• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

4. TÂHİRÎLER’İN HAKİMİYETİNE KADAR ABBASÎLER

4.4. Me’mûn Dönemi: Merv’in Payitaht Zamanları

Me’mûn Merv’de iktidarı süresince halka karşı adil ve müşfik olmaya gayret etti. Hilâfeti elde etmesi karşılığında büyük yardımlarını gördüğü bölge halkına minnet borcunu ödemek kabilinden olmak üzere bir yıllık haracı üzerlerinden kaldırdı. Harikulade bir saraya yerleşerek dünyevi estetik zevklerinin yanında İslâmî yaşantısıyla da dikkatleri çekmeyi başardı. Hergün Merv Mescidi’ne gelmeyi ihmâl etmiyor, davalara bizzat gözcülük ediyor, âlimleri ve fakîhleri koruyup kolluyor, zulme uğrayan insanları dinliyor ve onların meseleleriyle ilgileniyordu.427

Merv şehri Abbasîler zamanında medenî ve kültürel en büyük gelişmeyi Me’mûn (808-817) zamanında yaşamıştır. Şehrin rabaz bölümünde daha evvel Ebû

423 Mesut Can, Fazl b. Sehl’in Hayatı ve Şahsiyeti, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Ü. S.B.E.,

Konya, 2010, s. 7 vd.

424

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 404.

425 Gerdîzî, a.g.e., s. 195 vd.

426 Özgüdenli, a.g.e., 2006a, s. 15-16. 427 Gerdîzî, a.g.e., s. 128.

Müslim ile başlayan bu terakkî, Me’mûn’un şehre gelmesi ve Merv’i hilâfetin başkenti yapması ile doruk noktasına ulaşmıştır.428

Me’mûn, kardeşiyle mücadele işinde olduğu gibi, halife olarak Merv’de kaldığı süre içerisinde devlet yönetimine dair bütün işleri Zürriyâseteyn lakabını verdiği veziri Fazl b. Sehl’e bıraktı. Böylece kendisini ilmî ve kültürel faaliyetlere adama fırsatını yakalamış oldu. Dolayısıyla Abbasî yönetim merkezinin Merv’de olduğu sürede meydana gelen özellikle siyasî olaylarda vezir Fazl b. Sehl’in büyük rolü bulunmaktadır.429

Harun er-Reşîd’in devlet ricâlinden olan ve Me’mûn’un yetiştirilmesinde payı bulunan Herseme b. A‘yen, Me’mûn’un halifeliği elde etmesinden sonra halifenin yanındaki konumunu veziri Fazl’a kaptırmış görünmektedir. Muhtemelen bu sebepten dolayı Herseme’nin vezir ile ilişkileri olumlu bir seyir izlememiştir.

199/814’te İbn-ü Tabâtabâ adında birisinin Kûfe’de çıkardığı isyanı bastırmakla görevlendirilen Herseme, hemen sonrasında vezir Fazl b. Sehl tarafından Mısır’a gönderilmek istenmesini kabullenemedi. Buna ilâve olarak tecrübeli komutan Irak’ta hâlâ tehlikenin mevcut olduğunu düşünüyordu. Bu niyetlerle halifeyle görüşebilmek ümidiyle Merv’e doğru yola çıktı. Ancak verdiği emre itaat edilmediğini gören vezir, kendi konumundan da endişe ederek Herseme daha Merv’e gelmeden halifeyi ona karşı kışkırttı. Halifenin huzuruna çıkan Herseme daha meramını anlatamadan Fazl’ın adamları tarafından derdest edilip hapse gönderildi. Bir süre sonra da hapisten ölüm haberi geldi.430 Herseme Abbasoğulları tarafından sevilen bir kimseydi. Onun ölüm haberini alan Bağdat halkı tepki olarak bu sırada burada görev yapan vezirin kardeşi Hasan b. Sehl ve amillerini “O ve amillerinin şehirlerini yönetmesinden razı olmadıklarını” söyleyerek şehirden kovdular.431

Herseme’nin öldürülerek bertaraf edilmesi, Bağdat’taki Abbasoğulları’nın ileriki tarihlerde çıkardıkları isyan girişimlerinde bir bahane olarak öne sürülmeye devam edilmiştir.

428 Özgüdenli, a.g.e., 2006b, s. 495. 429

Bkz: Can, Fazl b. Sehl’in Hayatı ve Şahsiyeti, s. 7 vd.

430 Ya’kûbî, Kitâbü’l-Büldân, s. 89; İbn Kuteybe, a.g.e., s. 389; İbn Kesîr, a.g.e., XIV, 115. Ayrıca

bkz: Üçok, a.g.e., s. 96; Can, a.g.e., s. 43 vd.

81

Abbasî Hilafeti’nin Merv döneminde vukû bulan önemli hadiselerinden bir tanesi de Ali er-Rızâ’nın veliaht tayin edilmesidir. 202/817 senesinde Me’mûn, Fazl b. Sehl’in yakını olan Racâ b. Ebü’d-Dahhâk’ı, Ali er-Rızâ’yı getirmesi için Bağdat’a gönderdi. Ali er-Rızâ’yı Merv’de büyük bir törenle karşılandı ve kendisine izzeti ikramda bulunuldu. Sonra Me’mûn yakın devlet adamları ve saltanat üyeleri ile bir toplantı tertip etti. 24 Mart 817 yılında bu toplantıda Ali er-Rızâ’yı veliaht ilan ettiğini bildirdi. Bu kararına sebep olarak Abbasoğulları ve Alioğulları hakkında uzun uzun düşündüğünü ve bunlar arasında hilâfete en layık olanın Ali er-Rızâ olduğuna karar verdiğini öne sürdü. Veliaht tayin edilmesinden sonra Ali’nin adı bu tarihlerde basılan dirhem ve dinarlar üzerine dahi bastırıldı. Bununla da yetinmeyen Me’mûn Abbâsilerin nişanı olan siyah rengin terkedilerek yerine elbiselerde, bayraklarda ve diğer resmi işlerde yeşil rengin kullanılmasını emretti. Hilâfet topraklarının dört bir köşesine de aynı şeyi yapmalarına dair elçiler ve mektuplar gönderildi. Yalnız Basra amili İsmail b. Ca’fer b. Süleyman b. Ali el-Hâşimî’nin yeşil giymeyi reddettiği kaydedilir. Ancak Me’mûn’un kendiyle gönderdiği orduya karşı koyamıyacağını anlayarak teslim olmuş, bir süre hapis kaldıktan sonra muhtemelen izlenen siyasetin yanlışlığı anlaşıldığı sıralarda serbest bırakılmıştır. Bu sırada haberi alan Bağdat’taki Abbasoğulları bu sefer tepkilerini daha net bir şekilde ortaya koyarak 5 Muharrem 202/24 Temmuz 817’de Me’mûn’u hilâfetten azletmiş ve yerine İbrahim b. el-Mehdî’ye biat etmişlerdir.432

Vaziyeti Horasan’dan düzeltemeyeceğini anlayan halife Me’mûn, bizzat işleri eline almak üzere 202/817’de Bağdat’a doğru yola koyuldu.433

Me’mûn’un Bağdat’a dönüşü sırasında Fazl b. Sehl’in öldürülmesiyle İran unsuru idaredeki etkisini kaybetmiş, bu da Me’mûn’un politikalarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Henüz Bağdat’a gelmeden önce veliaht tayin ettiği Ali er-Rızâ’nın öldürülmesi, insanlara emrettiği yeşil giyme uygulamasından vazgeçip tekrar siyahlara dönmesi bu değişimin ilk belirtileri olmuştur.434

432 Ya’kûbî, Târîh, II, 302-303; Mes’ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, III, 440-441; Nahide Bozkurt, “Me’mûn”,

DİA, XXIX, 102. Ali er-Rızâ’nın veliaht tayin edilmesine dair değerlendirmeler için bkz: Bozkurt, Mutezile’nin Altın Çağı, s. 51 vd.; Can, a.g.e., s. 46 vd.

433 Taberî, a.g.e., VIII, 564.

Me’mûn daha Bağdat yolunda iken Horasan’a Recâ b. Ebi’d-Dahhâk’ı atamıştı. Bu kişi Fazl b. Sehl’in kız kardeşinin kocasıdır. Me’mûn 204/820 senesi Safer ayının ortasında Bağdat’a geldiği sıralarda Horasan Recâ’nın yönetiminde yeniden karıştı. Bunun üzerine Ğassân b. Abbâd’ın bölgeye tayin edilmesiyle durum düzeltildi.435 Yeni vali 205/820 senesinin ortalarına kadar bu vazifede kaldıktan sonra Tâhir b. Hüseyn b. Mus’ab el-Buşencî, ısrarlı gayretleri sonucu kendisinin bölgeye görevlendirilmesini sağladı. Ancak bir süre sonra Me’mûn’la arası açıldı. Me’mûn’un onu zehirleterek 207/822’de ortadan kaldırttığı iddia edilmektedir.436

Tâhir b. Hüseyin’in Horasan valiliğine tayin edilmesi, Merv şehri açısından bir dönüm noktasını daha teşkil eder. Bu tarihten itibaren şehrin ve bölgenin yönetim işleri merkezden bağımsız olarak Tâhirî hanedan mensupları tarafından yürülmüştür. Yine onun oğlu Abdullah tarafından eyalet merkezinin Merv’den Nişabur’a nakledilmesi şehrin siyasî ve idari merkez olma vasfını yitirmesinin yanında ilmî ve kültürel üstünlüğünü de yavaş yavaş kaybetmesine sebep olmuştur.