• Sonuç bulunamadı

Milli eğitime iliĢkin yasal düzenlemelerdeki dağınıklık ve karmaĢayı ortadan kaldırmak için bu kanun hazırlanmıĢ, 14.06.1973 tarihinde resmi gazetede yayımla- narak yürürlüğe girmiĢtir. Kanunun 1. maddesi „kanun kapsamı‟ baĢlığını taĢır:“Bu Kanun, Türk milli eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sis- teminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina ve tesisleri, eğitim araç ve ge- reçleri ve Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri bir sistem bütünlüğü içinde kapsar.”107 Bu kanunun Türk Eğitim Sistemi-

nin temel ilkelerini düzenlemekte olduğu bu Ģekilde ifade etmiĢtir.

Kanunun 2. maddesi “Genel amaçlar” baĢlığını taĢımaktadır. Bu maddede eğitimle ulaĢılmak istenen hedefler Ģu Ģekilde sayılmaktadır.

Madde 2 –Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fert- lerini,

1. (Değişik: 16/6/1983 - 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve gelişti- ren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan hak- larına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorum-

luluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştir- mek;

2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, ge- niş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse de- ğer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;

3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davra- nışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda buluna- cak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;

Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sos- yal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Mille- tini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.

Günümüzde her ne kadar devletlerin herhangi bir ideolojiyi benimsememesi ve halkına empoze etmemesi geliĢmiĢ ülkeler tarafından kabul görmüĢ bir ilke olsa da Anayasanın 42. maddesinin 2. fıkrasını incelerken değindiğimiz gibi Atatürk ilke ve inkılapları çerçevesinde çağdaĢ uygarlıklar seviyesine ulaĢma gayesi ile kurulan Tür- kiye Cumhuriyeti, gelecek nesillerin yetiĢtirileceği eğitim sisteminin bu ilkeler çerçe- vesinde yapılanmasını ve bu ilkelere bağlı insan yetiĢtirmeyi ana gaye edinmiĢtir. Bu nedenledir ki; eğitim konusunun geçtiği hemen hemen her yerde bu ilkeler ve bu ilke- lere bağlılık ısrarla vurgulanmaktadır.

Maddenin birinci cümlesinde belirtilen «Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Ana- yasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, … yurttaşlar » ifadeleri devlet tarafından eğitim aracılığıyla vatandaĢlarına bir ideoloji ve felsefe empoze etme ola- rak algılanabileceği gibi bu ilkelerin aslında anayasada düzenlendiği ve anayasada eğitim düzenlenirken «anayasaya bağlılık» prensibi getirildiği düĢünüldüğünde, ana-

yasal bir normun METK‟nda da tekrarlanması, bu ilkelere vurgu yapılarak, kanun maddesi olarak da düzenlenmesi sağlanmıĢtır.108

Maddenin devamında zikredilen « Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren… yurttaşlar » ifadelerinden bazı yazarlar tarafından din dıĢı bir kaynaktan doğacağı düĢünülen bir «milli ahlak» modeli oluĢturulma amacının güdüldüğü anlamı çıkarılsa da kanımızca burada ifade edilmek istenen Türk Milletinin, kökeni yüz yıllar öncesine dayanan değerleri kaste- dilmektedir. Zira madde metninden yeni bir düĢünce yapısı oltaya koymak yerine, mevcudu koruma ve geliĢtirme anlamı çıkarılmaktadır. Ancak maddenin bu cümle- sinde hukuk mantığından uzak içeriği belli olmayan soyut ve tartıĢılabilir kavramlar içerdiği yönündeki eleĢtiriye katılmamak mümkün değildir. 109

Yine aynı maddede «Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan de- mokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar » denilmiĢtir. Yasa koyucu tarafından bu maddede devletin niteliklerinin sayılması ve bu niteliklere vurgu yapılması ihtiyacı hissedilmiĢtir. Bu vurgulamalar; “devletin vatandaĢına olan güvensizliğinden mi ileri gelmektedir?” “Yoksa bu gereksiz tekrarlarla insanların üzerinde hukuki bir baskının yanı sıra manevi bir baskımı kurulmak istenmiĢtir?” sorularını akla getirmektedir. Gerçektende bu ilkeler anayasada sayılmıĢtır ve anaya- sada eğitim düzenlenirken «anayasaya sadakat borcu» vurgulaması da yapılmıĢtır. Bütün bu düzenlemeler varken bu konunun tekrarının yasal bir düzenleme ihtiyacın- dan kaynaklandığı düĢünülemez.

Maddenin devamında eğitimle hedeflenen idealler ortaya konulmuĢtur. Tabiî ki eğitimde öğrenci faktörü göz ardı edilemez. Ancak, bu ideallerin gerçekleĢmesi için vatandaĢtan çok devlete görev düĢtüğünü kabul etmek gerekir. Devlet bu ideallerin

108 YAġAR, s.138.

gerçekleĢmesi için öncelikle gerekli altyapıyı ve eğitim araçlarını hazırlaması gerek- mektedir. Günümüzde halen okulsuz köyler öğretmensiz okullar basın yayın organla- rında zaman zaman gündeme gelmektedir. Bu konuda ülkemizde son yıllarda çok mesafe kat edildiği inkar edilemez. Ama istenilen düzeye ulaĢılamadığı da bir ger- çektir.110

Eğitimde baĢarı için alt yapı kadar önemli olan geçerli güncel ve topluma uy- gun bir eğitim programının okullarda uygulanmasıdır. GeçmiĢ yıllara bakıldığında bu konuda uygulamaların zaman zaman değiĢtiği ve bir türlü bir programda karar kılı- namadığı görülmektedir. Sürekli değiĢen bir eğitim sistemi, öğrencinin baĢarısını da olumsuz yönde etkileyecektir.

Eğitime öğrencinin adapte olması açısından özellikle lise öğretiminde sorunlar yaĢanmaktadır. Sekiz yıllık temel eğitimden çıkarak lise eğitimine baĢlayan öğrenci- lerde öncelikle uyum sorunu ortaya çıkmaktadır. Zira yaklaĢık 15 yaĢına kadar ayrı okula giden ve mesleki eğitim açısından hiçbir yönlendirici eğitim almayan öğrenci bir anda mesleki eğitim ve genel lise seçeneği ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Yine genel liselerden mezun olan öğrencilerin çoğunluğu yaĢam için hazırlıksız olarak hayata atılmak zorunda kalmaktadır.111 Eğitim hakkının bir boyutu da AĠHM Karar- larında da ifadesini bulan bireyin aldığı eğitimden fayda görmesi ve bu eğitim dolayı- sı ile bir kâr sağlamasıdır.

Kanun 3. maddesinin baĢlığı „Özel amaçlar‟ dır. Madde ile eğitimde; engellerli- lere rehabilitasyon hizmetleri gibi özel amaçlarında güdülebileceği ancak bu özel amaçların aĢağına ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz „Temel ilkelere‟ aykırı olamayaca- ğı hüküm altına alınmıĢtır.

110 Konuyla iliĢkin haberler için bakınız: öğretim yılının baĢlaması nedeni ile yayınlanan 24.09.2009 tarihli gazete haberleri.

111 HIFZI Doğan, Cumhuriyet Döneminde Ortaöğretim Programlarının ġekillenmesinde Etkili Olan GörüĢler, 75 Yılda Eğitim, Türkiye Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 1999, s.209.

Benzer Belgeler