• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: SİYER VE ROMAN İLİŞKİSİ

2. Romanlarda Peygamber Anlatılabilir mi?

2.2. Değişen Siyer Algısı

2.2.2. Medyanın Etkisi

Günümüzde değişen siyer algısının ana nedenlerinden birisi de kitle iletişim araçlarının yani medyanın dini alana dair söz söyler hale gelmiş olmasıdır. Özellikle çok kanallı televizyon döneminden sonra, dini gün ve aylarda yapılan programlar, diziler, reklamlar ilgili ilgisiz herkesin dini alanla ilgili düşünce beyan etmesine neden olmuş ve “bilgi kirliliği” ile birlikte siyerin algılanışında ifrat-tefrit noktalarına gidilebilmiştir.

50 Şerif Eskin, “Klasik Modern ve Postmodern Anlatılar Arasında Siyer”, Siyer Edebiyat İlişkisi: Siyer Atölyesi 2010 Tebliğler Kitabı, İstanbul, Meridyen Kitaplığı, 2010, s.23.

41

Medya, “popüler kültürün yaşam alanıdır.” Birçok yoldan kitleye mesajlar iletir ve kitlenin bu mesajı tüketmesini sağlar. Medya “aktarım/iletim işlevini eğlendirici, bilgilendirici, öğretici ve yönlendirici gibi bir dizi niteliğiyle yerine getirir.” Bu nedenle kitlenin ihtiyacını belirleyerek onu sürekli tüketime yönlendirir. Medya bu yapısını “gazeteden kitaba, radyodan televizyona, internetten taşınabilir telefonlara dek çoklu bir iletim dizisiyle korur ve sürdürür.”51 Der.

Siyer algısının değişmesinin temelinde yatan, medyanın tüm popüler ürünlere eşit düzeyde bakmasıdır. “Medyada bir futbol gibi bir müzik gibi, bir sağlık gibi popüler kültür ürünü olarak dinin konumu diğer popüler ürünlerin konumu gibi bu yüzden yoz ve sıradandır. Onlardan ayrı değildir, tam terisine onlarla bütünleşik bir yapıdadır ve kuşkusuz onlarla birlikte hareket eder.”52

Bu durum, dinin medya eliyle medyatikleşmesi ile sağlanır. Bu medyatik din:

“Genel anlamda din endüstrisinin bir cüzü görünümündedir; din endüstrisinden beslenir ama aynı zamanda din endüstrisini de besler. Bu durumun bir neticesi olarak Medyanın herşeyi yüzeyselleştirdiği öngörüsü, doğal olarak, medyatik ortamda vahyi de, peygamberi de, hadisi de, siyeri de, din tarihini de kolaylıkla yüzeyselleştirecekti.”53

Kitle iletişim araçları; televizyon, gazete, radyo, dergi, her türlü sanat alanı, son dönemlerde çoklu sosyal ortamlar gibi alanlar, günümüzde belli ay ve haftalarda dini konuları gündeme getirerek bir süreliğine de olsa bu konu üzerinden rant sağlar halde gelmiştir. Müslümanların samimi dini duyguları, endüstriyel birer sömürü malzemesine dönüştürülerek, ceplerindeki paraya odaklanmıştır. “Dijital devrim ve sanat iletişim araçlarının kullanımında görülen yaygınlaşmanın siyer sahasına etkisi henüz incelenmemiş” olmasına karşın, siyer yazıcılığında ya da edebi siyer verimlerinde etkilerini görmek mümkündür:

51

Mete Çamdereli, “Medyada Dinin Popüler Temsili”, Türkiye’de Popüler Siyer Çalışmaları: Siyer Atölyesi 2011- 2012 Tebliğler Kitabı, İstanbul, Meridyen Kitaplığı, s. 41.

52

Çamdereli, a.g.m., s. 48. 53

42

“Bilginin artık kütüphane katalogları ve kaynak kitap sayfalarında değil de internet arama motorları ve web portallarında izinin sürülmesi, aslında çok daha önceden yaşanmaya başlanan ve bu dönemde zirve noktaya çıkan kimi olgularla bizi karşı karşıya bırakmaktadır: Aktarım araçlarının farklılaşmasının, aktarılan malzeme ve bilinç yapısı üzerindeki dönüştürücü işlevi de göz önünde bulundurulduğu taktirde, siyeri bu süreçte ne gibi bir geleceğin beklediği konusu”54

Oldukça önemidir ve etraflıca tartışılmaya muhtaçtır.

Walter J. Ong’un “Sözün teknolojileşmesi”55 dediği tehlike, dinin tabiatını

tahribata uğratmaktadır. Sözlü kültürün verimleri, yazılı kültürün etkilerini aşarak görsel kültürün biçimlendirişine maruz kalmaktadır.

Televizyonun, ele aldığı her konuyu popülerleştirerek işlediğine vurgu yapan Fatma Ekinci, “internetin din konusunda radikal zihniyet değişimlerine neden olduğu”dan bahsederken:

“Parçalı ve her tür bilgiye aynı anda farklı pencerelerle ulaşma imkanı sağlayan yapısı ile insanı adeta hipnotize eden bu interaktif ağ teknolojisi sözlü, yazılı, görsel-işitsel iletişim biçimlerini aynı sistem içinde bütünleştirerek Manuel Castels’in ifadesiyle bir “meta-dil” oluşturuyor. Ve bu yeni dil, pek çok konuda olduğu gibi din ile olan ilişkimizi de önemli ölçüde değiştiren/dönüştüren bir seyir izliyor. Bu değişimler sıradan olmayıp, “zihniyet değişimi”olarak nitelendirilebilecek radikal değişimler aslında”56

der.

Zihniyet değişiminin medya eliyle yapılıyor olması, mesajın içinin boşaltılmasına ve itibarsızlaştırılmasına da hizmet etmektedir. “Ucuz, kolay ve hızlı paylaşım, yönlendirmeye açık bir ortamın varlığı çeşitli din mensuplarını dinlerini anlatma konusunda motive ediyor. Ancak gerek kullanılan dil gerekse anlık ve etkileşimli içerik paylaşımının herhangi bir konuda derinliğe izin vermemesi, ciddi

54

Eskin, a.g.m., s. 24. 55

Walter, J.Ong, Sözün Teknolojikleşmesi, Çev. S.Postacıoğlu Banon, İstanbul, Metis Yayınları, 1999, s.18.

43

konuların ciddiyetini kaybetmesine ve mesajın itibarsızlaşmasına yol açıyor.” Diyen Ekinci’nin tespitleri, bilginin fas-food kültürüne yenik düştüğüne işaret etmektedir.

Ali Aydın, Milat Gazetesi’nde kaleme aldığı yazısında, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin dini söylemleri çoğaltıyor görünmesine karşılık, manevi yönünün bir bir yok edildiğini ifade ederken, modernist algı dediğimiz, dönemin ruhunu onaylayan ve öne çıkaran faaliyetlerden bahseder:

“Dini ritüeller kendilerini özgürce görünür kılıyor, her yerde dine karşı bir teveccüh göreceli olarak artıyor, bir manevi atmosferden çıkıyoruz bir diğerine giriyoruz, hikmetli sözler facebook hesaplarını süslüyor, etkinlik üstüne etkinlik yapıyoruz ama netice ortada. Kadim olana modern ya da postmodern bile diyemeyeceğim ama kuşkusuz dönemin ruhu ile de ilintili türlü seviyesizlikle yaklaşıyoruz ve sonrada teskin olmuş bir vicdanla evlerimize dönüyoruz. Kâbe ayaklarınızın altında! diyen umre turizmciliği, fakir sahabe ismi ile rezidans inşa eden girişimci ruh, hatim bitti haydi kutlayalım patolojisi.”57

Aydın’ın bahsettiği durum, Ekinci’nin de vurguladığı üzere, kitle iletişim araçlarının bir ‘hipnotize edilmişlik’ hali ile toplumun tüm değer yargılarını altüst ederek patolojik bir ruh hali ortaya çıkarmasıdır.

Yusuf Ziya Cömert ise, söz konusu kutlamaların bir radyo programına konu olması üzerine kaleme aldığı yazısında, kişisel bakım/beslenme ürünü reklamların aralarına sıkıştırılan Peygamber hayatından, sahabe anlatılarından bahseder. Peygamber’in bu şekilde kullanılması karşısında biraz ağır kaçacağını düşünse de sorar: “Neden O'nu ticaretinde istihdam ediyorsun?”58 Cömert’in sorusu, değişen siyer algısı tezahürlerine bakıldığında hiç de ağır değildir.

Benzer Belgeler