• Sonuç bulunamadı

Model II – Etki Tepki Fonksiyonu Sonuçları

IV. BÖLÜM: BANKA KREDİ KANALI AÇISINDAN TÜRKİYE’NİN

4.2. TÜRKİYE İÇİN BANKA KREDİ KANALININ AMPİRİK ANALİZİ: VAR

4.2.7. Etki- Tepki Fonksiyonu Sonuçları

4.2.7.2. Model II – Etki Tepki Fonksiyonu Sonuçları

Model II’de otuzaltı dönem için elde edilen bir standart sapmalık gecelik faiz oranı ve parasal taban şoklarına diğer değişkenlerin verdiği tepkiler sırasıyla Şekil 5.6’da ve Şekil 5.7’de sunulmaktadır. Her iki şekilde de, yatay eksende dönem olarak ay ölçeğinde şokların verilmesinden sonraki zaman dilimi ve dikey eksende ise, değişkenlerin şoklara tepkileri oransal olarak gösterilmektedir. Bu analizde etki – tepki fonksiyonları için Monte Carlo simülasyonları kullanılarak gereken güven aralıkları temin edilmiştir (± 2 standart hata için).

Şekil 5.6’da görüldüğü üzere, gecelik faiz oranının kendi şokuna tepkisi, başlangıç döneminden üçüncü dönemin sonuna kadar azalış yönündedir. Bu dönemden sonra dördüncü dönemin sonuna kadar negatif düzeyde seyretmekte ve daha sonra yükselmektedir. Gecelik faiz oranındaki düşüşe, parasal tabanın artış yönünde tepki vermesi beklenirken, azalış yönünde tepki vermektedir.

Gecelik faiz oranı şokuna enflasyonun başlangıç döneminden üçüncü dönemin sonuna kadar artış yönünde tepki vermesi, beklentilerle uyumludur. Başka bir ifadeyle, reel gecelik faiz oranındaki düşüşün, toplam talepte canlanma yaratarak toplam harcamaları artırması, kısa vadede enflasyonu körüklemektedir.

Döviz kuru, bir standart sapmalık gecelik faiz şokuna yanıt olarak başlangıç döneminden ikinci dönemin sonuna kadar azalmaktadır. Ancak, parasal aktarım mekanizması teorisine göre, reel gecelik faiz oranı düştüğünde TL cinsi mevduatlar yerine yabancı para cinsinden mevduatlara olan talebin artması ve dolayısıyla, döviz kurunun yükselmesi beklenmektedir. Özelleştirme, banka satışı ve birleşmeleri gibi etmenlerin, döviz kurunun beklenmedik tepkisinin nedeni olduğu söylenebilir.

Banka kredi kanalı teorisinde, reel gecelik faiz oranındaki düşüşün, bankaların bilançosunun pasif tarafında yer alan toplam mevduatları ve aktif tarafında yer alan toplam özel sektör kredilerini artırması beklenmektedir. Şekil 5.6’ya göre, toplam mevduatlar başlangıç dönemiyle ikinci dönem arasında düşük oranlı bir artış göstermektedir. Bu dönemden sonra gecelik faiz oranı negatif düzeyde seyrederken, toplam mevduatların azalışa geçmesi durumu, teoriyle çelişmektedir. Parasal şok sonrasında toplam özel sektör kredileri başlangıç döneminden ikinci döneme kadar artmakta ve bu dönemden sonra azalışa geçmekle birlikte, daha sonra dalgalı bir seyir izlemektedir. Dolayısıyla, toplam özel sektör kredilerinin beklenen düzeyde artış

göstermemesi ve gecelik faiz oranı negatif seyrederken azalışa geçmesi, banka kredi kanalı teorisiyle uyumlu değildir. Bu durum, toplam mevduatların ve toplam kredilerin gecelik faiz oranı şokuna duyarlı olmadığı yönünde yorumlanabilir. Bununla birlikte, toplam çıktı miktarının başlangıç döneminden üçüncü dönemin sonuna kadar azalması, toplam çıktı miktarının da, gecelik faiz oranı şokuna duyarlı olmadığını göstermektedir. Bu çerçevede bir standart sapmalık gecelik faiz oranı şoku sonrasında toplam özel sektör kredilerinin, toplam mevduatların ve toplam çıktının beklenen tepkileri vermemesi nedeniyle bu çalışmanın dayanak noktasını oluşturan H1, H2 ve H3 hipotezlerinin reddedilmektedir (Şekil 5.6).

Şekil 5.6: Model II - Değişkenlerin Bir Standart Sapmalık Gecelik Faiz Oranı Şokuna Tepkileri

Otuzaltı dönem için bir standart sapmalık parasal taban şokuna diğer değişkenlerin dönemlik tepkileri Şekil 5.7’de sunulmaktadır. Şekil 5.7’de görüldüğü üzere, parasal taban kendi şokuna, başlangıç döneminden üçüncü dönemin sonuna kadar azalış yönünde tepki vermektedir. Bu durum, parasal daralma olarak yorumlanmaktadır. Parasal daralma sonrasında reel gecelik faiz oranının yükselmesi, yabancı para mevduatlarına kıyasla TL mevduatlarını daha cazip hale getirmektedir. Dolayısıyla, bu durum, döviz kurunun başlangıç döneminden dördüncü dönemin sonuna kadar azalmasına neden olmaktadır.

Morgan (1998), Meltzer (1995), Juks (2004) ve Cecchetti’nin (1995) de belirttikleri üzere, banka kredi kanalının etkinliği için mevduat bankalarının bilançosunun aktif ve pasifinin teoriyle uyumlu tepki vermesi gerekmektedir. Şekil 5.7’de görüldüğü üzere, parasal daralma sonrasında mevduat bankaları beklentiler doğrultusunda tepki vermektedirler. Şöyle ki: Mevduat bankalarının bir standart sapmalık parasal taban şokuna birincil tepkisi, toplam mevduatların azaltılması yönündedir. Toplam özel sektör kredileri, kredilerin doğası gereği, üçüncü dönemden sonra azalmaktadır. Başka bir ifadeyle, kredi sözleşmesinin sonlandırılması (borcun tahsili) belli bir vade gerektirdiği için mevduat bankaları kredi tayınlamasına anında yönelememektedirler. Üçüncü dönemde mevduat bankalarının ters seçim ve ahlaki tehlike sorunlarını azaltmak için limon kredilere yönelik kredi tayınlamasına yönelmesi, toplam özel sektör kredilerinin azalmasına yol açmaktadır. Bu çerçevede, Şekil 5.7’den elde edilen ampirik bulguların Türkiye’de banka kredi kanalının etkinliğini destekler nitelikte ve nicelikte olduğu söylenebilir.

Parasal daralmayla toplam çıktı miktarı, başlangıç döneminden ikinci dönemin sonuna kadar azalmaktadır. Üçüncü dönemde döviz kurunun düşük seyretmesinden ötürü ithal girdi fiyatlarının azalması; toplam özel sektör kredilerinin halen daralmamış olması toplam çıktıyı pozitif yönde etkilemektedir. Burada önemli olan nokta, üçüncü dönemden sonra toplam özel sektör kredilerindeki daralmanın, toplam çıktı miktarını azaltmasıdır.

Bir diğer bakış açısıyla, parasal daralmaya enflasyonun başlangıç döneminden üçüncü döneme kadar azalış yönünde tepki vermesi, enflasyonun parasal taban değişkenine duyarlı olduğu yönünde yorumlanabilir.

Sonuç olarak, Şekil 5.7’den elde edilen ampirik bulgular doğrultusunda parasal taban şokunun banka kredi kanalı üzerinden toplam çıktıyı etkilediği görüldüğünden, çalışmanın dayanak noktasını oluşturan H1, H2 ve H3 reddedilememektedir. Dolayısıyla, söz konusu koşullar altında banka kredi kanalının etkin olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu sonuç, Model I’den elde edilen ampirik bulguları desteklemektedir.

Şekil 5.7: Model II - Değişkenlerin Bir Standart Sapmalık Parasal Taban Şokuna Dönemlik Tepkileri