• Sonuç bulunamadı

2.3. Fikir Dünyasında Etkisi Olan Şahsiyetler

2.3.2. Maurice Blondel

“Blondel Katolik bir filozoftur. Seküler felsefecilerden farklı olarak Katolikler, felsefede skolastik öğretilere ve tabiatıyla dine yakın dururlar. Batının ve dolayısıyla dünyanın içinde bulunduğu inançsızlık, maddileşme ahlâki çöküntü, dinden ve maneviyattan uzaklaşma buhranına, bir din mensubu olarak çözüm arayan bu felsefeciler, bilim, felsefe ve dinin uzlaşabileceği bir fikriyat oluşturma gayreti içindeydiler. Blondel, hareket felsefesi ile bir çözüm teklifinde bulunmuş, bilimin, ahlâkın ve metafiziğin ortak bir düğüm noktası olan bütüncül bir bilim kurmak istemiştir.29

Blondel’in en mühim eseri, doktora tezi olarak yazdığı “Action(1893)” dur ve Hareket Felsefesinin de kurucusu olan Blondel Nurettin Topçu’nun da Doktora hocasıdır.

XVIII. Yüzyıldan itibaren batıda gelişen materyalist, pozitivist akımların karşısında insanlığın kurtuluşunu ahlaki ve insani değerlerin yükselişinde gören Hareket felsefesi30

onun temel felsefesini oluşturmaktadır. “Blondel iki problem ile ilgilenmişti. Birincisi düşüncenin aksiyonla olan ilişkisini sorgulayarak, bunu hayatın bir kritiğini pratiğin bir ilmini teşkil edecek şeklide araştırmaktı. İkincisi ise felsefe din ilişkisini akılcılık kadar imancılığı da dışarı da bırakarak araştırmaktı.31” Buradan hareketle Nurettin Topçu da

insan ve din ağırlıklı bir felsefe yapmıştır. Zaten Fransa’da eğitim gördüğü sırada Blondel ile tanışan Topçu onun etkisini taşımış ve onunla ilgili birçok makale yayınlamıştır. Hareket Dergisinin daha ilk sayısında yazısına “Hareket, insanla Allah’ın bir terkibidir32” cümlesiyle başlamıştır. Topçu eserlerinde ve makalelerinde ise her harekette bir iman hareketi olduğunu vurgulamıştır. “Ona göre insanda aklın temeliyle oluşan inanç bir ileri seviyeye ulaşarak iman hareketini doğurur.33” Kısaca Topçu imanın kaynağına aklı yerleştirmiştir.

Blondel’in düşüncesinde hareketin açık ve kesin bir anlamı vardır. Hareketi kaba bir güç, içgüdü davranışı ya da basit reflekslerden ayıran Blondel, hareketten ister

29 Gündoğan A., “Maurice Blondel mad.”, Felsefe Ansiklopedisi II, İstanbul, 2005, s.731. 30 Topçu N., İsyan Ahlakı, Çev: Mustafa Kök ve Musa Doğan, Dergâh Yay., İstanbul, 2002, s.20. 31 Kök M., Nurettin Topçu’ da Din Felsefesi, Dergâh Yay., İstanbul, 1995, s.14.

32

Topçu N., “Rönesans Hareketleri”, Hareket Dergisi, Burhaneddin Matbaası, İstanbul, S.1, Şubat, 1939, s.22; Topçu N., Varoluş Felsefesi/Hareket Felsefesi, Dergâh Yay., İstanbul, 2006/b, s.45; Topçu N., (2007), age., s.73.

ahlaki ister metafizik ister estetik ister bilimsel ya da dini olsun, her türlü insan faaliyetini anlar. Aksiyon genellikle bir hareket durumunu ve sükûn durumunu, eylem ile eylemsizlik arasındaki bir karşıtlığa işaret etmek için kullanılır. Aksiyon sadece bir süreç veya olay değildir. O, insana özgüdür. Bir insan fiilini ayırt eden şey de o filin hem iç hem de dış yönünün olmasıdır. İnsanın dış yönü, dış dünyada gözlenebilir olmasıdır; iç yönü ise onu başlatan zihni olayların bütün bir kompleksi karar, tercih, sorumluluk, tefekkür, niyet, motivasyon gibi adlarla adlandırılmasıdır. Blondel düşüncenin aksiyonla olan münasebetlerini sorgulamış bunu hayatın bir kritiğini ve pratiğini bir ilmini teşkil edecek şekilde araştırmıştır. Bunun yanı sıra ilim- iman ve felsefe-din ilişkilerine rasyonalizm kadar ‘fideizmi34’ de bir yana bırakacak şekilde araştırmıştır.

“Blondel bu felsefeyi Tanrı’ya götürecek bir yol determinizm ile özgürlük arasında bir uygunluk ve sonsuzlukta birlik bulmanın bir aracı olarak görmüştür.35” Onun eylem

felsefesi, öznenin çok dar bir çerçeve içinde alınmamasını ve bir hedefe yönelimini ifade eder.

Hareket, insan varlığının cevheridir. İnsanı anlamak, insanın hareketini anlamaya bağlıdır. İnsanın hareketlerinin zengin dünyasına dalmadıkça insan anlaşılmaz olarak kalır. Çünkü “hareket, benim hayatımda direkt hakikate bakmak açısından bir olgudur, daha genel ve her şeyden daha sürekli, evrensel bir artarda gelişin ben’deki ifadesidir.36” Hareket, ahlak, irade, adalet, benlik, hâkimiyet, hürriyet, mesuliyet, aşk, ruh, sezgi, oluş, ferdiyet, şahsiyet, dayanışma, cemiyet, devlet, isyan, insan, iman düşüncesinin anahtar temalarıdır.

“Onun için, hürriyet harekettir. Hareket etmek hür olmaktır. Ancak hür adam ahlak sahibidir. Hareket, kendinden çıkmaktır, dolayısıyla kendine karşı gelmektir. Hareket tabiatüstü bir özlemdir, ilahi olana yürüyüştür dolayısıyla bir isyandır. İsyan Allah’ın bizdeki hareketidir. Benliğin Allah’ın iradesine boyun eğişi en büyük faaliyet olarak bir atılış hamlesidir. O, belli bir hareketin yerine hür hareketi koyar. O halde hakiki hürriyet Allah’ a aittir. O bizde gerçekleşmiş ilahi hürriyettir. Öyleyse İsyan, hareketimizdeki bu hürriyetin teyidinden başka bir şey değildir. Asla isyan etmemiş olan, hiçbir zaman hareket etmemiş demektir. Her hür hareket bir isyandır…37

34 Temel dini dogma ve öğretilerinin akıl yoluyla kanıtlanamayacağını, fakat yalnızca inanç, iman yoluyla kabul edileceğini savunan anlayıştır.

35 Cevizci A., Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yay., İstanbul, 2002, s.191.

36 Gündoğan A.O., ‘Topçu ve Hareket Felsefesi”, Hece Dergisi, Ankara, S.109,2006, s.17.

Topçu fertten doğup sonsuza doğru yol alan hareketin aile cemiyet ve insaniyet yollarından geçtiğini, hareket felsefesi olarak kabul etmiştir. Aile, millet ve medeniyeti ise sonsuzluk ve evrensellik temayülünü kendinde yaşayan ferdi hareketin eseri olarak görüyordu.38

Bu süreçte fert kurtuluşu kendi hareketlerinde bulacaktır. Çünkü hareketin kendisi ahlaki bir vasıf taşımaktadır. Hareket dini, adaleti ve eğitimi temele alıp ahlaki vasfını yerine getirebilir. Bu da Topçu’da hareket felsefesinin temel tezlerinden birini oluşturur.

Örneğin Kant ameli aklın nazari akla, yani hareket ve ruhun bilgiye karşı zaferini ilan etmiştir. Rousseau’nun mübeşşiri olduğu Romantizm hareketi Avrupa’da 19. asrın başında her sahada, düşüncede ve yaşayışta, inançta ve ailede bu ruhi kuvvetin yeni bir zaferi halinde yayıldı. Sonra o da yerini makineye bıraktı.39

Makineye geçişten sonra insanlık bugünden ziyade yarının endişesini taşımaya başlamıştır. Bu sebeple yeniliklere ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Topçu bu görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:

“ İnsanlığın her yeni doğuşu, yani her Rönesans kendi dışında tedarik edilen yaratıcı kuvvetlerle kendi benliğine doğuştur. Bu hareketlerin getirdiği ilim, sanat, felsefe ve hukuk bir cemiyet içinde doğar ve bütün insanlığın malı olur. Her Rönesans bütün insanlığın bir cemiyet içinde doğuşudur. Bu doğuş her zaman bir karanlıktan kurtuluşla beraberdir ve her sahada özgürlüğün yaratıcısıdır.”40

“Hareketi ‘ferdin Allah’a atılışı’, isyanı da ‘Allah’ın bizdeki hareketi’ olarak gören Topçu’nun isyanı anarşizme, nihilizme, bireyciliğe prim vermez. Hareketin sonu Hallaç’a varır.41

Mutlaktan mutlağa dönüş olan hareket tabiat düzeniyle yetinmeyip tabiat düzenini aşmayı gerektirmektedir. Düşünmekte bir harekettir ve hareket hem kendimizi hem de eşyayı değiştirmektir. Bu anlamda var olmak ile aynı şey olduğu ve her hareketin kaynağında bir irade bulunduğu için hareket var olmak, istemek ve düşünmek arasındaki uyumu aramak demektir. Hareket felsefesini ülkemizde tanıtmaya çalışan Topçu Blondel’i ve mistisizmi şu şekilde anlatıyor:

“Mistisizm, dini yaşayışta en yüksek merhaleyi teşkil eder; ruhun içten ve doğrudan doğruya Allah’la birleşmesinin mümkün olduğunu kabul eden doktrindir. Bu birleşme, normal düşünce ile insanın tabii varlığına yabancı olan birbirinden ayrılmayan yeni bir

38 Topçu N., ”Vatandaş Ahlakı”, Hareket Dergisi, Burhaneddin Matbaası, İstanbul,S.2, Mart 1939, s.48. 39

Topçu N., “İçtimai Sınıflar”, Hareket Dergisi, Burhaneddin Mat., İstanbul, S.2, Mart1939, s.60-61. 40 Topçu N., “Rönesans Hareketleri”, Hareket Dergisi, Burhaneddin Mat., İstanbul, S.1, Şubat 1939, s.1.;

Topçu N., (2007), age., s.73.

varlık ve düşünce hali meydana çıkarıcıdır. Mistisizmin esası şundan ibarettir: Hayallerle kavramlar, realiteyi tanıtabilmekten uzaktır. Hakikate temas edebilmek için, duyularla tanınabilen eşyanın zekânın eseri olan tasavvurların ötesine geçmek lazım geliyor. Zira bütün bunlar realiteyi örten perdelerdir. İnsan, perhiz kârlık ve zahitlik yolu ile nefsinden ve eşyadan sıyrılıp da kendini boşluğa sundu mu, önce ruhun karanlık gecesi olan bu boşluk, Newman’ın dediği gibi, ancak karanlıklarda hayallerin ülkesinden hicret etmeyenler için örtülü ve ‘mistik’ olan bir hayatın doluluğu ilhamını getirir.42”

Topçu Blondel’ın ‘din esas itibariyle mistikliktir43’, ilahi varlığa duyular ve akılla

değil, kalp ve irade yoluyla ulaşılabilir düşüncelerinden ciddi boyutta etkilenmiştir. Özellikle İslam düşüncesinde çok önemli bir kavram olan ‘hikmet’ kavramının felsefedeki karşılığını Blondel’de bulmuştur. Maddeci dünyanın saldırılarına ruhsal değerlerin kaynağı olarak gördüğü metafizik, mistik temele dayanan ‘hikmet’ kavramıyla karşılık vermeye çalışmıştır.

“Blondel, din ve ulûhiyet üzerinde yaptığı pek ince psikolojik tahlilde, bütün hareketlerimizin Allah’ı aradığı neticesine ulaşmakla dini hakikatlere dayanan bir felsefe çıkarmış ve XIX. asrın din dışında ideal ve hakikat araştıran gidişine kuvvetli bir tepki yapmıştır. Dini felsefenin başlıca konularından biri yapmıştır. Filhakika asrımız, içtimai ve iktisadi doktrinler sahasında olduğu gibi, dini inanışlar sahasında da, şiddetli çarpışmaların yapıldığı asırdır.44