• Sonuç bulunamadı

Ming Hanedanı Döneminde Taoizm (1368 1644)

Belgede Bir din olarak Taoizm (sayfa 71-74)

Ming Hanedanı, Zhu Yuanzhang’nın 1368 yılında Nanjing kentinde tahta geçmesiyle kuruldu. Ming Taizu olarak adlandırılan Zhu Yuanzhang, tahtta kaldığı 31 yıl içinde feodal monarşi merkezi yönetimini güçlendirmek için hanedanın kuruluşuna büyük katkısı olan vezirleri ve farklı görüşlere sahip olan kişileri öldürerek imparatorluk otoritesini artırdı. Ming Taizu’nun ölümünden sonra torunu Jianwen tahta geçti. Ancak imparator Jianwen, amcası Zhu Li tarafından tahttan indirildi. Zhu Li, kendisini Chengzu İmparatoru ilan etti ve 1421 yılında başkenti Pekin’e taşıdı. Ming Hanedanı yönetiminin merkeziyetçiliği güçlendirmesine rağmen, imparatorlarının ya yeteneksiz ya da çok küçük yaşta olmaları nedeniyle hükümet yetkilileri, adım adım hadımların

eline geçti. Hadımlar yolsuzluk ve şantaj yaptılar, dürüst olan vezirleri ezdiler. Ülke, kötü yönetildi, toplumdaki her türlü çekişme alevlendi. Ming Hanedanı’nın orta dönemine gelindiğinde bir çok köylü isyanı meydana geldi, ancak hepsi bastırıldı. Ming Hanedanı’nın son yıllarında topraklar imparator ailesinde ve feodal beylerin elinde yoğunlaştı, hükümet vergileri günden güne artırdı. Köylerdeki mücadeleler de şiddetlendi. 1627 yılında Shanxi eyaletinde yaşanan afet sırasında yöneticilerin zorla vergi toplamaları, köylü isyanlarına neden oldu. On binlerce köylünün katıldığı isyan ordusunun 1644 yılında Pekin’e girmesinden sonra imparator Cong Zhen kendini asarak intihar etti. Böylece Ming Hanedanı, devrildi (http://tr.chinabroadcast. cn/chinaabc/chapter14/ chapter140110.htm, 21.03.2006).

Ming Hanedanı Taoizm açısından ikiye ayrılabilir. İmparator Shizong tahta geçmeden önce Taoizm halâ hükümdarlar tarafından destekleniyor ve statüsünü üst sınıfta koruyordu. İmparator Shizong döneminde Ortodoks Birliği Mezhebi (Cheng-I) kısa ve başarılı bir dönem yaşadı. Shizongdan sonra Taoizm yönetici sınıfına yabancılaştı, bu yüzden sosyal statüsü düşmeye başladı. Taoizm bu yeni duruma çabuk tepki gösteremedi ve dinî organizasyon ve düşüncede bozulmalar oldu.

İlk imparator Zhu Yuanzang Ming Hanedanı tahtına geçtiği zaman üç dine eşit yaklaşan düzenlemeler getirdi ama Konfüçyanizm lider akımdı. İmparator Taoizm’i tahtının Gök Tanrılar tarafından bağışlandığını ve korunduğunu kabul ettirmek amacıyla kullandı ve Ortodoks Birliği Mezhebini destekledi. İmparator Zhu Di de bu mezhebi üstün tuttu çünkü imparator bir Taoist Tanrı olan “Üstün Savaşçının Ruhu”na tapıyordu. İmparator bu yüzden Taoist tapınakların yapılmasına maddi destek verdi. Ming imparatorları arasında Shizong Taoizm’den çok etkilendi. İmparator ayinlerde adeta büyüleniyordu. Özellikle Taocu “Qinci” şiirleri imparatoru derinden etkilemişti. Quinci özel bir biçimi olan şiir türüydü. Qinci yazımındaki yetenek imparatorun kendisine görevli seçerken aradığı bir özellik oldu. Bu dönemde sadece Qinci yazmadaki becerisinden dolayı önemli makamlara getirilmiş Lian Song gibi politik açıdan yetersiz kişiler ortaya çıktı. İmparator Shizong Taoizm’e büyük güven verdi. Taoist rahiplerden Shao Yuanjie’a “üstün insan” ünvanını verdiği gibi Taocu hareketleri kontrol etme imtiyazını da tanıdı. İmparator, Shao’nun önerdiği başka rahiplere de önemli ünvanlar ve yönetim hakları sundu. Shizong, Taocu rahiplere

“benim öğretmenlerim” diyordu. Aynı zamanda Taocu büyülere ve ölümsüzlük ilaçlarına da itimat etti ve kendisine uzun yaşam için iksirler sunanlara büyük paralar ve makamlar verdi.

Ancak Ming Hanedanı’nda imparator Shizong’un halefi Muzong’un tahta geçmesiyle Taoizm gerilemeye başladı. Ortodoks Birliği Mezhebi (Cheng-I) eski yetkilerinden ve ünvanlarından mahrum edildi. Böylece İmparator Shizong’dan sonra Taoizm devlet desteğini yavaş yavaş yitirmeye başladı.

Ming hükümdarlarının Taoizm’e saygılarını devam ettirirken din üzerindeki kontrollerini sürdürdüklerini söyleyebiliriz. İmparatorlar yönetimdeki yerlerini, sağlamlaştırdıkça Taoizm’e daha sıkı bir kontrol uyguladılar. 1368’de dinsel faaliyetleri izlemek için “Sırlar Akademisi” kuruldu. 1383’ten itibaren ise “Taocu Hareketleri İdare Merkezi” adı altında bir kurum oluşturuldu ve Taocu hareketleri denetlemeye başladı. Taocu rahiplerden şöhret bulmuş ve kutsal yazıları iyi anlayanlar bu kurumun başına getirildi. Taocu Hareketleri İdare Merkezi, Taocu rahiplerin davranışlarını, rahiplerin ve tapınakların sayılarını kontrol ediyor ve rahip atama işlemlerini yürütüyordu. İmparatorluk bu yolla Taoizm üzerindeki denetimini sağlamlaştırdı.

Ming Hanedanı’nın ikili yaklaşımından dolayı Taoizm Ming döneminde istikrarsız bir gelişme gösterdi. Ortodoks Birliği Mezhebi (Cheng-I) imparatorluktan diğer mezheplere göre daha fazla saygı ve destek gördü. Ortodoks Birliği Mezhebi güzel ahlâka ve toplumun dürüstlüğüne önem veriyordu, bu da devletin işini kolaylaştırıyordu. Ayrıca 42. Göksel Usta Chang Zhenchang, Ming Hanehanı’nın ilk imparatoru Zhu Yuanzhang’a devletin kontrolünü eline geçireceğini önceden haber vermişti. İmparator daha sonra ülkedeki Taoist hareketlerin kontrolünü Ortodoks Birliği Mezhebine verdi. Chang Yuchu 43. Göksel Usta olunca kendisine “Ortodoks Birliği Mezhebini’nin Örnek Vaizi” ünvanı verildi. Ayrıca Chang Yuchu’ya saray için Taocu kitaplar yazma imtiyazı verildi. Chang Yuchu iyi eğitimli ve yazma kabiliyeti olan bir rahipti ve aralarında “Taoist Mezheplerin 10 Kuralı”nın da bulunduğu önemli kitaplar kaleme aldı. Daha sonraki Göksel Ustalar nesli sadece ülkedeki Taoist hareketleri kontrol etmekle kalmayıp önemli toplumsal statüler kazandılar. Ortodoks Birliği Mezhebin’den Lou Yuanran, Shao Yuanjie ve Tao Zongwen gibi rahipler Ming

Hanedanı’ndan önemli ünvanlar aldılar. Ming’in orta dönemlerinden itibaren Ortodoks Birliği Mezhebi’nde insan kalitesinin düşmesi, dini öğretilerin ve pratiklerin gelişememesi ve yönetici sınıftan uzaklaşılması gibi problemler ortaya çıktı. Bunlar mezhebin üst sınıftaki statüsünü sarstı ve giderek zayıflamasına neden oldu. Bundan sonra Ortodoks Birliği Mezhebi daha büyük bir gelişme gösteremedi.

Tam Üstünlük Mezhebi (Chuan Chen) Yuan Hanedanı’yla iyi ilişkiler geliştirmişti. Ancak Ming Hanedanı’nın güneye sahip olması ve Ortodoks Birliği Mezhebini desteklemesi nedeniyle bu mezhep sadece halk tabakasına hitap eden kısıtlı bir hareket olarak kaldı. Tam Üstünlük Mezhebi’nde Zhang Sanferng dışında hiçbir rahip ne saraya çağrıldı ne de ünvanlar aldı. Mezhep daha çok içsel simyayla ilgilendi ve bu konuda “Ruhî ve Cismani Hayatın Göstergeleri” başta olmak üzere önemli kitaplar üretti (http://www.eng.taoism.org.hk/general-daoism/development-of-daoism/pg1-2- 6-1.asp, 15.01. 2006).

Ming döneminde Taoizm’in Çin toplum hayatıyla daha fazla bütünleştiğini söyleyebiliriz. Taoist rahipler sivil tapınaklarda görevlendirildiler ve popüler Tanrılar panteona eklendi. Örneğin şehir Tanrıları (Chenghuang) bu dönemde panteona girdi. Her şehir kendisinden sorumlu bir şehir Tanrısına sahipti. Bu Tanrıların kabul edilmesi Taoizm’le yerel anlayışların bütünleşmesinin bir göstergesidir. Bir diğer örnekte Wudang Dağı’nın (Wudang shan) bir Taoist merkez olarak ilan edilmesidir. Wudang Dağı savaş Tanrısı Xuanwu veya Zhenwu’ya (Kara Savaşçısı) adanmış bir kült merkeziydi. Bu Tanrı daha sonra geniş Taoist panteonda kendisine yer buldu ve Tam Üstünlük Mezhebi (Chuan Chen) ve Göksel Ustalar rahiplerince kabul edildi. Burası bugün önemli Taoist merkezlerden birisidir (http://www.oneworld- publications.com/samples/daoism.htm, 21.01.2006)

Belgede Bir din olarak Taoizm (sayfa 71-74)