• Sonuç bulunamadı

1.3. Klasik Sosyologların Hukuka Dair Yaklaşımları

1.3.3. Max Weber

Bir diğer klasik dönem sosyoloğu olan Max Weber, Marx ve Durkheim’ın aksine hukuka, hukuk kurallarına ve temel esaslarına dair bütüncül bir çözümleme sunmuştur. Hukuka ilişkin yapmış olduğu sosyolojik analizlerle hukuk sosyolojisi alanına ilişkin önemli katkılarda bulunan

23

Weber, geleneksel otoriteden rasyonel- yasa temelli bürokratik otoriteye doğru bir evrimin olduğu tezinden hareket ederek hukuk ile ilgili görüşlerini de bu temelden yürütmüştür. Modern Batı toplumlarında rasyonel ve öngörülebilir bir hukuka ihtiyaç duyulduğunu savunan Max Weber, kapitalist toplumda dinsellik ve çalışma ilişkilerini ele alarak önemli sonuçlar elde etmiştir (Işıktaç ve Koloş, 2015, s.63).

Öncelikle hukuki normların, örfi hukuk kuralları olarak karşımıza çıkışı uzun zamandan beri sürekli biçimde tekrarlanan davranışlara uymanın zorunlu hale gelmesiyle olmuştur. Bu oluşumdan ve devletin yaptırım gücünden beslenerek modern hukuk kuralları oluşmuştur. Hukuki kuralların oluşumunu ele alan Weber bu durumu şu şekilde anlatır; öncelikle eylemle alışkanlıktan doğan psikolojik uyum, başlangıçta yalın alışkanlıktan oluşmuş sonra bağlayıcı olarak deneyimlenmiş davranışa sebep olmuştur. Daha sonrasında ise pek çok kişi arasında böyle bir davranışın dağılımının farkındalığıyla ‘konsensüs’ olarak insanların yarı ya da tam bilinçli beklentilerinde diğerlerine göre anlamlı olarak uygun düşen davranışına ilişkin olarak birleştirilmiş hale gelmiştir. Sonuçta da bu şekilde ‘müşterek anlayışlar’ sayesinde saf teamülden ayrıldığı, zorlayıcı yürütmenin güvencesini elde etmiştir (Weber, 2014, s.189).

Ayrıca Weber için modern toplumsal yapıyı geleneksel toplum yapısından ayıran temel unsur her yapıda ve kültürde farklı noktaların hızlı bir değişim, dönüşüm içine girmesidir. Toplumların değer atfettiği baskın değerler, kurallar ve en önemlisi de toplum düzeni bu değişimden fazlaca etkilenmiş toplumsal ilişkilerde belli bir yere özgü olmaktan çıkmıştır. Bu değişimin doğal bir sonucu olarak toplumsal düzeni sağlayacak yeni kurallar sistemine gereksinim duyulmaya başlanmıştır. Çünkü kapitalist sistemin, ticari malların üretiminin ve ticaretin giderek büyümesiyle oluşan şehirlerdeki bolluk ve rahatlık içindeki yaşayış, bireylerin güvenlik arzusuna ve ekonomik isteklerine cevap verebilecek nitelikte olması beklenmektedir. Bu beklenti de ancak öngörülebilir ve hesaplanabilirlik özellikleri mevcut olan yeni bir rasyonel hukuki yapıya gereksinimi ortaya çıkarmıştır. (Yüksel, 2011, s.38-41).

Bu gereksinime yol açan ve günümüz toplumlarını geçmiş toplumlardan ayıran temel özellik Weber’e göre ‘modern çağın ruhu’ dur. Modern çağın ruhu; hukuk, bürokrasi, din ve özelde kapitalizm araştırmalarının ana temasını oluşturmuştur. Bu sebeple Weber’ in hukuk, bürokrasi ve

24

kapitalist toplum yapısına ilişkin görüşlerinden yola çıkılarak hukuka dair analizlerine yer verilmeye çalışılacaktır.

Weber’e göre modern batı toplum yapısının en önemli yapı taşlarından biri ve onun da

‘rasyonel bir kurum’ olarak ele aldığı kapitalist toplum yapısına egemen olan kurum hukuktur.

Rasyonel bir kurum olarak nitelendirdiği hukukun hesaplanabilir ve öngörülebilirlik özelliklerine dikkat çeken Weber bu hukukun kapitalist toplumların temel ihtiyaçlarından doğduğunu belirtir. Çünkü kapitalist toplum yapısı işlevselliğini arttırabilmek adına hesaplanabilir teknik iş araçlarına gereksinim duyduğu gibi hesaplanabilir bir hukuka ve biçimsel kurallarla işleyen bir işletmeye de gereksinim duymaktadır(Weber, 2011, ss.8-18). Dolayısıyla Weber’ in hukuk anlayışı Topuzkanamış’ a göre de ne sadece toplumsal yapının bir yansıması ne de hâkim sınıfın iradesinin bir ürünüdür. Hukuk ve kapitalizm bir diğerinin asli sebebi olmamasına karşın paralel ve katkı sağlayarak ilerleme göstermektedir (Topuzkanamış, 2012, s.257).

Bu tür bir hukuk sistemi ve bu tür bir işletme, ekonomik etkinlikler açısından böylesi hukuk tekniğine ve biçimsel mükemmelliğe yalnız Batı toplumlarında erişmiş ve ortaya çıkmıştır. Yasalar ve hukuka bağlı bir siyasal örgütlenme olarak devlete de sadece Batı toplum yapısında karşılaşılmıştır. Dolayısıyla rasyonel bir şekilde dile gelmiş kanunlara, rasyonel bir şekilde dile gelmiş kurallara ve bu kurallara paralel siyasal bir düzenleme anlamında devlet, uzman görevliler tarafından yürütülen, onun özü için gerekli olarak görülen ilk örneklerini bir yana koyarsak sadece Batı toplumlarında görülmüştür (Weber, 2011, ss.8-18).

Yine Weber açısından bürokrasi, kesinlikle insanlara değil kurallara, bir kişisel ilişkiler ağına değil bir görevler hiyerarşisine dayandığı için, en etkili ve teknik bakımdan en üstün organizasyon biçimidir. Bu nedenle Weber de modern siyasal kitle partilerinin kaçınılmaz olarak bürokratik olduklarını düşünür. O, insanın ‘yeni bir kölelik çelik kafesi’ içinde insanlığından uzaklaşacağını düşünmesine rağmen, kitlelere güvenmez. Bu nedenle bürokrasi modern toplumda egemenlik sürecinin bir parçasıdır. Modern toplumda muhtemelen karizmatik liderlerle bir şeyler yapabilmenin dışında, ondan kaçabilmeyi bile ümit etmeyi düşünmez. Çünkü bürokrasi en az sayıda en çok verimlilik, öngörülebilirlik ve hesaplanabilirliği elde etmeye çalışan en akılcı sistemdir. Zira hukukun işlerliği içinde akılcı sistemin olması da elzemdir (Slattery, 2012, s.41-44). Çünkü hukuk,

25

modern toplum yapısında rasyonel nitelikleriyle beraber toplumsal düzen içinde genelin iyiliğini düşünerek hareket eden sistemdir. Bu sistem tıpkı eğitim, siyaset, ekonomi, sanat gibi rasyonaliteyi temel alan örgütler tarafından dönüştürülerek oluşturulmuştur.

Sonuç olarak, geleneksel yapıdan kopuş konusunda hukuki yapının kaynağı, oluşumu ve temellerine değinen, klasik sosyolojik teorinin oluşumuna katkıda bulunan; Karl Marx, feodalizmden kapitalizme ekonomi temelli anlatımı, Emile Durkheim mekanik yapıdan organik yapıya doğru dönüşen toplumsal yapıyı toplumsal dayanışma ve iş bölümü kavramından hareketle, Max Weber geleneksel otoriteden rasyonel-yasa temelli bürokratik otoriteye doğru bir evrimi hukuk kuralları ile ilişkilendirerek anlatmaya çalışmışlardır.