• Sonuç bulunamadı

Edirne Vilâyeti’nden sonra muhacir iskânı yapılan ve hakkında en çok bilgi verilen ikinci vilâyet, Hüdavendigar Vilâyeti’dir. Diğer muhacir haberlerinde olduğu gibi yine gelen mektuplardan yola çıkarak sorunlar ele alınmıştır. Ayrıca Hüdavendigar (merkezi Bursa) Vilâyeti’nin çeşitli kazalarında açılmış RMİC’nin şubeleri ve kulüpleri vasıtasıyla muhacirlerle ilgili bilgi verilmiştir.

Muhacirlerin durumlarının anlatıldığı yazılarda ve makalelerde daha çok arazi meselesine yer verilmiştir. Hüdavendigar Vilâyeti’ne sevk edilen veya iskânı yapılan muhacir haberlerinde de durum değişmemiştir. Gazete, mağduriyeti bulunanların hâlini anlatmış ve ilgili mercîlere sorular yöneltmiştir. Yetkililerin de gazetedeki haberlere kayıtsız kalmayarak bilgi verdikleri görülmektedir. Nitekim Bandırma’nın Sığırcı köyündeki muhacirlerin durumlarının anlatıldığı bir haberde, buraya 15 sene önce geldikleri ve kendilerine tahsis edilen meranın sonradan ellerinden alındığı söylenmiştir. Bunun üzerine Dahiliye Matbuatı idaresi gazeteye gönderdiği yazı ile soruları yanıtlamış, arazilerinin ellerinden alınmadığını ve lazım gelenin yapıldığını belirtmiştir290.

1. Edremit’e İskân Edilen Muhacirler

Muhacir gazetesinde Edremit kazasına göç etmiş kişilerin gerek nüfuslarına gerekse durumlarına ait birçok haber bulunmaktadır. Gazete, diğer muhacir haberlerinde olduğu gibi önceliği iskân edilmemiş ve ihtiyaçları karşılanmamış olanlara vermiştir.

Edremit muhacirlerine yönelik ilk haberde, bunların nüfusları ve ne halde bulundukları bildirilmiştir. Buna göre; Edremit’in Zeytunlu köyünde 18 hânede 90 muhacir bulunmaktadır. Üç sene önce göç ederek Zeytunlu köyüne sevk edilen muhacirlerin geçimlerini sağlayamadığını ve eşyalarını satarak iâşelerini temin etmeye çalıştığını anlatan gazete, hâlâ bu muhacirlerin iskânlarının yapılmadığını söylemiştir. Zeytunlu köyünün sınırına yakın Giran isminde, devlete ait bir araziden bahseden gazete, 50-60 dönümlük bir senet ile 500 dönümlük arazinin istilâ edildiğini ve araziyi alan tâcire karşı bir şey

290

yapılmadığını ileri sürmüştür. Gazete, kaymakamlığın neden arazi istilâsına sessiz kaldığını sormuş, bu arazinin iskânı yapılmamış muhacirlere tahsis edilmesi teklifinde bulunmuştur291.

Gazetenin Zeytunlu köyündeki araziye yapılan istilâ haberine dair başka bir yazısında, gazeteye gönderilen bir mektup yayımlanmıştır. Mektupta, Karesi livası vasıtasıyla meselenin kaymakamlıktan sorulduğu ve kaymakamın da mimar kalfasıyla tapu kâtibini bölgeye gönderdiği anlatılmıştır. Ancak, tâcirin gönderilen kişilere 80 dönüm kadar toprak gösterdiği ve raporda bu toprağın gösterildiği söylenmiştir292. Gazete, Edremit kaymakamına cemiyetin Edremit şubesi tarafından Giran arazisine muhacirlerin yerleştirilmesi hakkında müracaatta bulunulduğu, buna karşın kaymakamın hiddet gösterdiğini anlattığı yazısında ise, Zeytunlu köyünde birleştirilmeyen 60 nüfus muhacirden bahsetmiştir. Bu muhacirlerin perişanlığından Edremit kaymakamını sorumlu tutan gazete, 20 senedir istilâ ettiği araziye sahip çıkan tâcirin elinden bu arazilerin alınmamasından yakınmıştır293.

Göç ederek gelen muhacirler için iâşe ve diğer ihtiyaçlardan önce arazi bulunması gerektiğini ifade eden ve bu sebeple muhacirlerin arazi meselelerine önem veren gazete, Edremit’e sevk edilenlerin de haklarını savunmuştur. Gazete, Meclis’te muhacirlerin Edremit’in Akçay arazisine ve nüfusa göre yerleştirilmesi kararının verildiğini söylemiş, ancak kaymakamlığın belirlenen arazinin havasından vesaire bahsederek mahrumiyete sebep olduğunu anlatmıştır294.

Edremit’teki muhacirlerin iskânı meselesinde gerek gazetenin gerekse RMİC’nin Edremit şubesinin ellerinden geleni yaptığı ve hükümete müracaatta bulundukları görülmektedir. Edremit kaymakamlığına yüklenen gazete, kaymakamın muhacirlerin durumu anlatıldığında “ne yapalım” cevabını verdiğini söylemiş, kaymakama seslenerek şöyle demiştir:

“Acaba Kaymakam bey bu muhâcirleri sefil etmekten ne lezzet alıyor? Yoksa arazi-yi mezkûre üzerine bir gün kameriye [çardak] mi yapıp zevkine bakacaktır. Bu biçarelerin ah ve figanını âsmâne [tavan] çıkarmaktan ise hayır dualarını almak daha âlâ olur sanırız”295

Edremit ile ilgili gazetede verilen muhacir haberleri yanında Edremit halkının başına bela olan bazı olaylar anlatılmış ve halkın şikayetleri takip edilerek gelişmeler aktarılmıştır. Gönderilen bir mektupta, Kazdağı’na koyun otlatmak için gelen ve bölgenin asayişini ihlal eden, hatta birkaç defa dağa adam kaçırıp fidye alan eşkiyaların olduğu anlatılmıştır. 291 Muhacir, 30 Mart 1910, nr. 29, s. 3. 292 Muhacir, 27 Nisan 1910, nr. 37, s. 3. 293 Muhacir, 8 Haziran 1910, nr. 49, s. 2. 294 Muhacir, 23 Nisan 1910, nr. 36, s. 3. 295 Muhacir, 30 Nisan 1910, nr. 38, s. 4.

Mektuba göre; bu eşkiyalara Karakaçan çobanları yardım etmektedir. Yine, Karakaçan çobanlarından rahatsız olunduğu söylenmiş ve bu çobanların verdiği zararlardan bahsedilmiştir. Koyunlarına ot temin etmek amacıyla her sene ormanı yaktıkları belirtilmiştir. Buna göre; 1909 senesinde bu sebeple 80.000 liralık zarar meydana gelmiştir. Mektupta ayrıca, Karesi mutasarrıflığının Karakaçan çobanlarının dağdan uzaklaştırılması noktasında sessiz kaldığı söylenmiştir296.

Karakaçan çobanları hakkında gazetenin ilerleyen sayılarında Kazdağı’ndaki 10 köy ahalisi tarafından gönderilen bir mektup yayımlanmıştır. Bu mektupta, Karakaçanların Kazdağı’na gelmek üzere yola çıktıkları haber verilmiş ve bu kadar zararı dokunan, eşkiyalara başkanlık eden kimseler için mutasarrıflığın hiçbir şey yapmadığından söz edilerek hükümetin göz yummaya devam etmesi halinde kötü olayların meydana geleceği bildirilmiştir297. Kazdağı’ndaki köylülerin mektubu dolayısıyla gazete de sorunun çözüleceğine inandığını söylemiştir298.

Gazete sadece şikayette bulunanların mektuplarını yayımlamamış; şikayet edilenlerin karşı savunmada bulundukları mektupları da aynen aktarmıştır. Karakaçan çobanları ile ilgili Kazdağı halkının şikayeti üzerine gazeteye “Kahya Nikola Vazura” imzalı bir mektup gönderilmiş ve aynen yayımlanmıştır. Mektupta, haklarında yazılanlara birer birer cevap verilmiş, şikayetlerin yersiz ve haksız olduğu ifade edilmiştir. Ormanları yakmadıklarını, yangınları tarla açanların ve kömürcülerin çıkardığını, eşkiyalara yataklık etmeyip bir eşkıya gördüklerinde belediye ile kaymakamlığa haber verdiklerini anlatan Vazura, sadık Osmanlı olduklarını ve vergilerini verdiklerini, çocuklarından 11’inin de asker olduğunu söylemiştir299. Gazetecilerin tarafsız olması gerektiğini yazan; “[….] adaletten nasibimiz yok mudur?”300 diyerek sitem eden ve nüfuslarının Ezine ve Uyucak’ta çok olduğunu söyleyen Karakaçanların mektubuna karşı gazete ise yaptığı yorumda Kazdağı halkını savunmuştur. Nüfuslarının çok olmasının yayla ve ormanlara zarar vermelerine sebep olamayacağını söyleyen gazete, asker verdiklerine ilişkin sözlerine karşılık; “Sizden şikayet edenler asırlardan beri asker veriyorlar ve yerlerinde rahat ve sakin duruyorlar”301 demiştir.

Gazete, muhacirlerin iskân ve iâşe sorunlarını gazeteye taşımış; özellikle arazi meselesine dair pek çok haber yayımlamış ve onların mağduriyetine yol açan durumların değişmesine çalışmıştır. Yine, sadece basın yoluyla değil, RMİC vasıtasıyla da hükümete 296 Muhacir, 30 Nisan 1910, nr. 38, s. 4. 297 Muhacir, 14 Mayıs 1910, nr. 42, s. 4. 298 Muhacir, 14 Mayıs 1910, nr. 42, s. 4. 299 Muhacir, 22 Haziran 1910, nr. 53, s. 4. 300 Muhacir, 22 Haziran 1910, nr. 53, s. 4. 301 Muhacir, 22 Haziran 1910, nr. 53, s. 4.

müracaatlar yapılmış ve ilgili mercîler baskı altına alınmıştır. Tüm bunların yanında, bölge halkının şikayetleri de dinlenerek yetkililer uyarılmıştır.

2. Karamürsel’e İskân Edilen Muhacirler

Hüdavendigar Vilâyeti dahilinde bulunan Karamürsel kazasına yapılan muhacir sevki ve iskânı hakkında Muhacir gazetesi “Karamürsel Muhâcirleri” başlığıyla bilgi vermiş ve buradan gönderilen mektuplar vasıtasıyla muhacirlerin sorunları ele alınmıştır. Yaşanan sıkıntıların çözüme kavuşturulması için fikirlerini paylaşan gazete, yine Dahiliye Nezareti’ni uyarmış ve mağduriyetin giderilmesini istemiştir.

Karamürsel’in İznik nahiyesi ile ilgili olarak Filibeli Şalızâde Muhammed Hamdi imzalı ve “Karamürsel’den Mektup” başlığıyla verilen haberde; İznik’te teneffüs edilen havanın uygunsuz olduğundan bölgede pek çok ölümün meydana geldiğinden bahsedilmiştir. Mektuba göre; İznik merkezinde ve İznik’e bağlı yerlerde birçok muhacir vardır. Halk ile birlikte bu muhacirler sefil bir hayat geçirmektedir. İznik’te göl civarına iskân edilen bir köy halkı geldiğinde 300’e yakın nüfusa sahipken sonradan bu sayı 100’e düşmüştür. 18 sene önce oluşturulmuş bu köyün mezarlığı da gittikçe genişlemektedir302. Gölün deniz ile ilişkisinin kesildiğini ve bataklıklar ile sazlıkların temiz havayı bozduğunu anlatan Muhammed Hamdi, bu sebeple 600 hâneye sahip nahiye merkezinin her mahallesinde günde 5-6 kişinin vefat ettiğini söylemiştir303. Bu habere karşılık gazete ise, iskân işleminin yapılması ile görevinin tamamlanmış sayılamayacağını, bölgenin sağlıklı hâle getirilmesinin de gerektiğini ifade etmiştir304.

Muhacirlerin iskân edildikten sonra yerleştirildikleri bölgenin halkı ile iyi geçindikleri görülmektedir. Daha doğrusu, gazeteye yansıyan haber ve mektuplara bakıldığında muhacirlerin büyük sorunlar çıkarmadığı anlaşılmaktadır. Çıkan meseleler ise, arazi üzerine olmuş ve çoğunlukla muhacirlerin arazilerine çevre köylerin sâkinleri tarafından tecavüz olmuştur. Bunun bir örneği Karamürsel’in Semtler köyünde yaşanmıştır. RMİC’nin Adapazarı merkezinin verdiği habere göre; Semtler köyüne 17 sene önce Bosna’dan gelmiş 31 hâne muhacir iskân edilmiş ve kullanımlarına verilen araziye Cedid köyü ahalisi tarafından yapılan tecavüz ile muhacirler ziraattan mahrum bırakılmıştır. Bu olaya hükümetin göz yumduğu anlatılırken, mesele Dahiliye Nezareti’nin nazar-ı dikkatlerine sunulmuştur305. Semtler köyündeki muhacirler ile ilgili bir başka haberde de 10 senedir muhacirlerin 302 Muhacir, 9 Nisan 1910, nr. 32, s. 3. 303 Muhacir, 9 Nisan 1910, nr. 32, s. 3. 304 Muhacir, 9 Nisan 1910, nr. 32, s. 3. 305 Muhacir, 5 Haziran 1910, nr. 48, s. 4.

tasarrufunda bulunan arazi, bağ ve bahçelerin civar köy halkı tarafından mahkeme ve sahte belgelerle ellerinden alındığı yazılmıştır. Mahkemenin tarla ve bağlara jandarmalar sevkiyle ve ürünün toplanmasından sonra sahiplerine iade edilmesine karar verdiğini belirten gazete, ancak sonunda Semtler köyü halkının haklı olduklarını ispat ettiğini söylemiştir306.

Haklarını aramaları konusunda muhacirlere destek olan ve hak arayışında muhacirlerle birlik içinde hareket eden gazete, sonunda kazanılan başarıya ise, sevinmiş ve bu hakların muhacirlerin kendilerini geliştirmeleri ve durumlarını iyileştirmeleri için önemli olduğunu savunmuştur.

2. Kirmasti’ye İskân Edilen Muhacirler

Muhacir gazetesi, muhacirlerin durumlarını takip ederek sıkıntılarına çare bulmaya çalışmış ve bunu yaparken neden kötü halde olduklarını irdelemiştir. Yine, bu sebeplerin ortadan kaldırılması için yazılar yazmış ve irdelenen konulara ağırlık vermiştir. Buna en iyi örnek, Kirmasti’deki muhacirlerle ilgili olarak verilen haberdir.

Gazetenin haberine göre, Kirmasti’deki ahalinin ¾’ü muhacirdir. Bu muhacirlerin sosyal vaziyetleri de kötüdür. Sadece muhacirlerin değil yöre halkının da durumunun iyi olmadığını söyleyen gazeteye göre bunun iki sebebi vardır. İlk sebep, maarifsizlik ve cehalettir. İkinci sebep ise şiddetli yoksulluk çekmeleridir. Gazete, maarif ile ilgili adımların atılması, ticaretin geliştirilmesi ve geçimlerini temin etmek gibi hususların yerine getirilmesi gerektiğini belirtmiştir307. Kirmasti’nin ticaret ve medeniyetin gelişmesine açık bir yer olduğunu, ancak bu gelişimi meydana getirecek kimsenin yetişmediğini anlatan gazete özellikle yerli halkın gerilediğini söylemiştir308. Ayrıca, Kirmasti’de ortadan kaldırılmayı bekleyen sorunları ayrıntılarıyla göstermiştir. Buna göre; ilki Kirmasti’nin kuzey ve güney yönünde, ikincisi de ortasından geçen verimli ve geniş derelerin taşkınlıklarından dolayı halkın mülküne zarar geldiği için derelerin yataklarını geriye atma ve vapur işletme imtiyazı 6 sene önce Harbiye Eski Nazırı Salih Paşa’nın biraderi olduğu söylenen Muhammed Ali Bey’e verilmiş, fakat Muhammed Ali Bey işe başlamadığı gibi diğer imtiyazlara da hile ile engel olmuştur. Yine, Kirmasti’nin merkez vilâyetle bir yolu olmadığını anlatan gazete bu iki meselenin çözüme kavuşturulması gerektiğini söylemiştir309.

Kirmasti muhacirlerine yönelik gazetede çıkan bir başka haberde ise yine konu arazi meselesidir. Kirmasti’de iskân edilmemiş muhacirlerin hakları gözetilmeyerek hareket 306 Muhacir, 3 Eylül 1910, nr. 74, s. 2. 307 Muhacir, 2 Nisan 1910, nr. 30, s. 4. 308 Muhacir, 2 Nisan 1910, nr. 30, s. 4. 309 Muhacir, 2 Nisan 1910, nr. 30, s. 4.

edildiği ve bu sebeple tek bir köy değil birçok köyün sınır çekişmesi yaşadığından bahseden gazete, hükümetin yardımına ve iskân kararına rağmen bazı kişilerin bu karara karşı çıktığını söylemiştir310.

Muhacirlerin arazi davalarına ve çektiği sıkıntılara ortak olan ve meselenin içindeki biri gibi durumu anlamaya ve sorunları çözmeye çalışan gazete, verdiği haberlerle muhacirlerin arkasında destekleyici bir güç vazifesi görmüştür. Gazetede yayımlanan teşekkür notları bunun göstergesidir.