• Sonuç bulunamadı

Morfolojik Yakın Olasılık ĠĢaretleyicileri

3.2. KESĠNLĠĞĠN DERECELERĠNE GÖRE BĠLGĠ KĠPĠ ĠġARETLEYĠCĠLERĠ

3.2.3. YAKIN OLASILIK KĠPLĠKLERĠ

3.2.3.2. Yakın Olasılık ĠĢaretleyicileri

3.2.3.2.1. Morfolojik Yakın Olasılık ĠĢaretleyicileri

Cümlede tamamlanmamıĢlık, gerçekleĢmemiĢlik bildirmesi halinde olasılık anlamı taĢıyabilecek olan -Ar/-Ir eki yakın olasılık kiplikleri arasında sayılabilir. Bir sözcede yakın olasılık semantiğini iĢaretleyen temel kipliklerden herhangi biri yer almıyorsa, konuĢurlar arasında bazı bilgilerin daha önceden biliniyor olması gerekir.

Ancak bu sayede -Ar/-Ir eki almıĢ bir sözcenin olasılık ifade edip etmediği anlaĢılabilir. Seni gördüğüme sevinemem sözcesi ilk etapta, konuĢurun sevinememiĢ olmasından baĢka bir anlam uyandırmamaktadır. Bu sözcenin olasılık ifade etmesi için ya farklı kiplikler içermesi ya da konuĢurun duygu durumu ile ilgili ön bilgi vermesi gerekmektedir (ör. Herhalde, o an için seni gördüğüme sevinemem veya Sınavım kötü geçti. Okulda karşılaşırsak seni gördüğüme sevinemem). Düzenli olarak gerçekleĢen fiillerin aktarımında tercih edilen -Ar/-Ir ekinin olasılık ifade eden sözcelerde de kullanıldığını dile getiren Göksel ve Kerslake‟e göre -Ar/-Ir eki almıĢ olasılık ifadeleri, geniĢ zamanla anlatılan kipsel durum kategorilerinden biri veya pek çoğunun içerisine girmektedir. Aynı zamanda bu ek herhalde, belki gibi kipsel zarflara da ihtiyaç duymaktadır (Göksel ve Kerslake 2005: 343, 346).

Bıldırcın, -Ar/-Ir ekinin, genelleĢtirme yansıtan önermelerde nesnel kiplik;

konuĢurun öznel önermesini (ör. gelecek tahmini, niyet vs.) belirttiğindeyse öznel kiplik bildirdiğini ifade etmektedir (Bıldırcın 2002: 59). Belki yağmur yağar örneğinde, havaya bakıp bulutları gören bir insanın bu sözü söylediği farz edilecek olunursa, havanın kapalı olmasından dolayı yağmur büyük olasılıkla yağacaktır;

çünkü bu tarz bilgiler konuĢur açısından deneyimlenmiĢtir. Tahmin anlamının da ağır bastığı örnekte konuĢurun sözünden yakın olasılık anlamının çıkarılabilmesi bağlamsal değere göre değiĢiklik göstermektedir.

(1) İnsanlar rüzgârın ardına düşüp giden evlerine burkularak baktılar. O gece çöp yolunun ağzındaki inşaatlardan birine sığındılar.

118 Kadınlar çocuklarla bir köşeye çekildiler. Erkekler Güllü Baba‘nın etrafını çevirdiler. Güllü Baba bir kederle elini alnına verdi. Uzun uzun kendini dinledi. Bastonunu yanağına dayayıp bir şeyler mırıldandı. Sonra yıkımcılar kondu kurdukları tepenin yerini unutuncaya kadar inşaatta yatıp kalkmalarını öğütledi.

―Çöpe sahip çıkar, konduları kurarız,‖ dedi. (BKÇ: 14)

(2) Daha o zamanlardan genç kadının bu yazı bir istisna gibi kabul ettiğine inanmıştı. Onda sonrası için, yalnız zamandan bir şeyler ümit eden bir hal seziyordu. Kendisine bir gün, ―Bu yaz, bizimdir Mümtaz, her deliliği yaparız‖ demişti. Mümtaz‘ın kafasında bu cümle Nuran‘ı kaybetmek korkusu ile binbir kılığa girmişti. (Huz:

209)

3.2.3.2.1.2. -yor, -DIr, -DI

-yor67 eki, yakın gelecekte gerçekleĢmesi muhtemel durumları iĢaretleyen kiplikler arasındadır. Göksel ve Kerslake‟e göre bu ek, zaman zaman gerçekleĢen durumların ifade edilmesinde kullanılır: Plastik parçalar zamanla aşınıyor (Göksel 2005: 347). Aslında bu sözceyi, Plastik parçalar zamanla aşınabiliyor Ģeklinde de söylemek yanlıĢ olmaz; çünkü sürekli belli bir harekete maruz kalan plastik maddeler, zaman geçtikçe yıpranabilmektedir. Bu durum kaçınılmaz bir son olarak görülebilir.

-yor ekinin planlanmıĢ bir etkinliği ya da hazırlığı bildirdiğini belirten Bıldırcın Ģu örneği vermektedir: Yarın İstanbul‘a uçuyoruz (Bıldırcın 2002: 58).

Bybee ve diğerleri, Ģimdiki zaman ekinin geleceğe yönelik olasılık anlamı ifade ettiğini; Cinque ise -yor ekinin olasılık ve yeterlilik/izin arasında ortaya çıktığını söylemektedir (Bybee vd. 1994: 207; Cinque 2000: 4).

Dikkat! Televizyon düşüyor cümlesinde konuĢur televizyonun yerinden dolayı tehlike altında olmasına dayanarak bir sonraki adımda televizyonun baĢına

67 ġimdiki zaman kavramının -yor eki ile belirsiz olduğunu söyleyen Benzer, bu belirsizliğin öbür Ģimdiki zaman eklerinde (-mAktA, -mAdA), -yor ekine nazaran daha az olduğunu belirtmektedir. -yor ekinde zaman anlatımı kesikli Ģimdi, -mAktA ekinde sürekli Ģimdi, -mAdA ekinde ise aralıksız Ģimdiyi yani en sınırlı Ģimdi biçiminde görünür (Benzer 2008: 81, 209).

119 gelebileceklerden dolayı duyduğu endiĢesini dile getirmektedir. Televizyon sallanıyor olmalı veya yeri pek doğru değil ki düşüyor diyerek düĢme olasılığına vurgu yapılmaktadır. Yakın gelecekteki muhtemel durum aĢağıdaki örnekte de -yor eki ile iĢaretlenmiĢtir.

(1) COŞKUN: Oysa ben bu işi sevmeye başlamıştım. (Dalgın) Kendimi bazan öylesine kaptırıyorum ki, hayalimde yazdığım oyun bitiyor; bir tiyatronun patronu, oyunu âdetâ yalvararak elimizden alıyor, sen başrolü oynuyorsun, provalarda fikirlerimi büyük bir saygıyla dinliyorlar, her söylediğimi büyük bir titizlikle not ediyorlar, bana bir sekreter de vermişler, genç kız bana hayran, hafif de âşık, senden başka oyuncu tanımadığım için her rolü senin canlandırdığını düşünüyorum... (OY: 36)

Sargın‟a göre konuĢur, -DIr eki kullanarak ileri sürdüğü fikri kesinleĢtirmektedir; fakat verdiği bilgiye iliĢkin olarak kiĢisel tutumunu yansıttığı için bu, konuĢurun, verdiği bilgiden ne derece emin olduğunu yansıtmakta; ancak bilginin mutlaka doğru olduğunu göstermemektedir: Bella Bartok tanınmış bir Macar bestecisidir. -DI kiplik eki de konuĢurun tanık olduğu bir olayı anlattığı için delile dayalı bilgi sunmaktadır. Delile dayalı bilginin inandırıcılığının, dolayısıyla güvenilirliğinin her zaman yüksek olduğu düĢünülmektedir: Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı... (Sargın 2014: 377)

Özenen, -DIr ekinin Türkiye Türkçesinde hem fiillerdeki hem de isimlerdeki anlamı sıklıkla pekiĢtirme, zaman zaman da olasılığa bağlama iĢlevi gördüğünü söylemektedir. Ona göre bu iĢlev o kadar belirgindir ki, Yanında para var mı?

sorusuna Vardır cevabını veren bir dil kullanıcısı ilk aĢamada yadırganır. Ancak söz konusu cevap, Kesinlikle (var) veya Herhalde (var) anlamında kullanılıyorsa durum değiĢir. -DIr pekiĢtirme iĢlevi, resmî ve ciddi söylemler için de ayırıcı bir özellik olmalıdır. Çünkü siyasetçilerin büyük bir çoğunluğu, sözlerine olan inancı arttırma endiĢesiyle olsa gerek, konuĢmalarında bu eki sık sık kullanmaktadırlar. Ayrıca Özenen‟e göre -DIr eki fiile en azından kesinlememe, olasılığa bağlamama gibi sıradan durumlardan ayırarak bir sınıflama ve giderek bir soyutlama yapma olanağı sunmaktadır (Özenen 2010: 191, 194).

120 3.2.3.2.1.3. -AydI …[(-Ar/-Ir, -Abil-, -AcAk)-DI]

GeçmiĢte istek bildiren bir morfolojik yapı olan -AydI eki olası durumlara da atıfta bulunmaktadır. Tabii bahsi edilen bu olasılık geçmiĢte söz konusu durum veya olay gerçekleşmiş olsa ne olurdunun cevabını içermektedir. Ek artık istek anlamından sıyrılarak gerçekleĢmemiĢlik bildiriyor olmasının yanında temel cümlenin yükleminde yer alan [(-Ar/-Ir, -Abil-, -AcAk)-DI] eklerin de yardımıyla olasılık anlamı bildirmektedir. Bağlamın da etkili olduğu sözceler çoğunlukla büyük olasılık, kesin olasılık ya da yakın olasılık anlamı taĢımaktadır.

(1) ―Ah Kemal, onu yanımıza çekebileydik o kadar faydalı bir eleman olurdu ki!‖

―Dayımın Sultan‘a sadakati tamdır, Mahir. Sultan‘ın hata yaptığını bildiği halde ona ihanet etmek istemiyor.‖ (Ved: 35)

3.2.3.2.1.4. -Abil-

-Abil- ekinin olasılık bildirmedeki kuvvetli tutumu bağlama göre değiĢen yakın ya da uzak olasılık Ģeklinde farklılık göstermektedir. Bir durumun gerçekleĢebilme olasılığı duruma göre ya kesine yakındır ya da kesinden uzaktadır.

AĢağıdaki gibi bir sözcede uyandı kelimesinin kullanılması olasılığının ne kadar güçlü olduğunu belirten konuĢur, bu güçlü olasılık kadar büyük bir değere sahip bir baĢka olasılık olan ayıldı kelimesinin kullanılmasından da bahsetmektedir. Her iki olasılık da aynı değere sahiptir ve her birinin gerçekleĢme olasılığı kesine çok yakındır.

(1) Captain Gerald Jackson Read bu alışık olmadığı öğle uykusundan epeyce geç uyandı; burada uyandı yerine ayıldı da diyebiliriz. Çünkü, Captain Gerald Jackson Read üç saat önce lüzumundan fazla zengin, ağır ve içkili bir yemekten sonradır ki kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. (SG: 11)

3.2.3.2.1.5. -AcAk

Tasarlama bildiren ifadeler yakın gelecekte gerçekleĢme olasılığı taĢıyan durumlara iĢaret eder. -AcAk ekinin yanı sıra, bağlamdan beslenen -yor ve -Ar/-Ir eki

121 de bünyesinde konuĢurun gelecekle ilgili yapmayı planladığı tasarıları barındırmaktadır. Hayal kurma, kurgulama, varmıĢ gibi farz etme durumlarının ifadesinde kullanılabilecek olan yukarıdaki ekler (-AcAk, -yor, -Ar/-Ir) henüz gerçekleĢmeyen fakat gerçekleĢme olasılığı çok yüksek olasılıkları aktarmaya yardımcı olmaktadır. Palmer, -AcAk (will) ekinin muhtemelen olacak Ģeyleri belirtmek için kullanıldığını söylemektedir: He‘ll be at home now „ġimdi evde olacak‟ (Palmer 1969: 112).

-AcAk eki, gereklilik ya da Ģart kipi eki gibi ol- yardımcı fiiline gelerek olasılık, tahmin ve çıkarımda bulunma gibi anlamlar ifade etmektedir. Özcan, gelecek zaman eki -AcAk‘ın hem bilgi hem de hareket kipliğini belirtmede kullanıldığını söylemekte ve aĢağıdaki örneği vermektedir (Özcan 2007: 221):

“‒ Saat 9. John şimdi ofisinde olacak ‗It‟s nine o‟clock. John will be in his Office now.‟

‒ Evet, ışıklar yanıyor. O zaman -büyük ihtimalle- ofisinde olmalı. „Yes, the lights are on, so he must be there.‟”

AĢağıda yer alan -AcAk eki ile iĢaretlenmiĢ örnekler yakın olasılık anlamı taĢımaktadır:

(1) Sonra iki gün buluştukça hep hızlı yürüdüler, ikinci gün akşamüstü, pazara Mirgün‘e gitmek için sözleştiler. Güler, cumartesi evden çıkmayacaktı. Anlıyordu: Ertesi gün huzuru kaçmasın diye evdekilere bir çeşit borç ödemeydi bu. (AA: 89)

(2) Patricia‘nın hali hal değildi. Çok zayıflamıştı. Gözleri çukurlarına kaçmış, avurtları çökmüş, suratı kaşık kadar kalmıştı.

Konuşmuyordu hiç. Büyük bir çöküntünün pençesinde, ruh gibi dolanıp duruyordu ortalıklarda. Hiçbir umudu ve beklentisi kalmayan insanların kapkara dünyasında geçiriyordu günlerini.

Herkesinkinden daha ağırdı yarası. Omorfıa‘nın dediği gibi geçecekti bu günler... İyi ya da kötü, evleri de olacaktı, uğraşları da.

Ama Patricia‘nın yarası hiç mi hiç kapanmayacaktı. (Hsr: 159)

(3) — Sağol küçük, dedi.

122 Bardağını ağzına götürdü; yarısına dek içti içmedi, Naciye ablanın sesini duydu:

— Yeter, diyordu. Su soğuk. Mideni üşüteceksin. (AA: 112)

(4) Fabrika kapıcısına sigara ikram ettim, hiç yoktan fıkaraya beş kuruş sadaka verdim. Ordan vurdum bakkala, bakkaldan berbere.

Yüzüm kazınırken sabırsızlanıyor, usturanın altında boyuna oynuyormuşum ki berber:

―Bir tarafınız kesilecek beyim‖, dedi, ―n‘oluyorsunuz?‖

―Sahi mi? Demek böyle bir ihtimal görüyorsunuz?‖ (AY: 95)

(5) Osmanlı‘nın borcu gırtlaktaydı. Ahmet Reşat her Allah‘ın günü bir başka alacaklıya hesap vermek zorunda kalıyordu. Bir yıl önceki mali yılın bütçe açığı, bu yıl iki misli artacağı işaretlerini vermişti. Cihan Harbi mağdurlarının uğradıklarını iddia ettikleri zararlarla, bu miktar çok yakında daha da yükselecekti. (Ved: 10)

3.2.3.2.1.6. -A, -sA

Yapayım, edeyim derken konuĢur 1. tekil kiĢiyi kullanarak kendisine dair yapmayı planladığı durumları belirtir. 2. örnekte geçen -sA eki istek anlamından sıyrılarak hakkında konuĢulan 3. Ģahısla ilgili beklentilerin aktarılması bakımından dikkate değerdir. Yapılması, edilmesi (yapsa, etse vs.) istenen iĢler gelecekte olabilme potansiyeli yüksek; konuĢurla 3. Ģahıs arasındaki iliĢkinin düzeyinden etkilenerek gerçekleĢebilme durumda olan iĢlerdir.

(1) Söyleyemezdim a, ―Hamama gittim‖ diye. Çorbama sarmısak koydurtmadım. Gezinti yaptım. Hava kararırken Maçka‘ya vardım. Oralar da bir başka âlem... Dönüşte yedi sene daha mahalleden dışarı çıkmamaya karar vereyim dedim, olmadı. Bu başımı döndüren, iki günlük hayattan şaşkına dönmüştüm. Bir ara ne düşündüm bilir misiniz? Şu bizim dükkânla evi satayım. O sazlı gazino yok mu hani, söz açtığım? Orada, dışarı siparişlerini gören kız vardı

123 ya -hani alnı dar olanı- onu metres tutayım. Bir sene sonra da öleyim.

(ġLA: 143)

(2) Uyanır gibi birden bir korkulu rüyadan, –O içimden sevdiğim, benim olan dünyadan, Bir ses bana: ―Gel!‖ dese, ben o sesi işitsem;

–Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem! (OBY: 52)

3 numaralı örnekte geçen Yani eğer yine tevkifat başladıysa, bize de gelirler cümlesinin olasılık anlamı taĢımasının -sA …-Ir Ģeklinde formülize edilebilecek olan iĢaretleyicilerin kullanılması ile ilgisi bulunmaktadır. Kimi kaynaklarda Ģart cümlesi olarak geçen bu türden kuruluĢlar temelinde olasılık anlamı barındırmaktadır.

Cümlenin yakın olasılık anlamı taĢıdığının anlaĢılması için temel cümlenin baĢına büyük ihtimalle gibi bir zarf koyarak sağlaması yapılabilir: Yani eğer yine tevkifat başladıysa, (büyük ihtimalle) bize de gelirler. Büyük ihtimalle zarfının anlamı tam olarak sağlaması bu türden bir cümle kuruluĢunun yakın olasılık ifadesi olduğunu kanıtlamaktadır. Aynı durum bir sonraki sözce için de geçerlilik taĢımaktadır: Biri bir şey soracak olursa (kesin/büyük ihtimalle/muhtemelen) ben konuşurum. Bir sonraki örnekte yer alan -mAzsA ve -AcAk eki ile iĢaretlenen sözcede, konuĢur, muhatabının bir haber ulaĢtırmak üzere gitmesini istediği konağa gitmemesi durumunda kendisinin kati suretle gideceğini anlatmaktadır. Gitmezsen gideceğim derken senin gitmemen halinde büyük ihtimalle (kesin/kesine yakın) ben gideceğim demek istemektedir. Aynı durum -mAzsA …-Ir ekleri ile iĢaretlenen bir sonraki sözce için de geçerlidir.

(3) ―Behice kızım, bak ne diyeceğim, Aret‘in söyledikleri doğruysa... Yani eğer yine tevkifat başladıysa, bize de gelirler.‖

―Niye gelsinler a canım! Bizim evde İttihatçı yok ki! Burada sultanın sadık kulları yaşıyor.‖

―Öyle de, söyle bana kızım, böyle bir tehlike olursa ne yapalım?‖ (Ved: 91)

(4) ―Ben de Kemal Beyimle gideyim, efendim.‖

124

―Nedenmiş o?‖

―İki kadın sanki çarşıya çıkmış gibi kol kola girer, yürürüz. Biri bir şey soracak olursa ben konuşurum, Kemal Bey hiç konuşmaz.‖

(Ved: 95)

(5) ―Sen gitmezsen, ben gideceğim.‖

―Aaaa olmaz! Sokağa çıkamazsınız. Ateşiniz yeni düştü.‖

―Ateşim önemli değil, asıl tehlike yakalanmamda. Yakalanırsam beni hapse atarlar.‖

―Hapse girerseniz ölürsünüz. Ölmek mi istiyorsunuz?‖

―İstemiyorum. Daha yapacak işlerim var. Ama bana yardım etmezsen gitmeye kalkarım, ya yakalanırım ya da üşütürüm. Her ikisi de ölümüme sebep olur.‖ (Ved: 38)

(6) Demir parmaklıklı bahçe kapısının üstündeki paslı tenekede yazılı numarayı okudu. Avukat, ―—Bulamazsanız sorun,‖ demişti.

―Bayan Naciye'nin küçük evi, deyin. Kime sorsanız gösterir.‖

Arkasında bekleyen şoföre döndü. (AA: 95)

3.2.3.2.2. Sözlüksel Yakın Olasılık ĠĢaretleyicileri