• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: GĠRĠġĠMCĠLĠK VE KADIN GĠRĠġĠMCĠLĠĞĠ

2.1. Mikrokredi Sistemi

2.1.2. Mikrokredi‟nin GeliĢimi

Her dönemde yoksul kesimin kredi ihtiyaçlarına cevap vermek için oluĢturulan bir takım yapılaĢmaların varlığından söz etmek mümkündür. Ancak günümüzdeki anlamda mikro finansman sisteminin ortaya çıkıĢı BangladeĢ‟teki Grameen Bank‟ın kuruluĢu ile gerçekleĢmiĢ olduğu kabul edilmektedir

Hz Ömer zamanında buna benzer iki tür kredinin verildiği Hamidullah tarafından tespit edilmiĢtir. Bu kredi tipleri aĢağıdaki gibidir.

1-Ġhtiyaç Kredileri: günlük geçim için verilen kredilerdir.

2-Ticaret Ġçin Alınan Mikro Krediler: mal alıp satmak, üretim için hammadde almak için kullanılırdı (Çizakça, 1993:29).

66

Hz Muhammed‟in gençliğinde fazilet taraftarı anlamına gelen Hılf-ıl-Fudul bünyesinde küçük giriĢimcileri korumak amacıyla bir dernekte görev aldığı ve eylemler gerçekleĢtirdiği kayıtlara geçmiĢtir. Hz Muhammed tam rekabeti sağlamaya ve küçük giriĢimciyi korumaya yönelik Medine pazarında düzenlemeler yapmıĢtır (Sırma, 2002). Aynı zamanda Hatice‟nin bir kadın giriĢimci olduğu herkesçe bilinir. Hamidullah‟a göre Hatice‟nin giriĢimci olmasında birinci etken babasının tevhit dinine mensup olmasıdır. Diğer cahil insanlar kızlarını toprağa gömerken Hatice‟nin giriĢimci olması bununla açıklanabilir.

Çizakça‟ya göre Osmanlı zamanında para vakıfları mikro krediye yönelik iĢleri yürütürdü.

“Osmanlı zamanında para vakıfları nispeten bu iĢleri görürdü. Nakit para vakfedildiğinde bu mudaraba veya bidaa yoluyla kullanılır elde edilecek kar vakıf cihetine sarf edilirdi. Eğer vakıfnamede karz-ı-hasen den söz ediliyorsa vakıfname Ģartları dikkate alınarak karz-ı-hasen olarak verilirdi. Ancak vakıflarda asıl olan gelir olduğundan paranın mudaraba veya bidaa yoluyla kullanılması asıldır. Ayrıca karz-ı-hasen olarak kullanıldığına dair geniĢ misaller vardır. Vakıf kurumlarının zamanla para iĢlerini “ine” Ģekline getirmeleri yani peĢin olarak bir malı ucuza alıp pahalı olarak vadeli satmak suretiyle hileli satıĢ yapmaları yüzünden nakit para vakıfları bir finans kuruluĢu halini alamamıĢtır” (Çizakça, 1993:29).

19. yüzyılın sonlarına doğru çeĢitli büyüklüklerdeki kredi birlikleri ya da kooperatiflerinin Avrupa‟nın farklı yerlerinde organize oldukları ve 20. yüzyılın ilk yarısında, baĢta tarımda modernizasyonun sağlanması ve tarım kesimindeki ezici feodal iliĢkilerin azaltılması amaçlarına hizmet ettikleri bilinmektedir.

II. Dünya SavaĢı‟ndan sonraki yıllarda yoksul giriĢimcilerin finansal hizmetleri kullanmaya uygun olmadığına, verilen kredilerin geri ödenmeyeceğine ve kar ederek yoksul giriĢimcilere hizmet sunulamayacağına inanılıyordu. Dünya nüfusunun çok önemli bir bölümünü oluĢturan yoksul giriĢimcilerin finansal sisteme ulaĢamamaları, içinde bulundukları kısır döngüyü kıramamaları ve aynı yaĢamı devam etmeleri anlamına geliyordu. Bu durumun değiĢmesini isteyen ileri devlet yöneticileri, 1950‟li yıllarda devletler ve yardım kuruluĢları kalkınma projeleri ile bu kesimleri desteklemek için çalıĢmalar yapmaya baĢlamıĢlardır. 1950-1970 yılları arasında gelir ve üretimi desteklemek amacıyla küçük çiftçi giriĢimciler üzerinde yoğunlaĢan kuruluĢlar, sübvanse edilen kredilerle tarım sektörünü desteklemiĢlerdir. Ancak verilen bu krediler baĢarılı olamamıĢtır ya da çok az baĢarı sağlamıĢtır. BaĢarısızlığın nedenleri, “kredi geri ödemesinde takibin etkin olmamasından, sermayenin yavaĢ yavaĢ yok olması ve

67

verilen kredilerin hedeflenen gruplardan ziyade imkânları iyi olan çiftçilerin eline” geçmesidir (Conroy ve McGuire, 2000:3).

Diğer bir model 1960 yılında Mısır‟da kurulmuĢtur. “Neccar‟ın kurduğu ve geliĢtirmesine fırsat verilmeden 1963‟te yeni rejim tarafından kapatılan Ġhvan Bankası” (Çizakça, 1993:37) “küçük kredi veren ve tabandan gelen” bir bankacılık sistemine sahiptir (Çizakça, 1993:29). Bu örnekte görüldüğü gibi geliĢmeye motive olmuĢ toplum hareketleri iktidar mücadeleleri için çoğu zaman heder edilmiĢtir. Bu olumsuz yönden kurtulmak için toplum hareketlerinin, öncelikle kaliteli bir yönetime sahip olması gerekir. Dünyadaki bütün kötülüklerin altında kalitesiz yönetim en büyük etkiye sahiptir.

1970‟lere gelindiğinde, özellikle toplumdaki en yoksul giriĢimci kesimin ilgili ülkedeki mali sistem içerisinde bulunan kredi kuruluĢlarından yararlanmaları ve onların yerel düzeydeki giriĢimlerinin desteklenmesi üzerine odaklanan baĢarılı kuruluĢların ortaya çıkması ile mikro kredi sistemi birçok ülke tarafından benimsenmeye baĢlanmıĢtır. 1970‟li yıllarda Latin Amerika‟da ve Güney Asya‟da yoksul kadın giriĢimcileri hedefleyerek baĢlayan mikro kredi projelerinin en bilineni, BangladeĢ‟te Yunus tarafından baĢlatılan Grameen Bank kredi projesidir. 2006 verilerine göre 111 ülkede faaliyet gösteren Grameen Bank‟ın temelleri 1976‟da atılmıĢtır. 1976 yılında 42 kiĢiye ödünç vererek baĢlanan Grameen Bank uygulaması bugün milyar dolarlarla ifade edilmektedir. 1976 yılında yerel bir bankanın desteği ile deneyim kazanıp bir köy kredi projesi olarak baĢlayan mikro kredi uygulaması, 1979 yılında, BangladeĢ Merkez Bankası devreye girmesi ve programın daha geniĢ bölgelere hizmet için bazı ticari bankalardan sponsorluk almasıyla geliĢme sağlanmıĢtır (Hashemi ve Morshed, 1997). Bu çalıĢmalar, “1983 yılında özel yasa ile mikro finans hizmeti” veren, yoksul giriĢimcilere yönelik faaliyet gösteren “Grameen Bank‟a” dönüĢmüĢtür (Morduch ve Armendáriz, 2004:137). 1980‟li yıllarda, mikro finans, dünya çapında ilgi uyandırmaya baĢlamıĢ, pek çok ülkede kar amacı gütmeyen kuruluĢlar Ģeklinde farklı ve ortak noktaları bulunan mikro finans organizasyonları oluĢturulmuĢtur.

1990‟lı yıllarda ise mikro kredi uygulamaları, yardımlarla ayakta kalmak yerine finansal açıdan kendi kendilerine yeten kurumlar haline gelebilmek ve bankaların sunmakta olduğu tüm finansal hizmetleri hedef kitlelerine sunabilmek için bankalara ya da özel yasalarla mikro finans kuruluĢlarına dönüĢmüĢtür. DönüĢüm yaĢayarak kurulan ilk ticari banka ise, Bolivya‟da faaliyet gösteren Banco Solidario‟dır. 1992 yılında kar

68

amacı gütmeyen bir mikro finans kuruluĢu olan PRODEM‟in kurduğu Banco Solidario genelde kentsel kesimde faaliyet gösteren küçük giriĢimcilere yönelik olarak mikro finans hizmetleri sunmaktadır. Mikro kredi uygulamaları baĢta ABD ve AB‟nın çeĢitli ülkeleri dâhil olmak üzere 111 ülkede baĢarıyla uygulanmaktadır. 2003 yılı sonu itibariyle dünyada 58 milyon aile bu imkânlardan istifade etmiĢtir. Geri ödeme oranları çoğu mikro finans bankasında % 98 -% 100‟dür. Bir baĢka dikkat çekici ve önemli bir nokta ise bugüne kadar mikro krediden yararlananların % 48„i fakirlik sınırının üzerine çıkmıĢtır. BirleĢmiĢ Milletler tarafından 2005 yılı Dünya Mikro Kredi Yılı olarak ilan edilmiĢtir ve 2015 yılına kadar yoksulluğun, mikro kredi vasıtasıyla %50 azaltılması hedeflenmektedir (Korkmaz ve diğ., 2004).

Mikro kredinin hızlı geliĢmesinin üç önemli sebebi;

Yoksul giriĢimci insanların krediyi geri ödemekteki istekleri Kredinin yüksek oranlı geri dönüĢüm oranına sahip olması Ġyi organize olup ekip halinde çalıĢmalarıdır.

Diğer taraftan bu söylenen ve yazılanlara karĢı çıkan birçok kiĢi mevcuttur. Onların iddiasına göre Batı medeniyeti sorunların kaynağına inmek istemiyor, sadece kendi dıĢındaki ülkelere hedef göstererek umutlandırıyor ve Batı Medeniyeti, hükümranlığını böyle kabul ettirebileceğine inanıyor. Kendi üzerindeki riskleri kendinden olmayanlara aktarıyor. Anlamları kendisi belirliyor herkesin o anlama inanmasını bekliyor (Zaim, 2005). Mikro kredi de bu umutlardan birisi, belirli yararlar sağlıyor ancak daha iyi bir model oluĢturmanın önündeki en büyük engeli o teĢkil ediyor.

Formel bankacılık sisteminin geliĢmediği birçok az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkede yerel simsarlar ve tefeciler nakde ihtiyaç duyan yoksul giriĢimcilerin baĢlıca kredi temin araçlarını teĢkil etmektedirler.” Bu kiĢilerin uyguladıkları faiz oranlarının aylık %50 ile %100 (M.Lycette ve White, 1989:148) arasında değiĢmesi, söz konusu bireyleri çok zor durumlara düĢürmesine rağmen kredi temin edilebilecek baĢka bir kurumun olmaması, kredi ihtiyacında olan yoksul kesimi bu kiĢilerle çalıĢmak zorunda bırakmaktadır.