• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. RÂŞİD HALİFELER DÖNEMİNDE HORASAN FETİHLERİ VE

2.2. Hz Ömer Dönemi

Sâsânîlere karşı büyük başarılar, Hz. Ömer’in hilâfeti zamanında düzenlenen seferler sonucunda elde edildi. 16/637’de Kadisiye savaşında216

başkomutan Rüstem’in öldürülmesi ve Sâsânî ana ordusunun dağıtılması ile Sevad topraklarının fethedilmesi neticesinde Sâsânîlerin başkenti Medâin İslâm ordusunun karargahı hâline geldi.217 İsfehân’ın İslâm orduları tarafından fethiyle birlikte merkezlerini terketmek zorunda kalan imparatorluk, tekrar toparlanma mücadelesi vermesine rağmen yıkılışına kadar kaçmaya ve doğuya doğru intikal etmeye mecbur kaldı. Toparlanma denemelerinden biri olan Sevâd ile İran arasındaki Celûlâ’da III. Yezdicerd bir kez daha hezimete uğradı.218

Bu son hezimetinin ardından Sâsânî imparatoru III. Yezdicerd Rey’e, oradan İsfehân’a, oradan Kirmân’a, son olarak ise Merv’e kaçmış ve buraya yeleşmiştir. Zehebî, Merv şehrine girdiği zaman Yezdicerd’in yanında 100 bin kişi olduğuna işaret etmektedir.219

Onun verdiği bu rakam bize göre dönemin şartları dikkate alındığında oldukça abartılıdır. Taberî de, III. Yezdicerd’in kaçış serüveninden bahsetmektedir. Kaydettiğine göre Rey hâkimi Âbân Câzeveyh’le durum değerlendirmesi yapmış, ancak aldığı cevaptan hoşlanmayarak İsfehan’a doğru ayrılmıştır.220

Onun şehirlerde konaklayarak gerçekleştirdiği bu seyahatin amacı, muhtemelen bölgedeki mahalli otoritelerin kendisine itaatlerini kontrol ile birlikte Müslüman ordusunun ilerleyişine karşı nasıl bir taktik izleneceğinin tespitini yapmaktır. Ancak İslâmî fetihlerin seyrine bakıldığı zaman yerel yönetimlerin

215 Apak, Adem, Anahatlarıyla İslâm Tarihi 2 (Hulefâ-i Râşidîn Dönemi), 6. Baskı, İstanbul, 2011a,

s. 84.

216

Bkz: Belâzürî, a.g.e., s. 251 vd.

217 Belâzürî, a.g.e., s. 258 vd.; Marshall G. S. Hodgson, İslam’ın Serüveni, İstanbul, 1995, s. 143. 218 Belâzürî, a.g.e., s. 260 vd.; Osman Gazi Özgüdenli, “Ortaçağda İran: Zaman ve Mekan”,

Turco-Iranica Ortaçağ Türk-İran Tarihi Araştırmaları, İstanbul, 2006a, s. 11.

219

Zehebî, Şemsüddin Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman (ö. 748/1347), Târîhu’l-İslâm ve Vefeyâtü’l-Meşâhiri ve’l-A’lâm, I-LII, Thk: Ömer Abdüsselâm Tedmürî, Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 2. Baskı, 1993, III, 325.

Müslümanlarla savaş noktasında onunla aynı görüşte olmadığı ve istediği desteği kendilerinden alamadığı anlaşılmaktadır.

Mecûsîler’in kutsal ateşi için Merv’de bir ateşgede inşa ettirerek şehre yerleşen Yezdicerd, tarihçilerin ifadesiyle ruhunu dinlendirmiş ve kuvvetini toplamaya çalışmıştır. Ayrıca genel seferberlik ilan ederek henüz kaybetmediği bölgelerin yöneticilerinden destek talep etmiştir.221

Nitekim buradan Hürmüzan’ın Faris ve Nihavend’de ayaklanmasını sağlayarak İslâm ordusunu durdurmaya çalışmıştır.222

Çağrıya uyarak Merv’e gelen Fars soylularının Yezdicerd’le aralarında geçen tartışamalar hakkında net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Taberî buna dair bazı ipuçlarına yer vermektedir. Rivâyete göre Yezdicerd Farsların ileri gelenlerinden ve Hürmüzan ailesinden bir takım üst düzey kimseleri esir almak suretiyle kendisine itaatlerini garanti altına almaya çalışmıştır. Fakat onun bu davranışı büyük bir tepkiyle karşılanmış ve onunla yaptıkları anlaşmayı bozarak etrafında dağılıp gitmişlerdir.223

Hürmüzân’ın 21/642 yılında Nihavend’de İslâm ordularını durdurma girişimi de hezimetle sonuçlandı ve Müslümanların elde ettiği bu zafer, bu toprakların bir daha geri alınamayacağını ispatlamış oldu.224

Önemine binâen “Fethu’l-Fütûh” adı verilen bu zaferi müteakip, merkezî ordunun tamamen dağıldığı İran’da artık fütûhata karşı direnebilecek mahallî hâkimlerin idaresindeki küçük kuvvetlerden başkaca bir güç kalmadı. Zagros Dağları’nı tutan Sâsânî birliklerinin dağıtılması ile bölge İslâm akınlarına açılmış oldu.225

Hz. Ömer de bu başarının getirdiği özgüven ile Sâsânî kuvvetlerinin toparlanmalarına fırsat vermemek için harekatın iki koldan, Basra ve Kûfe orduları tarafından gerçekleştirilmesine karar verdi. Bunun için Kûfe ordugâhından kuzey, Basra ordugâhından ise güney istikâmetinde yürütülen askerî harekâtlar düzenlendi.226

221 İbn Miskeveyh, a.g.e., I, 403; İbnü’l-Cevzî, a.g.e., IV, 236.

222 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 390; Julius Wellhausen, İslamın En Eski Tarihine Giriş, Çev.: Fikret

Işıltan, İstanbul, 1960, s. 89.

223

Taberî, a.g.e., IV, 167.

224 Belâzürî, a.g.e., s. 296 vd. 225 Hodgson, a.g.e., s. 148. 226 Özgüdenli, a.g.e., 2006a, s. 12.

43

Basra’dan gönderilen kuvvetler, Abdullah b. Büdeyl b. Verkâ el-Huzâî’nin emrinde “Horasan’ın Kapısı” denilen Tabeseyn’e kadar ilerledi.227

Bölgeye giden koridorun açılması ile iç bölgelere doğru yoğun bir seferin yapıldığı görülmektedir. Bu bağlamda Ahnef b. Kays, Horasan’a; Mücaşî’ b. Mes’ud, Erdeşir ve Sabur’a; Osman b. Ebü’l-Âs, Istahr’a; Sariye b. Züneym, Fesâ ve Darabcird’e; Süheyl b. Adî, Kirman’a; Âsım b. Amr, Sicistan’a; Hakem b. Umeyr de Mükran’a fetih vazifesiyle gönderilmişlerdir.228

Ahnef b. Kays’ın üzerine doğru geldiğini haber alan Yezdicerd Merv’den de çıkmak zorunda kalarak Merverrûz’a kaçtı. Ahnef herhangi bir direnişle karşılaşmadan ordusunu Merv’e yerleştirdi.229

Muhtemelen Mervlilerle yapılan ilk anlaşma da bu esnada gerçekleşti. Kaynaklar bu esnada yapılan anlaşmaya dair herhangi bir bilgiye yer vermemektedir. Aynı şekilde şehri fetheden kişinin kimliğine, yapılan anlaşmanın ne zaman ve kimin tarafından yapıldığna dair farklı kayıtların sebebi de bu olsa gerektir.

Ahnef, Merv’de Hâtim b. en-Nu’mân el-Bâhilî’yi bırakarak Merverrûz’a doğru Yezdicerd’in peşine düştü. Yezdicerd burada Soğd kralı ve Çin’den yardım talebinde bulundu ancak daha yardım gelmeden Ahnef b. Kays Merverrûz istikametine doğru yönelmişti. Artık bölgede tutunamayacağını anlayan Yezdicerd, çareyi Ceyhun’u geçerek Türk topraklarına sığınmakta buldu.230

Düşmanı takip etmek isteyen Ahnef durumu Hz. Ömer’e bildirdi ancak halife henüz tam kontrolün sağlanmadığı topraklardan daha içlere doğru yeni düşmanlarla karşı karşıya gelmeyi uygun görmedi. Hz. Ömer’in “Keşke oraya hiç ordu göndermeseydim, orası ile aramızda ateşten bir deniz olmasını isterdim” şeklindeki endişesini dile getiren meşhur sözünü bu esnada söylediği rivâyet edilir.231

Nitekim daha kendi hilâfeti devam ederken, fethedilen şehirlerin ekserisinde toplanan düşman birlikleri karşı saldırıya geçtiler. Ancak bu girişimler de başarılı bir şekilde bastırılarak bölgede Müslümanların hâkimiyeti korunmuştur.

227 İbnü’l-Fakîh, a.g.e., s. 611; Çetin, “Horasan”, DİA, XVIII, 235. 228

Taberî, a.g.e., IV, 94.

229 Taberî, a.g.e., IV, 167.

230 Belâzürî, a.g.e., s. 392 vd.; Yâkût el-Hamevî, a.g.e., II, 352. 231 Taberî, a.g.e., IV, 168.

III. Yezdicerd Türk Hakanı’yla birlikte bir süre sonra büyük bir ordu ile nehri geri katetti. Ahnef’in Belh’teki âmili korkarak yanına Merverrûz’a geldi. Ahnef Türkler saldırmadığı sürece onlara saldırmama görüşündeydi. Hakan ve ordusu Belh’te beklerken Yezdicerd gizlice Merv eş-Şâhicân’a gitti. Maksadı buraya sakladığı hazinesini almaktı. Merv’de bulunan Hâtim b. en-Nu’mân el-Bâhilî’yi muhasara etti.232 Bu sırada Mervlilerle yazışmalar yaptı. Onlara Türklerle beraber gitmeyi ve güçlendikten sonra yeniden yurtlarını geri almayı teklif etti. Ancak Mervliler bunu kabul etmediler. Çin hükümdarı da yardım etmekten çekinince Yezdicerd ve Kisra ailesi Türk yurtlarına doğru gittiler. Bundan sonra farklı memleketlerde bir süre Hz. Osman’ın hilâfetinin ikinci senesinde öldürülünceye kadar kaldılar.233