• Sonuç bulunamadı

Fotoğraf 15: Habitusa İlişkin Sembolik Görsel (K,27, Uzman)

5.8. MEKÂN VE ZAMAN ARASINDA KURULAN İLİŞKİ BİÇİMLERİ

Mekân ve zamanın birbirlerine içkin yapısı, bu çalışmanın saha verilerinde kendini göstermiştir. Katılımcıların farklı atıflar ile bu ikili arasında kurmuş olduğu bağ farklı sembolik anlamlar ile gündelik yaşamlarının bir parçası haline gelmiştir. Kavramsal olarak zamanın somut bir karşılığının gündelik yaşamda bulunmuyor olması, bunun mekân üzerinden değerlendirilmesinin önünü açmıştır. Mekân aracılığıyla zamana dair yapılan değerlendirmeler aynı zamanda mekânın da zamandan etkilenerek bunun göstergelerini içinde barındırdığı açığa çıkarmıştır.

25 ‘Kadın- Erkek Mekânı’ unsuru yüz yüze görüşmeler sırasında ortaya çıkmış ancak çoğu katılımcı tarafından dile getirilmemiştir. Burada değinilmesinin sebebi ise cinsiyet ile aidiyet hissedememe durumlarının ortak noktası olarak ortaya çıkmış olması, tek başına temsili bir özellik taşımamış olmasıdır. Bu çerçevede az sayıda katılımcı kahvehaneleri erkek, evleri ise kadın mekânı olarak düşündüğünü belirtmiştir. Katılımcılar kadın ya da erkek mekanı olarak tanımladıkları mekanlara aidiyet geliştiremediklerini belirtmişlerdir.

174 Zaman ve mekân arasında, aktif-pasif bir ilişkiden ziyade dinamik bir bağ olduğu kabulünden yola çıkarak ele alınan etkileşim, katılımcıların vermiş olduğu cevaplar ile doğrulanmaktadır. Mekâna dair her etkileşim biçiminde kendini gösteren zaman, katılımcılar için mekânın tanımlanmasından mekâna aidiyet kurulmasına varan ve tüm anlamlandırma süreçlerini kapsayan aşamalarda dikkate değer öneme sahip görünmektedir. Mekân ve zaman arasında kurulan ilişki hem katılımcıların kendilerini hem de mekânı nasıl dönüştürüp değerlendirdiklerine dair ip uçlarını vermektedir.

Bir mekânda edinilen deneyimlerin, zamansal karşılığının, öznelerin benlik ve eğilimlerinin şekillenmesinde doğurmuş olduğu sonuçlar, öznelerin geleceğe yönelik yatkınlıklarının da belirleyicisi olmaktadır. Bu noktada, habitus kavramının önemli bir özelliği olan, öznenin mekân üzerinde geçmişi, şimdiyi ve geleceği tasarlayıp deneyimlemesini sağlamasını olanaklı hale getirmesini hatırlamakta fayda vardır.

Öznelerin, zaman ve mekân arasındaki etkileşim ile sahip oldukları ilişki biçimleri, onların yatkınlıklarının ve tercihlerinin de mekânsal olarak şekillenmesine zemin hazırlamaktadır.

Konuya ilişkin bilgiler hem günlüklerden hem de yapılan görüşmelerden elde edilen verilerden yola çıkılarak değerlendirilmiştir. Katılımcıların tümü zaman ve mekân arasında bir ilişki olduğu noktasında hemfikirdir. Her biri kendisini hem de diğer unsurları ele alarak bu iki kavram arasında kurmuş olduğu ilişkiye dair düşüncelerini dile getirmiştir. Farklı başlangıç noktalarından hareketle yapılan bu değerlendirmelerden ön plana çıkan unsurlar aktarılacaktır.

Katılımcıların zaman ve mekân arasındaki etkileşim ile kendileri arasında kurdukları ilişkiye bağlı olarak bir mekâna aidiyet geliştirilmesi ve kabullenilmesi, buna bağlı olarak mekânsal tercihlerinin şekilleneceği düşüncesi ön plana çıkanlar arasında bulunmaktadır. Geçmişin ve şimdinin birleştiği noktada mekân, geleceğe dair tasarımların belirleyicisi olmaktadır.

“Bir mekânda geçirilen süre o mekânı benimsemene de neden oluyor. Bu zamanın da bir özelliği. Amerika’ya gidersem kendimi kötü hissedecekmişim gibi ama Paris’e gidersem kendimi çok iyi hissedecekmişim gibi geliyor. Çünkü çocukluğumu orada geçirdiğim bir

175 zaman var. Köye gittiğinde duygulanıyorsun çünkü çocukluğunda onun bir yeri var. Tarihsel olarak sende bir yeri var.” (K, 31, Uzman)

Mekânda bulunan nesnelerin, zamanın bir göstergesi haline geldiği ve katılımcılar için belirleyici bir unsur olduğu görülmüştür. Mekân içinde gerçekleşen her bir dönüşüm ve değişimin zamana bağlı sonuçlar olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda, mekânın dinamik yapısının bir göstergesi sayılacak bu durumun, katılımcıların hem kendilerinin mekâna yansıttıkları hem de mekânın kendilerine katmış olduğu özelliklerin bir bütünü olduğu açığa çıkmıştır.

“Zamanla mekanlar değişiyor. Çünkü canlılar var ve o ortamı değiştiriyorlar. Bazen kasıtlı bazen kasıtsız. Ama bir dönüşüm var.” (E, 45, Uzman)

“Bazen insan kendi evini kendi geçmişiymiş gibi hissedebiliyor. Yaptığı en ufak değişiklikler bile geçmişinden bir parçayı onarmak gibi oluyor. İlla travmatik bir geçmişe sahip olmak gerekmiyor bunun için. Ne türden bakıyorum da evin ilk haliyle şu anki hali arasında ciddi bir değişim var ve bunda eşimin etkisi de çok büyük. Şimdi bakıyorum da ben de eşyalar da ne kadar değişmiş. Zaman geçtikçe yaşadığımız yeri de kendimize göre değiştiriyoruz herhalde.” (E, 34, Akademisyen, Günlük)

Zaman ile mekân arasında kurulan başka bir ilişki hali, mekanların kullanım amaçları doğrultusunda değerlendirilmiştir. Her bir mekânın belli bir kullanım zamanı ve süresi olduğu, bu nedenle zaman bağlı olarak mekân kullanımının değiştiğini belirtmişlerdir.

Gündelik yaşamlarında bulundukları mekandaki sürenin değişimine bağlı olarak deneyimlerini aktarmışlar, mekanları orada geçirilen süre ve zaman dilimine bağlı olarak ele almışlardır.

“Çok sert kurallarla yaşıyorum. Her şeyin saati bellidir. 2-3 dakikalık sapmalar dışında. O anlamda kendimi rahatsız edici derecede sert kurallar koyuyorum. Çevredekiler daha rahatsız oluyorlar. Bu nedenle çok çok ilişkilidir ikisi. Kestiriyorsam salondayımdır, uyuyacaksam yatak odamdayımdır.” (K, 34, Uzman)

176

“Normalde beş gibi okuldan çıkmama rağmen bugün biraz geç çıkmam gerekti. Beş ile altı arasındaki zaman diliminde içinde bulunduğum ortamın bir anda değiştiğini hissettim. Koridor sessiz ve yarı karanlık, bütün kapılar kapalı. Sanki okulda tek ben varım. Genelde gün batmadan ayrıldığım odamdan gün kararınca ayrıldım.” (E, 32, Akademisyen, Günlük)

“Pratik olarak var. Mesela burası gece kullanılacak bir mekân değil. Ev 24 saat kullanılabilir her vakitte kullanılabilir bir mekân. İş yeri öyle değil varmış gibi görünse de başta güvenlik sorunu var örneğin. Odasında kanepe olanlar var yatanlar var ama garip.” (K, 35, Akademisyen)

Gündelik yaşamlarında katılımcıların kullandıkları mekanların birer zaman göstergesi olarak kabul edildiği fark edilmiştir. Gün içinde bulundukları mekâna göre zaman tespiti yaptıkları, bir mekânda bulunmayı bir rutinin başlangıcı olarak addettikleri ortaya çıkan sonuçlar arasında bulunmaktadır. Ayrıca mekanların sahip olduğu özelliklerin, örneğin eşyalar, kullananlar, görünümleri, planlamaları vb., zamansal bir göstergeye dönüştüğü de katılımcıların değindiği noktalardan bazılarıdır.

“Mekanların yaşlanacağını düşünüyorum. Benden önce kaç tane kiracı olmuş mesela bina da yaşlı. İçini yenilemeye çalışmışlar yine de olmamış.

Çok kullanılmışlık ve yaşanmışlık.” (K, 27, Uzman)

“Servise binmek mesainin başlaması demek benim için, birçoğumuz için de öyle olduğunu düşünüyorum.” (K, 40, Uzman, Günlük)

Zaman, mekân ve kendileri arasında kurmuş oldukları çeşitli ilişki biçimleri görüşmeler sırasında açığa çıkmış ancak bu başlık altında en fazla değinilen noktalara yer verilmiştir. Oldukça fazla değişkenin devreye girdiği bu konuda, zaman, mekân ve özne etkileşimi üzerine ayrı bir çalışma yapılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.