• Sonuç bulunamadı

E. İşsizlikle Mücadelede Ekonomi Politikaları

2. Mikro Ekonomik Politikalar

a. Aktif İstihdam Politikaları

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) , aktif istihdam politikalarını “emek piyasasını ve işçilerin işle ilgili niteliklerini geliştirmek ve daha etkin bir emek piyasasını teşvik etmeye yönelik önlemler” olarak tanımlamaktadır. OECD aktif istihdam politikalarının gelişimine 1960’lardan bu yana destek vermektedir. İsimdeki “aktif” sözcüğü İsveç’te 1950’lerde ücret kısıtlamalarına dayanan politikalara reaksiyon oluşturan politikalardan alınmıştır. İkinci dünya savaşından önce emek piyasaları ile ilgili çok sayıda iş yaratımı ve mesleki eğitim programları olmakla birlikte, bu politikalar “ aktif istihdam politikaları” olarak anılmamaktaydı. 1948 yılında iki İsveçli İktisatçı Gösta Rehn ve Rudolph Meidner ilk kez Aktif İstihdam Politikalarını “tam istihdam amacını gerçekleştirirken enflasyonu kontrol altında tutan sosyal demokrat bir strateji” olarak tanımlamıştır143.

OECD’nin 1960’larda İsveç’te uygulanan bu politikaları yayınlanması ile birlikte aktif istihdam politikaları ayrı bir politika olarak kabul edilmiştir. OECD üye ülkeler arasında aktif istihdam politikalarını özendirmek amacı ile 1961 yılında işgücü ve sosyal sorunlar komitesi oluşturmuştur. O zamandan bu yana aktif istihdam politikalarının amaçlarına yönelik vurgular değişse de, politikaların bazı amaçları sürekli ön planda kalmıştır. Bu amaçların başında “beşeri kaynakları geliştirmek” ve “ekonomik büyümeyi teşvik ederek işgücünün yapısal değişmelere uyum sağlamasını kolaylaştırmak” gelmiştir144.

Aktif istihdam politikalarının gündeme gelişi, 1970’lerde ve 1980’lerde Avrupa Birliği ve OECD üyesi ülkelerde, işsizliğin gittikçe artması ile olmuştur. Avrupa Birliği ülkelerinde 1965’de %3,4, OECD ülkelerinde ise %2 olan işsizlik

142

Bulut, s.105-107

143

Mustafa Kemal Biçerli, İşsizlikle Mücadelede Aktif İstihdam Politikaları, Eskişehir: T.C Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2004, s.46

1994’e gelindiğinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerde %7,8, OECD’de %11,2 olmuştur145.

Avrupa Komisyonu işsizliğin nedenleri olarak birtakım tespitler ortaya çıkarmıştır. Bunlar, mesleki eğitime yeteri kadar yatırım yapılmaması, ekonomik gelişmenin yeteri kadar istihdam yaratmaması, ücret dışı işçilik maliyetlerinin yüksekliği, işgücü piyasalarının yeteri kadar etkin olamaması ve uzun dönem yapısal işsizlik olarak gösterilmiştir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) işsizlikle mücadelede izlenen istihdam politikalarını 7 grupta toplamıştır. Bunlar;

1. Kamunun eşleştirme ve danışmanlık hizmetleri 2. Mesleki eğitim

3. Sübvanse edilmiş istihdam anlamında kullanılan özel sektöre yönelik ücret ve istihdam sübvansiyonu, kendi işini kuranlara yardım ve doğrudan kamu sektöründe istihdam

4. Gençlere yönelik politikalar 5. Sakatlara yönelik politikalar 6. İşsizlik sigortası

7. Erken emeklilik

Bu kategorilerden 1–5 “aktif istihdam politikalarını”, 6–7 ise “pasif istihdam politikalarını” temsil etmektedir 146

.

Danışmanlık hizmetleri, “kişinin değişen çalışma koşullarına en uygun ve kolay şekilde uyum sağlamalarını öne sürerek, kişileri işlere yerleştirmek ve iş bulmalarına yardımcı olmak üzere geliştirilmiş hizmetler” olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda, “iş ve meslek danışmanlığı”, “işgücü piyasası hakkında bilgilendirme”, “sosyal danışmanlık”, “işe yerleştirme hizmetleri”, toplu çıkarma ve özelleştirme gibi

145

Recep Varçın, İstihdam ve İşgücü Piyasası Politikaları, Ankara: Siyasal Kitapevi, 2004, s.7

146

Asa Sohlman with David Turnham, What can devoloping Countries Leran from OECD Labour Market

durumlarda endüstriyel “uyum hizmetleri”, işgücü açığı bulunan bölgelere “taşınma teşviki” gibi hizmetler verilmektedir147.

Mesleki eğitim için, ekonominin ihtiyaç duyduğu iş veya meslek dallarında işsizler için ya da halen çalışmakta olanlar için kamu ve özel sektör tarafından beceri kazandırma ve geliştirme kursları açılmaktadır. Politika belirleyicileri, genellikle bu kişilerin kurslar sayesinde aldıkları mesleki eğitime uygun işlere yerleştirileceğini ifade ederler. Bu politikaların uygulanmasını öne süren mal ve hizmetlerde ortaya çıkan ve gittikçe hızlanan küresel rekabete ve bunun sonucu olarak işletmelerin rekabet kabiliyetlerinin arttırılmasına dikkat çekmektedirler. Böyle bir küreselleşme ve rekabet daha iyi motive edilmiş ve yüksek seviyede eğitilmiş işgücünü talep etmektedir.

Arz yönlü bir politika olarak uygulama alanı bulan mesleki eğitim hizmetleri özellikle “genç işgücü” üzerinden uygulanmaktadır. Genç işgücünün eğitilmesi, “ücretlerin düşmesi yönündeki piyasa baskısına” katkıda bulunmaktadır. Genç işgücü, ucuz olduğu için bu durum işverenlerin genç işgücü istihdamını arttırmaları konusunda teşvik edicidir.

Ücret sübvansiyonları, istihdam edecek işverenlerin “işgücü maliyetlerinin azaltılması” suretiyle gerçekleştirilir. Bu maliyetler iki yolla düşürülebilir. Birincisi, doğrudan ücret yapısının değiştirilmesi yoludur. Bir diğer yol ise, ücretler üzerinden alınan vergilerin düşürülmesidir.

Bazı durumlarda hükümet, işverenlere program kanalıyla desteklendiği belgelenen/duyurulan işçileri işe almaları karşılığında, ücretin belirli bir kısmını karşılayacağını veya bu işverenlerin ödeyecekleri vergilerde indirim yapacağını duyurur148

.

Bir diğer sübvansiyonda, yeni işçiler için uygulanan sübvansiyonlardır. Yeni işe alınan işçilerin ücretlerinin bir kısmının devlet tarafından karşılanması şeklinde uygulanmaktadır.

147

Hayati Körpe, Avrupa Birliği Ülkelerinde Aktif İşgücü Politikaları ve İsveç Uygulama Sonuçları, İş-Güç, Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Sayı:2, Cilt:5, Sıra:6, No:166, 2003

Özürlüler ve eski hükümlüler içinde politikalar üretilmiştir. Gerek kamu sektöründe gerek özel sektörde, kanunlarla belirlenmiş oranlarda özürlü ve eski hükümlü çalıştırılması zorunluluğu da aktif istihdam politikaları içerisinde yer almaktadır.

Kendi işini kuranlara yardım çerçevesinde, küçük işletmelere ve kendi işini kuracak işletmelere yönelik eğitim, teşvik ve danışma hizmetlerinin uygulanması son yıllarda oldukça yaygın olan bir uygulamadır. Uygulanan politikalar, küçük işletme yöneticilerini eğitmek, küçük işletmeler üzerinde vergi yükünü hafifletmek, kamu düzenlemeleri ve bürokratik işlemleri basitleştirmek şeklinde sıralanabilir149

.

Kamu yararına çalışma programları çerçevesinde, istihdama dahil edilemeyen kişilerin kamuya ait yerlerde veya kamu yararına olduğu düşünülen alanlarda geçici istihdam edilmesidir150. Bu program çerçevesinde açılan işlerin “yeni işler” olmasına ve

bunların özel sektör işlerini ortadan kaldırmamasına özen gösterilir151

.

b. Pasif İstihdam Politikaları

Pasif istihdam politikaları, işsizliğin olumsuz yönlerini telefi etmeyi amaçlamakta, bu nedenle işsizlere belirli bir ekonomik güvence sağlamaya yönelik önlemler içermektedir. Bu tedbirler de genellikle işsizlik sigortası ve işsizlik yardımlarıdır152.

Genel anlamda işsizlik sigortası, “bir iş ya da işyerinde çalışırken, yasalarda belirlenmiş sürelerde işsizlik sigorta primi ödeyen, çalışma istek ve yeteneğinde olmasına karşın işini kaybeden işçilere bir yandan yeni bir iş bulmasına ve işe girmesine çalışırken, bu dönem içerisinde kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacı ile belli bir süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren ve finansmanına genellikle işçi, işveren ve devletin katkıda bulunduğu, devlet tarafından kurulan bir sigorta koludur”153. ILO’ ya göre işsizlik sigortası sadece “parasal

149 Biçerli, s.99 150 Biçerli, s.121 151 Varçın, s.45 152

Banu Uçkan, Küreselleşme ve Devletin İş Piyasasındaki Rolü, Çimento Endüstrisi İşverenler Sendikası Dergisi, Cilt:12,Sayı.2, Mart, 1998,http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/1mak982.htm, (10 Mayıs 2010)

destek değil, bu sırada mesleki eğitim sağlanmalı ve işveren ile işçiyi daha kolay karşı karşıya getiren bir işe yerleştirme sistemi sunulmalıdır”154.

Pasif istihdam politikası olarak nitelendirilen başka bir uygulamada “işsizlik yardımlarıdır”. Öncelikle işçi sendikalarının yardım sandıkları ile gündeme gelen işsizlik yardımları 1900’lü yılların başında önce gönüllü sonra zorunlu sigorta olarak yasallık kazanmıştır155. İşsizlik yardımının finansmanı tamamen devlet tarafından

karşılanan, genellikle süresi bitmiş olmasına rağmen henüz bir işe yerleştirilemeyenlere ödenen ve ancak işsizlik ödemelerinden daha düşük bir ödemeyi kapsayan; belirli bir süreyi kapsayabildiği gibi muhtaçlık, fakirlik durumu devam ettiği sürece ödenen bir yardım türüdür156. İşsizlik sigortası ve işsizlik yardımı arasındaki fark, işsizlik sigortası

işçilerin çalışırken ödediği primlerle finanse edilir ancak işsizlik yardımında devlet tarafından finansman sağlanmaktadır.

İşsizlik sigortası ve işsizlik yardımları dışında bazı ülkelerde farklı pasif istihdam politikaları da uygulanmaktadır. Bu politikalar, çalışma süresinin kısaltılması, erken emeklilik, iş kaybı tazminatı, kıdem tazminatı, ihbarlı işten çıkarma gibi çalışma yasalarında yer alan politikalardır.157

154

ILO Employment Outlook, ILO Genova 1995, s.48

155

Meryem Koray, Avrupa Toplum Modeli, Ankara: İmge Kitapevi Yayınları,2005, s.155

156

Genç, 1 Aralık 1999

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE İŞSİZLİĞİN YAPISI

I. TÜRKİYE’DE İSTİHDAMIN GENEL DURUMU

İstihdamın yapısal olarak incelenmesi, istihdamın ülke ekonomisindeki hacmini ve kalitesi ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.

Türkiye’deki işgücü piyasaları “kırsal istihdam-kentsel istihdam”, “enformel sektör-formel sektör”, “tarımsal istihdam-sanayi istihdamı” gibi istihdam şekilleri ile kendi içerisinde ayırıma tabi olduğunu ve bu ayrımı da iç içe yaşadığını söylemek mümkündür158.

Türkiye’de istihdamın yapısal özelliklerini incelediğimizde; tarım sektörünün toplam istihdam içerisinde önemli sayılabilecek bir orana sahip olduğunu görmekteyiz. Ancak bu oran gün geçtikçe azalma eğilimi içerisindedir. Bunun yanında, Türkiye’de işgücü verimliliğinin düşük olması ve yeni iş yaratmada yetersizliği istihdamın yapısal özellikleri arasında yer almaktadır.

Nüfus ve nüfus artış hızı istihdamın yapısının belirleyicisi konumundadır. Bu oranlar Türkiye’de hızla artmaktadır. Nüfusun önemli bir bölümünü de genç yaş grubu nüfus oluşturmaktadır. Nüfusun genç yapıda olması, bir taraftan çalışma çağındaki nüfusu, diğer taraftan işgücüne katılan nüfusu arttırmaktadır. Her yıl sınırlı olarak artan istihdam olanaklarına karşılık daha fazla artan işgücü, işsizliğin sürekli artmasıyla sonuçlanmaktadır159

.

Tablo 1’de Türkiye’de 1988–2009 arası dönemde nüfus, işgücü, istihdam miktarları ile işgücüne katılım oranları gösterilmektedir. Tabloda veriler gösterilirken 2004 yılı verileri iki farklı şekilde gösterilmiştir. Bunun sebebi Türkiye’de 2007 yılında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) geçilmiş olması sonucu verilerin tekrardan revize edilmesidir. Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ) 2007 yılından önce

158

Ataman, s.92

159

Neşe Algan ve Mustafa Ildırar, Güçlü ve Büyük Türk Ekonomisi İçin Üretim ve İstihdam Politikaları, Ankara: TİSK Yayınları, 2003, s.58

Genel Nüfus Sayımına (GNS) göre ortaya çıkan rakamları ADNKS’e göre dönüştürme çalışmalarına devam etmektedir. Şu an itibariyle 2004 yılı revize çalışmaları tamamlanmıştır. Bundan dolayı tabloda 2004 yılı hem GNS’ye göre hem de ADNSK’e göre oluşan veriler bulunmaktadır.

Türkiye’de 1988–2004 yılları arası dönemde kurumsal olmayan nüfus, işgücü, istihdam ve işgücüne katılım oranlarına baktığımızda, nüfus rakamları bir önceki yıla göre sürekli artış göstermektedir. 1988 yılında kurumsal olmayan nüfus 53 milyon 284 bin kişi iken, 1995 yılında 60 milyon 585 bin kişi, 2000 yılında 66 milyon 187 bin kişi olmuştur. 2004 yılında ise bu rakam 70 milyon 556 bin kişi olarak gerçeklemiştir. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta nüfus sürekli artış içerisinde olmasına rağmen nüfus artış hızının gerileme içerisinde olduğudur. Diğer taraftan nüfusun artış eğilimi içerisinde olması, işsizlik sorunun kaynağını oluşturduğunu söylemek mümkündür. Tabloya göre, Türkiye de 15 yaş ve yukarı yaştaki çalışma çağındaki nüfus 1988 yılında 33 milyon 746 bin kişi iken, işgücü 19 milyon 391 bin kişidir. 1995 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki çalışma çağındaki nüfus, 41 milyon 176 bin kişi iken işgücü 22 milyon 286 bin kişidir. 2000 yılında ise 46 milyon 211 bin kişi iken, işgücü 23 milyon 078 bin kişidir. 2004 yılında ise 15 yaş ve üstü çalışma çağındaki nüfus 49 milyon 906 bin kişi, işgücü 24 milyon 776 bin kişi olarak gerçekleşmiştir.

İşgücüne katılım oranlarına baktığımızda ise, 1988 yılında % 57,5 olan oran 2004 yılına gelindiğinde %48,7 oranına gerilemiştir. Bu oran tabloda dikkatlice incelendiğinde düşüş trendi içerisinde olduğu görülmektedir. Dolayısıyla çalışma çağındaki nüfusa istihdam olanakları sağlanamamış, işgücü atıl kalmıştır. Çalışabilecek kişilerin atıl durumda olması, gerek ekonomik gerek sosyal maliyet olarak Türkiye’ye yansımıştır.

2004–2009 arasındaki dönemde kurumsal olmayan nüfus, işgücü, istihdam rakamları ve işgücüne katılım oranlarına baktığımızda, 2004 yılı GNS’ e göre 70 milyon 556 bin kişi olan kurumsal olmayan sivil nüfus, ADNKS’e göre yeniden revize edilerek, 66 milyon 370 bin kişiye eşitlenmiştir. Buradan nüfusun azaldığını düşünülmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda olacaktır.

Tablo 1

Türkiye’de Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009) YILLIK Kurumsal Olmayan Nüfus ( Bin kişi) İşgücü ( Bin kişi ) İstihdam ( Bin kişi ) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ( Bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı ( % ) 1988 53 284 19 391 17 755 33 746 57,5 1989 54 047 19 931 18 222 34 315 58,1 1990 55 294 20 150 18 539 35 601 56,6 1991 56 407 21 010 19 288 36 869 57.0 1992 57 521 21 264 19 456 37 984 56.0 1993 58 478 20 314 18 500 38 957 52,1 1994 59 455 21 877 20 006 40 038 54,6 1995 60 585 22 286 20 586 41 176 54,1 1996 61 724 22 697 21 194 42 243 53,7 1997 62 871 22 755 21 204 43 299 52,6 1998 64 008 23 385 21 779 44 295 52,8 1999 65 139 23 878 22 048 45 311 52,7 2000 66 187 23 078 21 581 46 211 49,8 2001 67 296 23 491 21 524 47 158 49,8 2002 68 393 23 818 21 354 48 041 49,6 2003 69 479 23 640 21 147 48 912 48,3 2004 70 556 24 289 21 791 49 906 48,7 *2004 66 370 22 016 19 632 47 544 46,3 2005 67 227 22 455 20 067 48 359 46,4 2006 68 066 22 751 20 423 49 174 46,3 2007 68 901 23 114 20 738 49 994 46,2 2008 69 724 23 805 21 194 50 772 46,9 2009 70 773 25 319 22 019 51 933 48,8

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ), Hane Halkı İş Gücü Anketi

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 ( 10 Mayıs 2010 )

2004 yılında 24 milyon 289 bin kişi olan işgücü 22 milyon 016 bin kişi olarak yeniden yapılandırılmış, istihdam ise 21milyon 791 bin kişiden 19 milyon 632 bin kişi olarak yeniden düzenlenmiştir.

2004–2009 dönemleri arasında 2004’den 2005’e kurumsal olmayan nüfus 857 bin kişi arttığını görmekteyiz. Aynı dönemde istihdam artışı ise 435 bin kişi gerçekleşmiş, 15 yaş ve üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ise 815 bin kişi artış göstermiştir. 2006 yılında 68 milyon 066 bin kişi olan kurumsal olmayan nüfus, 2007 yılında 68 milyon 901 bin kişiye ulaşmıştır. 2007 yılında 15 yaş ve üstü kurumsal olmayan sivil nüfus 49 milyon 994 bin kişi iken istihdam edilenler 20 milyon 738 bin kişi olmuş işgücü ise 23 milyon 114 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında kurumsal olmayan nüfus 823 bin kişi artış göstererek 69 milyon 724 bin kişiye ulaşmıştır. 2009 yılında da bu rakam 70 milyon 773 bin kişiye ulaşmıştır.

2007 yılında 15 yaş ve üstü kurumsal olmayan sivil nüfus 49 milyon 994 bin kişi iken istihdam edilenler 20 milyon 738 bin kişi olmuş işgücü ise 23 milyon 114 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında kurumsal olmayan nüfus 823 bin kişi artış göstererek 69 milyon 724 bin kişiye ulaşmıştır. 2009 yılında da bu rakam 70 milyon 773 bin kişiye ulaşmıştır.

2004–2008 yılı dönemleri işgücüne katılım oranlarına baktığımızda son 20 yılın en düşük oranlarıyla karşılaşmaktayız. 2004 yılında %46,2 olan oran 2008 yılına kadar bu seviyelerde sürdürülmüştür. Küresel finans krizinin etkilerinin yavaş yavaş geçtiği 2009 dönemini sonlarına doğru bu oran %48,8 seviyelerinde kendini göstermektedir.

Türkiye’nin istihdam yapısı kırdan kente göç ile birlikte değişiklilikler göstermiştir. Türkiye’deki işgücünün büyük bir bölümü tarım sektöründe istihdam edilirken kırdan kente göç ile birlikte tarım sektöründe istihdam azalmıştır. Göç edenler kentlerde imalat sanayi ve yoğun olarak da hizmet sektöründe çalışmaya başlamışlardır. Ancak kırsal kesimin büyük göç vermesine karşılık sanayi sektörü göçe paralel olarak büyüme gösterememiştir. Bu da kırsal kesimden göç edenlerin işsiz kalmasına ve/veya formel sektörün dışına kaymasına yol açmıştır.

Bu sürecin istihdam ve üretimle ilgili istatistiklere yansıması kendini iki şekilde göstermiştir. İlk olarak işgücüne katılma oranları giderek azalmıştır. İkincisi ise hizmet sektörünün sanayileşmesini tamamlamamış bir ülke için aşırı büyüme göstermesi şeklindedir. İşgücüne katılım oranındaki azalma, kırsal kesimdeki niteliksiz işgücünün kentin üretim yapısının gereksinimlerine uyum sağlayamaması nedeniyle işgücünün dışına itilmesini gösterirken, hizmet sektöründeki aşırı büyüme, enformelleşmenin boyutlarının göstergesi olmuştur160

.

Türkiye’de emek piyasası yapısında cinsiyetin etkili olduğu ve emek arzının büyük oranda erkeklerden olduğu ve emek arzının büyük oranda erkeklerden kaynaklandığı görülmektedir. Türkiye’de kadın işgücü sanayileşmiş bölgelerin gösterdiği özelliklerin yanında azgelişmiş ülkelere ait bazı özelliklere de sahiptir. Gelişmiş ülkelerde işgücünün dağılımı hemen hemen eşit denilebilecek düzeydeyken, Türkiye’de durum kadın işgücü aleyhine bir görünüm taşımaktadır. Benzer bir biçimde kadın işgücü daha çok gençlerden oluşurken ileriki yaşlardaki kadınların işgücü içindeki oranı gençlere oranla daha düşüktür. Erkeklerde ise durum aksi yöndedir161.

Türkiye’de işgücüne katılım oranları kent ve kırsal alanlarda da farklılıklar göstermektedir. Kentlerde işgücüne katılım oranları hem erkekler hem de kadınlar bakımından kırsal kesime oranla daha düşük bir düzeyde gerçekleşmekle birlikte, her iki kesimde de düşüş eğilimi sürmektedir.

Tablo 2’de Kentlerde nüfus, işgücü, istihdam ve işgücüne katılım oranlarına bakıldığında, kurumsal olmayan nüfus 1988 yılında 26 milyon 481 bin kişi iken 1995 yılında 34 milyon 19 bin kişi, 2000 yılında 38 milyon 915 bin kişi 2008 yılında da 48 milyon 349 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Aynı yıllarda işgücü 1988 yılında 8 milyon 324 bin kişi iken 2008 yılında 16 milyon 63 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Bunlara paralel olarak 15 yaş ve üstü kurumsal olamayan sivil nüfus 1988 yılında 17 milyon 237 bin kişi, 2008 yılında ise 35 milyon 697 bin kişi olmuştur. İşgücüne katılım oranları ise 1988 yılında %48.3 1995 yılında %45.5 2000 yılında %44.1 2008 yılında %45 olarak gerçekleşmiştir.

160

Varçın, s.90

161

Hasan Ejder Temiz, Küreselleşmenin Sosyal Boyutları ve Türkiye Açısından Etkileri, Ankara: DİSK Birleşik Metal İş Sendikası Yayınları, Genel İş Matbaası, 2004, s.166

Tablo 2

Kentlerde Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009) YILLIK Kurumsal Olmayan Nüfus (bin kişi) İşgücü (bin kişi) İstihdam (bin kişi) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus (bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı ( % ) 1988 26 481 8 324 7 235 17 237 48.3 1989 27 451 8 545 7 429 18 006 47.5 1990 28 425 9 029 8 064 18 726 48.2 1991 30 296 9 261 8 099 20 125 46.0 1992 31 248 9 936 8 710 21 298 46.7 1993 32 089 10 013 8 714 21 813 45.9 1994 32 978 10 536 9 331 22 600 46.6 1995 34 019 10 714 9 598 23 549 45.5 1996 35 055 10 838 9 754 24 353 44.5 1997 36 086 11 480 10 316 25 103 45.7 1998 37 479 11 899 10 647 26 265 45.3 1999 38 188 11 920 10 669 26 934 44.3 2000 38 915 12 267 11 104 27 630 44.1 2001 39 984 12 522 11 076 28 483 44.0 2002 41 053 12 955 11 111 29 530 44.4 2003 42 135 13 091 11 287 29 919 43.8 2004 43 625 13 802 11 965 31 060 44.4 *2004 46 667 14 472 12 501 33 673 43.0 2005 47 101 15 046 13 126 34 139 44.1 2006 47 526 15 391 13 518 34 787 44.2 2007 47 944 15 635 13 764 35 275 44.3 2008 48 349 16 063 14 010 35 697 45.0 2009 48 857 16 854 14 249 36 284 46.4

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ), Hane Halkı İş Gücü Anketi

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 ( 10 Mayıs 2010 )

Dikkat edilecek olursa işgücüne katılım oranı haricindeki diğer miktarlarda yıllar itibariyle yaklaşık iki katına varan artış işgücüne katılım oranlarında kendini gösterememiştir. Nüfus ve işgücü kentlerde sürekli artış içerisindeyken işgücüne katılım oranı aynı seviyeler içerisinde kalmıştır.

Tablo 3’de Kırlarda Nüfus, işgücü, istihdam miktarları ile işgücüne katılım oranlarına bakıldığında göç hareketlerinin sonuçlarını burada görmek mümkündür. Kurumsal olmayan nüfus 1988 yılında 26 milyon 803 bin kişi iken 2008 yılında 21 milyon 375 bin kişiye gerilemiştir. Yıllar itibariyle incelendiğinde tüm oranlarda gerilemeler mevcuttur. İşgücü 1988 yılında 11milyon 68 bin kişi iken 2008 yılında 7 milyon 742 bin kişiye gerilemiş, istihdam 10 milyon 519 bin kişi iken 2008 yılında 7 milyon 184 bin kişiye gerilemiştir. İşgücüne katılım oranlarına bakıldığında ise 1988 yılında %67 olan oran 2008 yılında %51.4 seviyelerine gerilemiştir.

Tablo 4 ve Tablo 5 Kentlerde nüfus, işgücü, istihdam miktarları ile işgücüne katılım oranları cinsiyetlere göre vermektedir. Kentlerde erkekleri işgücüne katılma oranlarını incelediğimizde 1988 yılında %78.1 olan oran 2008 yılında %69.5 oranlarına gerilemiştir. Nüfus yapısına batığımızda 1988 yılında 13 milyon 466 bin olan kurumsal olmayan nüfus 2008 yılında 24 milyon 184 bin kişiye ulaşmıştır. Kentlerde kadınların işgücüne katılma oranına baktığımızda 1988 yılında %17.7 iken 2008 yılında %20.8 oranına yükselmiştir. Nüfus yapısı ise 1988 yılında 13 milyon 15 bin olan kurumsal olmayan nüfus 2008 yılına gelindiğinde 24 milyon 568 bin kişiye yükselmiştir. Görüldüğü gibi kentlerde kadın nüfusu önceki yıllarda erkeklerden az iken son yıllarda fazlalaşmıştır. Aynı zamanda kadınların işgücüne katılım oranları artarken erkeklerin işgücüne katılım oranları düşmektedir.

Tablo 6 ve Tablo 7’de Kırlarda nüfus, işgücü, istihdam miktarları ile işgücüne katılım oranları cinsiyetlere göre verilmiştir. Kırlar erkeklerin işgücüne katılım oranlarına baktığımızda 1988 yılında %84.7 olan oran 2008 yılında %71.6 ya düşmüştür. Kadınlarda ise durum 1988 yılında % 50.7 olan oran 2008 yılında % 32.9’a gerilemiştir. Kırlarda tarım sektörünün hareketli olduğu dönemlerde kadınlar işgücüne katılım oranlarında önemli paya sahip iken, tarım sektörünün küçülmesi sonucu işgücüne katılım oranlarında düşüş sergilenmiştir.

Tablo 3

Kırlarda Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009) YILLIK Kurumsal Olmayan Nüfus ( Bin kişi) İşgücü ( Bin kişi ) İstihdam ( Bin kişi ) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ( Bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı ( % ) 1988 26 803 11 068 10 519 16 509 67.0 1989 26 997 11 419 10 794 16 566 68.9 1990 27 156 11 523 10 966 16 985 67.8 1991 26 398 11 744 11 111 17 030 69.0 1992 26 550 11 419 10 850 16 962 67.3 1993 26 668 10 554 9 965 17 423 60.6 1994 26 758 11 295 10 695 17 722 63.7 1995 26 845 11 853 11 313 17 906 66.2 1996 26 964 12 165 11 794 18 159 67.0 1997 27 068 11 244 10 765 18 450 60.9 1998 26 811 12 050 11 687 18 286 65.9 1999 27 235 11 302 10 838 18 620 60.7 2000 27 272 10 902 10 477 18 581 58.7 2001 27 324 10 969 10 449 18 675 58.7 2002 27 340 10 863 10 243 18 850 57.6 2003 27 344 10 549 9 860 18 993 55.5 2004 27 324 10 496 9 905 19 129 54.9 *2004 19 712 7 545 7 131 13 871 54.4 2005 20 125 7 408 6 940 14 220 52.1 2006 20 540 7 360 6 905 14 387 51.2 2007 20 957 7 479 6 556 14 719 50.8 2008 21 375 7 742 7 184 15 075 51.4 2009 21 916 8 465 7 770 15 649 54.1

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ), Hane Halkı İş Gücü Anketi

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 ( 10 Mayıs 2010 )

Tablo 4

Kentlerde Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009)(Erkek) YILLIK Kurumsal Olmayan Nüfus ( Bin kişi) İşgücü ( Bin kişi ) İstihdam ( Bin kişi ) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ( Bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı ( % ) 1988 13 466 6 814 6 154 8 722 78.1 1989 13 954 6 919 6 240 9 064 76.3 1990 14 435 7 347 6 731 9 415 78.0 1991 15 217 7 755 6 948 10 037 77.3 1992 15 673 8 076 7 243 10 583 76.3 1993 16 011 8 165 7 307 10 830 75.4 1994 16 573 8 539 7 742 11 286 75.7 1995 16 996 8 672 7 962 11 635 74.5 1996 17 650 8 910 8 138 12 152 73.3 1997 18 030 9 253 8 528 12 477 74.2 1998 18 855 9 650 8 778 13 082 73.8 1999 19 152 9 560 8 725 13 446 71.1 2000 19 507 9 797 9 034 13 812 71.2 2001 19 995 10 035 9 002 14 214 70.6 2002 20 584 10 168 8 844 14 573 69.8 2003 21 144 10 323 9 025 14 977 68.9 2004 21 909 11 013 9 690 15 511 71.0 *2004 23 208 11 432 10 006 16 548 69.1 2005 23 529 11 811 10 441 16 875 70.0 2006 23 837 11 978 10 666 17 277 69.3 2007 23 997 12 122 10 817 17 504 69.3 2008 24 184 12 323 10 892 17 721 69.5 2009 24 289 12 628 10 877 17 900 70.5

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ), Hane Halkı İş Gücü Anketi

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 ( 10 Mayıs 2010 )

* : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre hesaplanan

Tablo 5

Kentlerde Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009)(Kadın) YILLIK Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus ( Bin kişi) İşgücü ( Bin kişi ) İstihdam ( Bin kişi ) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ( Bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı ( % ) 1988 13 015 1 509 1 082 8 515 17.7 1989 13 497 1 626 1 189 8 941 18.2 1990 13 989 1 682 1 333 9 311 18.1 1991 15 079 1 506 1 150 10 088 14.9 1992 15 574 1 860 1 467 10 715 17.4 1993 16 078 1 849 1 407 10 983 16.8 1994 16 405 1 997 1 589 11 314 17.6 1995 17 022 2 043 1 637 11 914 17.1 1996 17 404 1 927 1 617 12 201 15.8 1997 18 055 2 227 1 788 12 626 17.6 1998 18 624 2 249 1 869 13 182 17.1 1999 19 036 2 360 1 944 13 488 17.5 2000 19 407 2.379 2 070 13 818 17.2 2001 19 989 2.488 2 074 14 270 17.4 2002 20 469 2.787 2 267 14 618 19.1 2003 20 991 2.768 2 262 14 942 18.5 2004 21 716 2.788 2 275 15 549 17.9 *2004 23 458 3.039 2 495 17 125 17.7 2005 23 573 3.236 2 685 17 263 18.7 2006 23 689 3.413 2 853 17 510 19.5 2007 23 947 3.513 2 947 17 770 19.8 2008 24 165 3 739 3 117 17 976 20.8 2009 24 568 4 226 3 373 18 383 23.0

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu ( TUİK ), Hane Halkı İş Gücü Anketi

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 ( 10 Mayıs 2010 )

Tablo 6

Kırlarda Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranları (1988–2009)(Erkek) YILLIK Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus ( Bin kişi) İşgücü ( Bin kişi ) İstihdam ( Bin kişi ) 15 yaş üstü kurumsal olmayan sivil nüfus ( Bin kişi) İşgücüne Katılım Oranı