• Sonuç bulunamadı

2. MERKEZ BANKALARINDA İÇ DENETİMİN ROLÜ VE ÖNEMİ 52

2.2 Merkez Bankalarında İç Denetim

Bu çalışmanın 1 no’lu bölümünde uluslararası iç denetim standartları, etik kurallar ve uygulama önerilerinin günümüz iç denetim anlayışında meydana getirdiği değişikliklerden detaylı olarak bahsedilmiş idi. Bu anlayış değişikliği sektörü, faaliyetleri, niteliği, ölçeği vs.

fark etmeksizin dünya üzerindeki tüm kurum ve şirketler için geçerlidir. Doğal olarak bu kapsama diğer tüm kurum, şirket ya da bankalar gibi merkez bankaları da dahildir.

Merkez Bankaları da tüm diğer kurum ya da şirketler gibi belirli bir amaç taşımakta, bu amacı gerçekleştirmek için çeşitli strateji ve politikalar belirlemekte, organizasyonel bir yapı oluşturmakta ve bu yapı içerisinde personel istihdam etmektedirler. Amacındaki kendine özgülük dışında denetim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi açısından merkez bankalarını diğer kurum ve şirketlerden ayrı bir statüde değerlendirmenin doğru bir yaklaşım olmadığı düşünülmektedir. İç denetimin merkez bankaları açısından taşıdığı önemi anlamak için merkez bankalarını diğer kurum ve şirketlerden ayıran asli fonksiyonlarına bakmakta fayda vardır.

• Para politikasının belirlenmesi,

• Para politikasının uygulanmasına yönelik yerli para ve döviz piyasalarında gerçekleştirilen operasyonlar,

• Ödeme sistemlerinin yürütülmesi ve gözetimi,

• Banknot basımı ve dağıtımının

merkez bankalarının asli fonksiyonları olduğunu söylemek mümkündür. Söz konusu fonksiyonların ortak özelliği bir ülkede bu fonksiyonları taşıyan yalnız bir kurumun yani merkez bankasının bulunuyor olmasıdır. Bu kendine özgülük, merkez bankalarını yaptıkları iş ve bulundukları sektörde tekel konumuna getirmekte ve diğer finansal aktörler ve piyasa katılımcılarından farklı bir risk algılamasına sahip olmaları sonucunu doğurmaktadır.

Örneğin; Olağan bir piyasa katılımcısının piyasa işlemlerindeki temel amacı kar maksimizasyonunu sağlamak ya da zararını mümkün olan en az seviyeye indirmek iken, bir merkez bankasının işlemlerindeki temel amacı ülkede fiyat istikrarını sağlamak ve bunu sağlamak için de imaj ve itibarını korumak, kredibilitesinin zarar görmesine izin vermemektir85. İç denetim fonksiyonunun, sadece kurum ve şirketlerin kar maksimizasyonu amacına hizmet ettiğini söylemek doğru bir saptama olmayacaktır. Zira şirket ve kurumlar için kar maksimizasyonu kadar önemli olan bir diğer husus da, uzun dönemde karlılığın sağlanmasında önemli bir etken olan kurum ya da şirketlerin imaj, itibar ve kredibilitelerinin kalıcı bir şekilde korunmasıdır. Kar amacı gütmeyen kurumlar arasında yer alan merkez bankaları için imaj, itibar ve kredibilitenin kalıcı bir şekilde tesis edilmesi özel önem taşımakta, imaj ve itibar kayıplarına finansal kayıplara kıyasla daha büyük önem atfedilmektedir.

Bu yapı içerisinde risk odaklı modern bir iç denetim anlayışını benimseyen bir merkez bankasında risk değerleme çalışmaları sırasında en önemli risk kategorisini imaj, itibar ve kredibilite riskleri oluşturacaktır. Aynı şekilde mevcut risklerin yaratacağı toplam

85 IMF Operational Paper, The Role Of Internal Control And Audit Systems In Supporting Central Bank Governance And Transparency, July 1999, s.21.

etkinin ölçümünde de imaj, itibar ve kredibilitenin kaybından doğabilecek muhtemel bir olumsuz etkiye, finansal zararlardan doğabilecek muhtemel bir olumsuz etkiden daha yüksek bir risk puanı verilmesi olağan karşılanmalıdır.

OECD, iç denetim fonksiyonunun merkez bankalarındaki genel iç kontrol sisteminin etkin bir şekilde çalışması konusunda yapıcı bir baskı unsuru olduğunu ve yönetim ile çalışanların iş ve işlemlerini bankanın amaç, politika ve prosedürleri ile uyum içerisinde yapmasını sağladığını belirtmektedir86.

Bunun doğal sonucu olarak risk odaklı modern iç denetim anlayışını benimseyen bir merkez bankası bünyesinde zaman içerisinde imaj, itibar ve kredibiliteyi olumsuz etkileme ihtimali bulunan risklerin yok edilmesi, asgariye indirilmesi, transfer edilmesi vb. yollarla kontrol edilmesi konusundaki farkındalık artacaktır. Bu anlamda risk odaklı modern bir iç denetim anlayışının, denetim planları gerçekleştirilmeye ve sonuçlandırılmaya başlandıkça merkez bankalarının kredibilitesi üzerinde olumlu bir etki yaratacağını söylemek mümkündür.

Modern iç denetim yaklaşımının merkez bankaları açısından bir diğer önemli katkısı da kurumsal yönetim, hesap verebilirlik ve şeffaflığın sağlanmasına yöneliktir. Çalışmanın 1 no’lu bölümünde iç denetçilerin kurum yönetimleri açısından birer stratejik akıl ortağı haline geldikleri, bu çerçevede denetçilerden kurum ya da şirkette mevcut kurumsal yönetim sürecinin etkinliğini değerlendirerek kurumsal yönetim ilkelerinin adapte edilmesinde yönlendirici konumda olmalarının istendiği, ayrıca denetçilerden kurumun faaliyetleri ile ilgili en iyi ulusal ve uluslararası uygulamalar konusunda kendisini güncel tutması ve yönetimi bu konularda düzenli olarak bilgilendirmesinin beklendiği detaylı olarak belirtilmiş idi.

Bir kurum ya da şirketin tüm menfaat sahiplerinin menfaatlerini gözetecek şekilde, şeffaf, hesap verebilir, sorumlu ve eşitliği dikkate alan bir yaklaşımla yönetilmesi demek olan kurumsal yönetimin, fiyat istikrarının sağlanması ve bu amaçla para politikasının yürütülmesinden sorumlu olan merkez bankaları açısından son derece büyük bir önem taşıdığı açıktır. Son yıllarda çoğunlukla para politikası kurulları bünyesinde olmak üzere merkez

86 OECD Sigma Programme, Central Bank Audit Practices, Sigma Papers: 24, Paris, May 1998, ss.

16, 31.

bankalarınca alınan kısa vadeli faiz oranlarına ilişkin kararların gerekçeli metninin (toplantı özetlerinin) kamuoyuna duyurulması gibi uygulamaların hep merkez bankalarının şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması ilkesi çerçevesinde yapılan uygulamalar olduğu görülmektedir.

Örneğin; Bugün İngiltere Merkez Bankası, üst düzey yöneticilerinin ücret ve diğer maddi haklarını87 ya da Kanada Merkez Bankası tüm üst düzey yöneticilerinin seyahat ve ağırlama harcamalarını88 tüm detaylarıyla birlikte kendi internet sitelerinde şeffaf bir şekilde tüm dünyaya duyurmaktadırlar.

Tüm bu uygulamalar birer itibar kurumu olan merkez bankalarının imaj, itibar ve kredibilitelerini artırmak için şeffaflık ve hesap verebilirliğe her geçen gün daha fazla önem vermelerinin bir sonucudur. Merkez Bankası başkanlarının, kendi bünyelerinde en iyi uluslararası uygulamaları takip etmekten sorumlu, risk odaklı anlayışa sahip bir iç denetim birimini etkin bir şekilde kullanarak bankanın amaçlarına daha güvenli bir şekilde ulaşılmasını sağlamaları mümkündür.

IMF, 1999 yılı Temmuz ayında merkez bankaları açısından iç denetim ve iç kontrolün önemi konusunda yayımladığı bir çalışma belgesinde89 iç denetçiler tarafından yeterliliği gözden geçirilmiş etkin ve verimli bir iç kontrol sisteminin para politikasının oluşturulması ve karar alınması sürecinde bütünlüğün sağlanması ve karar alma otoritesinin elindeki bilginin güvenliğinin sağlanması açısından son derece önemli olduğunu belirtmektedir.

Aynı çalışmada etkin bir iç kontrol sisteminin eksikliğinin, politika kararlarının ya da önemli ve gizli nitelikteki banka kararlarının zamanından önce piyasaya sızdırılmasına

87 Bank Of England, Annual Report, 2006,

http://www.bankofengland.co.uk/publications/annualreport/2007/renumeration2007.pdf, (Erişim Tarihi: Temmuz 2007)

88 Bank Of Canada, “Management Travel and Hospitality Expenses”, 2007,

http://www.bank-banque-canada.ca/en/expenses/index.html, (Erişim Tarihi: Temmuz 2007)

89 IMF, The Role Of Internal Control And Audit Systems In Supporting Central Bank Governance And Transparency, s.24.

sebep olabileceği ve bunun da merkez bankalarının kredibilitesini olumsuz etkileyebileceği de belirtilmektedir. IMF, iç denetçiler tarafından bu sürece ilişkin yapılacak kontrol değerleme faaliyetinin alınan kararın sorgulanmasına değil söz konusu karar alma sürecinin önceden iyi tanımlanmış prensiplere dayanıp dayanmadığı ve Yönetim tarafından tasarlanan kontrollerin işletilip işletilmediğine yönelik olduğunu belirtmektedir.

Gerek ulusal ve uluslararası literatürün taranması gerekse bu çalışma kapsamında yapılan çalışmalarda iç denetim fonksiyonu tarafından bizzat merkez bankası politika kararlarının sorgulandığına yönelik herhangi bir bilgi, belgeye rastlanmamıştır. Politika kararlarına ilişkin iç denetim faaliyetinin bizzat kararların kendisi değil, bu kararların alınması için tasarlanmış olan süreçlerin etkinliğinin değerlendirilmesi ve Yönetime karar almasına yardımcı olması amacıyla sunulan veri setinin güvenilirliğinin değerlendirilmesi üzerine odaklanacaktır. Merkez Bankalarının asli fonksiyonlarına ilişkin süreçlerde modern bir iç denetim yaklaşımı ile gerçekleştirilecek denetimlerin şu alanlarda önemli katkılar sağlanması beklenmelidir:

• Denetçilerce asli fonksiyonlara ilişkin karar alma sürecindeki mevcut iç kontrol sisteminin yeterliliği ve etkinliği bağımsız bir şekilde ve genel kabul görmüş, objektif kriterlere dayalı bir metodoloji çerçevesinde değerlendirileceğinden Banka’nın karar alma mekanizmasının güvenilirliği ve etkinliği artacak, bu durum Merkez Bankasının kredibilitesinin artmasına olumlu katkıda bulunacaktır.

• Bankanın risk yönetimi sisteminin de yeterliliği ve etkinliği denetçilerce değerlendirileceğinden Kurumun imaj, itibar ve kredibilitesini olumsuz etkileyebilecek riskler hakkında üst yönetimin zamanında ve doğru bir şekilde bilgi sahibi olmasını sağlanacaktır. Bu durum imaj, itibar ve kredibiliteyi olumsuz etkileyebilecek konular hakkında önceden önlem alınmasına imkan tanıyacaktır.

• Ulusal ve uluslararası en iyi uygulamaların takibinden sorumlu bir fonksiyon olarak iç denetçiler tarafından şeffaflık, hesap verebilirlik ve kurumsal yönetim anlamında Merkez Bankasını daha ileri götürecek uygulamalar konusunda önemli katkı sağlanacaktır.