• Sonuç bulunamadı

7. TARTIŞMA VE ÖNERİLER

7.1 Mesleki Bilgi Eksikliği

Aksaray ilindeki hayvancılık işi ile uğraşan üreticileri; Sanayiye üretim yapan ve ailesine üretim yapan işletmeler olarak sınıflandırırsak 10 baş ve altı hayvan sayısına sahip üreticileri aile tipi, üzerindeki hayvan varlığına sahip üreticileri ise sanayi tipi üretim işletmesi olarak sınıflandırmak daha doğru olacaktır. Aksaray ilindeki hayvancılık işletmelerini iki gruba (sanayi ve aile tipi) ayırdığında, üreticilerin mesleki açıdan eksiklerini gidermek amacıyla hayvan varlığı baz alınarak kurslar açılmalı ve her grup için hayvancılık işletmeciliği sertifikası verilmelidir. Aksi takdirde üreticilerin büyük bir çoğunluğunun ilkel şartlarda, bakım ve beslenme imkânlarından yoksun hayvan beslemeye devam edeceği ve işletmenin geliştirilmesi için yatırım yapmayacağı aşikârdır. Özellikle genç yaştaki üreticilerin hayvancılık konusunda mesleki bilgi ve becerisine yeteri kadar sahip olmadığı çok net görülmektedir. Hayvancılık üretimi sadece bir ticaret olmayıp, üretimden kaynaklanan bilgi beceri ve karşılaşılacak sorunların önlenmesi hususunda üreticiler bilgi sahibi yapılmalıdır.

Hayvan yetiştiricilerinin modern hayvancılık projeleri içinde yer alması sağlanmalı, uzmanlarla bir araya getirecek ile yurtiçi ve yurtdışında programlar düzenlenmelidir.

Hayvan yetiştiriciliği ve ürün işleme alanında teknik geziler, fuarlara ve eğitimlere katılma şansını verilmeli, üreticilerin bilinçlenmesi sağlanmaya çalışmalıdır.

166 7.2 Finansman Eksikliği

Hayvancılık yatırımları kırsalda ‘’geçim kaynağı’’ olarak düşünülmektedir. Ancak işletme üretimden kaynaklanan her türlü ihtiyaca cevap verecek finansman desteğine gerektiği zamanda sahip olmalıdır. Hayvansal üretimi sürdürebilir yürütemeyecek işletmelerin ömürlerinin kısa olacağı düşünüldüğünde hem yatırımcı hem ülke ekonomisi açısında maddi kayıplar oluşacaktır. Bu konuda yeterli finansmanı olmayan çiftçilere ucuz maliyetli ya da faizsiz kredi imkanları sağlanmalı, yaptığı iş ve hayvan varlığı ipoteğinin dışında ipotek aranmaksızın verilmelidir.

Bu noktada 2002 yılında T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince (TKK) 145 Milyon TL kredi verilmiş iken 2017 yılında yaklaşık iki kat artarak 275 Milyon TL’ye ulaşmıştır.

Aksaray ilinde bir fırsat finansman kaynağı olan TKDK kaynaklarından da bahsetmek yerinde olacaktır. Bu bağlamda TKDK Avrupa birliği ve ulusal kaynaklardan Aksaray iline;

 Et Üreten Tarımsal İşletmeler (Kırmızı et) konusunda 3 işletmeye 3,6 milyon TL hibe desteği vermiştir.

 Kırmızı et işleme ve pazarlama alanında 3 işletmeye 4,2 milyon TL hibe desteği vermiştir.

 Süt Toplama Merkezi kaleminde 1 işletmeye 72 Bin TL hibe desteği vermiştir.

 Süt Üretimi kaleminde 12 işletmeye 19 milyon TL hibe desteği vermiştir.

 Süt ve Süt Ürünleri İşleme kaleminde ise 5 işletmeye 4 milyon TL hibe desteği vermiştir.

 Toplamda ise 24 işletmeye 30,9 milyon TL hibe desteği vermiştir.

TKDK’nin bu desteğinin finansman açısından oldukça büyük ve anlamlı bulunmaktadır.

Hayvancılık girdilerinin başında olan yem girdisi için finansman kaynağına ihtiyaç bulunmaktadır. Aksaray ilinde üreticiler, bu kaynağı bulamadıkları için sütlerini alan firmalardan bu ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmişler ve bunun sonucunda uzun süreli

167

borçlanmalara ve yüksek faiz borçlanmalarına neden olduğu gibi pazarlama kanallarını da değiştirememelerine neden olmuştur.

7.3 Koordinasyon ve Planlama Eksikliği

Hayvancılıkta yeni bir işletmenin kurulması, büyütülmesi, geliştirilmesi ve işletilmesi için fazla ve eksik yönleri çıkaracak net bir fizibilite raporu hazırlanmalı ve buna göre faaliyete başlanmalıdır. Bu noktada rapor doğrultusunda işletme kurulması işletmelerin zarar edip kapanmasının önüne geçebilecek önemli bir gerekliliktir.

Aksaray ilinde hayvancılık işletmelerinin faaliyetleri ve tarıma dayalı sanayisini bir bütün olarak değerlendirdiğinde; zincirin her aşamasında bir koordinasyon ve planlama eksikliği görülmektedir. Aksaray ilinde bazı işletmelerde içine kapanık, piyasa şartlarından habersiz, yatırım yapma arzusundan uzak birçok işletme gözlemlenmiştir.

Türk hayvancılık sektörü ölçek ekonomisinin avantajlarından yeterince faydalanamamaktadır. Önümüzdeki dönemde sektörde kendi hayvanını ve yemini üreterek uzun soluklu iş modellerini benimseyen büyük ölçekli işletmelerin ağırlığını artıracağı; orta boy işletmelerin ise kooperatifleşme gibi farklı yöntemlere yöneleceği düşünülmektedir. Bu noktada yatırımları cazip kılacak yatırım enstrümanlarının sahada uygulanması ve yatırım imkânlarının geliştirilmesi gerekmektedir.

7.4 Marka, Teknoloji ve İnovasyon Eksikliği

Son yıllarda hızla artan teknolojik gelişmeler her sektörde olduğu gibi hayvancılık sektöründe de büyük gelişmeler göstermektedir. Bu gelişmelere doğru zamanda doğru araçlarla ulaşmak maliyetlerin düşürülmesi ve üretim artışına kolaylıklar sağlamaktadır.

Teknoloji kullanımındaki artış hem maliyet düşüşüne hem de çeşitlilik noktasında kolaylıklar sağlamaktadır. Hayvancılıkta üretim tekniklerinden ziyade bakım ve besleme aşamasında teknoloji kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle süt

168

konusunda marka geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi Aksaray ili hayvancılığının gelişimi açısından oldukça önemlidir.

7.5 Pazarlama ve Talep Kaynaklı Sorunlar

Hayvansal üretimin yılın tümüne ve süreklilik arz ederek yayılması gerekmektedir. Zira hayvansal üretim için belli bir zaman diliminde büyük talep olduğu diğer zamanlarda talebin azaldığı gibi zamanlar olmakla birlikte (örnek; Kurbanlık için besiye alınacak hayvan toplanması gibi,) diğer zamanlarda da artan bir talep olabilmektedir. Sütün arttığı ve fiyatının düştüğü dönemlerde ESK Kurumu piyasaya girerek süt tozu yapmak üzere piyasadan süt almaktadır. ESK tarafından 2017 yılında kooperatifler ve üretici birlikleri eliyle yağsız süt tozu yaptırılmak üzere 576 bin ton, 2018 yılında ise 174 bin ton çiğ süt alınmıştır. Bu noktada desteğin devamının önemi büyüktür.

7.6 Üretim Planlamasının Koordine Edilememesi

Hayvan kayıt sisteminin güncel olmaması hayvancılık planlamasının önünde en büyük engeldir. Et, süt ve damızlık materyal üretimi için planlama yapılmalıdır. Eldeki mevcut hayvan varlığını geliştirmek adına üretim planlaması yapılmalı ona göre de tarıma dayalı sanayinin gelişimine izin verilmelidir. Bu noktada kümelenme analizleri yapılarak ihtiyaçlar girdiler ve çıktılar belirlenerek ihtiyaç analizleri ortaya konmalı Aksaray ili için hayvancılık konusunda İl Master Planı hazırlanmalıdır. Yatırımlara bu plan dahilinde izin verilmelidir.

7.7 Pazar ve Tüketici Kaynaklarına Ulaşılamaması

Aksaray iline 2006 yılında Sütaş Grubu tarafından yatırım yapılmaya başlanmıştır.

Sütaş tarafından yapılan yatırımlar ve üretim faaliyetleri sonucunda Aksaray ilinin yanında bölge ekonomilerinde de canlanma yaşanmış, ilin ve bölgelin üretim süreci pozitif yönde değişim sürecine girmiştir. İlde daha önceleri geçimlik ekonominin bir parçası olan süt ve süt ürünleri üretimi bu yatırımların ardından iktisadi bir faaliyet alanı

169

olarak görülmeye başlanmıştır. Yalnızca üretim ve faaliyetleri değil, bölgedeki süt üreticilerine sunulan eğitim imkânları, sosyal sorumluluk projeleri ve ilde oluşan istihdam sayısı ile Aksaray’ın sosyo-ekonomik değişimini de katkı sağlamıştır.

Üretici üretilen hammaddeyi doğru zamanda doğru pazarlama yöntemleri ile doğru yerlere en iyi fiyattan satma planlaması yapmak zorundadır. Bu noktada kooperatifleşmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Üreticilerin pazarda daha etkin hale gelmeleri açısından üretici birliklerine üye olmaları konusunda özendirilmeleri gerekmektedir.

7.8 Fiyat İstikrarsızlığı

Gerek Türkiye’de ve gerekse de Aksaray ilinde mevcut durumda girdilerin maliyetlerinde arz kısmında ve üretilen ürünlerin fiyatlarında talep kısmında zaman zaman fiyat noktasında dalgalanmalar olması hem satış hem de satın alma aşamasında sorunlar oluşturmaktadır. Fiyat konusunda sürdürülebilirlik sağlanmazsa et ve süt fiyatları dengesi sağlanamamaktadır. Bu durumda üretici ve işletmeciler yatırım yapmaktan kaçınmaktadırlar. Gıda fiyatları maliyetler konusunda devletin tedbir alması ve uygulaması yatırım ortamını daha cazip hale getirecektir.

7.9 Canlı Hayvan Arzı ve Fiyat Dengesizliği

Hayvancılık için üretimin ana temelini oluşturan canlı hayvan ihtiyacı, ilk tesis kurulumundan sonra olduğu gibi kapasite artırımı, besi sonu, kurbanlık öncesi ve damızlık için gereklidir. Türkiye’de besiciler besi sonunda çıkış yaptığı hayvanların yerine zamanında yeni hayvan koymakta sorun yaşamaktadır. Hem fiyatın yüksekliği hem de arzdaki sorun besi ahırlarının boş kalmasına ya da düşük kapasite ile çalışmasına neden olmaktadır. Bu durum etin üretici maliyetini artırmakla birlikte karlılığı düşürmektedir. Karlılığın düşmesi yatırım ortamına zarar vermektedir.

170

Tarımdan perakende sektörüne kadar pek çok alanda yaşanan sıkıntılar nedeniyle tüketici fiyatlarında gözlenen hızlı artışların salt büyükbaş hayvancılığını odağına alan tedbirlerle çözülemediği gözlenmektedir. Türkiye’de büyükbaş hayvancılığında ithalat baskısı günden güne belirginleşmektedir. Artan hayvan ve yem maliyetlerine karşılık iç pazarda et fiyatlarının baskılanması üreticinin kazançlarını aşındırmakta ve sermaye ihtiyacını artırmaktadır.

Özellikle besicilik tarafında yurt dışından hayvan temini 2017 yılından itibaren ivme kazanmıştır. Yetiştiricilerin kur riskine maruz kaldıkları bu modelin sürdürülebilirliği tartışılmakla birlikte, Türk Lirasında yaşanan değer kaybı nedeniyle üreticilerin önümüzdeki dönemde benzer yatırımlarını askıya alabilecekleri düşünülmektedir.

Türk Lirasında yaşanan değer kaybının etkileri et ve süt fiyatlarında da izlenmektedir.

Öte yandan, et fiyatlarının dönemsel faktörler ve karkas et ithalatındaki olası bir artış ile baskılanması besicilik tarafındaki sorunların derinleşmesine neden olabilecektir. Büyük ölçekli besi işletmelerinin desteklenmesi neticesinde büyük çapta materyali ancak ithalat ile toplanabilmekte ve ülke içi hayvan tedariki güçleşmektedir.

7.10 Yem Fiyatlarındaki İstikrarsızlık

Hayvancılık için maliyet hesaplamalarının başında gelen yem giderleridir. Besi işletmelerinin kaba yem olarak buğday samanı, arpa samanı ve diğer tarla bitki samanını kullanması, süt sığırcılığında da yeşil biçim veya iyi protein içerikli yemlerin kullanılması gerekmektedir. Bu noktada en temel varsayım olarak kültür ırkı bir büyükbaş hayvan için yıllık gerekli olan kaba yem miktarı 4,5 ton olarak hesaplanmaktadır. Bu nedenle kurulacak veya kurulu hayvancılık işletmesinin kaba yem üretimi yapabileceği hayvan başına en az 2,5 dönüm sulu veya 5 dönüm kuru arazisi olmalıdır. İşletmelerin en az on baş hayvan varlığına sahip olduğu düşünüldüğünde Aksaray ilinde hayvancılık işletmelerinin kaba yem üretimi yapabileceği 10 hayvan başına en az 25 dönüm sulu veya 50 dönüm kuru arazisinin olması noktasında ihtiyaç olduğu görülmektedir. İşletmelerin hayvan sayılarını arttırırken yem bitkileri ekilişlerini de arttırmaları gerekmektedir. Bu noktada yem bitkilerine verilen destekler önem

171

kazanmaktadır. Hayvancılık işletmelerinde yem bitkileri ekilişlerine genel olarak daha fazla destek verilmesi bu açığın kapatılması açsından politika yapıcılara önerilmektedir.

Zira kaba yem üretimi için arazisi bulunmayan işletmelerin uzun dönemde yaşama şansının olamayacağı bilinmelidir.

Son yıllarda kurulan süt sığırcılığı işletmeleri içerisinde başarılı olanların ortak yanı, kaliteli kaba yem üretimine sahip olmalarıdır. Başarısız olanların ortak yanı ise yeterli düzeyde kaba yemi üretecek arazilere sahip olmamalarıdır. Yani başarının sırı, iyi kalitede ve yeter düzeyde kaba yem (yonca, çayır otu, korunga, fiğ + yulaf, hasılların kurutulmuş otları ve silaj) üretiminden geçmektedir.

Kesif yemler için fabrika veya ana bayiden yapılacak alımlar için tüm yıl veya sezon planlaması yapılarak bir sözleşme yapılmalı fiyat dalgalanmalarından etkilenilmemelidir. İşletmeye sevkiyat ise istenilen zamanda taze yemlerle besleme yapılması açısından gereklidir.

Yemi işletmenin kendi imkanları ile sağlaması özendirilmeli ve desteklenmelidir.

İşletme karlılığını arttıracak bu unsur yatırım açısından işletme muhasebesine olumlu yansıyacaktır.

Aksaray ili büyükbaş hayvancılığın en önemli girdilerinden biri olan kaba yem üretimini kendi içerisinde karşıladığı gibi diğer illerin kaba yem ihtiyaçlarını bir kısmını da özelikle yonca başta olmak üzere karşılamaktadır. Bu potansiyeli harekete geçirerek hayvancılığın gelişmesine ve yerel ekonomiye katkı sağlayacak kaba yem borsasının ilde oluşturulmasının bunun yanında büyükbaş hayvancılığın hızla geliştiği bu ilde damızlık hayvan yetiştiriciliği işletmelerinin kurulmasının ilin yanında bölge hayvancılığın gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır.

172 7.11 Alet Ekipman Yetersizliği

Süt işletmelerinin kurulma aşamasında dikkat edilecek ve sonraya bırakılmayacak yapı ve alet ekipmanlar vardır. Sağmal hayvan sayısı ve yapılan projeksiyonda dikkate alınarak sağım makineleri veya sağım ünitelerine ihtiyaç vardır. Taze sütün saklanması için soğutma tankları gibi süt kaplarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Elektrik enerjisi için genel şebeke haricinde mutlaka asgari makine gücünü karşılayacak bir jeneratöre ihtiyaç vardır. Süt işletmelerin besi işletmelerinden daha maliyetli yapılar ve yatırım gerektiğini bilmek gerekmektedir. Süt işletmelerinde buzağı padoksları olmaması, hem yavru ölümlerinin hem de sağlıklı gelişememelerinin temelini oluşturmaktadır. İhtisas besi ve süt işletmelerinin asgari yapılara sahip olması gerekmektedir. Bu noktada işletmeler tarımsal desteklemeler kapsamında desteklenmedir.

Hayvancılık işletmelerinde kullanılan ve ithal edilen alet ve ekipmanların yerli üreticiler tarafından üretilmesi özendirilmeli ve desteklenmelidir.

7.12 Irk Seçimi ve Kombine Irk Eksikliği

Türkiye’de hayvan varlığının ırk dağılımı son yirmi yıldan beri yapılan ıslah çalışmaları ile değiştiği ve kültür ırkının yaygınlaştığı görülmektedir. Aynı şekilde bu tespiti Aksaray ili hayvan varlığı içinde yapmak mümkündür. Damızlık hayvan varlığının artması teşvik edilmelidir.

7.13 Devlet Politikaları ve Destekleme Kaynaklı Sorunlar

Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip hayvancılık sektörü gerek üretim açısından gerekse tüketim açısından yeterli düzeye gelememiştir. Türkiye’de kişi başına yıllık et, süt ve yumurta tüketimi, halen gelişmiş ülkelerin oldukça gerisindedir. Son dönemlerde hayvansal ürün arzındaki büyüme talepteki büyümenin gerisinde kalmıştır. Hayvansal üretimin çoğunluğu küçük ölçekli olarak nitelenen ve bir bölümü pazardan ziyade kendi ihtiyacı için üretim yapan ya da üretim yapmak zorunda kalan kişilerce yapılmaktadır.

173

Türkiye’de büyükbaş hayvan sayısı son 10 yıllık dönemde artış eğiliminde olmasına karşılık istikrarlı bir görünüm sergilemekten uzaktır. Sektörde sorunların belirginleştiği 2012 ve 2017 yıllarında ithalata ağırlık verilerek iç piyasadaki sıkışıklığın aşılması amaçlanmıştır. Büyükbaş hayvan sayısı 2017 yılında 16,1 milyon adet seviyesinde gerçekleşmiştir. 2002 yılında 4.300 olan 20 baş ve üzeri büyükbaş işletme sayısı günümüzde 8 kat artarak 38.281 adet olmuştur. Büyükbaş hayvan varlığı 16,1 milyon başa, küçükbaş hayvan varlığı 44,3 milyon başa çıkmıştır. Kırmızı et üretimi 1,1 milyon tona, süt üretimi ise 20,7 milyon tona ulaşmıştır. Gerek yeni ve modern işletmelerin kurulması gerekse var olan işletmelerin kapasitelerinin artması ve modernleşmesi ile işletmelerin girdilerinde azalma, gelirlerinde ve verimliliklerinde de önemli artışlar sağlanmıştır. Canlı hayvan ithalatının hız kazanması, küpe affı nedeniyle kayıt dışı hayvan sayısının azalması ve hayvancılık veri tabanında yapılan güncellemeler hayvan sayısında kaydedilen artışta etkili olmuştur. Ülke genelinde kültür ırk varlığının artırılmasıyla verimlilik artmış olup, toplumun süt ve süt ürünleri tüketimini artırmaya yönelik tüketici politikalarının uygulanması gerekmektedir.

Türkiye’de kırmızı et arz artışı dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda yeni politikaların gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Mevcut politikalar sürdürülürse Türkiye kırmızı et ithalatına çok yüksek miktarda döviz ödeyecektir.

Hayvancılık tamamen stratejik ve evrensel bir iş koludur ve sürdürülebilir olmalıdır. Bu noktada ivedi olarak hayvancılık politikaları (kısa, orta ve uzun) ile belirlenmeli, kademeli olarak ithalatın önüne geçilmeli bu politikalarla ithalatın sadece büyükbaş hayvancılığı değil, küçükbaş hayvancılığı da geliştirecek nitelikte olmalıdır.

Tarımsal üretime yön vermede önemli rolü olan desteklemelerinin içerisinde hayvancılık desteklemelerinin payı 2002 yılında %4,4’lerden, %30’lara kadar çıkmıştır.

Üreticilerin, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hayvancılık sektörüne yönelik verdiği desteklerin artırılması, sadeleştirilmesi ve evrak işlerinin azaltılması bunun yanında yılda en aza iki defada ödemenin yapılması istemişlerdir. Hayvancılık desteklemelerinin artırılmasını hayvan başına, süt desteği ve yem desteğinin yanı sıra buzağı desteğinin ayrıca kesif yeme destekleme beklentilerini de dile getirmişlerdir. Üreticilerin büyük bir

174

kısmı aldıkları hayvancılık desteklemeleri ile yem aldığını, bir kısmı da ailesinin ihtiyaçlarına harcadığını bildirmişlerdir.

Araştırmada elde elden veriler ve üreticilerin yatırım yapmalarında etkisi olduğu belirlenen değişkenler herhangi bir müdahale ile değiştirilebilecek değişkenler değildir.

Bu nedenle bu değişkenlerin artırılması veya azaltılması yönünde bir öneri geliştirmek oldukça anlamsız olacaktır. Fakat üreticilerin hayvancılığa yatırım yapma konusunda sergilemiş oldukları tutumlar doğrultusunda, üreticilerin yatırım yapabilmek adına yatırım ortamının ekonomik açıdan müsait olmasını öncelik olarak öne sürdüğü söylenebilir. Bu nedenle üreticilerin ve işletmelerin öncelikle eğitilmeleri ve ekonomik açıdan desteklenmeleri ve hayvan sayılarını arttırmaları gerekmektedir. Ancak böylelikle verilen desteklemeler kaldırılsa dahi üreticilerin hayvancılığa yatırım yapma kararında süreklilik sağlanabilecektir. Bununla birlikte, araştırma alanı sınırlı bir alan olup araştırma bulgularını tüm üreticiler için genelleştirmek mümkün değildir. Ancak araştırmada Aksaray ili hayvancılığını geliştirme yerel ekonomiye katkılarını ortaya koymaya ilişkin bir analiz ve öneriler ortaya koyduğundan, elde edilen sonuçlar bu konuda politika geliştirilmesine ve yatırım programlarının oluşturulmasına ışık tutabilir niteliktedir.

Hayvancılık girdi fiyatları içerisinde en önemli maliyet kalemi yem olduğundan sürdürülebilir üretim açısından düzenli yem bitkisi ekimi önem arz etmektedir.

Araştırma alanı kaba yem üretiminde yüksek potansiyele sahiptir. Yem bitkileri özellikle de yonca üretimi ilin kaba yem ihtiyacı karşıladığı gibi Aksaray ilinden diğer illere de gönderilmektedir. Özellikle yem bitkileri içinde en çok ekimi yapılan çeşitler yonca, mısır, fiğ, korunga, arpa ve buğdaydır. Hayvancılık sektörünün temel girdisi ve en önemli maliyet unsurunu oluşturan yemin yeterli miktarda, ucuz ve kaliteli bir şekilde temin edilmesi hayvan popülasyonunda da ciddi artışların yaşanmasına ve akabinde verim artışlarına yerini bırakmıştır. Bu nedenle özellikle ekonomisi hayvancılığa dayalı ilde üreticiler yem bitkilerinin bitkisel üretime göre daha fazla desteklenmesinin yanı sıra bölgeye uygun verimi artıracak yem bitkileri çeşitlerinin geliştirilmesi ve kesif yem olarak bilinen çuval yeme destek verilmesini istemektedirler.

175

Aksaray’da hayvancılık işletmeleri daha çok küçük ölçekli işletmeler olduğundan altyapı koşulları iyi değildir. Üreticiler eski yapılarda artık hayvancılığın yapılmasının zor olduğunu, modern işletmelerin kurulması gerektiğini, bunun için özellikle işletmelerini modernize edecekleri ve büyütecekleri alana ihtiyaç duymaktadırlar.

Bunun yanında faizsiz krediye ihtiyaç duyduklarını da belirtmektedirler. Aksaray ilinde bulunan süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri işleyen işletmeler ile yem fabrikaları sadece ilin değil bölgenin ihtiyaçların karşılanmasında, kalkınmasında önemli yere sahiptir.

Aksaray’da et ve süt işleyen işletmelerin yeterli olması dolasıyla kapasite sorunu olmadığından, üreticiler üretmiş oldukları hayvansal ürünlerin pazarlanmasında sorun yaşamamaktadır Dolasıyla büyümek ve fazla üretmek gayreti içerisindelerdir.

Hayvancılık en önemli ekonomik faaliyet olduğundan, sektörde yetişmiş bir işgücü potansiyeli vardır. Ancak işgücü bakımından bir potansiyel olsa da üretici bilinci açısından yeteri kadar geliştiğini söylemek mümkün değildir. Sektörün en fazla dezavantajlı olduğu konular ise finansman temini ve kullanılan teknolojidir. Özellikle süt sektöründe hijyenik ve kaliteli süt için süt sağım makineleri ve soğutma tankı ekipman kullanımı yaygınlaştırılmalı, bu konuda üreticiye gerekli destekler verilmeli, yetiştiricilik ve besleme konusunda eğitim desteği verilmelidir. Üreticinin teknik kapasitesinin ve niteliğinin artırılması, üreticiler arasında örgütlenmenin ve ortak iş yapma kültürünün geliştirilmesi ve tarımsal girişimciliğin ve girişim sayısının artırılması gerekmektedir. Son yıllarda işletme ölçeklerinin büyütülmesi, ahır/barınak koşullarının iyileştirilmesi kapsamında bakanlık ve sektörle ilgili diğer kurumlardan verilen desteklerde önemli ölücülerde artış olmuştur. Ancak özellikle bu destekler hayvancılık sektörün içerisinde yer almayanların da faydalandırıldığı, kefil koşulluğunun zorluğundan dolayı desteklerden yeterince faydalanılmadığını belirtmektedirler. Ayrıca desteklerden belirli kişilerin faydalandığın da belirten üreticiler vardır.

Hayvan sağlığının korunması yanında kaliteli ve sağlıklı süt üretilmesi sağlanması amacıyla hastalıktan ari işletme desteklemesinin artarak devamının sağlanması Türkiye’de yaygın olarak görülen sığır tüberkülozu, sığır, koyun, keçi brusellozu ile

Hayvan sağlığının korunması yanında kaliteli ve sağlıklı süt üretilmesi sağlanması amacıyla hastalıktan ari işletme desteklemesinin artarak devamının sağlanması Türkiye’de yaygın olarak görülen sığır tüberkülozu, sığır, koyun, keçi brusellozu ile