• Sonuç bulunamadı

METİN TASHİHİ

Belgede Hulusi vesiletu’l-meram (sayfa 39-45)

Müellif Pendnâme’yi şerh ederken bazı beyitleri atlayarak şerh etmemiş kimi bölümlerde şerhine bazı beyit eklemelerinde bulunmuştur. Veyahut Pendnâme’deki bir bölümde yer alan beyti şerhinde başka bir bölümde göstermiştir. Bu kısımlarda müellifin yapmış olduğu çalışmaya sadık kalmak için şârihin kullamına riayet ettik.

Aynı şekilde şârihimiz Pendnâme’de yer alan bazı beyitlerde kelimeleri şerhinde farklı şekilde yorumlamıştır. Bu yorumlama şerhlerin Türkçe çevirisine de yansımıştır. Bu kısımlarda müellifin yapmış olduğu çalışmaya sadık kalmak için şârihin kullamına riayet ettik. Bu kısımlarda

Pendnâme’nin orijinal metninden, Pendnâme’ye yapılan şerh çalışmalarından Cumhur Ün’ün hazırladığı “Mustafa Rûhî Efendi’nin

Rûhu’ş-Şurûh’u ve Gülçiçek Akçay’ın hazırladığı “Mustafa Refî’a’nın Berg- i Dervîşân” adlı doktora çalışmalarından istifade ettik.

Hvāb u hvār cuz pīşe-i eń ām nīst Huftegān-rā behre z’īn inˊām nīst

Yemek ve uyumak hayvāndan gayrı kimseniñ işi degildir. Uyku içinde olanlara bu ˊibādet nūrınıñ inˊāmından nasīb yokdur. (V.M., s.65)

Hvāb u hor cuz pīşe-i eń ām nīst Huftegān-rā behre z’īn inˊām nīst

“Yiyip yatmak hayvan ˊādetinden gayrı degüldür. Yaˊnī; ol kimse bu ˊālem-i fānīde yiyüp yatmakdan gayrıyı aslā bilmez. Ol bī-akl kimse hār ve ˊalef-hār olan bakar gibi olmışdur dimekdür. ( R.Ş., s.216)

Hvāb u hor cuz pīşe-i eń ām nīst Huftegān-rā behre z’īn inˊām nīst

Mahsūl: “Uyumak ve yimek ve içmek hayvānāt sanˊatıdur; yaˊnī nakd u

evkātın ve enfās-ı hayātın mezkūr üç tahsīs idüp tahsīl-i levāzım-ı saˊādet-i dāreyn rahāvet ve gaflet katı denāˊet ve hilāf-ı insāniyyetdür; zīrā uyumışlarun yaˊnī gāfil ü zāhil olanlarun bu inˊām u ihsāndan nasīb ve behresi yokdur.” (B.D., s.467)

Her kĭ der-pāyān-i kārī nengered ˊĀkıbet rūzī peşīmānī hvered

ˊĀkıbet bir gün peşīmānlık yese gerekdür. (V.M., s.84)

Her kĭ der-pāyān-i kārī nengered ˊĀkıbet rūzī peşīmānī hored

“ˊAkıbet bir gün peşīmānlık yir.” (R.Ş., s.349)

Her kĭ der-pāyān-i kārī nengered ˊĀkıbet rūzī peşīmānī ḫored

Mahsūl: “Her kimse ki işin sonuna nazar aylemez; yaˊnī tèemmül ve tefekkürsüz işler, ˊākıbet bir gün peşīmānlık yir; yaˊnī elbette nādim u peşīmān olur.” (B.D., s. 531)

Duşmen-ı bisyār u vām-ı bī-şumār Cevr-i bī-hadd u ́ iyāl-i bīmār

Hadden ziyāde cevr ü cefā ve haste ˊiyāl zīrā bir kişiniñ ˊiyāli haste olsa ol kişi dahı şikest olur. (V.M., s.85)

Duşmen-ı bisyār u vām-ı bī-şumār Şugl-ı bī-had u ˊiyāl bā-katār

“Adū-yı kesīr ve deyn-i bī-ˊaded ü şugl-i bī-hadd ü ˊıyāl-i kesīrdür. Bu kelām çār çīzi icmālen mübeyyindür. Nāzım her birini tafsīl idecekdür. Ancak tafsīlde li-nüktedin bu terkībe tagyīr ile beyānda takdīm ü teˊhīr buyuracakdur. (R.Ş., s.400)

Duşmen-ı bisyār u vām-ı bī-şumār Şuġl-ı bī-had u ˊiyāl bā-katār

Mahsūl: “Zaˊf ü sustlik dört nesne: biri çok düşmen ve biri dahi çok borç ve

hadsiz yaˊnī vüsˊu kudretden ziyāde iş ve sürü ile ˊıyāldür. Hakka böyledür.”

(B.D., s.556)

Hīç [dem] ez-yād-i Ḥaḳ gerden me-tāb Behr-i vām āzāde-rā dāmen me-tāb

Hīç ẕikrullâhdan gerdeniñi bükme yaˊnī yüz döndürme Borcundan ötüri āzādelik etegin çevirme yaˊnī fuḳāradan biriniñ saña borcı olub gāyet teng- destligi sebebi ile edāˋ-i deyn idemedügi hālde etegine yapuşub kādıya gidelim deyü rencide-hātır etme Mümkün ise bagışla degilse mühlet vir terahhum eyle dimek olur. (V.M., s.106)

Hīç ez-fermān-ı Hak gerden metāb Behr-i vām āzāde-rā dāmen me-tāb

“Hakkun buyrıgından hīç yüzini çevürme. Yaˊnī; evāmiru’llāha imtisāl ve nevāhīden eylemekden aslā iˊrāz eyleme dimekdür.” (R.Ş., s.477)

Hīç ez-fermān-ı Hak gerden metāb Behr-i vām āzāde-rā dāmen me-tāb

Mahsul: “Fermān-ı Hak’dan boyun çevirme; yaˊnī fermān-ı vācibü’l-izˊān-ı

çevirme; yaˊnī senden mütālibe-i şerˊam vardur, diyü derd-i medyūn-i ciğer- hūnun dāmen-i hayret-pirāmenine muhkem sarılma.” (B.D., s.625)

Ehl-i dunyā-rā çu dīv ārāyedeş Lokmahā-yı çerb u şīrīn bāyedeş

Ehl-i dünyāyı çünki dīv ārāyiş ide bezeye. Anlara çerb u şīrīn lokma gerekdir. (V.M., s.109)

Ehl-i dunyā-rā çu dīvār āyedeş Lokmahā-yı çerb u şīrīn bāyedeş (P.)

Ehl-i dunyā-rā çu dīv ārāyedeş Lokmahā-yı çerb u şīrīn bāyedeş

Şeytān ehl-i dünyāya çünki dünyāyı bezeye, hūb göstere.” (R.Ş., s.265)

Ehl-i dunyā-rā çu dīv ārāyedeş Lokmahā-yı çerb u şīrīn bāyedeş

Mahsūl: “Ehl-i dünyāyı çünki şeytān tezyīn ide yaˊnī müteşebbiâ oldukları

kār u bārı hūb u zībā göstere, ana çerb ü şīrīn lokmalar gerekdür. Nefsün akvā-yı fesādı elvān-ı taˊām u şarābdur.” (B.D., s.488)

Hergiz ender āsitān der menişīn Kem şeved rūzī be-kirdār-ı çunīn

Hergiz kapu eşigine oturma. Buncılayın ˊamel ile nasībiñ eksilür. (V.M., s.117)

Ey peser der-āstān der-meşīn Kem şeved rūzī zi-kirdār-ı çunīn

Ey peser ber-āsitān der-meşīn Kem şeved rūzī zi-kirdār-ı çunīn

Mahsūl: “Ey ogıl kapunun eşiği üzerine oturma. Meşīn, me-nişīnden

muhaffefdür. Buncılayın ˊamelden rızk nākıs olur.” (B.D., s.657)

Her kĭ gird-i kūre-i enguşt geşt Cāme ez-dūdeş siyāh u zişt geşt

Her kim kĭ barmaġını körüge urdı yaˊnī yapışdı. Cāmesi anıñ dütününden siyāh u çirkin oldı. (V.M., s.120)

Her kĭ gird-i kūre-i enkişt geşt Cāme ez-dūdeş siyāh u zişt geşt

“Her kim ki kömür ocagınun semtine döndi. Yaˊnī tarafına tolandı.” (R.Ş.,

s.514)

Her kĭ gird-i kūre-i engişt geşt Cāme ez-dūdeş siyāh u zişt geşt

Mahsūl: “Her kim ki kömür ocağı etrāfında dolandı, cāmesi tütünden siyāh

ve çirkin oldı; yaˊnī kömürün siyāh tütün ve tozundan varan kimsenün libāsı elbette eser-pezīr olmamak olmaz dimekdür.” (B.D., s.666)

Munˊimī k’ū mīkuned menˊ-i zekāt Dūr ez-vey bāş tā dārī cihāt

Bir münˊim kĭ ol zekātı menˊ eylemeye yaˊnī virmeye. Andan ırak ol tā kim cihād tutasın yaˊnī cehd ile kĭ aña yakın olmayasın. (V.M., s.122)

Munˊimī ger mīkuned menˊ-i zekāt Dūr ez-vey bāş tā dārī hayāt

“Bir māldār eger menˊ-i zekāt ider ise. Andan ırak ol; mā-dām ki hayāt tutarsın. Yaˊnī; ˊömrüñ oldıkca māniˊ-i zekātdan ırak ol. Zīrā anlar Hudānuñ mengūzıdur. Mebgūz-ı Hakk olana kurbiyyet fenādur.” (R.Ş., s518)

Munˊimī ger mīkuned menˊ-i zekāt Dūr ez-vey bāş tā dārī hayāt

Mahsūl: “Eger bir ganī zekātın menˊ eyleye, yaˊnī mālınuñ zekāt-ı mefrūzü’l-edāsını

īfā eylemeye, hayātda oldıkça, yaˊnī nisāb-ı hayāta mālik oldıkça andan ırak ol.”

(B.D., s.674)

Tā ne-gāhed āb-ı rūyet rūzgār Má ṣiyet kem kun be-́ ālem zīnhār ́

Tā kim rūzgār senüñ yüzün suyunı eksiltmeye. Ᾱlemde má siyeti az eyle tā kim yüzüñ eksilmeye. (V.M, s.133)

Tā ne-gāhed rūzyet der-rūzgār Má siyet kem kun be-́ ālem zīnhār

“Tā ki cihānda rızkun eksilmeye dimekdür. Zīnhār maˊsıyyeti ˊālemde az eyle. Zīrā günāh, bāˊis-i noksan-ı rızk idigi bī-iştibāhdur.” (R.Ş., s.505)

Tā ne-gāhed rūzyet der-rūzgār Má siyet kem kun be-́ ālem zīnhār

Mahsūl: “Tā zamānede senüñ rızkuñ nākıs olmaya, ˊālemde maˊsiyeti az

III. BÖLÜM

Belgede Hulusi vesiletu’l-meram (sayfa 39-45)