• Sonuç bulunamadı

1.8. Kameralı Gözetim

1.8.2. Türkiye’de Kameralı Gözetim

1.8.2.1. MOBESE Uygulaması: Tanımı, Amacı, İşleyişi

MOBESE, ilk olarak 10 Nisan 2001 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü’nün idaresinde, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nde uygulamaya başlanmış ve 2005’e kadar Mersin, Ankara, İstanbul illerinde hizmete geçmiştir (Çoban, 2005). 2005’den sonra sistemin hızla diğer illerde uygulanmaya başlandığı ve 2010 senesi itibariyle de MOBESE’nin

bütün illere yayıldığı görülmektedir

(http://www.polisbulteni.com/haber_detay.asp?haberID=478).

MOBESE, toplumdaki algının aksine sadece kameralı gözetim sistemlerinden oluşmaz. Çok daha geniş biçimde elektronik iletişim sistemlerinin entegrasyonuna dayanır. MOBESE, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görüntü, çağrı ve mobil uygulamalarını birleştiren, Pol-Net altyapısını ve kablolu-kablosuz iletişimi kullanan, coğrafi bilgi sistemleri ile desteklenen bir bilişim sistemi” (Mazlum, 2010) olarak tanımlanabilir ve KGYS (Kent Güvenlik Yönetim Sistemi) ismiyle de bilinmektedir. Mazlum, MOBESE’nin amaçlarını şu şekilde sıralar: “Mobil iletişim teknolojisinin kamu hayatındaki önemi çerçevesinde emniyet hizmetlerinin de teknolojiye uygun bir hızda gelişmesini sağlayarak, suça karşı önlem almak, olaylara en kısa süre

içinde müdahale etmek, kişi hak ve özgürlüklerini ön planda tutarak vatandaşa en iyi hizmeti sunmak ve toplum destekli polis olgusunun yerleşmesini sağlamak” (2010).

MOBESE’nin öne çıkan özelliklerinden biri, mobil bir uygulama olması ve farklı zaman ve mekânda gerçekleşen suçların bilgisini tek merkezde toplama ve paylaşma kapasitesine sahip olmasıdır (Çoban, 2005). Bu özelliği, Türkiye’deki gözetim teknolojilerinin, veri takibinde yoğun ve etkili biçimde kullanılmaya başladığını gösterir niteliktedir.

MOBESE uygulaması temelde, halkın yoğun olarak bulunduğu ya da sıklıkla geçiş güzergâhı olarak kullandığı mekânların kameralar tarafından görüntülenmesine ve bu görüntülerin anında merkeze aktarılarak kaydedilmesine dayanmaktadır. Bu sistemin işleyişinde dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi; kişisel verilerin ve mahremiyetin, keyfiyetten ya da düzensizlikten ötürü ihlal edilme riskidir (Eralp, 2006: 41).

MOBESE, mobilizasyona dayalı bir izleme sistemi olarak şu başlıklar altında uygulamaya sokulmuştur: Komuta Kontrol Merkezi (MOBESE Merkezi), Belge Görüntüleme Sistemi, Araç Takip Sistemi, Mobil Sorgulama Sistemi, Plaka Tanıma Sistemi (PTS), Kırmızı Işık ve Hız İhlal Sistemi (Mazlum, 2010).

a. Komuta Kontrol Merkezi, ses, data ve görüntülerin değerlendirildiği ve ekiplerin yönlendirildiği merkezdir. Sistem, genelde otomatik olarak işlem yapsa da görevliler tarafından şüpheli olduğu belirlenen durumlar da değerlendirilir. “Örneğin; PTS otomatik tanımlama ve sorgulama yaparken, Bölge Görüntüleme Sistemi ile toplumsal olaylara karışan illegal grupların tanınması ve kimlik tespitine yarar görüntülerin elde edilmesi için sistem kameralarının Komuta Kontrol Merkezinden yönlendirilmeleri gerekebilir” (Mazlum, 2010).

b. Belge Görüntüleme Sistemi, “eş zamanlı olarak elde edilen görsel bilgilerin delil niteliğinde saklanmasını, izlenmesini, elde edilen alarmlar hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını sağlayan donanım ve yazılımlardır” (Mazlum, 2010). Bu sistemle, şehrin çeşitli yerlerinde konumlandırılan kameralardan elde edilen

görüntülerin kayıt altına alınması sağlanır. Ayrıca toplantı ve gösterilerdeki yasadışı eylemlerde kimlik ve suçun tespitinin yapılmasını da sağlar. Sıcak takip gerektiren asayiş olaylarında kaçakların yakalanması, bu sistem sayesinde kolaylaşır. Doğal afet meydana geldiğinde ise yerel idareye zararın tespiti, yardım ve kurtarma faaliyetleri konularında destek verilmesi sağlanır.

c. Araç Takip Sistemi ile GPS (global position system) kullanılarak araçların, sayısal haritalar üzerindeki konumunu bulma ve yönlendirme işlevleri yerine getirilir. Bu sistem, Komuta Kontrol Merkezi ile eşgüdümlü çalışır ve mobil bilgi erişiminin işlemesini sağlar. GPS uydularından elde edilen konum bilgileri, sistem sayesinde GSM / GPRS üzerinden bir merkeze iletilebilir ya da internetten kullanıcılara ulaştırılabilir. Araçların sayısal haritada izlenebildiği sistemle, mobil ekiplerin iş denetimi dahil, güvenlik birimlerinin kontrol altında tutulması sağlanır.

d. Mobil Sorgulama Sistemi, temelde, polis ekiplerinin veri bankasındaki bilgileri, ihtiyaç doğduğu takdirde GSM şebekesi üzerinden almasına, araç ve kişilerin bilgilerine anında ulaşmasına yarar.

e. Plaka Tanıma Sistemi, trafikte seyir halindeki araçların plakalarını okuma işlevini yerine getirir. Veri bankasındaki kayıtlarla karşılaştırılan plakalardan, arama kaydı olanlar tespit edilerek, merkeze sesli ve görsel şekilde bildirimde bulunulur. Bunun yanında sadece renk ve markası bilinen araçlara da ulaşmak mümkündür. Bir tür görüntü analiz programı olan Plaka Tanıma Sistemi, dünya çapında kullanılan ilk görüntü analiz uygulamalarından birisidir.

f. Kırmızı Işık ve Hız İhlal Sistemi, trafik ihlallerinin asgari düzeye indirilmesini amaçlayan bir sistemdir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ndaki düzenlemeler doğrultusunda kırmızı ışık ve hız ihlali gerçekleştiren araçların plakaları cezai işleme tabi tutulur. Sistem, özellikle ana arterler, tünel içleri, köprüler, kavşaklar gibi kritik noktalarda konumlandırılan trafik kameraları vasıtasıyla işletilir (Mazlum, 2010).

İngiltere ile Türkiye örnekleri kıyaslandığında kameralı gözetim sistemleri arasında belirgin farklılıklar olduğu görülmektedir. İngiltere’deki CCTV sistemleri merkezi yönetim tarafından desteklense de temelde yerel güvenlik birimlerinin ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda uygulamaya konmuştur. İngiltere’deki uygulamadan farklı olarak, Türkiye’deki MOBESE sistemleri, merkezi hükümetin politikaları ve maddi desteği doğrultusunda yaygınlaşmış ve tanıtım, reklam anlamında ciddi bir destek görmüştür. Gelişimlerine bakıldığında bir diğer fark; gözetim sistemlerine yönelik akademik üretim düzeyinde görülür. İngiltere’de kapalı devre televizyon sistemleri ile ilgili hem destekleyici hem de eleştirel düzeyde geniş bir literatür oluşmasına rağmen, Türkiye’de benzer bir durumdan söz etmek mümkün değildir. İngiltere’de hizmeti uygulayanlar, sıklıkla akademik çalışmalara ihtiyaç duymakta ve akademik destek almaktadır. Çapar’a göre, Türkiye’de sistemi uygulayanların böyle bir talebi bulunmaması, alanda çok fazla akademik çalışma yapılmamasını beraberinde getirmiştir (2011: 1-2).

Bir güvenlik konsepti olan MOBESE uygulaması kapsamında gerçekleştirilen kameralı gözetime yönelik çeşitli eleştiriler getirilmektedir. Bunlar, ‘yasal düzenlemedeki eksikler, mahremiyetin ve bireysel özgürlük haklarının ihlali ve suçun önlenmesinde ve tespitinde ne oranda etkili olduğu’ konularında yoğunlaşmaktadır.