• Sonuç bulunamadı

3. Yezidiler Merkezli Kaynaklar

4.2. Yezidiler‟in Askerlik Meselesi ve Ġngiliz-Yezidi YakınlaĢması

5.1.2. Mondros BırakıĢması (Mütarekesi)

Wilson ilkelerinin uygulanacağı ve adil bir ateĢkesin yapılacağı ümidiyle Ahmet Ġzzet PaĢa, Ġngiltere‟ye baĢvurunca Osmanlı Devleti, Ġtilaf Devletleri adına Ġngiltere Akdeniz Filosu BaĢkomutanı Oramiral Sir Somerset Arthur Gough Calthorpe tarafından Limni adasının Mondros Limanında bulunan deniz üssüne davet edilmiĢti.

Rauf Orbay bu durumu Ģu Ģekilde değerlendirmektedir:

“…(İtilaf Devletlerinin) Türkiye ile Mütareke müzakeresine İngiliz donanma amiralininmemur edilmesine razı olmaları İtilaf Devletlerinin Yakındoğu‟da İngiliz politikasının öncülüğüne razı oldukları zannını veriyordu. İngilizler Bağdad‟ı zaptedmişler, Irak‟ın doğu taraflarına yayılmışlar, dışına bile çıkıp Musul yakınlarına sokulmaya muvaffak olmuşlardı. Boğazların da serbestliğini sağladıktan sonra, milli menfaatleri bakımından isteyecekleri ve ele geçirmeye kalkacakları başka bir yer hatıra gelmiyordu. Elde etmiş olduklarına ise, istesekte de mani olamamıştık ve olamayacaktık.”347

Türk Hükümetinin yetkili kıldığı Türk donanma Bakanı Rauf (Orbay) Bey, Türk DıĢiĢleri MüĢteĢarı ReĢat Hikmet Bey ve Türk Erkânı Harp Kaymakamı Yarbay Sadullah Bey ve Türk Heyeti Kâtibi Ali (Türkgeldi) Bey, Ġngiltere Akdeniz Filosu BaĢkomutanı Oramiral Sir Somerset Arthur Gough Calthorpe‟nin348

komuta gemisi olan Agamennon Zırhlısına349

26 Ekim 1918 gecesi varmıĢlardır. Müzakereler ise ertesi gün baĢlamıĢtır.350

27 Ekim 1918‟te baĢlaya müzakerelere Amiral Calthorpe‟nin yanında müĢavir olarak Ġkinci kumandan Amiral Seymur, Albay Labens, BinbaĢı Dikson katılmıĢ, kâtipliklerini ise genç bir teymen yapmıĢtır.351

Amiral Calthorpe‟nin ilk dört maddeyi

347

Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni-Siyasi Hatıralarım, C. I, Ġstanbul, 1993, s. 141. 348

Seha L. Meray ve Osman Olcay, Osmanlı İmparatorluğunun Çöküş Belgeleri (Mondros Bırakışması, Sevr Andlaşması, İlgili Metinler), Ankara, 1977, s. 1.

349

Agemennon Zırhlısının bilinçli bir tercih olduğu kabul edilir. Avrupa‟nın kültürel birliğinin ana ilkelerinden olan; eski Yunan Felsefesi, Roma Hukuku, Rönesans Hümanizmi, Batı Hristiyan Kilisesi gibi ortak tarih geçmiĢi Avrupalı Devletlerin ortak geleneği sayıldığı için tıpkı Akha/Sparta BirleĢik Yunan kuvveti komutanı Agemennon‟un Troya SavaĢında Troya‟lı (Anadolu) Priamos‟u yendiği gibi yine bir Anadolu Devleti olan Osmanlı‟yı yendikleri imajını vermek istemektedirler.

350

Orbay, Age, s. 89-90. 351

okuyup diğer maddeleri okumadan bu dört maddeyi kabul ettirme çabası kabul edilmeyerek diğer maddelerin okunmasına geçilmiĢtir. Amiral Calthorpe‟un yanında getirdiği ve ateĢkes koĢullarını içeren bir taslak metin Osmanlı devleti için son derece ağır Ģartlar içerse de, Osmanlı Devleti, bu taslağı kabul etmek zorunda kalmıĢ; Osmanlı Devleti adına savaĢı bitiren bir ateĢkes ve aynı zamanda bir teslimiyet belgesi olan Mondros AteĢkes AntlaĢmasını 30 Ekim 1918‟de imzalanmıĢtır.

Mondros‟un Musul ve Çevresini ilgilendiren maddeleri Ģu Ģekildedir:

“Madde 5. Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olan birlikler dışında Türk ordusunun derhal terhis edilmesi.

Madde 7. Müttefiklerin, kendi güvenliklerini tehdit edecek herhangi bir durumun ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkı bulunması.

Madde 11. Türk birliklerinin (Türkçe Metinde Kuva-yı Osmaniye) Kuzeybatı İran‟dan savaş öncesi sınırların gerisine derhal çekilmeleri daha öncebuyuruylmuş bulunmaktadır; bu buyruk yerine getirilecektir. …

Madde 14. Ülkenin gereksinimleri karşılandıktan sonra, Türk kaynaklarından kömür, akaryakıt ve deniz gereçleri satın alma kolaylığı verilmesi.

Yukarıda sayılan maddelerden hiç biri dışa satılmayacaktır.

Madde 16. Hicaz‟da, Asir‟de, Yemen‟de Suriye‟de ve Mezopotamya (Türkçe metinde Irak)‟ta Bütün garnizonların en yakın Müttefik Komutanlarına teslim olmaları ve, beşinci maddeedesaptanacak olan düzenin korunması için gerekenler dışında bütün birliklerin Klikya‟dan çekilmesi.

Madde 20. Beşincimadde gereğince terhis edilecek Türk ordusu bölümünün, taşıtlarını da içermek üzere, araç ve gereçlerinin, silahlarının ve cephanesinin kullanılış biçimi konusunda verilebilecek buyrukların yerine getirilmesi.”352

Mondros Mütarekesinin imzalanmasının hemen ardından Ġtilaf Devletleri daha önceden kendi aralarında yaptıkları gizli anlaĢmalar doğrultusunda iĢgallere baĢlamıĢlardır. Ali Ġhsan PaĢa mütareke üzerine, düĢmanlığın ortadan kaldırılması gerekçesiyle barıĢa kadar, oldukları yerde kalmalarını ve iki taraf arasındaki arazinin tarafsız bölge sayılmasını mektupla General Marshall‟a teklif etmiĢ, Marshall da cevap olarak mütarekenin yedinci maddesine göre lüzum gördüğü stratejik noktaların iĢgal hakkına haiz olduğunu, on altıncı maddeye göre de Irak‟ta bulunan Türk birliklerinin teslimi gerektiğini bildirmiĢtir. Bunun üzerine Ali Ġhsan PaĢa da müttefiklerin

352

emniyetini tehdit edecek hiç bir durum olmadığından yedinci maddenin tatbikinin mümkün olmadığı, Irak sınırının çatıĢmalar yoluyla değil, diplomatik yolla tesbit olunması gerektiğini ve birliklerin teslimi hakkındaki teklifin kabul olunamayacağı beyânında bulunmuĢtur.353

General Cassel, “Irak‟ın kuzey hududunun Süleymaniye, Köysancağı, Erbil, Akra, Amadiye, Siirt, Silvan, Ergani, Osmaniye, Siverek hattından geçtiğini, bu hattın güneyinde kalan tüm Türk birliklerinin silah ve cephaneleriyle birlikte teslim edilmesini” îstemiĢti. Bu isteak Musul ve Diyarbakır vilayetleriyle Urfa ve Siirt Sancaklarının da ırak sınırına dâhil edilmesi anlamı taĢımaktaydı. Ġngiliz birlikleri, Mondros mütarekesi Ģartlarına aykırı olarak ve mütareke imzalandığı anda bulunulan hattı ihlal ederek, 3 Kasım 1918 günü baĢlattıkları ileri harekâtla Musul‟a girmiĢlerdir.354

Ali Ġhsan PaĢa Ģehri vermemek için çaba gösterdiyse de Ġstanbul‟da Sadrazam ve BaĢkumandan Vekili Ġzzet PaĢa‟dan aldığı direktif ve 9 Kasım 1918 tarihli tebliği üzerine, Musul‟u 10 Kasım 1918‟de Ġngilizlere bırakarak, Altıncı Ordu Karargâhının bulunduğu Nusaybin kasabasına çekilmiĢtir.355

Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesi‟ni siyasi bir yenilgi olarak değerlendirmiĢ, Ġstanbul‟un iĢgalinden sonra 16 Kasım 1918‟de Pera Palas Oteli‟nde gazetecilerle yaptığı konuĢmada: “En iyi politika, en çok kuvvetli olmakla mümkündür. En çok kuvvetli olmak demek ise, manen, ilmen, fennen, ahlaken kuvvetli olmak demektir. Askeri kuvvet en sonda gelir. Yukarıda sayılan meziyetler, bir millette mevcut değilse, bu milletin bütün fertlerinin en son silahlarla donanmıĢ olması hiçbir Ģey ifade etmez. Bugünkü topluluklar içinde insan olarak yer alabilmek için, elbette elde silah olması yeterli değildir” demiĢtir.356