• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: SİYER VE ROMAN İLİŞKİSİ

2. Romanlarda Peygamber Anlatılabilir mi?

2.2. Değişen Siyer Algısı

2.2.1. Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri

Kutlu Doğum Haftası, Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in doğduğu gün kabul edilen haftada yapılan etkinliklerdir. 2000’li yıllardan önce “Mevlid Merasimi”

41 Nurullah Ardıç, “Türkiye’de Siyer Çalışmaları: Sosyal Bilim Metodolojisi Açısından Eleştirel Bir

Değerlendirme”, Cumhuriyet Devri Akademik Siyer Literatürü: Siyer Atölyesi 2009 Tebliğler Kitabı, Ed. Eyyüp Said Kaya, İstanbul, Meridyen Kitaplığı, 2010, s.39.

37

olarak camilerde vaaz, dua ilahiler ve naatlerle idrak edilen gece, ilk 1990’larda “Kutlu Doğum Etkinlikleri” çerçevesinde geniş çerçevede kutlanmaya başlamıştır. Mevlid kutlamalarının tarihsel geçmişi Fatımilere kadar uzanır.

“İslam dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır’da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekteydi. Fatimîler, Hz. Ali (ra) ve Hz. Fâtıma’nın (ra) doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi.” 43

Sünnî Müslümanların tertip ettiği ilk mevlid merasimi ise, Hicrî 604 (Miladi 1226) yılında, Selahaddin Eyyubî’nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddin Gökbörü (1190-1233) tarafından yapılan merasimdir. “Çevre bölgelerden fakîh, sufi, vâiz ve diğer âlimler Erbil’e çağrılır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi.”

Hazreti Peygamber (S.A.V.) bu konuda, “Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı surette methettikleri gibi, sakın sizler de beni methederken aşırı gitmeyiniz. Şüphesiz ki ben sadece bir kulum. Onun için bana (sadece) Allah’ın kulu ve resûlü deyiniz.”44 Diye buyurur. Mustafa İslamoğlu’nun “Yahudileşme, peygamberlere ‘açık düşmanlık’ şeklinde tezahür ederken, hıristiyanlaşma, peygamberi sevme ve yüceltme şeklinde tezahür etmektedir.”45 Tesbitinden mülhem bu hadiste İsa (as)

peygamber’in zikredilmesi ilgiçtir.

Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin noel havasında kutlanması girişimleri karşısında müslümanların ruhen “dünyevileşmiş inanç alışkanlıkları” nedeniyle rahatladığını belirten Andı, bu kutlamaların psikolojik bir rahatlama sağladığını ve

43Asım Köksal, İslam Tarihi I, İstanbul, Gerçek Hayat Yayınları, 2008. 44

Buhari, Enbiya:3484.

38

“Oh bu haftayı da yırttık. Sıradaki gelsin. Her sene o hafta geldiğinde benzer birtakım etkinlikler yaparız ve Müslüman olmanın omuzlarımıza bindirdiği yükten bir kısmını atarız. Hem Peygamber’e duyduğumuz sevgiyi ‘modern’ ifade araçlarıyla göstermiş olduk, hem de eğlenceli, söylenceli bir şekilde görevimizi yerine getirerek hafifledik.”46

Şeklinde bir ruhsal rahatlama yaşadıklarını ifade eder.

Kutlamalar, Hazreti Muhammed (S.A.V.)’in yukarıda zikredilen uyarısıyla taban tabana zıttır. Çünkü kutlamalar, kültür endüstrisinin kıskacında, nicelik ve nitelik olarak “dini duyguyu sömürme” üzerine inşa edilmişlerdir. Dini kişiliklerin aşırı derecede övülmesinde yarışa girilmesi, hızlı ve çokça tüketim için dini sembol ve nesnelerin çokça üretilmesi gerekir. Bu çarkın, kitlelerin hakikati öğrenme amacına hizmet etmediği, aksine “sekülerleşen din” algısıyla vicdanları rahatlattığı aşikârdır.

Cemal Şakar, geleneksel Mevlid’in yerine oturan Kutlu Doğum etkinlikleriyle ilgili kitlelerin kut ihtiyacına değinir. Sistemin kitleleri yönetmek için onların dini ihityaçlarını “gidermek” zorunda olduğundan bahseder. Şakar

“Yeni konvansiyonlar üzerinden ‘kut’lu simgeler üretmek, aslında yeni toplumsal yapılar için zorunluluktur. Çünkü toplumu bir arada tutacak, din duygusunu tatmin edecek kimi maneviyat biçimlerine ihtiyaç vardır. Maneviyat biçimleri her zaman toplumsal uzlaşının sağlanmasında en güvenilir ortak paydadır. Bu ortak paydalar üzerinden yaratılan dinsellik; hem paradigmanın egemenliğine itaatin sağlanmasında hem de insanların din duygusunun tatmininde her zaman sorunsuz bir vasat yaratmıştır.”47

Der.

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri geniş kitlelere yayılarak değişen siyer algısında etkili olmuştur.

46Andı, a.g.m., s. 97.

47Cemal Şakar, “Kutlu Simgeler Üretmek”, (Hece Dergisi, Mayıs, S.149, 2009), (Çevrimiçi) http://www.sonpeygamber.info/kutlu-simgeler-uretmek, 18.05.2015.

39

Türkiye’de 1990’lerden sonra, çeşitli şekillerde kutlanan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, miladi takvim ile sabitlenmiş ve artık Nisan ayının ikinci haftası kutlanır olmuştur. Bu faaliyetler siyer alanındaki bütün verimleri etkilemiştir. Bu etkinlikler nicelik olarak siyer yayınlarına sirayet ederken, daha popüler, cafcaflı isim ve kapaklarla ya da cazip pazarlama teknikleri ile pazarlanan ve birer ‘mal’ gibi çoğalan ürünlerin piyasaya sürülmesine neden olmuştur. Bu çoğalmanın niteliksel değerinin her geçen gün aşağılara çekiliyor olması, siyer yazıcılarının ‘nereye gittikleri’ yönünde Ali Ural’ın sorduğu soruyu daha değerli hale getirmektedir. Ural, siyer yazıcılarının ya da konumuzla ilgili tabiriyle siyer konulu roman yazan romancıların, Hazreti Peygamber’i popülerleştiren çalışmalarla “ne yapmaya çalıştıklarını” kendilerine sormalarını söyler.48

Dinin de edebiyatın da popülerleşmesinin tehlikeli olduğunu savunan Andı, özellikle Kutlu Doğum Haftası projelerinin “popüler ürün üretme” amacını hızlandırdığını belirtir. Bu türden kutlamaların geçmişten günümüze dek birer “adab” çerçevesinde süregeldiğini ifade eder. Andı “adab”tan uzak, gelinen tabloyu şöyle tasvir eder:

“Plastik güller, kimyevi esanslar, her sene biraz daha çeşitlenen renkli, ışıklı, kokulu, “Çin malı” küçük küçük “hediyelik” eşye (doğrusu “ıvır zıvır”) kalabalığı, kaba ve sıradan gül resimleriyle “donatılmış”, “kisch” resimlerle “süslenmiş” çeşit çeşit objeler, tablolar, hatta Hz. Peygamber adına çıkartılmış TC Nüfus Cüzdanı garabetleri, (Merak etmekteyim, “Peygamber’in Sevdiği Şarkılar” CD’si veya “Güzel Peygamber Fıkraları Albümü” ne zaman “piyasa”ya sürülecek?), geleneksel Mevlid Gecesi idraklerinin, güzel ilahileri, na’tleri yerine sıtmalı ve genizden gelen ağlamaklı bir sesle gevelenen pop müzik formundaki “parça”lar, en sulu ve amiyane ifadelerle dolu Peygamber’e Mektup yarışmaları, çeşitli görsel kalabalıklarla doldurulmuş Cd’ler, televizyon programları, gürültülü ve kalabalık müzik etkinlikleriyle oluşturulmuş “ambiance”lar eşliğindeki ağlama seansları…”49

48 Ali Ural, “Siyer Yazıcısına Bir Soru: Quo Vadis ya da Nereye Gidiyorsun?’, Siyer-Edebiyat İlişkisi, 2010 Tebliğler Kitabı, İstanbul, Meridyen Kitaplığı, 2010, s. 145.

49M. Fatih Andı, “Popüler Siyer Kitaplarında Dil, Üslup ve Estetik Sorunları”, Türkiye’de Popüler Siyer Çalışmaları: Siyer Atölyesi 2011-2012, Tebliğler Kitabı, İstanbul, Meridyen Kitaplığı, 2013, s. 97.

40

Bu tespitlere, son zamanlarda Kur’an-ı Kerim veya Kâbe şeklinde yapılmış yaş pastaları, üzerinde Arapça “Muhammed” yazan kurabiyeleri, okullarda ya da şehir meydanlarında kurulan Kâbe maketlerini, siyer köyü kulvarlarını ve kutlu doğum hediyeleri arasında yerini alan, “Muhammed” yazılı yaka rozetlerini, gül goncası kolye figürlerini de eklemek gerekecektir.

Andı, adabın yok olduğu bu anma programlarının, müslümanların sorumluluklarını üzerlerinden attığı psikolojik bir içeriğe sahip olduğunu ve bu yolla müslümanların bir “arınma” sağladıklarını vurgular. Bu programların en önemli probleminin Peygamber üzerinden sağlanan rant olduğunu belirtir.

Siyerin, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri ile kültürel bir sömürü aracı haline dönüşmesi hakkında Şerif Eskin, piyasa koşullarının siyer gibi kutsal bir alanı “kullanması” girişimine karşı uyanık olunması gerektiğinden hareketle “Artık kültür endüstrisi ve siyer yazıcılığı/yayıncılığı olgularının birlikte değerlendirilmesi ve bu bağlamda edebiyat sosyolojisinden yardım alınması gereklidir.”50

Der. Eskin’in uyarısı, Hazreti Peygamber (A.S.)’in popülerleştirilmesi ve onun hayatının birer meta haline dönüştürülerek piyasaya “sürülmesi”ne karşı ciddi bir uyarıdır.

Benzer Belgeler