• Sonuç bulunamadı

3. NURETTİN TOPÇU ve MÜMTAZ TURHAN’IN EĞİTİM ANLAYIŞLARIN

3.1. Millet ve Milliyetçilik

Millet; ortak tarih, dil, gelenek, kültür, ideal ve vatan birliği olan topluluk olarak; Milliyetçilik ise, millet topluluğunu esas alan, onu sevmek ve yüceltmek ana fikrine dayanan görüş olarak tanımlanmaktadır.1

Milliyetçilik, yirminci yüzyılın başlarında yoğun olarak yaşanılan siyasî buhranlarda, bir ideoloji olarak tartışmalara neden olmuştur. Özellikle Cumhuriyet’in ilanından sonra yeni bir millet tanımı yapabilmek için Ziya Gökalp tarafından geliştirilen milliyetçilik anlayışı, daha sonra toplumun geniş kesimleri üzerinde etkili olmuştur. Irkçı bir anlayış olarak ortaya çıkan milliyetçilik, geniş ve dağınık bir coğrafyaya yayılmış bulunan Türklerin birliği iddiasında bulunurken birliğin coğrafi sınırlarını belirlemekte zorlanmıştır. Bu nedenle de “sınırsız” bir vatan toprağında, Turan birliği giderek bir ütopyaya dönüşmüştür. Ancak I. Dünya savaşının ardından Kuvay-ı Milliye hareketinin Misak-ı Milli’yi kabul etmesi Turancılık düşüncesinin etkisini yitirmesine neden olmuştur.2 Bu değişiklik milliyetçi düşüncenin metodunda ve programında önemli değişikliklerin oluşmasına neden olmuştur.

Milliyetçilik, tarih hakkında bir yorum ve bu yoruma bağlı olarak öngörülen pratiklerden ibarettir. Milliyetçiler, millet denilen topluluğun belli bir tarih süreci içerisinde oluştuğunu iddia ederler. Bu topluluğun sahip olduğu, onu başkalarından ayırt eden özellikler uzun bir tarih içinde gelişmiş ve yerleşmiştir. Başka milletlerin hayatı farklı olduğu için onların hayat tecrübeleri de farklı olacaktır.Böylece hayatı ve hayat tecrübesi birbirinden farklı fakat kendi içinde benzerlik gösteren topluluklar birer millet teşkil ederler.3 Millet için hayat denilince tarihi, hayat tecrübesi denince de kültürü anlaşılır. Bu nedenle milleti oluşturan en önemli unsurların tarih ve kültür birliği olduğu söylenebilir.

Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında özellikle yeni bir milliyetçilik tanımı yapmak amacıyla aydınlar arasında Milliyetçilik konusunda önemli tartışmalar

1

Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, Ankara: Vadi Yay, 2003, s.918 2

Öğün, age, s.22 3

yaşanmış, dönemin aydınları da Milliyetçilik konusundaki görüşlerini ortaya koymuşlardır. Bu bölümde araştırmamıza konu olan Nurettin Topçu ve Mümtaz Turhan’ın Milliyetçilik ile ilgili düşünceleri irdelenecektir.

3.1.1. Nurettin Topçu’ya Göre Milliyetçilik

Nurettin Topçu, milleti şöyle tanımlar, “kökleri mazide, gövdesi halde bulunan, dalları ve yaprakları istikbale uzanan, geçmişte, halde ve gelecekte hatıraları, temayülleri ve tasavvurları ile birleşmiş varlıktır.”4 Bu ifadelerle Topçu’nun milleti oluşturan unsurların milletin geçmişini, bugününü ve geleceğini etkileyen eğilimlerin ve düşünme biçimlerinin bir sentezi olduğunu ifade ettiği anlaşılmaktadır.

Topçu, milleti oluşturan iki kaynağa özellikle vurgu yapar. Bunlar onun maddi yapısını teşkil eden oğuzlarla ruhunu meydana getiren İslam dinidir.5 Ona göre bu iki unsur kaynaşarak hayati bir yapıya varlık kazandırmışlardır. Bu iki unsurun birbirinden ayrılamayacağını, ayrıştırılmaya kalkıldığında ikisinin de yok olacağını iddia eder.

Bir bölgede millet var olmadan önce, bir zümre insanın yalnız istismarına dayanan ölü bir coğrafya ve henüz bir kitlede şuur olmamış bir tarih vardır. Bir insan kitlesi, böyle bir coğrafya ve tarihten yapılmış bir kaderin içinde gömülü yaşamaktadır. Günün birinde bu kitlede bir coğrafya ve tarih çemberinin içinde daha birçok değeri toplayarak hepsini birlikte şuur ve irade haline getirici hamle gözükür. Bu hamle, her yerde milleti meydana çıkaran, onu yaratıcı olan hamledir. Bu hamleyi Fransızlar dil ve kültür ocağından, Almanlar ırk davasından, İngilizler ekonomi hırsından almışlardı. Nurettin Topçu'ya göre biz bu kuvvet iradesini fertte var olmak iradesinin karşılığı olan bu yapıcı aşkı İslam dininden, onu âleme yayma idealinden aldık.6 Bu ifadelerle Topçu’nun milliyetçilik anlayışının İslam dinine dayandığı söylenebilir. Ona göre İslam dini millet olmamızda en önemli etkendir.

Milletlerin oluşumunda farklı unsurlar rol oynamıştır, Türk milletinin bin yıllık tarihinde en önemli rolü oynayan unsurlardan birinin İslam dini olduğu görüşü bu dönemde Topçu ve arkadaşları tarafından şiddetle savunulmuştur. Aynı coğrafyada yaşayan insanlar üzerinde dinin bu etkisinin yanı sıra bir kader beraberliği, saadet ve felaket ortaklığı demek olan tarih, millet hayatını kurucu olan ilk hamlenin yüzyıllar içindeki hareketleriyle meydana gelerek milletin oluşumundaki süreci tamamlar. Bu tarihi süreç içinde, büyük vatanperverler, millet şehitleri veya kahramanlar diye anılan

4

Nurettin Topçu, Milliyetçiliğimizin Esasları, İstanbul: Dergâh Yay., 1978, s.17 5

Topçu, age,1978, s.20 6

birtakım insanlar, millet ruhunun, fertlerini her zaman kana kana doyurmaya kudretli kaynaklardır.

Nurettin Topçu, “millet” ve “milliyetçilik” kavramlarını birbirinden ayırmaktadır. Ona göre millet bir realite iken “milliyetçilik” bir idealdir. Bir insanlar topluluğu olarak gördüğü millî varlığı, imanın gerekleri doğrultusunda kendisini her yeni tarihsel dönemde yeniden üretmesini sağlayan güç “milliyetçilik”tir. Milliyetçilik millet realitesinin sonsuz hayat enerjisini ifade eder. İnsanın kendisinden çıkıp Tanrı’ya varmaya giden sonsuz yükselişinde aile kurumundan sonraki ikinci basamak millettir. Burada Hegel’in teleolojik felsefesinin izleri görülmektedir. Milliyetçilik Topçu’ya göre bir şuurdur. Bu şuurun olmadığı yerde millet gerçekliği kurmaya mahkûm olacaktır. Milletlerin hayat kaynakları doğrudan doğruya kültürel bir nitelik taşır. Topçu’ya göre her milletin kendine özgü bir hayat kaynağı vardır. Bu çerçevede her milletin değerinin farklı olması da son derece doğal bir durumdur. Örneğin Almanlarda bu, ordu, yani militarist bir kültürdür. İngiltere’de millî hayatın kaynağı iktisat, Fransa’da ise didaktik özellikler taşıyan bilgidir. Türklere gelince karşımıza İslam dini çıkmaktadır. Topçuya göre İslam'a geçmek suretiyle Türkler millî bir toplum olabilmek için gerekli olan ideal birliğini sağlamışlardır.7

Nurettin Topçu Milliyetçilik anlayışını belirlerken İslam’a vurgu yapmaktadır. Ona göre Türkiye’deki milliyetçilik akımları iki kategoride incelenmelidir: Birincisi Batı tipi Türk milliyetçiliği (Türkçüler; Batıcı- laik milliyetçilik); diğeri ise, İslam’a, millî kültüre ve tarihe dayalı, Batıcı olmayan milliyetçiliktir. Nurettin Topçu kendisini ikinci kategoride gösterir ve bu anlamda diğer milliyetçilik akımlarıyla bir bağının olmadığını ifade eder.8 Bu ifadelere dayanarak Topçu’nun milliyetçilik anlayışının en önemli unsurlarının İslam dini, millî kültür ve millî tarih olduğu söylenebilir.

Topçu milliyetçiliğimizin esaslarını şöyle sıralar:

* Milletin dini, onun ahlâkını, örflerini ve kalbini yoğurmuş Türk İslam

medeniyetine yön ve kaynak olmuş İslam dinidir. * Büyük vatan Anadolu toprağıdır.

* Soyumuz, Oğuz çocuklarının, Anadolu’nun dokuz yüz yıllık tarihi içinde bu topraklarda kaynaşmalarla eriyip aslını kaybetmeyen Türk soyudur.

7

Öğün, age, 1992, s. 83. 8

* Dilimiz bu ülkede yüzyıllar boyunca devam ede gelen tarihi olgunlaşma içinde varlık kazanan müşahhas ve zengin Türk dilidir. Ferdi isteklerin icadı olan mücerret ve hayatsız dil millî dil olamaz.

* Devlet büyük çoğunluğu köylü olan kütlenin iradesini yaşatan merkeziyetçi, otoriteli ve mesuliyetli devlettir.

* İktisadi sistemimiz, halkın bütün içtimai ihtiyaçlarını karşılayan ve her ferdi iş

ahlâkıyla seferber eden asrın geçer değimiyle ruhçu sosyalist sistemdir.9 3.1.2. Mümtaz Turhan’a Göre Milliyetçilik

Mümtaz Turhan'ın milliyetçilik anlayışı da Nurettin Topçu'nun milliyetçilik anlayışıyla benzerlik göstermektedir. Mümtaz Turhan’a göre milliyetçilik, millet olma gerçeğinin dayandığı zihni temeldir. İşte meşrutiyet devrinde, imparatorluğun ayakta kalma ümidi büsbütün kaybolurken ziya Gökalp gibi düşünürler millet olmanın zihni temelini kurmaya yönelmişlerdir. Milliyetçi diye nitelediğimiz bu düşünürler, Türk tarihini, Türk dilini, Türk kültürünü ön plana çıkarma bilincini uyandırmışlardır. Bu bilinçle, milletin sosyal kurumlarını kurma çabasını göstermişlerdir.10 İşte Turhan’ın o devrin Türkçülük akımında bu günkü milliyetçiliğin esaslarını bulması böyle bir yoruma dayanır.

Bununla birlikte Ziya Gökalp ve Mümtaz Turhan'ın milliyetçilik anlayışları bazı farklılıklar da göstermektedir. Ziya Gökalp Osmanlı kültür mirasından derin bir şekilde etkilenmiştir. Bu sebeple Gökalp’in milliyetçiliği ile Atatürk milliyetçiliği arasında ciddi farklar, hatta yer yer ihtilaflar vardır. Bununla birlikte Gökalp, Osmanlı kültüründe Bizans etkilerini mübalağa ederek eleştirir, Türklük konusunda Osmanlı öncesi tarihe daha çok önem verir. Mümtaz Turhan ise, tarihe fazla referans yapmaz. İlgi odağı Türkiye’nin o dönemdeki öncelikli sorunlarıdır.11 Bu ifadelerle Turhan’ın milliyetçilik anlayışının katı bir ırkçılık anlayışından çok aynı bölgede yaşamış ve aynı sorunlarla mücadele etmiş insanların bu ideoloji çevresinde birleşmesini amaçladığı söylenebilir.

Mümtaz Turhan'ın milliyetçilik ile ilgili görüşlerinin o dönemin Türk Ocakları başkanlığını yürüten Osman Turhan ile paralel olduğu söylenebilir. Osman Turan’a göre ülkenin bu dönemde içinde bulunduğu buhranların sebebi yanlış anlaşılan Batılılaşmadır. Bu durumun etkisiyle millî dil, edebiyat, din, ahlâk ve ananeler, bir 9 Topçu, age,2007, s.151. 10 Özakpınar, age, s. 147. 11

Aktaran: Taha Akyol, “İnsan, Alim ve Düşünür Yönleriyle Ağabeyim Erol Güngör”, Erol Güngör,(Ed. Murat Yılmaz), Ankara: K.B.Y., 2006, s.100.

başka deyişle milleti ayakta tutan manevi kıymetler yok edilmiştir. Bu yıkıcı tesirlere karşı millet, ilmi ve kültürel müdafaa teşkilatı olmadığı sürece bu baskıya dayanamayacaktır. Türk Milliyetçileri bir taraftan gerçek Batılılaşmayı gösterirken, diğer taraftan hâkim olan yanlış Batılılaşmanın yarattığı sarsıntılarla ilgilenmektedir. Osman Turan Ocağın resmî yayın organı olan Türk Yurdu dergisinin yayın politikasına işaret ederken, milliyetçilik anlayışını da ortaya koymuş olur. Derginin amacı, ya da farklı bir ifadeyle Türk milliyetçiliğinin amacı, “Türk cemiyetine ait manevi kıymetleri yok eden bir inkılâp görüşüne karşı olmak ve bu zihniyetin genç beyinleri ele geçirmesine engel olmaktır.”12 Mümtaz Turhan’ın milliyetçilik anlayışında da milletin değerlerine ve bu değerlere bağlılığa önemli vurgu yapılmıştır. İnsanları bu değerler etrafında birleştiren bir milliyetçilik anlayışı benimsenmiştir.

Mümtaz Turhan'ın milliyetçilik ile ilgili görüşlerini Öğrencilerinden Yılmaz Özakpınar şöyle açıklamaktadır:

Turhan'ın milliyetçiliği, mensup olduğu millete bağlılığı, sevgiyi ifade eder. Turhan'ın milliyetçiliği yapıcıdır; milliyetçiliğinin hedefi Türk milletinin ileri medeniyetli tam bir millet haline gelmesidir. Ona göre bir toplumun millet haline gelmesi, bir ferdin şahsiyet haline gelmesi gibidir. Bu sadece dıştan bir benzetme değildir, çünkü şahsiyetle millet arasında içten bir bağlılık vardır. Millet, dengeli bir yapı oluşturacak biçimde, yüksek seviyede kurumlaşmış bir toplumdur;

kurumları temsil eden ve geliştirenler ise ancak şahsiyetlerdir.13

Bu ifadelerden anlaşıldığına göre Turhan’ın milliyetçiliğe ilişkin düşünceleri millet olma bilinci ve millet varlığını koruma iradesi üzerine kurulmuştur.