• Sonuç bulunamadı

B. Ölüme Bağlı Tasarrufların Yorumlanması

3. Miras Sözleşmesinin Yorumu

a. Güven Teorisinin Uygulanması

Miras sözleşmesi içerisindeki bağlayıcı tasarruflar, TBK m. 19/I gereği, tarafların gerçek iradelerini tespit etmenin mümkün olmaması halinde, vasiyetnameden farklı olarak, güven teorisine göre yorumlanmaktadır.391 Bu bakımdan, tasarruf

muhatabının mirasbırakanın irade beyanını ne şekilde anlaması gerektiği, güven teorisine göre belirlenmektedir. Burada belirleyici olan, hukuki işlemin bir

muhatabının olmasıdır.392 Bağlayıcı tasarrufu makul bir muhatap dürüstlük kuralına

göre ne şekilde anlayacak ise, somut olaydaki muhatap da o şekilde anlamalıdır.393

Miras sözleşmesi içerisindeki tek taraflı tasarruflar bakımından, herhangi bir muhatap söz konusu olmadığı için, bunlar, vasiyetnamenin tabi olduğu irade teorisine göre yorumlanmaktadır.394

391 Hrubesch-Millauer, s. 101; Wolf/Hrubesch-Millauer, s. 90; Wolf/Genna, s. 401; Druey, s. 154;

Giacometti, L.: Die Nacherbeneinsetzung als Verfügungsart im Erbvertrag sowie ihre Beschränkung in personeller und materialler Hinsicht, Diss. Zürich 1972, s. 45; İsviçre Federal Mahkemesi’nin miras sözleşmesinin yorumunda güven teorisinin uygulanacağına hükmettiği kararlar için bkz. BGE 127 III 529; BGE 133 III 406; BGer 5C.91/2000; BGer 5C.56/2005; BGer 5C.109/2004; BGer 2C_242/2014. Aksi yönde bkz. BernerKomm/Weimar, Vor. Art. 467, N. 62. BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. Bazı yazarlar, miras sözleşmesinin ivazlı veya karşılıklı olması durumunda, güven teorisine göre yorumlanması gerektiğini savunmaktadır, bkz. Tuor/Schnyder/Schmid/Jungo, s. 863; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 4: Söz konusu yazarlar, en azından ivazlı miras sözleşmesi bakımından bu sonuca varılması gerektiğini savunmaktadır. Fikrimizce, miraz sözleşmesinin hukuki niteliği, ivazlı veya ivazsız olması fark etmeksizin, güven teorisine uygun olarak yorumlanmasını gerektirmektedir. Aksi yönde görüş için BernerKomm/Weimar, Vor. Art. 467, N. 61: Yazar, miras sözleşmesinin yorumunda da irade teorisinin uygulanması gerektiğini savunmaktadır.

392 Hrubesch-Millauer, s. 101: “Empfangsbedürftige Willenserklärungen sind grundsätzlich nach dem

vertrauensprinzip auszulegen, wenn kein übereinstimmender, wirklicher Wille festgestellt werden konnte, da auch die Privatautonomie des Erklärungsempfängers als Vertragspartei Berücksichtigung finden muss.”

393 BGer 5C.109/2004, 16.07.2004; BGE 133 III 406; BGE 99 II 382. Wolf/ Genna, IV/1, s. 401; Druey,

s. 154; BK- Weimar, N. 16 ff., Vor. Art. 467.

Sözleşmenin yorumu meselesi, ancak sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra gündeme gelebilir.395 Sözleşme tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade

beyanlarıyla kurulmaktadır; ancak sözleşmenin içeriği konusunda bazı hallerde tarafların tereddütleri olabilmektedir. Bu durumda ortaya çıkan bir yorum uyuşmazlığında, taraflardan birinin talebi üzerine hakimin sözleşmenin içeriğini yorum yoluyla belirlemesi gerekmektedir. Sözleşme yorumlanırken, tarafların birbirine uygun gerçek veya farazi iradelerinin tespiti ve buna göre sözleşmenin içeriği belirlenmektedir.396 Öncelikle, TBK m. 19/I gereği, tarafların gerçek

iradelerinin (wirklicher Wille) tespit edilmesi amaçlanmaktadır (subjektive

Auslegung).397 Ancak, bazı durumlarda tarafların gerçek iradelerinin tespiti mümkün

olmaz ve bu durumda, tarafların farazi iradelerine (mutmasslicher Wille) göre sözleşmenin içeriği belirlenmek durumundadır (objektivierte/normative Auslegung). Bu durumda, sözleşmenin yorumu güven teorisine göre yapılacaktır.398

Miras sözleşmesi yorumlanırken, tarafların irade beyanları asli yorum aracı olarak ele alınırken, tamamlayıcı araçlar olarak sözleşme dışı unsurların (Externa) dikkate alınması da gerekli olmaktadır.399 Miras sözleşmesinin yorumu bakımından dış

unsurlardan yararlanma, vasiyetnameye kıyasla daha sınırlı olmakta ve bu bakımdan ancak güven teorisine uygun şekilde dikkate alınmaktadır.400 Asli yorum araçları,

tamamlayıcı yorum araçlarına kıyasla önceliğe sahiptir. Tamamlayıcı araçlara

395 Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1197; Schwenzer, s. 265; Eren, s. 484. 396 Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1200; Eren, s. 487.

397 BaslerKomm/Wiegand, OR Art. 18, N. 7.

398 Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1201; Schwenzer, s. 266; Eren, s. 487; BGE 121 III

118; BGE 130 III 66; BGE 132 III 268; BGE 133 III 406; BGE 135 III 410; BGE 137 III 145; BGE 138 III 659.

399 Hrubesch-Millauer, s. 110; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 27. 400 Ergüne, s. 64, dn. 149.

genellikle, irade beyanları yeterince açık olmadığında başvurulmaktadır; ancak aslında lafız açık olsa dahi, tamamlayıcı yorum araçlarına yardımcı olması amacıyla yine de başvurulması gerekmektedir. Bu bakımdan, doktrindeki hakim görüş, sözleşme dışı unsurlara başvurulmasını sınırlandıran açıklık teorisini

(Eindeutigkeitstheorie) reddetmektedir.401 Bu teoriye göre, lafız açık olduğu

müddetçe, yoruma yer yoktur. Bu teori, gerçek iradeyi esas alan TBK m. 19/I hükmüne aykırılık teşkil etmekte ve yorum faaliyetini haksız yere

sınırlandırmaktadır. 402 Kaldı ki, lafzın açık olup olmadığı bile ancak yorum yoluyla

tespit edilebilir.

b. Miras Sözleşmesinin Yorumu Bakımından İma Teorisinin

(Andeutungstheorie) Değerlendirilmesi

Şekil şartına tabi sözleşmelerin yorumlanması konusunda, hakim görüş, diğer sözleşmelerle farklı bir yöntemin gerekmediği yönündedir.403 Miras sözleşmesi de

şekle tabi bir sözleşme olduğu için yorum konusunu da bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir. Diğer sözleşmelerde olduğu gibi, şekle bağlı sözleşmeler bakımından da, tarafların gerçek veya farazi iradeleri belirlenirken, irade beyanının şekle tabi

401 Picenoni, s. 73; Müller, C.: Berner Kommentar zum schweizerischen Privatrecht, Obligationenrecht,

Allgemeine Bestimmungen: Art. 1-18 OR mit allgemeiner Einleitung in das Schweizerische Obligationenrecht, Stämpfli Verlag, 1. Auflage, Bern 2018, Art. 18 OR, N. 178; BernerKomm/Weimar, 14. Titel Einleitung, N. 68; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 26; Druey, s. 155; Hrubesch- Millauer, s. 104; Eren, s. 490. İsviçre Federal Mahkemesi, açıklık teorisini uygulayarak, yorum faaliyetini sınırlandırmaktadır, bkz. BGE 120 II 182; BGE 100 II 440; BGE 115 II 323; BGE 120 II 182; BGE 125 III 35. Federal Mahkeme, sözleşmeler bakımından bu görüşünü değiştirmiş görünmektedir, bkz. BGE 127 III 444 (Söz konusu karar metni Fransızca olduğundan BaslerKomm/Breitschmid, Art 469, N. 26’dan naklen aktarılmıştır).

402 BernerKomm/Müller, Art. 18 OR, N. 178; Eren, s. 490. 403 Schwenzer, s. 268; BGE 127 III 248; BGE 122 III 361.

olarak ortaya çıktığı halinden bağımsız bir yorum yapılması gerekmektedir.404

Dolayısıyla, eskiden yaygın olarak kabul edilmekte olan ima teorisinin günümüzde terk edilmiş olduğunu belirtmek mümkündür. 405 İma teorisine göre, sözleşmenin

yorumu, sözleşmenin içeriğinde en azından ima edilmiş sayılabilecek hususlarla sınırlıdır. Bu teori, sözleşmenin yorumu ile şekle bağlılık hususlarını karıştırdığına yönelik haklı eleştiriler almaktadır.406 Sözleşmenin yorumu ile şekli birbirinden ayrı

değerlendirilmesi gereken meselelerdir. İlk olarak, sözleşme, şekle tabi olmayan diğer sözleşmelerle aynı şekilde yorumlanmalıdır. Bundan sonra şekle aykırılık olup olmadığı değerlendirilmelidir.407 Yorum yoluyla sözleşmenin tespit edilen içeriğinin

şekil şartlarına uygun şekilde beyan edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir. Bu bakımdan, sözleşmede taraf iradelerinin yorumu ile şekil şartını birarada

değerlendiren ima teorisinin, en azından sağlararası hukuki işlemler bakımından

reddedilmesi gerekmektedir.408

İma teorisinin sağlararası hukuki işlemler bakımından uygulama alanı bulmayacağı çoğunluk tarafından kabul edilmekte iken, durum ölüme bağlı tasarruflar bakımından tartışmalıdır.409 Miras sözleşmesi bakımından, söz konusu teorinin uygulanmasının

mümkün olup olmadığını değerlendirmek gerekirse, sınırlı bir uygulama alanı tanımak isabetli olacaktır.410 İma teorisinin, sözleşmenin yorumu ve şekil meselesini

404 Schwenzer, s. 268.

405 Schwenzer, s. 268; Gauch/ Schluep/ Schmid/ Emmeneger (B. I), N. 1245; BGE 127 III 529. 406 Gauch/Schluep/Schmid/Emmeneger (B. I), N. 1245; Tuor/Schnyder/Schmid/Jungo, s. 864;

Hrubesch-Millauer, s. 105; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 24.

407 Gauch/Schluep/Schmid/Emmeneger (B. I), N. 1245; Hrubesch-Millauer, s. 105. 408 Gauch/ Schluep/ Schmid/ Emmeneger (B. I), N. 1247.

409 İma teorisinin ölüme bağlı tasarruflar bakımından değerlendirilmesi hakkında bkz. Tuor, Vor. Art.

481, N. 12; ZK-Escher, Ein. Art. 467, N. 13; Picenoni, s. 46; BernerKomm/Weimar, 14. Titel Einleitung, N. 71 Tuor/ Schnyder/Schmid/Jungo, s. 864; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 24.

410 Vasiyetname bakımından ima teorisinin uygulanması hakkında detaylı bilgi için bkz. Ergüne, s. 44:

karıştırmasının sonucu olarak, sözleşmenin yorumunu isabetlli olmayan bir şekilde sınırlandırmaktadır. Halbuki, miras sözleşmesi diğer sözleşmeler gibi yorumlanmalı ve yorum sonucu ortaya çıkarılan içerik bakımından şekil şartının yerine getirilmiş olup olmadığı ayrıca değerlendirilmelidir. İma teorisi, miras sözleşmesinin

yorumlanmasından sonra, bu yorum sonucunu şekil şartı bakımından

değerlendirirken sınırlı şekilde uygulama alanı bulabilecektir. Bu bakımdan, söz konusu teorinin, bir yorum yöntemi olarak değil, yorum sonucunda ulaşılan içeriğin miras sözleşmesi bakımından gerekli şekil şartı çerçevesinde sınırlandırılması noktasında devreye girmesi gerektiğine ilişkin görüşe katılmaktayız.411 Aksi

takdirde, miras sözleşmesinin tabi olduğu şekil şartı bertaraf edilerek, miras

sözleşmesinde ima dahi edilmemiş bir içeriğin, yorum yoluyla sözleşmeye eklenmesi sonucu doğacaktır.412

İsviçre Federal Mahkemesi, ima teorisini, vasiyetnamenin yorumu bakımından kabul etmektedir.413 Yargıtay’ın görüşünün de bu yönde olduğunu belirtmek

haklı çıkacak önemde olmadığını ve bu teorisinin vasiyetnamelerin yorumunda önemli bir işleve sahip olduğunu belirtmektedir. Buna göre, yazar, şekle tabi irade beyanlarının yorumunda, beyanın içeriğinde en azından ima edilmek suretiyle yer almış olan bir iradenin, hiç açığa vurulmamış olandan daha farklı ele alınması gerektiğini savunmaktadır (s. 47).

411 Hrubesch-Millauer, s. 107, 108: “Das Auslegungsergebnis muss formgerecht niedergelegt bzw.

Angedeutet sein. Die Andeutungstheorie beantwortet damit die Frage, ob ein wirklicher oder hypothetischer Wille, welcher im Streitfall durch Auslegung ermittelt wurde, formgerecht erklärt wurde. (…) Wird die Andeutungstheorie- wie hier vertreten- nicht im Zusammenhang mit dem Auslegungsprozess, sondern lediglich auf die Formfrage bezogen gesehen, so ist die Andeutungstheorie zu bejahen.”

412 BernerKomm/Weimar, 14. Titel Einleitung, N. 72; Hrubesch-Millauer, s. 108: “Eine Verneinung

der Andeutungstheorie (in Bezug auf die Formfrage) würde dazu führen, dass im Ergebnis Verfügungen von Todes wegen formlos möglich wären und die Einhaltung der gesetzlichen Formvorschriften in das Brlieben des Erblassers bzw. der Vertragsparteien gestellt wäre.”

mümkündür.414 Öte yandan, İsviçre Federal Mahkemesi, miras sözleşmesinin

yorumu bakımından ima teorisinin uygulanmayacağına hükmetmiştir.415

c. Miras Sözleşmesinde Boşluk

Yapılan yorum sonucunda, tarafların gerçek veya farazi iradelerine göre bir sonuca varılamaması halinde, bir sözleşme boşluğu (Vertragslücke) olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.416 Bu durumda, sözleşmenin yorumlanması ile

sözleşmenin tamamlanması arasındaki sınır oldukça belirsizdir.417 Bu konuda şöyle

bir ayrım yapmak mümkündür: Sözleşmenin içeriği hakkındaki yorum uyuşmazlığı, miras sözleşmesi taraflarının farazi iradelerine göre çözüme kavuşturulabiliyorsa, ortada bir yorum sorunu vardır ve bunun güven teorisine göre değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda, bir sözleşme boşluğu söz konusu değildir. Bir sözleşme boşluğu, tarafların sözleşme içerisinde düzenlemeleri gereken bir hususu isteyerek veya istemeyerek düzenlememiş veya eksik düzenlemiş olmaları halinde söz konusu olmakta ve bu durumda sözleşmenin tamamlanması (Ergänzung des Vertrags) gerekmektedir.418 Tarafların sözleşmede düzenledikleri bir hususun, tüm sözleşmeyi

geçersiz hale getirmeksizin, geçersiz olması da sözleşme boşluğu

414 Yargıtay HGK, E. 1990/2-346, K. 1990/586, T. 21.11.1990.

415 BGE 127 III 529; BGE 133 II 406: “Die sog. Andeutungstheorie hat das Bundesgericht für die

Auslegung von Erbverträgen aufgegeben.”

416 Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1202; Eren, s. 488, 494.

417 Piotet, s. 210; Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1202; Schwenzer, s. 266: “Nur

theoretisch lässt sich von der Vertragsauslegung die Vertragsergänzung unterscheiden. Bei Letzterer geht es nicht darum zu ermitteln, was die Parteien vereinbart haben, sondern darum, dass die vertragliche Regelung lückenhaft geblieben ist und deshalb ergänzt werden muss. In der Praxis gehen jedoch Vertragauslegung un Vertragsergänzung inenander über.”

418 BaslerKomm/Wiegand, OR Art. 18, N. 61; Gauch/Schluep/Schmid/Emmenegger (B. I), N. 1248;

yaratabilmektedir.419 Sonuç olarak sözleşme boşluğunun tespiti için, öncelikle

sözleşmenin yorumlanması ve sözleşmenin içeriğiyle ilgili uyuşmazlığın yorum yoluyla giderilememiş olması gerekmektedir. Hukuki işlemlerde boşluğun tamamlanması, bir yorum yöntemi değil, bir boşluk doldurma faaliyetidir; ancak buna rağmen, tamamlayıcı yorum (ergänzende Auslegung) olarak

nitelendirilmektedir.420

Ölüme bağlı tasarruflar bakımından, boşluk doldurma faaliyeti vasiyetnameler bakımından incelenmiş ve sınırlı hallerde buna izin verilmiştir.421 Bu bakımdan,

vurgulamak gerekir ki, vasiyetnamede boşluk doldurulmasının mümkün olması için, boşluğun bilinçsiz olması gerekmektedir. Aksi takdirde, mirasbırakan bir konuyu bilinçli olarak düzenlemediği halde, bu yolla vasiyetnameye müdahale

edilemeyecektir.422

Miras sözleşmesinde, bir sözleşme boşluğunun tespiti halinde, sözleşmenin tamamlanmasının mümkün olup olmadığını değerlendirmek gerekmektedir. Bir sözleşme boşluğu olması halinde, hakim bu boşluğu (gerichtliche

Vertragsergänzung), sözleşme taraflarının, söz konusu sözleşme boşluğunu bilselerdi veya öngörebilselerdi, farazi iradelerinin ne yönde olacağını belirlemek

419 BernerKomm/Müller, Art. 18, N. 457; Schwenzer, s. 269.

420 Piotet, s. 209: Yazar, haklı olarak, söz konusu nitelendirmenin kurumun niteliğiyle çeliştiğini ifade

etmektedir.

421 Vasiyetname bakımından tamamlayıcı yorum hakkında detaylı bilgi için bkz. Ergüne, s. 223 vd.;

Hrubesch-Millauer, s. 111. İsviçre Federal Mahkemesi kararları için bkz. BGE 56 II 254; BGE 100 II 98; BGE 89 II 437; BGE 124 III 414.

suretiyle dolduracaktır.423 Vasiyetnamede boşluk olması durumunda, düzenleyici

hukuk kurallarından önce, mirasbırakanın iradesine öncelik verilmesi gereğine uygun olarak, mirasbırakanın farazi iradesini araştırmayı gerektiren tamamlayıcı yorum yoluna başvurmak gerekmektedir.424 Buna paralel olarak, miras sözleşmesinde

boşluk olması durumunda da, düzenleyici hukuk kurallarına nazaran tamamlayıcı yoruma öncelik verilmesi gerekmektedir.425

Ölüme bağlı tasarrufların yapıldıkları an ile hüküm ve sonuçlarını doğurdukları an arasında uzun bir zaman dilimi söz konusu olmaktadır. Bu uzun süre zarfında, miras sözleşmesi taraflarının hesaba katmadıkları değişiklikler olabilmekte ve bu

değişiklikler sebebiyle düzenlenmesi gereken bir husus hiç düzenlenmemiş ya da eksik düzenlenmiş olabilmektedir. Bu durumda, ölüme bağlı tasarruflar bakımından, boşluk doldurmaya izin verilmesi gerekmektedir.426 Öte yandan, ölüme bağlı

tasarrufta bulunma şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olması, boşluk doldurma faaliyetine temkinli yaklaşılmasını gerektirmektedir. Bu sebeple, vasiyetnamede olduğu gibi, miras sözleşmesinde de boşluk doldurma sınırlı hallerde başvurulabilecek bir hukuki kurum olarak kabul edilmelidir.427 Bu bakımdan, ölüme bağlı tasarrufların

yorumunda olduğu gibi, boşluk doldurma bakımından da ima teorisi uygulama alanı bulmaktadır; ancak bu teorinin asıl olarak şekil şartına ilişkin olduğu

423Hakimin sözleşme boşluğunu doldurma faaliyetine ilişkin detaylı bilgi için bkz.

Gauch/Schluep/Schmid/Emmeneger (B. I), N. 1256; Schwenzer, s. 270; Köhler, s. 134; Kocayusufpaşaoğlu (Borçlar), s. 338; Eren, 493.

424 Miras sözleşmesi içerisindeki vasiyetname hükmünde tek taraflı bir tasarrufta boşluk olması

durumunda, farazi iradesi araştırılacak olan yalnızca mirasbırakandır, bkz. Hrubesch-Millauer, s. 110; Ergüne, s. 227.

425 Hrubesch-Millauer, s. 112.

426 Piotet, s. 209; Tuor/ Schnyder/Schmid/Jungo, s. 865; Hrubesch-Millauer, s. 113; Wolf/Genna, s. 402;

Wolf/Hrubesch-Millauer, s. 91; Druey, s. 157; Ergüne, s. 223 (vasiyetname bakımından incelenmiştir);

unutulmamalıdır. Sonuç olarak, boşluk doldurma, en azından, miras sözleşmesinde ima edilmiş bir dayanağa sahip olmalıdır.428 Eklemek gerekir ki, boşluk

doldurmanın, miras sözleşmesi taraflarının sözleşmeyle ulaşmak istedikleri amaca uygun olması gerekmektedir. 429

d. Favor Negotii İlkesi

Favor negotii ilkesine göre, bir hukuki işlemin geçersizliği değil, geçerli olması tercih edilmektedir.430 Bir hukuki işlemin geçerliliğini sağlamaya yönelen yorum

metodu favor negotii, vasiyetnamede favor testamenti, miras sözleşmesinde favor contractus ya da favor pacti successoralis şeklinde isimlendirilmektedir. Bu yorum kuralından anlaşılması gereken, bir hukuki işlemin iki şekilde de yorumlanması mümkün ise, hukuki işlemin geçerli olduğu şekildeki yorumun tercih edilmesidir. Bu kural aynı zamanda, bir hukuki işlemin kesin geçersizlik veya iptal edilebilirlik yaptırımlarından ikisine de tabi olabilecek şekilde yorumlamak mümkün ise, burada da iptal edilebilirliğin tercih edilmesi anlamına gelmektedir.431 Keza, kısmi

hükümsüzlüğü düzenleyen TBK m. 27/II (İBK m. 20/II) hükmü de bu yönde bir düzenlemedir. TMK m. 5 (İMK m. 7) hükmü uyarınca TBK m. 27/II hükmü

428 Ergüne, s. 229; Hrubesch-Millauer, s. 113. 429 Hrubesch-Millauer, s. 113; Druey, s. 157.

430 Tuor, Vor. zum dritten Abschnitt, N. 16; Piotet, s. 211; Schwenzer, s. 267; Wolf/Hrubesch-Millauer,

s. 90; BGE 93 II 228; BGE 96 II 297; BGE 120 II 35; BGE 116 II 117; BGE 117 II 609; BGE 124 II 414; BaslerKomm/Breitschmid, Art. 469, N. 2: “Grundsätzlich ist der Aufrechterhaltung des Testaments oder Erbvertrags bzw. seiner Auslegung in einem Sinne, welcher den Bestand der Anordnung ermöglicht, der Vorzug zu geben, wenn sich ergibt, (a) dass der Erblasser eine Anordnung von Todes wegen treffen wollte, und (b) sich deren Inhalt feststellen lässt. – Es gilt das Prinzip magis valeat quam pereat, dass «reparieren» vor «kassieren» bzw. Auslegung vor Anfechtung geht; sog. favor testamenti.”

vasiyetname ve miras sözleşmesinde kıyasen uygulanacaktır.432 Buna göre, kural

kısmi hükümsüzlük olmakla birlikte, geçersiz olan ölüme bağlı tasarruf diğer ölüme bağlı tasarruflarla sıkı bir bağlantı içerisindeyse, onların da geçersiz olması sonucunu doğurmaktadır.

İşlem lehine yorum ilkesine (favor negotii) uygun şekilde, tarafların miras

sözleşmesi olarak nitelendirmediği bir sözleşme hükmü içerik olarak bağlayıcı bir ölüme bağlı tasarruf oluşturuyorsa ve miras sözleşmesinin şekil şartına da uyularak yapılmışsa bir miras sözleşmesi olarak kabul edilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014 tarihli kararında, eşlerin mal rejimi sözleşmesi içerisindeki bir hükümle birbirlerini mirasçı atadıkları tasarruf, mal rejimi sözleşmesi içerisinde düzenlenmiş olmasına rağmen, tarafların yanlışlıkla ya da gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiğini düzenleyen TBK m. 19/1 hükmüne uygun olarak, miras sözleşmesinin şeklî şartları da yerine getirilmiş olduğundan, miras sözleşmesi olarak nitelendirmiş ve bu hükmün sözleşme tarafları arasında bağlayıcı olduğuna hükmetmiştir. 433