• Sonuç bulunamadı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nde ve Türk Anayasa Hukukunda eğitim hakkı ve özgürlüğü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nde ve Türk Anayasa Hukukunda eğitim hakkı ve özgürlüğü"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE VE

TÜRK ANAYASA HUKUKUNDA

EĞĠTĠM HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

PROF. DR. YAVUZ ATAR

HAZIRLAYAN

Ġbrahim ÜLKER

(2)

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... V YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... VI ÖZET ... VII SUMMARY ... VIII KISALTMALAR ... IX

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE EĞĠTĠM HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ... 8

I. GENEL OLARAK ... 8

II. AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE EĞĠTĠM HAKKININ KAPSAMI ... 13

A. 1 Nolu Ek Protokolün 2. Maddesi ile AĠHS‟nin Diğer Maddeleri Arasındaki ĠliĢki ... 16

B. AĠHM Kararları IĢığında Eğitim Hakkının Unsurları ... 17

1. Fırsat EĢitliği ... 17

2. Bireyin ve Anne Babanın Dini Ġnançlarına Saygı ... 19

3. Eğitimde Çoğulculuk ve Özel Öğretim Kurumları ... 23

4. Öğrenci Özgürlüğü ... 25

III. AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE EĞĠTĠM HAKKININ SINIRLARI ... 35

A. Sınırlamanın Yasal Olması ... 37

B. Demokratik Toplumda Gerekli Olması ... 38

C. Sınırlamanın MeĢru Bir Amaca Dayanması ... 39

ĠKĠNCĠ BÖLÜM TÜRK ANAYASA HUKUKUNDA EĞĠTĠM HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ... 42

(3)

A. 1924 Anayasasında Eğitim Hakkı ... 44

B. 1961 Anayasasında Eğitim Hakkı ... 46

II. 1982 ANAYASASINDA EĞĠTĠM HAKKI ... 49

1. 42. Madde Ġle Düzenlenen Eğitim Hakkının Temel Anayasal Ġlkeleri .... 49

a. Eğitim Hakkının Mutlaklığı ... 50

b. Atatürk Ġlke ve Ġnkılaplarına Bağlılık ... 51

c. Anayasaya Sadakat Borcu ... 53

d. Genellik ve Zorunluluk Ġlkesi ... 54

e. Özel Okulların Bağlı Olduğu Esaslar ... 55

f. Eğitimde Fırsat EĢitliği ... 56

g. Eğitim ve Öğretim Kurumlarında Yapılabilecek Faaliyetler ... 57

h. Türkçeden BaĢka Dil Yasağı ... 58

2. Anayasalarda Din Eğitimi ... 59

III. YASAL DÜZENLEMELERDE EĞĠTĠM HAKKI ... 63

A.Milli Eğitim Temel Kanunun Kapsamı ve Genel Amaçları ... 63

B. Milli Eğitimin Temel Ġlkeleri ... 67

1.Genellik ve EĢitlik ... 67

2.Ferdin ve Toplumun Ġhtiyaçları ... 68

3.Yöneltme ... 69

4.Eğitim Hakkı ... 70

5.Fırsat ve Ġmkan EĢitliği ... 71

6.Süreklilik ... 73

7. Atatürk Ġnkılap ve Ġlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği ... 73

8.Demokrasi Eğitimi ... 75

9.Laiklik ... 76

10.Bilimsellik ... 79

11.Planlılık ... 80

12.Karma Eğitim... 80

13.Eğitim Kampüsleri ve Okul Aile ĠĢbirliği... 81

(4)

IV. TÜRK HUKUKUNDA EĞĠTĠM HAKKININ SINIRLARI ... 83

V. YÜKSEK MAHKEME KARARLARINDA EĞĠTĠM HAKKI ... 85

A. Üniversitelerde BaĢörtüsü Sorunu ... 85

B. Üniversite GiriĢ Sınavında Katsayı Uygulaması ... 97

C. Ġlköğretimde Zorunlu Din Dersi ... 105

SONUÇ... 111

KAYNAKÇA ... 114

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik dav-ranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararla-nılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Ġbrahim ÜLKER

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

Ġbrahim ÜLKER tarafından hazırlanan Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinde ve Türk Anayasa Huku-kunda Eğitim Hakkı ve Özgürlüğü baĢlıklı bu çalıĢma 25/02/2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak ka-bul edilmiĢtir.

Ünvanı, Adı Soyadı BaĢkan Ġmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye Ġmza

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

ren

ci

n

in Adı Soyadı Ġbrahim ÜLKER Numarası: 024234001008

Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı DanıĢmanı Prof. Dr. Yavuz ATAR

Tezin Adı Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinde ve Türk Anayasa Hukukunda Eğitim Hakkı ve Özgürlüğü

ÖZET

Eğitimin en genel anlamdaki tanımı “insanları belirli amaçlara göre yetiĢtir-me” olarak yapılabilir. Eğitim hakkının, talep eden tarafından saygı duyulması iste-nen pasif bir yönünün yanında, kamu gücünden eğitim için gerekli Ģartların sağlan-masını talep etme hakkını da içinde barındıran bir yönü vardır. Bu nedenle eğitim hakkı birçok ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinde yerini almıĢtır. Eğitim hakkını birçok hakla ilintilemek mümkündün en fazla iliĢkili olduğu haklar düĢünce ve ifade hürriyeti ile din ve vicdan özgürlüğüdür.

Eğitim Hakkı Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nin Ek 1 Nolu Protokol‟ün ikinci maddesinde düzenlenmiĢtir. Bu madde ile devlete, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm bireyleri eğitim kurumlarına kabul etme ve eğitime iliĢkin düzenlemeler yapılır-ken bireyin ve anne babasının dini inançlarına saygı gösterme yükümlülükleri geti-rilmiĢtir.

Günümüz Türk Anayasa Hukukunda eğitim hakkı Anayasası‟nın 42. madde-sinde düzenlenmiĢtir. Bu maddede ve diğer yasal düzenlemelerde eğitim hakkına birçok sınırlama getirilmiĢtir. Çağımızın yükselen değeri olan özgürlük ve insan hak-larının eğitim alanında da gerçek anlamda var olabilmesi için, baĢta anayasa olmak üzere eğitime iliĢkin ciddi yasal değiĢikliklerin yapılması ve devletin eğitime yönelik ideolojik yaklaĢımından vazgeçmesi gerekmektedir.

Anahtar Sözcükler: Eğitim Hakkı, Anayasa, Avrupa Ġnsan Hakları

(8)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

ren

ci

n

in Adı Soyadı Ġbrahim ÜLKER Numarası: 024234001008

Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı DanıĢmanı Prof. Dr. Yavuz ATAR

Tezin Ġngilizce Adı The Convention of European Human Rights and Education Rights and Freedoms at the Turkish Constitutional Law

SUMMARY

In the general meaning of education‟s description can be done “to bring up a man-kind according to the specific purposes”. The right of education has got passive direction which wanted to respect by the claimant. Meanwhile the right of education includes right to demand which the provision of the necessary conditions for the education from public power. For this reason right of education takes part in many national and interna-tional law texts. Right of education can be linked up to many rights. The most related rights with the right of education are the freedom of thought and expression and the freedom of religion and conscience.

The right of education was issued in the second article supplement 1. Protocol of European Convention on Human Rights. With this article the state has to accept all of the individuals without any discrimination to own education institutions and has to re-spect beliefs of individual and his/her parent when the arrangements about the education are done.

In the modern Turkish Constitutional Law, the right of education was issued in the 42. Article of Constitution. In this article and other legislative applications the right of education was limited. For the exist of freedom, rising value of our age, and human rights are in the area of education; especially in the constitution and other laws have to make changes and the state has to abandon ideological perspectives about the education.

Key words: Right of education, Constitution, European Convention on Human

(9)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

AĠHS : Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi AĠHM : Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi AOBP : Ağırlıklı ortaöğretim baĢarı puanı

AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi BM : BirleĢmiĢ Milletler

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi bkz. : Bakınız

C. : Cilt

DP : Demokrat Parti

E. : Esas

f. : Fıkra

ECRĠ : Irkçılığa ve HoĢgörüsüzlüğe KarĢı Avrupa Komisyonu ĠHEB : Ġnsan Hakları Evrensel Bildirisi

K. : Karar

METK : Milli Eğitim Temel Kanunu MGK : Milli Güvenlik Konseyi

m. : madde

ÖSS : Öğrenci Seçme Sınavı P : Paragraf

RG : Resmi Gazete

s. : sayfa

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TÜĠK : Türkiye Ġstatistik Kurumu vd. : ve devamı

(10)

GĠRĠġ

Diğer varlıklara göre insanı insan yapan fark, onun bilinçli olması ve bilgiyi kullanma gücüdür. Bilgi, ancak eğitimle kazanılır yine eğitimle diğer toplumlara ve gelecek kuĢaklara aktarılır. Ġnsanı diğer canlılardan farklı kılan özelliğin eğitimden geldiğini kabul edersek, insan için yaĢama hakkından sonra en önemli hakkın eğitim hakkı olduğu sonucuna varırız. Eğitim hakkı bu özelliğinden ve insanlık için taĢıdığı önemden dolayı birçok ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinde yerini almıĢtır.

Eğitimin geliĢmiĢ toplumlar için önemi, teknolojinin son yüzyılda geçirdiği baĢ döndürücü geliĢimi ile daha iyi anlaĢılmıĢtır. Son yüzyılda bilim ve teknolojide yaĢa-nan bu hızlı geliĢme, insanın eğitimi etkin ve sistemli bir Ģekilde kullanması ve bilgi-yi çok kısa sürede çok geniĢ kitlelere aktarması ile mümkün olmuĢtur. Geldiğimiz noktada devletler, bütçelerinin büyük bir kısmını eğitim çalıĢmalarına ayırmakta ve gelecekte etkin ve güçlü olmanın yolunun, eğitilmiĢ bireylerden oluĢan toplumla ger-çekleĢtirileceği inancı ile hareket etmektedirler.

Eğitimin en genel anlamdaki tanımı “insanları belli amaçlara göre yetiştirme” Ģeklinde yapılabilir. Doğaya, topluma, insana, kültüre, sanata özetle tüm varlık, bilgi ve değerlerin alanına yönelik öğretim, tanıtım, tecrübe, eylem ve her türlü eğitsel etkinlik ve durumları ifade etmek üzere kullanılan “eğitim kavramı” zengin bir içeri-ğe sahiptir. Eğitim, insan varlığının yetiĢmesi ve geliĢmesini sağlamak üzere, kendine özgü tüm imkanların, onlar üzerinde kullanılması ve bu imkanların her birinin bizati-hi kendisidir. Bu nedenle eğitim disiplinler arası bir özellik taĢımaktadır.1

Eğitim ve öğretim kavramları günümüzde birbirlerinin yerlerine kullanılan ve anlam olarak karıĢtırılan kavramlardır. Esasen eğitim ve öğretim kavramlarını keskin çizgilerle birbirlerinden ayırmak pekte mümkün değildir. Öğretimsiz bir eğitim düĢü-nülemediği gibi eğitmeyen bir öğretim de anlamsız kuru bilgiden ibaret ve zamanla

(11)

unutulmaya mahkum bir yapıda kalacaktır. Birçok durumda bu iki kavramın birlikte kullanılmasını zorunlu kılan ve birlikte kullanılmadıklarında anlam eksikliğine yol açan bir iliĢki vardır.2

“Eğitim” kavramı genel bir anlamı ifade eder. “Öğretim” ise daha dar bir anla-ma sahiptir. Öğretim, insana bilgi kazandıranla-mayı, insanda var olan birçok yetenekten sadece zihinsel faaliyetlerinin geliĢtirilmesini ifade eder. Öğretim, eğitimin pek çok görünümünden sadece biri, eğitimin bir alt Ģubesidir. Eğitim, öğrenim ve öğretim kavramlarını da içine alan çok geniĢ bir içeriğe sahiptir. Örneğin din öğretimi denil-diği zaman dini bilgilerin belirli bir metot çerçevesinde öğretilmesi anlaĢılırken, din eğitimi denildiği zaman dinin öğrettiği konulara inanmak, kabul etmek, o Ģekilde yaĢamak, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle, davranıĢları ona göre tanzim etmek için yapılan çalıĢmaları ifade etmektedir.3 Bu nedenle eğitim, bir insan hakkı olarak düĢünüldüğünde, kapsayıcı olması bakımından „eğitim-öğretim hakkı‟ yerine, “eğitim hakkı” ifadesi tercih edilmiĢtir.4

“Eğitim hakkı” ırk, cinsiyet, din, etnik köken, yaĢ gibi farklılıklara bakılmaksı-zın, tüm bireylerin eğitimden faydalanmasıdır. Eğitim hakkının talep eden tarafından saygı duyulması istenen pasif bir yönünün yanında, kamu gücünden eğitim için ge-rekli Ģartların sağlanmasını talep etme hakkını da içinde barındıran bir yönü de var-dır. BaĢka bir anlatımla, “Engel olmuyorum, bu hakkı gerçekleĢtirmek için serbest-sin.” demek eğitim hakkının gerçekleĢtirilmesi açısından anlamlı değildir.5 Devlet bu hakkın gereği gibi yaĢanması için gerekli koĢulları sağlamakla yükümlüdür.

Devletlerin eğitim sistemine egemen olmaları ve bu sistemi kendi görüĢ ve ba-kıĢ açıları ile yönlendirmeye çalıĢmaları, bireylerin eğitim hakkının korunması soru-nunu ortaya çıkarmıĢtır. Biryandan bireylerin kendi rızalarından bile üstün görülen

2 OKÇU Davut, Eğitim Hakkı ve Tarihsel GeliĢimi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: IV, Sayı:I, Haziran, 2007, s.46.

3 AYHAN Halis, Eğitim Bilimine GiriĢ, ġule Yayınları, Ġstanbul, 1995. 4 OKÇU, s.48.

5 ALTUNYA Niyazi, Eğitim Hakkı, 75 Yılda Eğitim, Türkiye Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 1999, s.79.

(12)

temel eğitimi alma hakkı, bir yandan anne ve babaların çocuklarını kendi görüĢleri doğrultusunda yetiĢtirme isteği, bir yandan da devletin kendi siyasi düĢüncesini be-nimseyen nesiller yetiĢtirmek için eğitimi kontrol etme isteği, bütün bu talepler yüz-yılımızda eğitim hakkından doğan insan hakları problemlerinin ortaya çıkmasına se-bep olmuĢtur. ĠĢte bu çalıĢmamızda eğitim hakkının ulusal ve uluslararası yönü araĢ-tırılmıĢtır.

Eğitim hakkı, kendine özgü niteliklerinden dolayı birçok uluslararası belgede yerini bulmuĢtur. “Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi”nin 26. maddesi eğitim hakkına ayrılmıĢtır.

“Her şahsın eğitime hakkı vardır. Eğitim parasızdır, hiç olmazsa ilk ve

temel eğitim safhalarında böyle olmalıdır. İlk eğitim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikte açık olmalıdır.

Eğitim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürri-yetlere saygının kuvvetlenmesini istihdaf etmelidir. Bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörürlük ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim nev‟ini tercihen seçmek hakkını haizdirler.”6

BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde hazırlanan ve eğitim hakkının düzenlendiği bir diğer sözleĢmede “Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi”dir. Bu sözleĢme BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu‟nun 16 Aralık 1966 tarih ve 2200 A(XXI) sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılmıĢtır. SözleĢme 27. maddeye uygun olarak 3 Ocak 1976 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Bu sözleĢmenin 13. maddesi eğitim hakkına ayrılmıĢtır.

“1. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, herkese eğitim hakkı tanır. Eğitimin

6 ÜNAL ġeref, Temel Hak ve Özgürlükler ve Ġnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1997, s.7.

(13)

insan kişiliğinin ve onur duygusunun tam gelişmesine yönelik olmasını ve insan hakları ve temel özgürlüklere olan saygıyı güçlendirmesini sağlar. Ayrıca eği-timin herkesin özgür bir topluma etkin olarak katılmasına olanak sağladığını, tüm uluslararasında olduğu gibi, ırksal, etnik ve dinsel gruplar arasında anla-yış, hoşgörü ve dostluğu geliştirdiğini ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma etkinliklerini özendirdiğini de kabul eder.

2. Bu Sözleşmeye taraf devletler bu hakkı tam olarak gerçekleştirmek

amacıyla;

a- İlköğretimin zorunlu olmasını ve herkese ücretsiz sağlanmasını; b- Orta öğretimin, teknik ve mesleksel eğitim dahil, çeşitli biçimlerinin,

her önlem alınarak, özellikle ücretsiz eğitimin giderek yaygınlaştırılması yoluy-la herkese açık ve herkesçe görülebilir olmasını;

c- Yüksek öğrenimin, her uygun yolla ve özellikle ücretsiz eğitimin

gide-rek yaygınlaştırılmasıyla herkese becerisine göre eşit olarak açılmasını;

d- İlk öğrenimini tamamlayamamış ya da hiç görmemiş kişiler için temel

eğitimin olabildiğince özendirilmesi ya da güçlendirilmesini;

e- Her düzeyde, bir okul sisteminin geliştirilmesini, yeterli bir burs

sis-teminin kurulmasını ve eğitim personelinin maddi koşullarının giderek iyileşti-rilmesini kabul eder.

3. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, ana babaların ya da –kimi

durumlar-da- yasal vasilerin, Devlet tarafından kurulanların dışında Devletçe konmuş ya da onanmış belli eğitim ölçülerine uyan okullar seçme özgürlüklerine saygı göstermeyi ve çocuklarının kendi inançları doğrultusunda ahlak ve din eğitimi görmelerini sağlamayı üstlenir.

4. Bu maddenin hiçbir hükmü, her durumda bu maddenin 1. fıkrasında

öne sürülen ilkelerin gözetilmesi ve verilen eğitimin Devlet tarafından konacak belli ölçülere uygun düşmesi koşuluyla, birey ve kuruluşların eğitim kurumları kurma ve yönetme özgürlüğünü zedeleyici biçimde yorumlanamaz.”7

Yine eğitim hakkının düzenlendiği bir diğer sözleĢme “Çocuk Haklarına Dair

7 Türkiye SözleĢmeyi 15 Ağustos 2000 tarihinde imzalamıĢtır. SözleĢme henüz Türkiye Büyük Mil-let Meclisi ve CumhurbaĢkanı tarafından onaylamamıĢtır. SözleĢmenin tam metni için bkz: http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/83-93.pdf (E.T.06.05.2009)

(14)

Sözleşme”dir. BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu‟nun 20 Kasım 1989 tarih ve 44/25 sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılmıĢtır. 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiĢ olan bu sözleĢmenin 28 ve 29. maddeleri eğitim hakkına ayrılmıĢtır.

“Madde 28: 1. Taraf Devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve

bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle:

a) İlk öğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler;

b) Orta öğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de

olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılma-sı ve öğretimi parayapılma-sız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar:

c) Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretimi yetenekleri

doğrul-tusunda herkese açık hale getirirler;

d) Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar

için elde edilir hale getirirler;

e) Okullarda düzenli biçimde devamın sağlanması ve okulu terk etme

oranlarının düşürülmesi için önlem alırlar.

2. Taraf Devletler, okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı

say-gınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağ-lanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.

3. Taraf Devletler eğitim alanında, özellikle cehaletin ve okuma yazma

bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yön-temlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak ama-cıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, geliş-mekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle gözönünde tutulur.

Madde 29: 1. Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara

yöne-lik olmasını kabul ederler;

a) Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel

yetenekleri-nin mümkün olduğunca geliştirilmesi;

b) İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler

(15)

c) Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun

yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;

d) Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik,

ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar ara-sında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;

e) Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi,

2. Bu maddenin veya 28. maddenin hiçbir hükmü gerçek ve tüzel kişilerin

öğretim kurumları kurmak ve yönetmek özgürlüğüne, bu maddenin 1. fıkrasında belirtilen ilkelere saygı gösterilmesi ve bu kurumlarda yapılan eğitimin Devlet tarafından konulmuş olan asgari kurallara uygun olması koşuluyla, aykırı sayı-lacak biçimde yorumlanmayacaktır.”8

Uluslararası sözleĢmelerden, ortaya koyduğu denetleme sistemi ile ön plana çı-kan “Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi”(AĠHS)dir. Tezimizin birinci bölümü “Avru-pa Ġnsan Hakları SözleĢmesinde Eğitim Hakkı ve Özgürlüğü” baĢlığını taĢımaktadır. Bu bölümde Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan AĠHS‟nde eğitim hakkı, tüm yönleri ile ele alınmaya çalıĢılmıĢ ve bu sözleĢme ile kurulan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi(AĠHM)‟nin eğitim hakkına iliĢkin kararları ıĢığında değerlendirmeler yapılmıĢtır. Mahkeme kararları değerlendirilirken ülkemizden yapılan baĢvurular sonucunda verilen kararlara öncelik verilmiĢtir. Bölümün son kısmında ise AĠHS‟nde eğitim hakkına getirilen kısıtlamalar ve kısıtlama nedenlerine değinilmiĢtir.

Ġkinci bölümde „Türk Anayasa Hukuku‟nda Eğitim Hakkı ve Özgürlüğü‟ konusu incelenmiĢtir. Bu bölümde, eğitim hakkının ülkemizdeki tarihsel geliĢimine kısaca değinilmiĢ, günümüz anayasası olan 1982 Anayasası açısından tüm yönleri ile ele

8 Türkiye SözleĢmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıĢ ve 9 Aralık 1994 tarihinde itirazi kayıtla onaylamıĢtır. 4058 Sayılı Onay Kanunu 11 Aralık 1994 gün ve 22138 Sayılı Resmi Gazete‟de ya-yınlanmıĢtır. Türkiye‟nin koyduğu itirazi kayıt Ģöyledir: "Türkiye Cumhuriyeti BirleĢmiĢ Milletler Çocuk Hakları SözleĢmesinin 17., 29. ve 30. maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan AnlaĢması hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama ve uygulama hakkı-nı saklı tutmaktadır".

(16)

alınmaya çalıĢılmıĢtır. Eğitim hakkının tüm yönleri ile değerlendirilmesi için Anaya-sa tek baĢına yeterli olmamıĢ, konunun daha iyi anlaĢılabilmesi için eğitime iliĢkin en temel kanuni düzenleme olan “Milli Eğitim Temel Kanunu” baĢta olmak üzere yasal düzenlemelerde eğitime iliĢkin ortaya konulan temel ilkeler ele alınmıĢtır. Bölümün son kısmında ise yüksek yargı organlarının vermiĢ olduğu kararlardan eğitim hakkına iliĢkin olan bazılarının değerlendirilmesi yapılmıĢtır.

Tezimizi hazırlarken çalıĢmanın tamamında, yararlandığımız kaynaklardan doğrudan alıntılar yapmak yerine, tez yazım kuralları dahilinde kendi görüĢ ve dü-Ģüncelerimize de yer vererek ülkemizde ve uluslararası alanda eğitim hakkı konusun-da farklı bir bakıĢ açısı ortaya koymaya çalıĢtık.

Tez çalıĢmamın her aĢamasında desteğini esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Yavuz Atar‟a, manevi desteği ile her zaman yanımda olan eĢim ve aileme teĢekkürle-rimi sunarım.

(17)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE EĞĠTĠM HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ I. GENEL OLARAK

Günümüzde insan haklarının gerekliliği uygar toplumlar tarafından kabul edilmiĢtir. Ancak bugünkü Ģekli ile insan haklarının uluslararası düzeyde korunması-nın büyük bir geçmiĢi yoktur. Ġkinci dünya savaĢı ve sonrasında devletin de insan haklarını ihlal edebileceği; hatta kendi vatandaĢlarına, kimsenin hayal edemeyeceği muameleleri reva görebileceği gerçeği daha iyi anlaĢılmıĢtır. Bu gerçekle yüzleĢen ve yaĢananlardan dersler çıkaran uluslararası kuruluĢlar insan haklarını korumak için ulusal düzenlemeleri yeterli bulmayıp bu konuda uluslararası düzenlemeleri de yürür-lüğe koymuĢlardır.9

Ġnsan haklarının evrensel açıdan korunması için BirleĢmiĢ Milletler Topluluğu ve Avrupa Konseyi bir dizi uluslararası sözleĢme hazırlamıĢ ve bu sözleĢmeler imza-ya sunulmuĢtur. Zamanla, sırf bu sözleĢmelerin imza-yapılmıĢ olmasının insan haklarının korunması noktasında yetersiz kaldığı fark edilmiĢtir. Gerçektende uluslararası insan hakları düzenlemelerinin eksik kalan yanı, insan haklarını sıralayıp tanımasına rağ-men sözleĢmeleri imzalayan devletlerin bu haklara uygun davranıp davranamadığını denetleyen bir mekanizmadan mahrum olmasıdır. YaĢanan tecrübeler, bireye ait hak-ların bir sözleĢmeye yazılarak tanındığının beyan edilmesinin yeterli olmadığını gös-termiĢtir. Bu hakların tanınmasından daha da önemlisi, bu hakların çiğnenmesi halin-de ihlali sona erdirecek veya sonuçlarını ortadan kaldıracak tarafsız bir yapının bu-lunmasıdır.

Bu noktada harekete geçen Avrupa Konseyi, sözleĢmeyi imzalayan ülke

9 YAġAR Nuri, Avrupa Ġnsan Hakları Sisteminde ve Türk Hukukunda Eğitim Hakkı ve Özgür-lüğü, Doktora Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 1999, s.11.

(18)

daĢlarının bireysel baĢvuru hakkının tanındığı ve uluslararası alanda bir anlamda yar-gılama yapabilen bir sistem öngören AĠHS‟ni hazırlamıĢ ve bu sözleĢme ile de AĠHM‟ni kurmuĢtur.10 AĠHS ile insan haklarının korunması için bir yapı kurmaya çalıĢan düzenleyiciler, baĢından beri bu düĢünce ile hareket etmiĢler ve o güne kadar imzalanan uluslararası insan hakları sözleĢmelerinden farklı olarak vazettiği hakların korunmasına yönelik uluslararası yargısal denetim mekanizmaları öngören ilk ulusla-rarası düzenlemeyi ortaya koymuĢlardır.11

AĠHS yürürlüğe girdiği 1953 yılından bu yana değiĢen Ģartlara uyum sağla-mak ve yeni hakları garanti altına alsağla-mak için ek protokoller yoluyla kapsamlı olarak değiĢtirilmiĢtir. SözleĢmedeki en önemli ve köklü değiĢiklik 11 Nolu Protokolün kabul edilmesiyle gerçekleĢmiĢtir. 1998 yılında yürürlüğü giren 11 Nolu Protokol, AĠHS‟nin diğer insan hakları sözleĢmelerine göre en önemli farkı olan uygulama mekanizmasını yeniden düzenlemiĢtir. En son olarak 13 Mayıs 2004 tarihinde hazır-lanan ve imza süreci devam eden 14 Nolu Protokol ile yapılan değiĢiklikler ise,12 11 Nolu Protokol ile kurulan sisteme sadık kalarak denetim sisteminin daha etkin çalıĢ-ması için yeni düzenlemeler getirmektedir.13

Günümüzde AĠHM Komiteler, Daireler, Büyük daire ve Genel Kurul Ģeklinde örgütlenmiĢtir. Komiteler 3 hakimden, Daireler 7 hakimden, Büyük Daire 17 hakim-den, tüm üyelerin katılımı ile de genel kurul oluĢmaktadır.14

10 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: AĠHM(Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi), Avrupa Ġnsan

Hak-ları Mahkemesinin tarihçesi, Örgütlenmesi ve Usulü, “COUR EUROPÉENNE DES DROITS DE L.HOMME EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS”

http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/A9234A97-6F9E-426F-9ADD-648C3C3664F5/0/TUR_Infodoc.pdf (E.T:07.05.2009)

11 ÇAĞIRAN Mehmet Emin, Uluslararası Alanda Ġnsan Hakları, Platin Yay, Ankara, 2006, s.211. 12 14 Nolu Protokol ile AĠHM yargılama sisteminde yapılan değiĢiklikler için bakırız: BĠLĠR Faruk,

Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin Yapısı ve 14 Nolu Protokol, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD), 2006, Cilt 55, Sayı1,135-156.

13 ÇAĞIRAN, s.190. 14 ÇAĞIRAN, s.220.

(19)

Günümüzde AĠHS ile getirilen sistemin iĢleyiĢinde iki türlü baĢvuru yolu kabul edilmiĢtir. Ġlki 33. maddede düzenlenen Ģekli ile devletlerarası baĢvuru yoludur. Bu maddeye göre sözleĢmeye taraf devletlerden biri yine sözleĢmenin tarafı olan diğer bir devletin sözleĢme ile garanti altına alınan insan hakkını ihlal ettiği düĢüncesinde ise, bu iddialarını komisyona götürme hakkı bulunmaktadır. Bireysel baĢvuru yolu ise sözleĢmenin 34. maddesinde düzenlenmiĢtir ve bu gün AĠHS‟nin en önemli unsu-ru haline gelmiĢtir.

AĠHS‟nin 34. maddesinde açıklandığı üzere bireysel baĢvuruda bulunabilecek-ler gerçek kiĢibulunabilecek-ler, hükümet dıĢı kuruluĢlar ve kiĢi guruplarıdır. Gerçek kiĢibulunabilecek-ler ifadesi mahkumiyet, akıl hastalığı veya yaĢ küçüklüğü gibi kısıtlamalarla sınırlandırılmadan tüm gerçek kiĢileri kapsamaktadır. Hükümet dıĢı kuruluĢlar tanımına ise sendikalar, siyasi partiler, dermekler ve Ģirketler gibi devletle bağlantısı olmayan kuruluĢlar gir-mektedir. KiĢi gurupları ise tüzel kiĢiliğe kavuĢamamıĢ ancak ortak menfaatinin ihlal edildiği düĢüncesinde olan topluluklardır.

Bireysel baĢvuruda bulunabilmek için ön Ģart, SözleĢmede düzenlenmiĢ bir hakkın ihlal edilmiĢ olmasından dolayı mağdur olmaktır. Ayrıca iç hukuk yollarının tüketilmiĢ olması ve iç hukuk yolları tüketildikten sonra 6 ay içerisinde baĢvurulmuĢ olması, baĢvurunun kabul edilmesi için aranan Ģartlardandır. Yapılan baĢvurunun gerekli Ģartları taĢıdığının anlaĢılması üzerine kabul edilebilirlik kararı verilir ve baĢ-vurunun yargılama süreci baĢlar. Mahkeme yargılama safhasında gerekli incelemeleri yaparak karar verebileceği gibi; dostane çözüm yoluyla tarafların uzlaĢmasını da sağ-layabilir.(AĠHS m.34-43)

Daire tarafından verilmiĢ olan karar, taraflardan birinin üç aylık süre içerisin-de talepte bulunması haliniçerisin-de Büyük Daireye göniçerisin-derilebilir. Büyük daireiçerisin-de, beĢ ha-kimden oluĢacak bir kurul, sözleĢmenin 43. maddesinin 2. fıkrasında bulunan Ģartla-rın varlığı halinde davanın Büyük Daire tarafından incelenmesine karar verir. Ġnce-lemeye karar vermek için aranan koĢul; SözleĢme ve protokollerin yorumuna yada uygulamasına iliĢkin ciddi bir sorunun varlığı veya ihlal konusu meselenin, genel

(20)

nitelikte ciddi bir konu teĢkil etmesidir.(AĠHS m.43) Büyük Dairenin vermiĢ olduğu karar kesindir.(AĠHS m.44. f.1)

Davanın büyük daire tarafından karar bağlanması, tarafların üç aylık süre içe-risinde Büyük Daireye gönderilmesi için baĢvurmaması veya tarafların davayı Büyük Daireye göndermeyeceklerine iliĢkin beyanda bulunmaları üzerine karar kesinleĢecek ve mahkeme tarafından yayınlanacaktır.(AĠHS m.44. f.2,3)

Mahkeme davanın sonucunda taraf devletin SözleĢmeyi ihlal ettiğine hük-metmiĢse mağdurun zararlarını karĢılamak için uygun bir tazminata da hükmedebilir. Ġlgili devlet, SözleĢme gereğince, hükmedilen tazminatı ödemek ve Mahkemenin tespit ettiği ihlale son vermek için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Mahkeme kararlarının genel olarak sadece ilgili tarafları bağladığı düĢünülse de SözleĢmeyi ihlal ettiği tespit edilen devlet, bu ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak için gerekli tedbirleri almakla da mükelleftir.15

AĠHM kararlarının ülkemiz hukuku açısından önemini kavrayabilmek için AĠHM kararlarının Türk Hukukundaki yerinede değinmek gerekir. 1982 Anayasası-nın 90. maddesinin 5 fıkrası, milletlerarası andlaĢmaların iç hukuktaki yerini: “Usu-lüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.” Ģek-linde düzenlemiĢtir. Aynı maddede milletlerarası andlaĢmaların Anayasa Mahkeme-sinin denetiminin dıĢında tutulmuĢ olması, kanunlarla milletlerarası andlaĢmaların iç hukuktaki yerleri açısından milletlerarası antlaĢmalara üstünlük tanındığı Ģeklinde yorumlanmamalıdır. TBMM‟nin çıkaracağı kanunlarla milletlerarası antlaĢmalara aykırı düzenlemeler yapması veya onları yürürlükten kaldırması mümkündür. Dokt-rinde karĢıt görüĢler bulunsa da anayasa maddesinden de anlaĢılacağı üzere milletle-rarası antlaĢmaların kanunlarla eĢit olduğunu kabul etmek gerekir.16

15 ÇAĞIRAN, s.232.

(21)

Ülkemizde anayasa hukukçularının birçoğu tarafından AĠHS‟nin niteliği ge-reği özel bir durumunun olduğu ve kanunların üzerinde tutulması gerektiği savunul-maktadır. Bu görüĢü savunanlara göre AĠHS‟nin üstünlüğü kabul edilme biçiminden ziyade, sözleĢmenin konusundan doğmaktadır. 1982 Anayasasının “Temel Hak ve Özgürlüklerin kullanılmasının durdurulması”nı düzenleyen 15. maddesinde “Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.” denilmektedir. Bu hükümden yola çıkan Atar‟a göre: “ Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde bile temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının tamamen veya kısmen durdurulmasına ancak „milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla‟ izin verildiğine göre, bunun normal zamanlarda evleviyetle geçerli olması gerekir.… Burada temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması söz konusu olduğuna göre, milletle-rarası hukuktan doğan yükümlülükler değimini, insan hakları sözleşmeleriyle taah-hüt edilen yükümlülükler olarak anlamak gerekir. Bu çerçevede Türkiye‟nin kabul ettiği insan hakları sözleşmelerinin taraf devletlere getirdiği yükümlülükler, iç hu-kukta hak ve hürriyetler sınırlanırken tıpkı anayasa hükümleri gibi dikkate alınacak-tır.”17

Anayasa Mahkemesi insan hakları ile iliĢkisi olan davalarda vermiĢ olduğu bazı kararlarında AĠHS‟nin hükümlerine atıflar yapmaktadır. Ancak Ģimdiye kadar sadece AĠHS‟ne dayanarak karar vermemiĢtir. VermiĢ olduğu kararlarda AĠHS Hü-kümlerini destek ölçü norm olarak kabul etmiĢtir. Anayasa Mahkemesinin bu tavrın-dan da yola çıkarak AĠHS‟ni ve AĠHM kararlarının yasa koyucuları bağlayan, onlara yön veren “anayasa üstü” olmamakla birlikte “yasa üstü” kurallar ve kararlar olduğu söylenebilir.18 2004 yılında Anayasanın 90. maddesinin 5. fıkrasına eklenen ek cümle

17 ATAR(2009), s.359.

18 FENDĠOĞLU H.Tahsin, Uluslar arası Ġnsan Hakları Belgelerinin Uygulanmasında „Bağımsız Ölçü Norm‟ veya „Destek Ölçü Norm‟ Sorunu, Anayasa Yargısı 17, Ankara 2000, s.381. http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/anayargi/fendoglu.pdf (E.T: 15.09.2009)

(22)

ile temel hak ve özgürlüklere iliĢkin uluslararası sözleĢmelerle kanunların karĢı kar-Ģıya gelmesi durumunda uluslararası sözleĢme hükümlerinin esas alınacağı düzen-lenmiĢtir. Getirilen bu düzenleme AĠHS ve AĠHM kararlarının iç hukuktaki yerine iliĢkin yukarıdaki görüĢü destekler niteliktedir.

II. AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠNDE EĞĠTĠM HAKKI-NIN KAPSAMI

Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi 4 Kasım 1950'de Roma'da imzalanmıĢ ve 59. maddeye uygun olarak 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Türkiye Söz-leĢme'yi 4 Kasım 1950 tarihinde imzalamıĢ ve 10 Mart 1954 tarihinde itirazı kayıtla onaylamıĢtır.

AĠHS incelendiğinde eğitim hakkı gibi önemli ve korunmaya muhtaç bir hak-kın neden ana sözleĢmede değilde ek protokol ile düzenlendiği sorusu akla gelmekte-dir. Ana sözleĢmenin hazırlanması sırasında eğitim hakkı, oldukça sıcak tartıĢmaların ortaya çıkmasına neden olmuĢ, eğitim hakkının içeriğine iliĢkin ortaya atılan farklı görüĢler, bu hakkın korunmasına iliĢkin düzenlemeyi ek protokolün hazırlandığı za-mana kadar ertelemiĢtir. Eğitim hakkının düzenlendiği 1 Nolu Ek Protokol, 6 Mayıs 1952 tarihinde imzaya açılmıĢ, 19 Mart 1954 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Bu hakka iliĢkin olarak tam anlamı ile bir mutabakat sağlanamadığından bazı ülkeler çekince ve bildirimlerde bulunmuĢlardır.19 Türkiye‟de çekince koyan ülkeler arasındadır. Türkiye‟nin çekincesi Ģöyledir: “İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Söz-leşmesine Ek Protokolün ikinci maddesi 3 Mart 1924 tarihi ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanununun hükümlerini ihlal etmez."

AĠHS‟nin Ek 1 Nolu Protokol‟ün 2. maddesinde eğitim hakkı koruma altına alınmıĢtır. Ancak giriĢ bölümünde bahsettiğimiz diğer sözleĢmelerin aksine, detaya girmeden genel hatlarına değinmekle yetirmiĢtir. Madde metni Ģöyledir:

“ Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğ-retim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu

19 YASAR, s.48.

(23)

eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkına saygı gösterir.”20

1 Nolu Ek Protokol‟ün 2. maddesinin birinci cümlesine bakıldığında kesin bir ifade taĢıdığı görülmektedir. SözleĢme hazırlayıcıları maddeyi bu Ģekilde düzenleye-rek eğitim hakkının modern toplum açısından ne kadar önemli olduğunu da vurgula-mak istemiĢlerdir. Bu cümle anlam itibariyle insanlar arasında hiçbir ayrım gözetil-meksizin eğitim hakkının tanınmasının ve uygulanmasının gereğini belirtmektedir. Ancak bu hakkı sınırlandırılamaz olarak kabul etmek, bir takım ilkelerden yoksun bırakmak, eğitim sisteminde kaosa yol açabilir. Bu nedenle eğitim hakkı sağlanırken çeĢitli düzenlemelere ihtiyaç duyulmuĢtur.21

Maddenin ikinci cümlesi incelendiğinde “Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde,” diyerek; gerçekte eğitim hakkının gerçekleĢmesi için asıl görevin devlete düĢtüğünü ve devletin bazı yükümlülükleri yerine getirmeden eğitim hakkından bahsedilemeyeceği anlatılmak istenmiĢtir. Ger-çektende eğitimin tüm ülke genelinde eĢitliğe uygun Ģekilde sağlanması bireylerin tek baĢına gerçekleĢtiremeyecekleri kadar zor bir durumdur. Bu, birçok bireyin karĢıla-yamayacağı kadar mali külfeti olan bir iĢtir. Ayrıca sırf mali kaynağın temini de ye-terli olmayıp eğitimin sağlanması için bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu noktadan hareketle eğitimi sağlamak ve organize etmek devletin önde gelen ödevleri arasında-dır.

Maddenin devamında devletin bu ödevini ifa ederken dikkat etmesi gereken en önemli hususa değinerek; eğitim hizmeti ifa edilirken anne ve babanın dini ve felsefi inancına göre eğitim verme hakkına saygı gösterilmesinin gerekliliği düzen-lenmiĢtir. Gerçektende her bireyin farklı anlayıĢ ve inanç yapısına sahip olduğu aĢi-kardır. Aynı din ve inanç yapısını benimseyen insanlar arasında bile birçok

20 AĠHS‟nin tam metni için bkz: Ġnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına iliĢkin SözleĢme (ile Ek Protokoller), http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/3BAA147F-29C9-48CE-AF64-FB85A86B2433/0/TurkishTurc.pdf, (E.T:08.05.2009)

(24)

lar görülmektedir. Ġslam dinindeki mezhep ve tarikat ayrımları bu farklılıkların en açık örneklerindendir. Belli bir inanç yapısını benimseyen ebeveynler çocuklarının da bu doğrultuda yetiĢmesini istemektedirler. ĠĢte sözleĢmenin bu cümlesinde, ailenin bu talebinin savunulması gereken bir insan hakkı olduğundan yola çıkarak, bu hakkı koruma altına almıĢtır.

AĠHS‟nin eğitim hakkını ilgilendiren bir diğer maddesi 9. maddesidir. Bu maddede düĢünce, vicdan ve din özgürlüğü düzenlenmiĢtir. Düzenlemenin konumu-zu ilgilendiren yönü; dini eğitim ve öğretim hakkını koruma altına almıĢ olmasıdır. Maddede:

“1.Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç

değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğ-retim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu dü-zenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korun-ması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.”

AĢağıda (Protokolün 2. maddesi ile AĠHS diğer maddeleri arasındaki iliĢki) baĢlığı altında ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz gibi, AĠHM içtihatlarında, eğitim hak-kı değerlendirilirken sözleĢmenin tümü ile, özellikle 8,9,10. maddeleri ile birlikte değerlendirilmesinin gerekli olduğu vurgulanmıĢtır. Gerçektende din özgürlüğü yö-nünden SözleĢmenin 9. maddesi ile 1 Nolu Ek Protokolün 2. maddesi arasında sıkı bir iliĢki vardır.

Bu iki maddeyi birlikte değerlendirdiğimizde AĠHS kiĢilere ve topluluklara dini inanç ve düĢüncelerini öğrenme ve öğretme özgürlüğünün yanında devlete eği-tim faaliyetlerini düzenlerken bireyin ve anne babanın dini inanç ve düĢüncelerine saygı göstermesi ve bu farklı inanç yapısına uygun bir eğitim sistemi kurmasını dü-zenlemiĢtir. Aynı dini inanıĢı benimseyen kiĢiler arasında bile düĢünce 21 YAġAR, s.56.

(25)

nın bulunması, kolektif bir eylem olan eğitim faaliyetinde bu ilkenin nasıl gerçekleĢ-tirileceği sorununu ortaya çıkarmaktadır.

Eğitim hakkı gibi kapsamlı bir konunun sözleĢme metninde diğer uluslararası belgelere göre kısa sayılabilecek bir Ģekilde genel ifadelerle düzenlenmiĢ olması bu SözleĢme‟nin yorumunu yapacak olan Mahkeme‟ye daha geniĢ bir hareket alanı sağ-lamakla birlikte bu konuda genel ilkelerin oluĢması için daha fazla bir yük yüklediği söylenebilir. Bu nedenle konuya iliĢkin mahkeme kararları daha bir önem taĢımakta-dır.

A. 1 Nolu Ek Protokolün 2. Maddesi ile AĠHS‟nin Diğer Maddeleri Ara-sındaki ĠliĢki

AĠHM‟nin eğitim hakkına yönelik vermiĢ olduğu 23 Temmuz 1968 tarihli “Belçika Eğitim Dili ” davasında 1 Nolu Protokolün 2. maddesinin yorumuna iliĢkin temel ilkeleri ortaya koymuĢ ve daha sonraki içtihatlarında bu görüĢünü tekrarlamıĢ-tır. AĠHM göre : “Sözleşme‟nin hükümleri ile Protokol bir bütün olarak okunmalı-dır....Yine buna göre, 2. Madde‟nin iki cümlesi birbirleri ile ve aynı zamanda özellik-le AİHS‟nin 8, 9 ve 10. Maddeözellik-leri iözellik-le bağlantılı olarak okunmalıdır. 22 Gerçektende

eğitim hakkını güvence altına alan SözleĢmenin 1 Nolu Ek Protokol‟ün 2. maddesini tek baĢına ele aldığımız zaman, maddenin ilk cümlesinde eğitim hakkının mutlaklı-ğını vurgulamakta ve ikinci cümlesinde de ana babanın bu eğitimi kendi dini ve fel-sefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkını güvence altına almaktadır. Bunun dıĢında bir korumaya yer vermemektedir.

Eğitim hakkının düzenlendiği maddenin bu Ģekli ile bir yorumu yapıldığı za-man, sözleĢmeyi imzalayan ülkelerin amaçlarını gerçekleĢtirmeden uzak, hakkın tam anlamıyla korunamayacağı bir durum ortaya çıkacaktır. Bu tehlikeyi gören AĠHM konuya iliĢkin ilk içtihadında ve devam eden diğer kararlarında eğitim hakkının diğer tüm maddelerle birlikte bir bütün olarak ve özellikle 8. (Özel Hayatın ve Aile

22 DOĞRU Osman, Ġnsan Hakları Kararları Derlemesi, Belçika‟da Eğitim Dili Davası, 23.7.1968, Seri A, No:6, Ġstanbul Barosu Yayını, Cilt 1, Ġstanbul, 1998. s.45.

(26)

tının Korunması), 9.(DüĢünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü) ve 10.(Ġfade Özgürlüğü) maddeleri ile bağlantılı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıĢtır.

Eğitim hakkının çok faktörlü oluĢu böyle bir okumayı zorunlu kılmıĢtır. Zira eğitim hakkı tek baĢına bireyi ilgilendirmekle beraber bu hakkı sağlayacak olan dev-leti, belli bir öğretiyi savunan ve yaymaya çalıĢan dini cemaat ve toplulukları, kendi dini ve felsefi inançlarına göre çocuklarını eğitmeye çalıĢan aileleri hatta eğitimi sağ-layan elamanları yani öğreticileri de ilgilendirmektedir. Bu faktörlerin çıkarlarının birbiri ile kesiĢtiği noktada eğitim hakkının ihlalleri veya ihlal edildiğine iliĢkin Ģika-yetler ortaya çıkmakta ve mahkeme tarafından Ģikayet değerlendirilirken birden fazla maddenin yorumundan yola çıkarak karar verilmektedir.

Mevcut durum karĢısında konuya iliĢkin AĠHM kararları daha da bir önem taĢır hale gelmiĢtir. “Madde nasıl uygulanacak? Sınırlamalar kabul edilecek mi? Diğer haklarla nasıl bir bağlantı kurulacak?” Gibi sorular, cevabını konuya iliĢkin AĠHM kararlarında bulmuĢtur.

B. AĠHM Kararları IĢığında Eğitim Hakkının Unsurları 1. Fırsat EĢitliği

Eğitim, hakkının düzenlendiği 1 Nolu Ek Protokol‟ün 2. maddesinin 1. cümle-sinin mahkeme tarafından yapılan yorumuna göre bu madde, sözleĢmeye taraf olan devlete birtakım yükümlülükler getirilmektedir. AĠHM : “1 No'lu Ek Protokol'ün 2. maddesinin ilk cümlesinde öngörüldüğü şekliyle eğitim hakkı, Sözleşmeci Devletlerin yargı yetkisi altında bulunan herkese “mevcut belirli eğitim kurumlarına giriş hakkı” tanımaktadır, fakat bu kurumlara girilmesi, eğitim hakkının sadece bir kısmını teşkil etmektedir. Bu hakkın “faydalı etkiler doğurabilmesi için, özellikle hak sahibinin, gördüğü eğitimden yarar sağlayabilecek olanağa sahip olması gerekmektedir, başka bir deyişle birey, her Devlette şu ya da bu şekilde yürürlükte olan yasalara uygun olarak, tamamladığı eğitimin resmi makamlarca tanınması hakkına sahip olmalıdır

(27)

… Aynı şekilde “hiç kimse...” ifadesi, eğitim hakkının kullanılmasında tüm vatandaş-lara eşit muamele edilmesi ilkesini zımnen içermektedir.”23 Bu karara göre eğitim hakkından bahsedildiğinde, devletin mevcut eğitim kurumlarına hiçbir ayrım yapma-dan vatandaĢlarını kabul etme yükümlülüğünün yanında; bireyin tamamlamıĢ olduğu eğitimin devlet tarafından tanınmasını ve bu eğitimden bireyin çıkar sağlamasına izin verilmesini talep etme hakkının da bulunduğu anlaĢılmaktadır.

Devlet hiçbir ayrım yapmadan tüm vatandaĢlarına eğitim hakkını sağlamalıdır. Devletin bu yükümlülükleri yerine getirirken birtakım kurallar koyması ve düzenle-meler yapması kaçınılmazdır. Bu kural ve düzenledüzenle-melerin söz konusu hakkın özünü zedeleyecek ve etkinliğinden yoksun bırakacak seviyeye ulaĢmaması gerekir. AĠHM Konuya iliĢkin olarak : “Önemine rağmen bu hak mutlak değildir; “doğası gereği Devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğinden,” zımnen kabul edilen bazı kısıtlamalara tabi olabilir. … Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, diğerlerinin yanı sıra toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre zaman ve mekanda değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla ulusal makamlar bu konuda belli bir takdir payından yararlanmaktadırlar; fakat Sözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığı hakkında nihai karar vermek son kertede Mahke-me‟ye aittir.24

Eğitim hakkının toplum için gerekliliği ve tüm vatandaĢları kapsayacak Ģekilde sağlama ödevi, devlete “zorunlu eğitim” getirme hakkını tanımaktadır. Yine bu ilke-lerden hareketle bu zorunlu eğitimin parasız olması gerekmektedir. Ekonomik koĢul-lar ele alındığında eğitimin paralı olması durumunda bu hak mutlak okoĢul-larak gerçekleĢ-tirilemeyecektir.25 Eğitim faaliyetinin insan hayatı boyunca devam edebileceği düĢü-nülürse devletin hangi aĢamaya kadar eğitimi parasız olarak vermeye devam edeceği sorusu akla gelebilir. Her ülke kendi koĢullarına göre bu durumu düzenlemekte ve

23 Leyla ġahin Türkiye, Büyük Daire Kararı, 44774/98 BaĢvuru nolu, 10 Kasım 2005 tarihli, http://www.inhak-bb.adalet.gov.tr/aihm/karar/leylasahin.doc (E.T: 02.08.2009) P.152.

24 Leyla ġahin Türkiye, Büyük Daire Kararı P. 154. 25 YAġAR, s.57.

(28)

gelecek nesillerin eğitimli olabilmesi için kaynaklarını bu yönde kullanmak için çaba sarf etmektedir. Uygulamadaki genel kabul, ilk eğitimin parasız olması lise ve mes-lek okullarının ve yüksek öğretiminde yine devlet tarafından desteklenmesidir.

Ülkemizde ilk ve orta öğretim devlet okullarında parasızdır. Üniversitede öğ-rencilerden harç adı altında bir bedel alınsa da eğitim maliyetleri göz önüne alındı-ğında bu alınan bedelin eğitim maliyetini karĢılamaktan çok uzak olduğu da bir ger-çektir.

2. Bireyin ve Anne Babanın Dini Ġnançlarına Saygı

Din ve vicdan özgürlüğünün bireyin kendi iç dünyasında yaĢadığı bir içsel alanı olmakla birlikte, dini inançlarını açığa vurma, toplu olarak ibadet yapma, dini inançlarını ifade etme gibi dıĢsal bir alanı da mevcuttur. Din ve inanç özgürlüğünün içsel alanına devlet veya baĢka bir güç istesede müdahale edemez. Birey, yaradılıĢ gereği kendi iç dünyasında sonsuz bir inanç özgürlüğüne sahiptir. Asıl sorun inancın dıĢavurumunda ortaya çıkmaktadır. Bireyler içsel alandakini dıĢa vurmaya, baĢka bir değiĢle inandıkları gibi yaĢamaya baĢladıklarında toplumu ilgilendiren bir etkinliğe dönüĢmekte ve diğer bireylerin özgürlüklerini korumak için düzenlenmesi gerekmek-tedir. Düzenleme bir anlamda o özgürlüğün toplumda anlam kazanmasına, ifa edil-mesine getirilen bir kısıtlama demektir.26 Din ve vicdan özgürlüğünün gereği gibi yaĢanabilmesi için bu düzenlemelerin toplumsal düzeni bozmayacak yeterlilikte, hakkın özüne de dokunmayacak sınırlılıkta olması gereklidir.

Bu konuya iliĢkin AĠHM‟nin vermiĢ olduğu kararlardan biride “Hasan ve Ey-lem Zengin Türkiye” kararıdır. Türkiye‟de Alevilik inancını benimseyen bir aile, çocuklarına zorunlu din eğitiminin verilmesini Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne taĢımıĢ, mahkeme 09 Ekim 2007 tarihli kararında konuya iliĢkin Ģu temel esasları ortaya koymuĢtur.

Mahkeme öncelikle yukarıda değindiğimiz gibi AĠHS‟nin 1 Nolu Protokolün 2.

(29)

maddesi ile diğer maddeleri arasındaki iliĢkiye dikkat çekmiĢtir. “ 1 No.‟lu Proto-kol‟ün 2. maddesinin genel yorumuna ilişkin olarak, AİHM, içtihadındaki temel ilke-leri ortaya koymuştur… 1 No.‟lu Protokol‟ün 2. maddesinde yer alan iki cümle, sa-dece birbirlerinin ışığında değil; aynı zamanda, özellikle AİHS‟nin 8, 9 ve 10. mad-deleri ışığında okunmalıdır.”27

Mahkeme, kararın devamında eğitimde çoğulculuğu sağlamanın devletin bir görevi olduğunu vurgulamıĢtır. “Ebeveynlerin dini ve felsefi inançlarına saygı göste-rilmesi hakkı bu temel hakka aşılanmıştır. Birinci cümle, Devlet eğitimi ile özel eği-tim arasında, ikinci cümleden daha fazla ayırım getirmemektedir. Özetle, 2. madde-nin ikinci cümlesi, eğitimde çoğulculuk imkanını (söz konusu imkan, AİHS kapsamın-da “demokratik toplum”un korunması için gereklidir.) korumayı amaçlamaktadır. Modern Devletin yetkileri göz önüne alındığında, bu amaç her şeyden önce Devlet öğretimi aracılığıyla gerçekleştirilmelidir.”28

Mahkemenin kararında ortaya koyduğu bir diğer ilke 1 Nolu Protokol‟ün 2. maddesinde düzenlenen anne babanın dini inanç ve düĢüncelerine saygı ilkesinin sadece dini eğitim ve din dersleri ile sınırlı tutulamayacağını ve bu ilkenin tüm ders-leri kapsadığı hususudur. Yine bu kararda maddeden anlaĢılması gereken anlamı Ģu Ģekilde belirtmiĢtir: “Bu madde, Devlet‟in, devlet eğitim programının tamamı boyun-ca, ebeveynlerin, ister dini ister felsefi olsun, inançlarına saygı göstermesini gerekti-rir… Bu vazifenin kapsamı geniştir. Zira sadece eğitimin içeriği ve sağlanma şekliyle sınırlı değildir. Aynı zamanda, Devlet tarafından üstlenilen tüm “görevler”in icra edilmesini kapsamaktadır. “Saygı göstermek” fiili, “kabul etmek” veya “göz önünde bulundurmak”tan daha fazla bir anlam taşımaktadır. Doğrudan negatif bir taahhü-dün yanı sıra Devlet‟e ilişkin pozitif bir yükümlülük de içermektedir. “İnançlar” söz-cüğü, tek başına ele alındığında, “fikirler” ve “düşünceler” sözcükleriyle eş anlamlı değildir. Belli ölçüde ikna gücü, ciddiyet, uyum ve öneme sahip görüşleri ifade

27 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, 1448/04 baĢvuru nolu, 9 Ekim 2007 tarihli P.47. http://www.inhak-bb.adalet.gov.tr/aihm/karar/hasanveeylemzengin.doc, (E.T:20.07.2009) 28 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, P. 48.

(30)

mektedir.”29

Bu noktaya kadar ebeveynlerin eğitim ve öğretim faaliyeti esnasında devletin dini ve felsefi inanıĢlarına saygı gösterilmesinin isteme hakkının bulunduğunu eğitim hakkını kullanmak ve eğitim hakkından yararlanmak konusunda ilk söz sahibinin anne ve baba olduğu anlaĢılmaktadır. Bu noktada, her bireye göre farklılık gösterebi-lecek inanç gibi bireysel bir konu ile eğitim gibi kolektif bir durumun nasıl dengeli bir Ģekilde düzenlenebileceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Mahkemenin bu konudaki görüĢünü Ģu Ģekilde açıklamaktadır: “Müfredatın düzenlenmesi ve planlanması ilk olarak Taraf Devletlerin yetkileri dahilinde bulunmaktadır. Bu durum temelde amaca uygunluk konularına ilişkindir. Bu konularda hüküm vermek AİHM‟ye düşmez ve çözüm ülke ve döneme göre değişiklik gösterebilir… Devletlerin, devlet okullarında, verilen öğretim aracılığıyla doğrudan veya dolaylı olarak dini veya felsefi türde ob-jektif bilgi vermesini engellemez. Ebeveynlerin dahi bu öğretim veya eğitimin okul müfredatında yer almasına itiraz etmelerine izin vermez. Zira aksi halde tüm kurum-sallaşmış öğretim uygulanamaz hale gelme riski ile karşılaşır.”30

AĠHM okullarda verilen birçok dersin az yada çok felsefi bir boyutunun olabi-leceğini bunun engellemenin imkansız bir durum olduğuna değinmiĢtir. “Okulda öğretilen pek çok dersin, az veya çok ölçüde, felsefi bir yön veya sonuç içermemesi çok zor bir ihtimaldir. Felsefi, kozmolojik veya ahlaka ilişkin her soruya bir cevabı olan veya olabilen çok geniş bir dogmatik ve ahlaki varlık oluşturan dinlerin varlığı dikkate alındığında aynı durum dini eğilimler için de geçerlidir.”31 Din eğitimine iliĢkin görüĢünü ise Ģu Ģekilde açıklamıĢtır. “…Devlet‟in eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, öğrencilerin, yersiz bir din benim-setme uğraşından uzak, sakin bir ortamda, dinle ilgili olarak eleştirel bir bakış oluş-turmalarını sağlayacak şekilde müfredatta yer alan bilgilerin nesnel, eleştirel ve ço-ğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi gerektiğine işaret etmektedir. …

29 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, P. 49. 30 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, P. 50. 31 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, P. 51.

(31)

let‟in ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı gösterilmemesi olarak değerlen-dirilebilecek tek yönlü koşullandırma (indoctrination) hedefi gütmesi yasaklanmıştır. Aşılmaması gereken sınır, budur. Mahkeme, çoğulcu demokratik bir toplumda Dev-let‟in çeşitli din, inanç ve düşüncelere karşı tarafsız ve yansız olma ödevinin, dini inançların veya bunların sergilenme yöntemlerinin meşruluğuna ilişkin olarak Devlet tarafından yapılacak herhangi bir değerlendirme ile uyuşmadığını her zaman vurgu-lamış olduğunu hatırlatır.”32

Sonuç olarak mahkeme Türkiye‟de okullarda zorunlu olarak okutulan din dersinin içerik itibariyle AĠHS‟nin Ek 1 Nolu Protokol‟ün 2. maddesinin ihlal edildi-ği sonucuna varmıĢtır. Kararda devlet okullarında din eedildi-ğitimi verilebileceedildi-ği ancak bu eğitimin devlet tarafından bir görüĢün dayatılması Ģeklinde, belli bir düĢünceyi be-nimsetmeye çalıĢacak nitelikte olamayacağı, öğrenciye sağlıklı bir değerlendirme yapabilme imkanını sunacak Ģekilde, objektif ve eleĢtirel bir bakıĢ açısı ile dini bilgi-lerin sunulmasının gerekliliği vurgulanmıĢtır.

Kararda belirtildiği Ģekilde devletin dini eğitime karĢı tarafsız ve objektif bir tavır takınması durumunda, anne ve babanın savunduğu dini inanç veya felsefi dü-Ģüncenin çocuğuna nasıl öğreteceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Bazı Avrupa ülkele-rinde bu sorunu aĢmak için tatil günlerinin dıĢında bir zaman, çocuklara din eğitimi zamanı olarak ayrılmakta ve anne ve babanın dilediği bir dini kurumda çocuğun din eğitimi almasına olanak sağlanmaktadır.33

Fransa‟da devlet okullarında çarĢamba günleri öğleden sonra, çocuğun din eğitimi alması için ayrılmıĢ bir zaman dilimidir. Belçika‟da eğitim kurumları, kurslar açmak serbesttir. Devlet bu eğitim kurumlarını desteklemek veya tanımak için bazı koĢulları taĢımasını isteyebilir. Bunlar genelde müfredata iliĢkin olmayıp öğretim

32 Hasan ve Eylem Zengin Türkiye Kararı, P. 52,53.

33 AYDIN Mehmet Zeki, Belçika‟da Ġlk ve Ortaöğretimde Din ve Ahlak Öğretimi, Cumhuriyet Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: VII / 1, s.86.

(32)

kurumunun fiziki koĢullarına iliĢkin Ģartlardır. Belçika‟da yaygın olan Katolik inan-cını öğreten kilise okullarının vermiĢ olduğu eğitim devlet tarafından desteklenmekte ve tanınmaktadır. Devlet okullarında ise din eğitimi zorunludur. Öğrenciye ve veliye öğretim yılı baĢında hangi dini inancın eğitimini almak istediği sorulmakta; hatta Hıristiyan mezhep farklılıkları gözetilerek o dinin uzmanları tarafından haftada iki saat din dersi verilmektedir. Hiçbir dine bağlı olmayanlar için laik bir ahlak dersi de konulmuĢtur. Din dersine o dinin ülkedeki temsilciliği tarafından belirlenen öğretici-si, din dersi almak istemeyip ahlak dersi alanlara ise milli eğitim bakanlığınca görev-lendirilen öğretmenler ders vermektedir.34

SözleĢme ile güvence altına alınan “ana ve babanın eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama” haklarına saygıdan söz edebil-mek için devletin din eğitimi verirken, öğrencilere ve velilere bu hakkın gerçekleĢ-mesini sağlamaya yetecek kadar seçenek sunması ve kiĢinin inandığı dinin veya fel-sefi inançların gerçek anlamda öğretilebilmesi için gerekli koĢulları sağlaması gere-kir. Bunun dıĢında devlet, din eğitimini düzenlerken tüm inanç ve felsefelere eĢit uzaklıkta sadece ahlak eğitimi verileceği bir müfredat hazırlaması, hakkın korunması bir yana, açıkça ihlaline yol açacaktır.

3. Eğitimde Çoğulculuk ve Özel Öğretim Kurumları

Okullarda okutulacak müfredatın belirlenmesi ve planlanması ilkesel olarak sözleĢmeci devletlerin yetki alanına girmektedir. AĠHM bir kararında bu konuya de-ğinerek: “… müfredatın düzenlenmesi ve planlanması ilk olarak Taraf Devletlerin yetkileri dahilinde bulunmaktadır. Bu durum temelde amaca uygunluk konularına ilişkindir. Bu konularda hüküm vermek AİHM‟ye düşmez ve çözüm ülke ve döneme göre değişiklik gösterebilir.”35 Bu çerçevede, okullarda okutulacak müfredatın ne

olacağına yani eğitimin içeriğine her ülke kendisi karar verecektir. Bunlar

34 AYDIN, s.87.

35 Valsamis Yunanistan Kararı, 21787/94 baĢvuru nolu, 18 Aralık 1996 tarihli. http://www.religlaw.org/template.php?id=367 (E.T:14.11.2009)

(33)

me‟nin karar veremeyeceği, çözümleri ülkeden ülkeye ve zaman içinde değiĢebilecek konulardır. Özellikle Protokol‟ün 2. maddesinin ikinci cümlesi, Devletlerin eğitim ve öğretim yoluyla doğrudan ya da dolaylı olarak dini ve felsefi türden bilgiler vermesini engellememektedir. Hatta ana ve babaların okul müfredatına bu tür eğitim ve öğreti-min eklenmesine itiraz etmelerine dahi izin vermemektedir. Çünkü aksi takdirde, kurumsallaĢmıĢ eğitim bütünüyle uygulanabilir olma özelliğini kaybedecektir.

Her ne kadar AĠHM eğitimin içeriğini belirlemeyi taraf devletlerin taktirine bırakmıĢ olsa da; bu konuya bir sınırlama getirmiĢtir. Bir kararında, devlet okulların-da verilecek eğitimin içeriğine iliĢkin görüĢünü Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir:

“…2. Madde‟nin ikinci cümlesi Devlet‟in, eğitim ve öğretim konusunda üstlendiği rolü yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin tarafsız, eleşti-rel ve çoğulcu bir yaklaşımla sunulmasını sağlaması gerektiğini ifade etmekte-dir. Devlet‟in ana ve babaların dini ve felsefi inançları ile bağdaşmayabilecek bir endoktrinasyon amacını gütmesi yasaklanmaktadır. Aşılmaması gereken sı-nır budur.

Böyle bir yorum, aynı zamanda Protokol‟ün 2. Maddesi‟nin birinci cüm-lesi, AİHS‟nin 8 ila 10. Maddeleri ve demokratik bir toplumda ideal ve değer-lerin korunması ve geliştirilmesi amacını taşıyan bir belge olan AİHS‟nin genel ruhu ile uyumludur.”36

Yukarıdaki kararda, gerçek anlamda eğitim hakkından söz edebilmek için dev-let, eğitim müfredatını düzenlerken çoğulcu bir yaklaĢım gütmesi ve devletin eğitim verirken tarafsız ve eleĢtirel bir yaklaĢım tarzı ile davranması gerektiği vurgulanmıĢ-tır. Konuya iliĢkin diğer AĠHM kararlarında da bu görüĢ tekrarlanmaktadır. Bu nok-tada hem çoğulculuk hem de tarafsızlık nasıl sağlanacak sorusu akla gelmektedir. Gerçektende eğitimde çoğulculuk sağlandığı taktirde anne babanın dini inançlarına saygı ilkesi gereği olarak farklı inanç eğitimleri veren okullar veya öğrencinin ilgi

36 Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen–Danimarka davası kararı, 2 Aralık 1976, Seri A No:23, s. 25-26.

(34)

alanına göre tercih edebileceği farklı seçenekler ortaya çıkabilir. Ancak devletin ta-rafsız olma zorunluluğundan dolayı bu çoğulcu yaklaĢım devlet tarafından tam anla-mı ile gerçeklemeyebilir. Bu noktada eğitimde çoğulculuk ilkesinin gerçekleĢtirile-bilmesi için devletin özel okulların kurulmasına izin vermesi zorunlu olacaktır. An-cak bu özel okullarda yine devlet tarafından hazırlanan müfredat ve eğitim sisteminin okutulması için baskı yapılması ve bu okulların devlet okullarından farklı inanç ve düĢüncelerin savunucusu olabilmesine izin vermemesi durumunda özel okulları dev-let okullarından ayıran sadece kurucusunun farklı olması olacaktır ve eğitimde çoğul-culuğun sağlanmasına hizmet etmeyecektir.

Özel eğitim kurumlarının devlet tarafından denkliklerinin kabul edilmesi için öğrenim süreleri, eğitim araçları, öğreticilerin nitelikleri, devlet okullardaki emsalleri seviyesinde temel bilgi verip vermediği ve fiziki Ģartlar gibi konularda kurallar koy-ması ve denetlemesi normal karĢılanacaktır. Ancak özel okulların devletin resmi söy-lemi ve felsefi düĢüncesi doğrultusunda eğitim vermeye zorlanmaları, bireylerin se-cim hakkını yok ederek çoğulculuğu imkânsız hale getirecektir. Devlet özel okulların belirli bir felsefi veya dini söylemin taĢıyıcısı olmasına, bu doğrultuda müfredat ha-zırlamasına müsaade etmelidir. Bu imkan özel okullara sağlandığı taktirde eğitimde çoğulculuk ilkesi gerçekleĢmiĢ olacaktır. Tabiî ki özel okullara tanınan bu yetki sınır-sız olamaz, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı, insan haysiyetine ters düĢen, suç iĢlemeyi, ayrımcılığı, uyuĢturucu kullanımı, gibi uluslararası hukukun suç saydığı eylemleri özendiren eğitim programlarına izin verilmeyecektir.37

4. Öğrenci Özgürlüğü

Demokratik toplumlarda eğitimin süjesi olan öğrencilere de birçok konuda özgürlük tanımıĢtır. Birey olarak öğrencilerin de tüm kurallara uyan, düĢünce yapıları aynı, adeta robotlaĢmıĢ kiĢiler olmaları beklenemez. Doğal olarak öğrencelerde, fark-lı düĢünce yapılarının, farkfark-lı kimliklerin taĢıyıcısıdırlar. Eğitimin genel yapısını ak-satmadan baĢkalarının özgürlüklerine müdahale etmeden, kendilerini eğitim

37 YAġAR, s.61.

(35)

de ifade etmelerine olanak sağlanmalıdır. AĠHM konuya iliĢkin bir kararında: “2. Madde‟nin birinci cümlesinde güvence altına alınan eğitim hakkı, doğası itibariyle Devlet‟in düzenlemesini gerektirmektedir, ancak bu düzenlemeler hiç bir zaman hak-kın özünü zedelememeli ve AİHS ya da Protokollerinde korunan diğer haklarla çeliş-ki oluşturmamalıdır.”38 demektedir.

Yukarıda “Protokolün 2. Maddesi ile AĠHS diğer maddeleri Arasındaki ĠliĢki” baĢlığı altında incelediğimiz gibi AĠHS ile güvence altına alınan eğitim hakkı, söz-leĢmenin tamamı ile özellikle 8,9,10. maddeleri ile birlikte ele alındığında gerçek anlamda karĢılığını bulacaktır. AĠHS‟nin 10. maddesi ifade özgürlüğünü düzenle-mektedir:

“1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu

hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.

2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bü-tünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve hak-larının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağ-lanabilir.”

Eğitim hakkı ifade özgürlüğü ile birlikte değerlendirildiğinde öğrencilerin gö-rüĢlerini açıklamasına, kendilerini ifade etmelerine olanak sağlanması SözleĢme ile garanti altına alınmıĢ bir hak olarak karĢımıza çıkmaktadır. AĢağıda inceleyeceğimiz kararlar eğitim hakkı ile ifade özgürlüğünün birlikte ihlal edildiği olaylara iliĢkin olup mahkemenin konuya bakıĢ açısının tespit edilmesi açısından dikkat çekicidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

miştir. Ancak, soyismin eşlerin kendi soyisimlerinden oluşması duru- munda hangi soyismin önce geleceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Ka- dının soyadı mı, yoksa erkeğin mi? Bir

Türkiye’de Aile Yapısının Annelerin İşgücüne Katılımı Üzerindeki Etkisi: Mikro Ekonometrik Bir Analiz olanakları sınırlı ya da erişilmesi güç olan durumlarda

İkinci aşamada, VZA sonucu elde edilen etkinlik değerleri bağımlı değişken alınarak, kamu sağlık harcamalarının etkinliğini belirleyen faktörler Tobit ve Logit

Araştırmamızda çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran olgularda erkek olguların fazla olduğu, başvuruların daha çok okul çağı çocukluk

Elbette ki taraflar olayın özelliğine göre boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle velayeti boşanmadan sonra birlikte kullanabilecek durumda değilseler ve ya boşanmadan

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini kabul ettiğimizden bu yana birçok olayda ülkemiz mülkiyet hakkını ihlal ettiği gerekçesi ile tazminata mahkum

The e ffects of irrigated and drought conditions on 1000-seed weight, seed thickness, seed length, and seed width of certain pumpkin genotypes were observed to be

Microbiological counts of yoghurt samples were determined once a week in the 28-day storage period; this was to investigate the effect of cooling temperatures on yoghurt starter