• Sonuç bulunamadı

Girit, nüfusunun büyük miktarını Müslümanların oluşturduğu, ancak Yunanistan’ın ele geçirmek istediği bir ada olarak Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasındaki gerginliğin dindirilmesine daima bir sorun çıkararak engel olmuştur434. Nitekim Osmanlı Devleti fitili

431

Muhacir, 19 Teşrîn-i Evvel(Ekim) 1910, nr. 84, s. 3. 432

Muhacir, 23 Nisan 1910, nr. 36, s. 4. 433

Muhacir, 23 Nisan 1910, nr. 36, s. 4. 434

Girit Hıristiyanları için Sadrazam Ali Paşa tarafından bir nizamnâme hazırlanmış ve Hıristiyanlara geniş haklar verilmişti. Ancak, nizamnâme ile hem adanın sükûnetinin sağlanacağını hem de ıslahat isteyen Batılıları susturacağını düşünen Osmanlı Devleti düşüncesinde yanılmış, verilen her hak bir yenisini istemelerine sebep olmuştu. 1878 Berlin Antlaşması ile nizamnâmedeki hakların genişletilmesine karar verilmiş; 27 Ekim 1878’de de Gazi Muhtar Paşa Halepa sözleşmesini imzalamak zorunda kalmıştı. Bununla birlikte, cesaretlenen Rumlar vergi vermemek ve silahlanmak suretiyle ayaklanmış, Yunan subayları da Osmanlı sınırlarını silah zoruyla ele geçirmek isteyince Osmanlı Devleti 1897’de Yunanistan’a savaş ilan etmişti. Savaşı Osmanlı Devleti kazanmış, ancak Batılı devletlerin baskısıyla adadaki Osmanlı askerlerinin çekilmesi sağlanmıştı. 1898’de ise, Yorgi adındaki bir prens adaya vali olarak atanmıştı. Bkz. Sawsan Agha Kassab, “II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Vilayetlerine İskân Edilen Giritli Göçmenler”, Osmanlı, C. 4, Edit. Güler Eren, Ankara 1999, s. 697- 698.; Girit’te sükûnet sağlanamamış; Girit Hıristiyanları adanın Yunanistan’a katıldığı 1912 senesine kadar rahat durmamıştır. Girit Meclisi 5 Ekim 1908’de Yunanistan’a katılma kararı almış; Yunanistan da bu kararı kabul etmişti. Ancak Batılı devletlerin müdahaleleri sonucu ada Yunanistan’a bağlanamamış; meydana gelecek bir savaş da önlenmişti. Bkz. B. Kodaman, “II. Meşrutiyet”, s. 177.; Batılı devletler 1909 Temmuzunda adadaki

batılı devletlerce ateşlenmiş çoğu meselede olduğu gibi Girit meselesinde de kazançlı çıkamamıştır.

Girit, Muhacir gazetesinde en çok bahsi geçen meselelerden biridir. Bu durum Girit’teki sükûnetin sağlanamamış olması ve adadaki Rumların hırsla çalışmasından ileri gelmiştir. Gazete daha ilk sayısında Girit ile ilgili olarak verdiği haberde, Berlin ve Londra gazetelerinin Girit’e yönelik düşüncelerini iletmiş ve Girit’teki genel durumu anlatmıştır. Buna göre; Berlin matbuatından Tagbelat gazetesi, İngiltere ile Osmanlı arasında bir uzlaşmanın oluştuğunun söylemektedir. Buna karşın Londra matbuatından Daily Mail gazetesindeki bir makalede; Girit Hıristiyanlarının Yunanistan’a ilhâk ile ilgili müzakere yapması için bir mebus seçerek göndermek niyetinde olduğu yazılmaktadır. Yine aynı makalede, mebusun gönderilmemesi halinde Yunanistan’da bir ihtilal olabileceği, gönderilmesi durumunda da Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında bir savaşın çıkabileceği belirtilmiştir435.

Daily Mail gazetesinin bahsettiği mebus gönderilmesi meselesi Ahmed Şükrü tarafından da ele alınmıştır. Daily Mail gazetesi mebusun gönderilmesi halinde Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında bir savaşın çıkabileceğini belirtmesine rağmen A. Şükrü, mebusun gönderildiğini, Girit’in Yunanistan’a ilhâkı konusunda toplantı yapıldığını ve toplantıdan Osmanlı’dan ilhâkın talep edilmesine karar verileceğinin söylenildiğini anlatmıştır. Girit meselesinde, Yunanistan’a karşı koyacak gemilerin olmamasının bir sebep olarak gösterilemeyeceğini ifade eden Ahmed Şükrü, Bulgaristan’ın adım adım kurulduğunu ve Bulgaristan konusunda yapılan hataların tekrar edilmeyerek Girit’in ilhâkına müsaade edilmemesi gerektiğini söylemiştir436.

Girit meselesi, Osmanlı Devleti’nin gündeminden düşmemiş ve her an sıcaklığını korumuştur. Nitekim, Muhacir gazetesinin ilk sayısından son sayısına kadar aralıklarla Müslümanlar tarafından Girit için mitingler yapıldığı haberleri verilmiştir. Buna göre; büyük bir kalabalık halinde yapılan ve RMİC’nin Gümülcine kulübünün de içinde olduğu bir miting düzenlenmiştir. 5 bin kadar kişi İstanbul Belediye binası önünde toplanarak cemiyetin Gümülcine kulübüne gelmiş; buradan Musevi vatandaşların müzikleri eşliğinde, 6 büyük atlas ve Osmanlı sancak zişânları437 ile tekrar belediyeye giderek “Ya Ölüm Ya Girit” nutukları atmıştır. Daha sonra Muhacir ve İttihat ve Terakki kulüpleri önünden geçerek

askerlerini çekmiş; buna karşılık Osmanlı’nın Suda limanında bayrak bulundurmasına ve adadaki Müslümanları korumak için bu limanda 4 küçük savaş gemisini bekletmesine izin verilmiştir. Bkz. F. Armaoğlu, Tarih, s. 628. 435

Muhacir, 2 Kanûn-ı Evvel(Aralık) 1909, nr. 1, s. 3. 436

A. Şükrü, “Girit Gâilesi”, Muhacir, 19 Kanûn-ı Sâni(Ocak) 1910, nr. 9, s. 2. 437

Telgrafhane’ye oradan da Hükümet binasına gittiklerini ve mutasarrıfın nutkunu dinlediklerini söyleyen cemiyetin Gümülcine kulübü, Musevi vatandaşların selam havasını çaldığını ve ardından Padişah ile birlikte dualar edildiğini anlatmıştır438. Bu mitingin yanında gazetedeki haberlere göre; İskeçe439 ve Edremit’te440 de mitingler yapılmıştır.

Girit konusunda yapılan mitinglerde Müslümanlar “Ya Ölüm Ya Girit” nutukları atmıştır. Yunanlılar ise, “Ya Girit Ya Ölüm Yaşasın Muharebe” diyerek savaş ile de olsa Girit’in ilhâkını istediklerini vurgulamıştır. Yunanistan’ın her şehirde heyecanla mitingler düzenlediğini ve mitinglerde bu sloganın atıldığını söyleyen gazete, Yunanistan devletinin de sınırdaki Rum halkı silahlandırdığını anlatmıştır441.

Gazetede Girit meselesine dair yazılan yazılarda uzun uzadıya vazgeçilmeyip mücadele edileceği söylenmiş, Balkanlarda kaybedilen topraklardan örnekler verilerek aynı hataya düşmemek için sağlam adımlar atılması ve ısrarla Girit’in arkasında durulması istenmiştir. Tüm Osmanlı halkının Girit sebebiyle üzüntü içinde olduğunu442 belirten gazete Girit Hıristiyanlarının da “şımarık” davranarak Osmanlı hâkimiyetini tanımamak gibi bir bedbahtlığa düştüğünü ifade etmiştir443.

Girit meselesinde, adanın Yunanistan’a katılmasına şiddetle taraftar olan Venizelos’un Girit Yürütme Heyeti’nin başkanlığına getirildiğini haber veren gazete, Venizelos’un Girit Meclisi’nde devletlerin Girit’in ilhâkına onay vermesini beklediklerini, Girit’in Trakya ile münasebetlerini kesmesinin ve silahlandırılmasının Yunan hükümetinin bir vazifesi olduğunu söylediğini anlatmıştır. Venizelos’un bu sözleri gazete tarafından “dehşetli” bir beyan olarak nitelendirilmiş; sabrın tükendiğini ve “Girit asileri” nin meydan okuyuşlarına karşı Osmanlı milletinin tahammülünün kalmadığı belirtilmiştir444. Venizelos ile ilgili bir başka haberde de; Yunanistan’da kabinenin değiştiği ve Başvekâlete[Başbakanlık] Venizelos’un getirildiği söylenmiştir. Kabine değişikliği üzerine Osmanlı Devleti’ndeki Yunan Sefirinin Atina’ya gideceğinin söylendiğini Yunanistan’daki Osmanlı Sefiri Nabi Bey’in de bir süre Atina’ya gitmeyeceğini anlatan gazete yeni kabine konusunda Yunan matbuatının ne yaptığına dair izlenimlerini aktarmıştır. Buna göre; Yunan gazeteleri değişikliği taktir etmiştir. İngiliz ve

438 Muhacir, 14 Mayıs 1910, nr. 42, s. 4. 439 Muhacir, 18 Mayıs 1910, nr. 43, s. 4. 440 Muhacir, 25 Mayıs 1910, nr. 45, s. 4. 441 Muhacir, 6 Temmuz 1910, nr. 57, s. 4. 442 Muhacir, 5 Haziran 1910, nr. 48, s. 3. 443 Muhacir, 13 Temmuz 1910, nr. 59, s. 1-2. 444 Muhacir, 21 Mayıs 1910, nr. 44, s. 3.

Fransız matbuatı ise, yeni kabinenin Girit meselesini çözüme kavuşturacağına inandıklarını belirtmişlerdir445.

Adanın Hıristiyan halkının Osmanlı hâkimiyetini tanımadığını, kendilerine destek veren devletlerin nasihatlerini dahi dinlemediğini anlatan gazete bu devletlerden aldıkları notada “Trakya’nın hukuk-u hâkimiyeti” tabiri geçtiği için telgraflar ile bunu protesto ettiğini söylemiştir. Yine, Meclis’teki Müslüman üyelerin yeminlerinin kabulüne karar verdikleri, ancak kararın yeniden görüşülmesini 4 ay sonraya attıkları belirtilmiştir.

Muhacir gazetesi, tüm bu gelişmelerin arkasında yatan sebepleri de açıklamıştır. Gazeteye göre; Girit’in ilhâkını destekleyen devletlerin [İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya] destek vermeyi bırakıp nasihatte bulunması zekice bir taktikten ibarettir. Böyle yaparak Girit Hıristiyanlarının coşkusunu artırmayı ve ilhâktaki ısrarlarını kuvvetlendirmeyi amaçlamışlardır. Bununla birlikte gazete, Girit ile alakaları olmadığını beyan eden bu devletlerin nasihat etmesini şüpheli bulmuş, böyle politikalarla artık Osmanlı’yı kandıramayacaklarını ifade etmiştir446.

Girit meselesinde zarar görenler Türkler olmuş, Hıristiyanların tutumları sebebiyle Girit’ten de muhacir göçü meydana gelmiştir. Nitekim, gazetede Hanya’da öldürülen Müslümanların haberleri verilmiştir. “Yine Bir Şehid” başlıklı habere göre; Hanya’da bir Müslüman Hıristiyanlar tarafından öldürülmüş, bu olaya Avrupa ise sessiz kalmıştır447. Yine, Hanya şehrinin kapıları önünde bir Müslümanın Hıristiyanlar tarafından öldürülmesi “Girit’te Mezâlim” başlığı ile verilmiştir448.

Girit, hukûki olarak Osmanlı hâkimiyetinden çıkmadığı gibi sükûneti sağlayacak ve sorunu çözüme kavuşturacak bir idare de kurulamamıştır. Ancak her devlet kendine göre bir çözüm projesi üretmekten geri durmamıştır. Bu devletlerden biri de Rusya’dır. Gazetenin verdiği habere göre; Rusya, adaya İngiltere, Fransa, İtalya ve İtalya devletlerinden bir miktar kuvvet gönderilmesi ve bu devletlerin idaresinde bir yönetim uygulanması teklifinde bulunmuştur. Bu haber için gazete “Osmanlılar artık çürük ip ile kazığa hayvan bağlamak gibi bir tedbiri kabul edemezler” demiş ve meselenin çözülmesinin aradan çekilmeleriyle mümkün olacağını belirtmiştir449.

Muhacir gazetesi Girit’in Osmanlı Devleti için önemli olduğunu belirtmiş ve Balkanlarda düşülen hatalar sebebiyle taviz verilmeden hareket edilmesi gerektiğinin altını

445

Muhacir, 22 Teşrîn-i Evvel(Ekim) 1910, nr. 85, s. 2. 446

Muhacir, 13 Temmuz 1910, nr. 59, s. 2. 447

Muhacir, 1 Teşrîn-i Evvel(Ekim) 1910, nr. 80, s. 3. 448

Muhacir, 1 Teşrîn-i Evvel(Ekim) 1910, nr. 80, s. 3. 449

çizmiştir. Ayrıca Girit meselesine dahil olan devletlere de seslenerek ilhâk konusunda verdikleri desteği keserek meseleyi Yunanistan’a ve Osmanlı’ya bırakmalarını tavsiye etmiştir.