• Sonuç bulunamadı

Muhacirlerin Göçten Sonraki Durumu ve Bölge Halkı İle İlişkileri

F- Suriye Vilâyeti’ne İskân Edilen Muhacirler

II- Muhacirlerin Göçten Sonraki Durumu ve Bölge Halkı İle İlişkileri

Osmanlı Devleti, özellikle 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından bir göç problemiyle karşı karşıya kalmış ve kurduğu müdüriyetler ve komisyonlar vasıtasıyla bu külliyetli meselenin altından kalkmaya çalışmıştır. Her ne kadar gerek muhacir sevki ve iskânı gerekse iâşe ve arazi ihtiyaçları konusunda büyük bir gayret göstermişse de iskânda ve sonrasında sorunlar yaşanmıştır. Muhacir gazetesinin haberlerine ve dönemin diğer bazı gazetelerinden yapılan alıntılara bakıldığında pek çok muhacirin mağdur olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra, aynı haberler muhacirler adına olumlu neticeler veren çalışmaların yapıldığını da göstermektedir.

Muhacir gazetesi, Abdülmecit devrinde Dağıstan’dan başlayan göçün 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ile devam ettiğini söylemiş, bu tarihten itibaren de bir göç dalgasının Osmanlı topraklarına vurduğunu anlatmıştır. Gazete, yanlış hesaplarla büyük bir yaranın açıldığından bahsederek “İskân-ı Muhâcirîn Meselesi” başlığını attığı yazısını böylece bitirmiştir337.

Osmanlı topraklarına göç edenler içinde gazeteye en fazla konu olanlar, Bosna-Hersek muhacirleridir. Gazete, “Bosna’dan Gelen Muhâcirler” başlıklı yazısında Gönlü(?)’den Yeni Asır gazetesine gönderilmiş bir yazıyı aktarmıştır. Yazıda, Bosna-Hersek’ten göç etmiş ve Gönlü(?)’ye sevk edilmiş perişan haldeki muhacirler için asker kulübünde yardım toplandığı ve bu paralarla camilerde ve toprak üzerinde yatan muhacirlerin gömlek, yatak, yorgan gibi ihtiyaçlarının karşılanacağı belirtilmiştir338. Dizanteriden ölenlerin olduğu ve kaymakamın ilgisiz kaldığı söylenen yazıda içine düştükleri kötü durum şöyle anlatılmıştır:

“Muhâcirîn bir cenâh-ı himâye sığınmak maksadıyla vatanlarını terk ettikten sonra böyle bir halde mi bırakılacaktı? Ağuş-u himâyet, sert taşlar üzerinde yatırılmak, aç ve bî’lâç bırakmak mıdır?”339

Muhacirler göç ettikleri yerlerde hükümetin inşâ ettirdiği veya mevcut boş evlere iskân edilmişlerdir. Ancak tüm mesele bundan ibaret değildir. Gazeteden bazı muhacir köylerinin sicil kaydının dahi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Gönen’den gönderilen habere göre;

337 Muhacir, 18 Haziran 1910, nr. 52, s. 1. 338 Muhacir, 30 Temmuz 1910, nr. 64, s. 2. 339 Muhacir, 30 Temmuz 1910, nr. 64, s. 2.

Bulgaristan’ın Cumaatîk kasabasından iki sene önce göç ederek Gönen’e gelmiş ve Kurudeğirmeni Çiftliği’nde iskân edilmiş muhacirler hâlâ nüfusa kayıt edilmemiştir340.

İskânı yapılan muhacirlerin sosyal yaşama alışması, geçimini sağlayabilmesi ve kendini geliştirebilmesi gerekiyordu. Devletin iskân siyaseti gereği, tarlasını alan, bazı muafiyetler tanınan muhacirlerin daha başka ihtiyaçları da oluyordu. 116 numaralı İkdam gazetesinden alındığı belirtilen habere göre; Istranca vakıf ormanları dahiline 20 sene önce iskân edilmiş 200 hânelik muhacir, verdikleri dilekçe ile 20 senedir yokluğundan şikayetçi oldukları mektep ve caminin inşasını istemişlerdir. Dahiliye Nezareti’nden Sadarete ve oradan da Şura- yı Devlete gönderilen belgede ise, Evkaf Nezareti ile Maarif Nezareti’nin görevlendirildiği görülmüştür341.

İskânlarının yapılacağı bölgeye sevk edilen muhacirlerin buraya gelmelerinden sonra hem muhacirler hem de bölge halkı bazı sıkıntılar yaşamıştır. Muhacirler, kendilerine verilen arazilerin ellerinden alınması ile zor duruma düşmüşlerdir. Gazeteye, Salihli’de iskân ettirilen Rumeli muhacirlerinden Plevneli Muhammed Halid’in gönderdiği mektuba göre; 306 senesinde Salihli kazasında Karapınar dolaylarına 40 hâneden fazla muhacir iskân ettirilmiş ve onlara verilen araziyi iskânlarından 9 sene sonra Mısırlı Hurşit Paşazade Mahmud Ata Bey ellerinden almıştır. Bunun üzerine hükümete başvuran muhacirlerin haklı olduğu görülmüş ve arazinin iadesine karar verilmiştir. Ancak mektupta, bir aydır kararın uygulanmadığı anlatılmıştır342. Bazı bölgelerdeki halkın ise su sıkıntısı çektiği görülmüştür. Bandırma Belediye Başkanı Hüseyin Vehbi’nin gazeteye gönderdiği mektuba göre; 93 Muhâcereti öncesi 1500 hâneye sahip Bandırma kasabasının nüfusu muhacirlerin gelişi ile birlikte 5000 hâneye ulaşmıştır. 93 Muhâcereti öncesi bile güç bela yeten suyun artık yetmediğini anlatan Belediye Başkanı, kasabaya suyun iki yolla gelebileceğini söylemiş ve bu sebeple ihâleye girmek isteyenlerin müracaat etmesi için gazetede ilan edilmesini istemiştir343.

Muhacirlerin iskân sonrası çektiği sıkıntıların başında arazi sorunu gelmektedir. Nitekim gazetede de arazi davalarıyla ilgili pek çok haber yer almaktadır. Ancak bazı yerlerde iskânları yapılmadan halkın şikayette bulunduğu ve iskânın yapılması halinde zarara uğrayacaklarını söylediği anlaşılmaktadır. Rumeli gazetesinden alınan habere göre; Karadağ

340 Muhacir, 20 Temmuz 1910, nr. 61, s. 3. 341 Muhacir, 9 Temmuz 1910, nr. 58, s. 4. 342 Muhacir, 11 Haziran 1910, nr. 50, s. 3. 343 Muhacir, 16 Temmuz 1910, nr. 60, s. 3.

halkı hükümet tarafından alınan bir çiftliğe muhacir iskân edileceği haberini alınca bunun kendileri için iyi olmayacağını hükümete iletmiş ve hükümet de bu karardan vazgeçmiştir344.

İskân ve arazi davaları dışında gazetede, muhacirlere kötü davranıldığı ve onların menfaatine aykırı hareket edildiğine dair birkaç haber vardır. Yeni İkdam gazetesinin 9 Haziran 326 tarihli ve 101 numaralı nüshasından alınan ve Kumanova’ya iskân edilmek üzere gönderilen Bosna-Hersek muhacirlerine kaza kaymakamının iyi davranmadığının bildirildiği haber bu yöndedir. RMİC’nin Koca Mustafa Paşa’daki şubesinden gönderilen bu haber için şube, kaymakamın hareketini protesto etmiştir345. Yine, Biga kazası müftülüğüne tayin edilen müftünün de muhacirlerin aleyhinde davrandığı bildirilmiştir346. Bu haberler dolayısıyla Muhacir gazetesi, muhacirlerin zararına olacak en ufak bir hareketi dahi önemsemiş ve haber olarak vermiştir. Ancak muhacirlerin sadece küçümsendiğini ve ellerindeki arazilerin alınıp iskân edildikleri arazilerde istenmediğini söylemek zordur. Gazetede yerli halkın muhacirler için nasıl fedakârca davrandığını gösterir çok sayıda haber vardır. Yaşadıkları yerlere gelen muhacirlerin evleri inşâ olana kadar kendi evlerini onlara açan halk, ihtiyaçları dolayısıyla yapılan yardım eğlencelerine, toplantılara ve çeşitli faaliyetlere de katılmıştır. Cisr-i Ergene347 kazasına bağlı Sadırlı köyü halkı, ziraate bir an önce başlayabilmeleri amacıyla Karatepe mahallesinden iskânı yapılmamış 15 hânelik muhacire arazi vermek için müracaat etmiş348; Midilli’de ise, halkın 140.000 dönümlük araziye muhacirin yerleştirilmesi maksadıyla müracaat etmiş ve eşraftan Abdurrahman Efendi kendi tasarrufunda bulunan araziden 100 dönüm arazi vermek istemiştir349.

Muhacirlerin geçimlerini sağlayabilmeleri için atılan adımların ve yapılan yardımların yanında maariflerine dair faaliyetler de olmuştur. Gazetede çok sayıda mektep açılışından ve gece derslerinden bahsedilmiştir. Nitekim, gazeteye gönderilen bir haberde Rami köyündeki Rumeli ve Bosna muhaciri adına 2 mektep ve gece dersleri için malzeme ihtiyacını karşılamak üzere pehlivanlar güreşinin düzenleneceği söylenmiştir350.

Muhacirlerin gerek arazi davalarından gerekse perişan hâle düşmelerinden kaymakamları sorumlu tutan ve verdiği bazı haberlerde bahsi geçen kaymakamı protesto dahi eden gazete, görevini layıkıyla yerine getiren yetkilileri ise kutlamıştır. Erzurum’dan verilen bir habere göre; Hasankale’de Kağızman muhacirlerinden ve Aktar esnafından Muhammed

344

Muhacir, 30 Teşrîn-i Sâni(Kasım) 1910, nr. 88, s. 4. 345

Muhacir, 25 Haziran 1910, nr. 54, s. 4. 346

Muhacir, 31 Ağustos 1910, nr. 73, s. 4. 347

Edirne Vilâyeti’nin bir kazası olan Cisr-i Ergene, bugün Edirne’nin bir ilçesidir ve adı Uzunköprü olarak değiştirilmiştir. 348 Muhacir, 25 Mayıs 1910, nr. 45, s. 4. 349 Muhacir, 2 Temmuz 1910, nr. 56, s. 4. 350 Muhacir, 29 Haziran 1910, nr. 55, s. 4.

Sadi’nin kötü durumu sebebiyle kaza kaymakamı harekete geçmiş; Erzurum valisi de muhacire yardım etmiştir351.

Muhacirler kendi topraklarını bırakıp Osmanlı topraklarına göç ettikten sonra uzun bir süre normal yaşamlarına dönmek için mücadele vermek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte, başarılı hizmetler vermiş ve önemli görevlere gelmiş muhacirler de vardır. Gazete, Bandırma kazasına Belediye başkanı olan bir muhacirden bahsederek muhacirin başarılarını övmüştür. Verilen habere göre; Bandırma üzüntü duyulacak bir halde iken Belediye Başkanı olan muhacir Hüseyin Efendi sayesinde temizliğe ve güzelliğe kavuşmuştur. Yine, Bandırma’nın bozuk kaldırımlarından temizliğine ve esnaf denetimine kadar bir çok alanda faaliyetlerde bulunan muhacirin, Filibe muhacirlerinden ihtiyar bir adamı da han köşelerinde ailesiyle perişan olmaktan kurtardığı anlatılmıştır352.

Göç sorunu ve muhacir iskânı meselesi devleti bir hayli uğraştırmış; muhacirler ise iskân edildikleri yerlerde pek çok sıkıntılarla uğraşmıştır. Ancak muhacirlerin az olmadığı ve göçlerin kısa duruşlar dışında devam ettiği göz önüne alınırsa doğal karşılanması gerekir. Gazete, muhacirlere dair her habere hassasiyeti gereği yer verirken sadece olumsuz ve üzücü haberler vermemiş, devletin ve halkın fedakârlığını da aktarmıştır.