, 1940’lı yılların sonlarından 1970’li yılların ortalarına kadar entelektüel hayatı egemenliği altında bulunduran kolektivist eğilimlere karşı olmak şeklinde tanımlayıp, hem muhafazakâr tepkiyi hem liberal tepkiyi içerecek şekilde geniş bir tarife sahiptir (Akıncı, 2013, s. 112).

Yeni Sağ’a yönelik karakteristik özelliklerini bir çerçeve içerisinde vermek gerekirse Whitaker’e göre; Yeni Sağ, özgür teşebbüse, bireysel gelişime ve devletin sınırlı tutulmasına, bireyin topluma karşı bir sorumluluğu olduğuna inanmaktadır. Bunların olması gerekliliğinin kökeninde Hıristiyan sosyal öğretilere dayanan moral bir değer olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle Yeni Sağ taraftarları hükümetin belirli moral değerleri desteklemesi gerektiği yönünde bir anlayış bulunmaktadır (Vural, 2003, s. 92).

1.7.2. Yeni-Muhafazakârlık

Yeni Muhafazakârlığın ortaya çıktığı tarihe bakıldığında 1960’lı yıllara kadar gitse dahi, 1970’li yılların başında bu hareketin varlığı ve gücü kendini göstermektedir. Irving Kristol ve Daniel Bell Yeni Muhafazakârlık düşüncesinin önde gelen isimleri olup 1965 yılında bu alandaki görüşlerini yansıtan “The Public Interest” i yayınlamaya başlayarak “laissez-faire” ekonomisinin sosyal yetersizliklerini ortaya koymaktadırlar. Bununla beraber yine bu dönemde Norman Podhorezt’in editörlüğünde yayınladığı “Commentary” isimli dergide de Yeni Muhafazakârlığa ait düşünceleri savunmaktadır (Safi, 2007, s. 62).

Amerikalı modernist entelektüeller tarafından geliştirilen Yeni Muhafazakârlık; siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda yeni bir yapıyı ortaya koymaktadır (Akkaş, 2000, s. 24). Yeni Muhafazakârlık, içerisinde kültürel temel tasavvurların bulunduğu, sosyal-felsefi insan imgelerinin yer aldığı, sosyal bilimsel teori metinlerinin ve ampirik tariflerin yoğunlaştırılarak siyasi savlar haline getirildiği türden bir model oluşturmaktadır. Teori kavramı, daha çok birbirlerinden türetilebilen merkezi temel varsayımlardan yola çıkılarak tümdengelim ile elde edilmiş bir hipotezler yapısına uymaktadır. Yeni Muhafazakârlıkta böyle bir bilişsel merkez ve hipotezlerin türetilmesine yönelik kuralları olmayıp, daha çok siyasi sorunların çözülmesine yönelik olarak bir toplum öğretisi şeklinde görülmektedir. Bu öğretinin oluşturduğu birlik kendi içinde olmayıp, eleştirdiği şeydedir yani Yeni Muhafazakârlığın yapısını bir tepki oluşturmaktadır (Dubiel, 2013, s. 13). Ya da bu öğretinin oluşturduğu birlik meydana gelen olaylara verdiği tepki ile kendi yapısını oluşturduğu söylenebilir.

Sosyal değişimin sınırlı olduğuna inanan Yeni Muhafazakârlara göre; sosyal siyaset gibi yollarla toplumsal ilişkilerde önemli değişiklikler meydana getirmek çok zor görülmektedir. Değişimi; sosyal, siyasal ve ekonomik şartlarda meydana getirmenin devlet kapasitesinin ötesinde olduğuna inanmaktadırlar. Devlet siyaseti yoluyla değişimin gerçekleştirilmesi çok zor ise ne gibi seçenekler olabilir sorusuna Yeni Muhafazakârlar iki öneride bulunmaktadırlar. Birincisi, halkın beklentilerini bastıracak kitlelerin kamusal isteklerinde gerçekçi davranmaktır. İkincisi ise devletin gücünün sınırları olduğunu hissettirmek ve eşitliğin önemli olduğu düşüncesini zayıflatmak için

yönetici eliti değiştirerek veya yeniden yapılandırarak değişimin gerçekleştirilmesi için seçenekler sunmaktadır (Vural, 2003, s. 94).

Yeni Muhafazakârlık asıl olarak, devlet ve sivil toplum arasındaki sınırları yeniden çizmeyi hedeflemektedir. Birbirlerine çok bağımlı olan toplumsal ve siyasal yaşam alanlarını yeniden farklılaştırmayı ve sivil topluma özgü erdemlerin çarpık bir yorumunu öz çıkar, sıkı çalışma, esneklik, özgüven, seçme özgürlüğü, özel mülkiyet, ataerkil aile ve devlet bürokrasisine güvensizliği popülerleştirmeyi amaçlamaktadır (Keane, 1994, s. 26). Yeni Muhafazakârlıkta asıl vurgulanmak istenenin devlet ile sivil toplum arasındaki süregelen ilişkiye yön vermek olduğu söylenebilir.

Benzer Belgeler