• Sonuç bulunamadı

ÖRNEKLERİ ÜZERİNDEN BİR DEĞERLENDİRME

1. MEDYA OKURYAZARLIĞI

Medya okuryazarlığı, Silver’ın (2009: 12) UNESCO European Commision çalışmaları kapsamında açıklandığı şekilde “medyaya erişebilme, medya yapıtlarını anlayabilme, medyayı eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirebilme ve çeşitli bağlamlarda iletişim kurabilme” olarak tanımlanabilmektedir. Çalışma kapsamında medya okuryazarlığı kavramının temellendirildiği ana unsurlar ise üç başlıkta değerlendirilmektedir:

• Medyaya ve medya içeriğine erişebilme,

• Eleştirel yaklaşabilme, medya mesajlarını çözümleyebilme, medyanın işleyişi hakkında farkındalık,

• Yaratıcılık, iletişim ve ürün becerileri.

Literatürde yer alan değerlendirmelere göre medya okuryazarlığına ilişkin ilk tanımlamalardan biri “media literacy” isimlendirmesi ile yapılmıştır ve medya okuryazarlığı; vatandaşların, belirli bir neticeye erişme, analiz etme, bilgi üretme yetkinliği olarak ifade edilmiştir. Çalışma kapsamında medya okuryazarlığındaki mesaj akışına ilişkin yapılan değerlendirmeler ise şu şekilde sıralanmaktadır (Aufderheide, 1993: 6):

• Medya, inşa edilir ve gerçeği de inşa eder.

• Medya, ticari çıkara sahiptir,

• Medya, ideolojik ve politik çıkarlara sahiptir,

• Kendine özgü dili, estetik yapısı ve karakteristik özellikleri olabilen yapıya sahiptir,

1 Doktora Öğrencisi, Ege Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım ABD., tatliciogluonur@gmail.com

40

• Mesaj alıcıları, medyanın anlamlandırılmasında rol oynar.

Medya okuryazarlığı kavramının menşei ülke olarak da değerlendirilebilecek Amerika Birleşik Devletleri’nde kavrama dair en çok kabul gören tanımlama olarak “çeşitli yapılarda bulunan medyaya erişme, analiz etme, değerlendirme ve yaratma yeteneği“ ifadesi öne çıkmaktadır. 1992 yılında The Aspen Institute’de düzenlenen Aspen Media Literacy Conference’a katılan bilim insanlarının yaptıkları bu tanımlama için ABD’de en yaygın kullanım olduğu ifade edilmektedir. (Medya Okuryazarlığı Derneği, t.y.: 9)

Bir başka çalışmada (Kurudayıoğlu ve Tüzel, 2010: 291) ise medya okuryazarlığı kavramı kısaca ve en genel anlamıyla “medya araçlarından gelen iletileri tüm boyutlarıyla anlamlandırmak ve medya ürünleri oluşturabilmek” olarak ifade edilmektedir.

Medya okuryazarlığı ve okuryazarlık kavramlarına ilişkin literatüre bakıldığında pek çok farklı okuryazarlık türünden bahsedildiği görülmektedir. Bir çalışma kapsamında okuryazarlık türleri 34’e ayrılmakta ve bunlar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Snavely ve Cooper, 1997: 12):

“Tarım okuryazarlığı, tarih okuryazarlığı, Amerikan okuryazarlığı, yatırım okuryazarlığı, Amish okuryazarlığı, Yahudi okuryazarlığı, antik okuryazarlığı, yasal okuryazarlık, sinema okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, şehir okuryazarlığı, matematik okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, Anayasal okuryazarlık, ahlaki okuryazarlık, tüketici okuryazarlığı, çok kültürlülük okuryazarlığı, eleştirel okuryazarlık, mesleki okuryazarlık, kültürler arası okuryazarlık, siyaset okuryazarlığı, kültür okuryazarlığı, bilimsel okuryazarlık, dans okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı, ekonomi okuryazarlığı, televizyon okuryazarlığı, çevre okuryazarlığı, görsel okuryazarlık, coğrafya okuryazarlığı, işyeri okuryazarlığı, grafik okuryazarlığı, dünya okuryazarlığı.”

Europa Union Comission of the European Communities (2007: 4) çalışmaları kapsamında medya okuryazarlığının aşamalarının aşağıdaki gibi aktarıldığı görülmektedir:

• Gazetelerden sanal topluluklara kadar tüm medya unsurlarını rahat kullanım,

• Medyayı aktif kullanma, Internet arama motoru kullanabilme veya sanal topluluklara katılabilme, kültürler arası diyaloğa açık medya unsurlarından günlük yaşamda öğrenme amaçlı yararlanabilme,

• Medyaya eleştirel, şüpheci bakış açısı,

• Medyayı yaratıcı kullanabilme,

• Medya ekonomisini (ekonomik çıkar ilişkileri) anlayabilme, çoğulculuk ve medya patronluğu kavramları arasındaki ayrımın farkında olabilmek,

• Medya içeriği üretimi ve tüketimi konusunda çifte kapasiteye sahip olan genç jenerasyon için, legal bir kültür adına telif hakkı sorunlarına ilişkin farkındalık.

Günümüzde, iletişim süreçleri için pek çok kanaldan ve içerik türlerinden bahsedilmektedir.

Medya unsurlarının çeşitliliği, mesaj akışının yoğunlaşması ve manipülatif iletilebilir hale gelmesi gibi etmenler ise bireylerin daha sorgulayıcı ve eleştirel bakış açılarına sahip olması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda; medya okuryazarlığı kavramı da gelişerek çeşitlenen iletişim unsurları nedeniyle iki perspektifte değerlendirilmektedir. İlk olarak geleneksel medya okuryazarlığı için, geleneksel medya unsurlarının tek taraflı bir iletişim akışı sağlaması nedeniyle eleştirel sorgulayıcılık mümkün olamayabilmektedir. Nitekim Asrak Hasdemir de ana akım medya okuryazarlığı olarak da isimlendirdiği bu süreç için medya içeriğini üreten konumundakilerin sorgulanabilir durumda olamadığını belirtmektedir. Bu kapsamdaki geleneksel medya okuryazarlığı olarak belirtebileceğimiz süreçte medyanın sadece mesaj olarak algılandığı, içeriğe ilişkin eleştirel katkının söz gerçekleşemediği bilgisi aktarılmaktadır. Diğer yandan yeni medya okuryazarlığına ise “demokratik temelli medya okuryazarlığı” olarak da isimlendirilirken bireylerin daha etkin bir rol üstlenebildiği bir süreci ifade etmektedir (2012: 26).

Medya okuryazarlığı kavramı geçmişten günümüze medyanın dönüşümü ile beraber farklı anlamlara sahip olarak literatürde yer almaktadır. 1960’lardan 2000’li yıllara kadar medya okuryazarlığı kavramının anlam içeriğini şekillendiren sürecin sinema ve film içerikleriyle işlerlik kazandığı belirtilmektedir. Akabinde; televizyon ve reklamcılıkla beraber medyanın geniş kitlelere ulaşır hale gelmesi, bunu izleyen süreçte ise popüler kültür olgusunun öne çıktığı bir kitlesel medya kültürünün oluşumu ile medya okuryazarlığı literatürü geliştirilmiştir. Bu sürecin devamında özel televizyon kanallarının sektöre giriş yapması medya okuryazarlığı kavramının da anlamsal içeriğini dönüştürmüş durumdadır. 1990’lı yıllardan itibaren Web 1.0 ile beraber dijital okuryazarlık öne çıkarken, 2000’li

yıllardan itibaren ise medya okuryazarlığı kavramı sıkça kullanılır hale gelmiştir. Bu süreç ise aşağıdaki tabloda yansıtılmaktadır (Europa Commission, 2007: 30-32):

Tablo 1. The Evolution of Media Literacy.

1.1. Geleneksel Medya Okuryazarlığı

Medya okuryazarlığı kavramının bahsedilmeye başlandığı yıllar göz önüne getirildiği takdirde;

kitle iletişim araçlarının tek yönlü iletişim akışına karşı korumacı ve sorgulayıcı bir bakış açısının elzem hale geldiği durumların belirleyici olduğu ifade edilebilmektedir. Bu bağlamda; bireylerin, medyayı sadece tüketen, sunulduğu gibi içselleştiren edilgen durumdan sıyrılması gerekliliği ortaya çıktığında büyük etkiye sahip medya formu olarak geleneksel medya unsurları öne çıkmaktadır.

Bir kitle iletişim aracı olarak televizyon, medya içeriğini tek taraflı bir şekilde geniş kitlelere yayabilmesi nedeniyle izleyenleri fazlasıyla etkilemektedir. Diğer yandan geleneksel medya aygıtı olarak değerlendirilebilen televizyon için, ailenin kültürel değerleri için de dönüştürücü olabildiği belirtilmektedir. Buna ek olarak; kanallarda sıklıkla yansıtılması nedeniyle şiddet olgusunun normalleşebildiği de ifade edilmektedir. Bunların gereği olarak ise geleneksel medya okuryazarlığı önemli hale gelmektedir (Treske, 2016: 33).

Geleneksel medyanın bireyleri yönlendiriciliği konusunda gerek kültür endüstrisi bağlamında gerekse pazarlama stratejileri anlamında farklı perspektiflerden bahsedilebilmektedir. Bu kapsamda;

televizyon için hem bireyler hem toplum için yönlendirici olabildiği belirtilmektedir. Buna dönük yürütülen çalışmalar kapsamında ise medya okuryazarlığı dersi sayesinde geleneksel medya unsuru olarak televizyona ilişkin sorgulayıcı kazanımlar edinilebildiğinden söz edilmektedir. Bu doğrultuda;

program türlerini kurgusallık bakımından değerlendirebilme, içeriklerin doğruluğu hakkında sorgulayıcı bilinç, uyarıcı göstergelere ilişkin dikkat ve televizyon programlarının amaçları-fonksiyonları bakımından ayırt edilebilirliği gibi edinimlerin sağlanmasının medya okuryazarlığı derslerinin hedefleri olarak ifade edilmektedir. Diğer yandan; benzer olarak gazete ve radyo gibi geleneksel medya mecralarındaki içeriklere ilişkin de bireylerin edilgenlikten olabildiğince sıyrılıp içerik çözümlemesi yapabilmeleri planlanmaktadır (Medya Okuryazarlığı Derneği, t.y.: 26).

1.2. Yeni Medya Okuryazarlığı

Dijitalleşmenin hız kazanarak pek çok farklı alana sirayet ettiği günümüz bilgi toplumunda medya mecraları, haber kaynakları ve iletişim kanalları da dijitalleşmekte veya dijitalleşme eğilimi göstermektedir. Bu doğrultuda; medya okuryazarlığı alanında da önceleri gazete ve televizyon gibi kitle iletişim araçları odağı oluştururken, günümüzde bu mecralar için de dönüşüm sürecinden bahsedilmektedir. Bu doğrultuda medya tüketimi bakımından bilinçli davranılabilmesi amacıyla okullarda çeşitli ders konularının okutulduğu bilgisi paylaşılmaktadır. Yeni medya okuryazarlığının katkı sağlayabileceği bu konu başlıkları ise şu şekilde ifade edilmektedir (Asrak Hasdemir, 2017: 361):

• Bilgi ve iletişim teknolojileri ağlarından, enformasyon kaynaklarından akılcı ve sorgulayıcı fayda sağlayabilmek,

• Bilgiye erişebilme ve değerlendirebilme.

Günümüzde yeni medya unsurlarının en başında ve en sık kullanılanı olarak akıllı telefonlardan bahsedilebilmektedir. Bu doğrultuda ile yapılan bir araştırmanın sonucunda bir iletişim aracı seçmek zorunda kalmaları durumunda öğrencilerin %70 oranında bir kesiminin, telefonu seçme eğiliminde olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Diğer yandan internet kullanımı ise öğrencilerin %87 oranında bir kesimi tarafından önemli olarak görülmektedir. Bu kapsamda; öğrencilerin günde yaklaşık 3,5 saat internet erişimi sağladığı bilgisi aktarılırken %80 oranında bir öğrenci kesiminin ise evlerinde internet erişiminin mümkün olduğu bulgusu aktarılmaktadır (RTÜK, 2016a: 233-234).

42 Tablo 2. İnternet Kullanım Amaçları (RTÜK, 2016a: 150)

Bir diğer resmî araştırma olarak ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülen

“Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması 2019” verilerine göre 16-74 yaş arası bireylerde internet kullanım oranının %75,3 olduğu görülmektedir. Buna ek olarak evden internete erişim imkanı olan bireylerin oranı ise %88,3 olarak belirtilmektedir (TÜİK, 2019)

Tablo 3. 2009-2019 Yılları Arası Bireysel ve Hanehalkı İnternet Erişim Oranları (TÜİK, 2019).

İletişim kanallarının dijitale dönüştüğü günümüz bilgi çağında yeni medya unsurları toplumun büyük bir kesimi tarafından kullanıldığı görülmektedir. Bu anlamda özellikle daha korumaya muhtaç olan çocuklar için yeni medya okuryazarlığı süreci büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, 6-15 yaşları arasındaki çocuklarla yapılan bir araştırmaya göre bilgisayar kullanmaya başlama yaşının 8 olduğu belirtilmektedir. İnternet kullanımı için ise bu yaş 9 olarak ifade edilmektedir. Çalışma kapsamında öne çıkan bulgulardan biri de 6-15 yaş arasındaki çocukların %45 oranındaki bir kesiminin yaklaşık her gün İnternet kullandığıdır (TÜİK, 2013).

Tablo 4. Belirli Yaş Gruplarına Göre Çocuklarda Yeni Medya Kullanımı (TÜİK, 2013)

2. MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ VE BİREY