• Sonuç bulunamadı

Medyada Tekelleşme ve Yoğunlaşmanın Çeşitleri

3. KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE MEDYA ve SAHİPLİK YAPISI

3.1. Medya Şirketlerinin Büyüklüğü, Tekelci Yapısı Ve Kar Yönelimli Olması

3.1.1. Medyada Tekelleşme-Yoğunlaşma

3.1.1.1. Medyada Tekelleşme ve Yoğunlaşmanın Çeşitleri

Pazarbaşı.B ve Yılmaz.G medya sahipliğindeki bu yoğunlaşmayı şu şekilde açıklamaktadır:

101 Ceyda Ilgaz Büyükbaykal, “Küresel Medya Yapılarının Yoğunlaşması”, İstanbul Üniversitesi İletişim

Fakültesi Dergisi – 2008 - Sayı:31 s.46.

53 Bunlardan ilki monomedya yoğunlaşması olarak adlandırılan yatay entegrasyondur. Bu radyo, televizyon ya da basın gibi tek bir sektörde sahipliğin yoğunlaşması anlamına gelmektedir. Yatay tekelleşmede aynı türden medya işletmelerinin mülkiyeti aynı çatı altında toplanır. Bir grubun birden fazla gazeteye sahip olması yatay tekelleşmedir.

İkinci yoğunlaşma şekli ise dikey entegrasyondur ve bir medya ürününün arz zincirinin farklı evreleri boyunca ortak sahiplik olarak tanımlanmaktadır. Dikey medya entegrasyonu, televizyon ve radyo yayıncıları ile ilişkili oldukları program üretici firmalar ve dağıtım pazarları arasındaki sahiplik ve sermaye entegrasyondur. Grup, izleyiciye sunduğu ürünün (gazete, dergi, radyo, televizyon) hammadde temini, haber toplaması, baskı, pazarlama ve dağıtım gibi tüm aşamaları kendi bünyesinde toplar. Böylece maliyet ve fiyat düşüşü sağlayarak, diğer gruplara karşı rekabet gücü ve üstünlük kazanır.

Çapraz medya yoğunlaşması ise bazen çoklu medya yoğunlaşması olarak da adlandırılan televizyon ve radyo yayıncıları ile basın ve internet yayıncıları gibi diğer medya

un‐surları arasındaki sahiplik ve sermaye entegrasyondur. Yani farklı türden medya

işletmeleri (gazete, dergi, radyo, televizyon, kitap, sinema, internet, ajans) aynı grubun mülkiyetinde toplanır. 103

Ultra çapraz tekelleşmede ise, grubun medya dışında da, akla gelebilecek her sektörde yatırımları vardır. Grubun medya işletmeleri, karı azamileştirmek için, öteki gruplara ve gerektiğinde siyasi yapıya karşı hem kılıç hem kalkan işlevini yerine getirir.104

Küreselleşme evresinde üretici güçlerin ve özel olarak iletişim teknolojilerinin gelişmesi sonucu tekelleşme süreci küresel ölçekte ilerlemekte, medya işletmeleri az sayıda elde toplanmaktadır. Klasikleşmiş bir örnekle söylemek gerekirse, Ben Bagdikian, The Media Monopoly adlı kitabının 1983 tarihli ilk baskısında, dünya medyasını 50 holdingin kontrol

103 Betül Pazarbaşı, Gülay Akgül Yılmaz, “Küreselleşme Sürecinin Medya Endüstrisine Yansıması”, Vedat

Demir-Pınar Eraslan Yayınoğlu (Editör), İletişim Yansımaları Gerçekler ve Uygulamalar, ss.233-256.

54 ettiği yazmıştı. Kitabın 1996 tarihli beşinci baskısında bu sayı 10’a, 2004 yılındaki baskısında 5’e düştü.105

Medyada tekelleşmenin somut hale geliş biçimini ikiye ayırabiliriz. Birincisi medyanın kamu hizmeti görüşüyle gelen kamu tekeli olarak örgütlenmesidir. İkinci biçimde ise medyada tekelleşme özel şirketlerin kapitalist pazarda arz, dağıtım ve talep üzerinde kontrol kurmasını getiren çeşitli stratejilerle büyümenin bir sonucudur.

Adam Smith’in temelini attığı görüş kapitalizmin tekelci doğasına ve Avrupa, Amerika ve diğer kapitalist ülkelerde firmaların tekelleşmesi ve uluslararası dev şirketlerin gelişmesine rağmen, hala bu yaklaşımın temel varsayımı olarak devam etmektedir. Amerika’da ve diğer ülkelerdeki anti-tröst yasalar, bu yasalara dayanarak açılan davalar ve devleşen şirketlerin bölünmeleri “serbest pazar” ideolojisini destekleyen örnekler olarak sunulmaktadır. Dikkat edilirse, tekel konusu klasik-liberal ve onun küresel pazar koşullarını açıklayan yeni liberal görüşte pazarda ‘serbest rekabet koşullarını” korumanın garantisi olarak, devlet ve özel sermayenin tekelci kontrolüne karşıtlık olarak öne sürülmektedir. Böylece sorun sermayenin temerküzü ve bunun önlenerek serbest pazar koşullarını koruma mücadelesi olarak biçimlendirilmektedir. Bu çerçeveye uygun olarak kapitalist pazarın dünya egemenliği beraberinde getirdiği deregülasyon, özelleştirme, global-yerelleşme ve demokratikleşme gibi yönetimsel ve ideolojik biçimlendirmelerle süslenen bir küreselleşme açıklamasını getirdi. Aynı anda, küreselleşme ile uluslararası şirketler ulusal devletlerden güçlü ve onların üstünde, onları kontrol eden, onlarla işbirliğindeki yapılara dönüştüler. Küresel “serbest pazarda” uluslararası sermaye ve onların ulusal-yerel ortakları “serbest” olurken, çevre, kaynaklar ve emek bu serbest sömürünün “serbest pazarı” oldu. Bu “serbest pazarı” kontrol eden şirketler arasında iletişim işiyle uğraşan şirketler ön sıralarda gelirler. Bu şirketlerin diğer şirketlerden çok önemli bir farkı vardır: Diğer şirketler kontrol ettikleri örgütlü yer ve zamanda materyal ilişkilerle hem maddeyi hem de düşünselini üretirler. İletişim şirketleri düşünseli üretme işini materyal üretimin yapıldığı örgütlü yer ve zaman dışına taşır. Bu taşıma ile iletişim şirketleri materyal çıkarlarını gerçekleştirirken, aynı zamanda kendi varoluşlarının koşulu olan üretim biçimini destekleyen bilincin de sürekli

55 üretilmesi işini yaparlar. Özlüce, iletişim şirketleri iletişimle ekonomik fayda sağlama ve bilinç yönetimi işini yaparlar.106

1990’lı yıllardan itibaren iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yenilikler beraberinde medya alanında yoğunlaşmaları getirmektedir. Bu firmaların özellikle satın almaları genellikle yerel ve küçük olanı yutma biçiminde olmaktadır. Buna direnebilenler ise oldukça azdır. Bu firmalar artık iletişimin her alanına el attıkları gibi iletişim dışı sayısız alanda iş yapmaktadır. Örneğin tekelleşmede, dünyadaki egemen yönelim, iletişim şirketleriyle iletişim dışı şirketlerin birleşmesi biçiminde olmaktadır. Böylece iletişim sektörü artık diğer endüstrilerle ilişkisini sadece reklam endüstrisinden geçerek gerçekleştirmemektedir. Dolaylı iç içelik artık doğrudan hale gelmiştir. Bu durum örneğin gazeteleri tüketim mallarının reklam ötesinde doğrudan pazarlamasını getirmiştir.

Son yıllarda yaygınlaşan küresel medya devleri arasındaki şirket evlilikleri sonucunda ise iletişim alanındaki gelişmeler birkaç dev küresel şirketin tekeline girmiştir. Küresel medya

devleri yatay, dikey, çapraz bütünleşmeler ve şirket evlilikleri sonu‐cunda kazançlarını her

geçen gün daha da arttırmaktadırlar.