• Sonuç bulunamadı

Matematik Öğretim Programının Temel İlkeleri ve Amaçları

1. BÖLÜM

2.1. Matematik Öğretim Programının Temel İlkeleri ve Amaçları

Matematik alanında önemli bir konsey olan National Council of Teachers of Mathematics (NCTM: Ulusal Matematik Öğretmenleri Konseyi) ilkeleri incelendiğinde, Matematik alanına yönelik değerlendirmelerin öğrenmeyi sağlaması; öğrenciler ve öğretmenler için kullanışlı bilgiler vermesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu şekilde öğrenci gelişimlerinin ve ilerlemelerinin daha kolay izlenebileceği ifade edilmekte ve öğrenciler açısından matematiğin önemine vurgu yapılmaktadır (NCTM, 2000). Matematik; örüntülerin ve düzenlerin; sayı, şekil, uzay, büyüklük ve bunlar arasındaki ilişkilerin bilimidir. Aynı zamanda sembol ve şekiller üzerine kurulmuş evrensel bir dildir. Matematik bilgiyi işlemeyi (düzenleme, analiz etme, yorumlama ve paylaşma), üretmeyi, tahminlerde bulunmayı ve bu dili kullanarak problem çözmeyi içerir (MEB, 2009). Matematiğin bu karmaşık yapısının çözümüne katkı sağlayacak, dersin amaçları ve belirtilen kazanımlarının elde edilmesi için önerilen alternatif değerlendirme yöntemleri önem taşımaktadır.

Matematik öğretiminin (MEB, 2009); bireylere, fiziksel dünyayı ve sosyal etkileşimleri anlamaya yardımcı olacak geniş bir bilgi ve beceri donanımı sağlaması; öğrencilerin çeşitli deneyimlerini analiz edebilecekleri, açıklayabilecekleri, tahminde bulunabilecekleri ve problem çözebilecekleri bir dil ve sistematik kazandırması beklenir. Bunlara ek olarak Matematik öğretimi yaratıcı düşünmeyi kolaylaştırmalı ve estetik gelişiminde etkili olmalı; çeşitli matematiksel olayların incelendiği ortamlar

oluşturarak bireylerin akıl yürütme becerilerinin gelişmesini hızlandırmasına da katkı sağlamalıdır.

2009 ve 2018 yılları öğretim programlarının değişmeyen ortak amaçlarında bilgiyi günlük hayatta kullanma, problem çözme, üst bilişsel bilgi ve becerileri geliştirme, kendi öğrenme süreçlerini bilinçli biçimde yönetecek, bilimsel tutum ve becerilerle matematiksel problemlere karşı özgüvenli bir yaklaşım geliştirme hedeflenmektedir. Bu kazanımlar öğrenciye öğrenme sürecine, hem zihinsel hem de fiziksel olarak, aktif katılma, kendi öğrenmesinden sorumlu olma, tartışma, problem çözme, birlikte çalışma, kendini ifade etme ve değerlendirme gibi roller de yüklenmektedir (MEB, 2009; MEB, 2018).

Bu roller öğretmenin de öğretim süreçlerinde rol ve tutumlarında değişikliğe gitmesini gerektirmektedir. Öğretmenler öğrencilerin matematiği öğrenebileceğine inanmalı, öğrencilerin matematiğe yönelik olumlu tutum geliştirmelerini sağlamalı, ona bilgiyi sadece doğrudan öğretmek yerine öğrenciyi yönlendirmeli, rehberlik yapmalı, motive etmeli; bunları sağlamak için uygun etkinlikler geliştirmeli ve uygulamalıdır. Öğrencinin sorgulama yapmasına, düşünmesine bilimsel süreç becerilerinin gelişmesine, öz değerlendirme yapmasına ve özgüvene sahip, öz düzenleme yapabilen bireyler olmasına çaba harcamalıdır.

MEB (2018) , Matematik öğretim programı da öğrencilerin üst bilişsel bilgi ve becerileri geliştirmeyi, böylece öğrencilerin kendi öğrenme süreçlerini bilinçli biçimde yönetmelerini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Uygulamada ise dikkat edilecek hususlarda vurgulandığı gibi Matematik öğretiminin amaçlarına ulaşması için öğrencilerin öğrenme stilleri ve stratejileri gibi bireysel farklılıklarını öne çıkaran uygulamalara öncelik ve önem verilmeli; öğrencilere yeni Matematiksel kavramları öncekiler üzerine inşa etme fırsatları sunulmalı, öğrenciler cesaretlendirilmeli, öğretim ve değerlendirmede somut materyaller kullanılmalı; öğrencilerin düşüncelerini sözlü olarak ifade etmeleri, Matematiksel kavramları içselleştirme, anlama ve yapılandırmada önemli olduğundan bireysel ve bireyler arası iletişime teşvik edilmeli; öğrencinin düşünme sürecini ortaya koymasına ve güçlendirilmesine fırsat vermek için öğretmen tarafından sorularla yönlendirilmeli; oyun vb. etkinlikler ile matematiğe karşı olumlu tutum geliştirilmeli; matematiğin diğer derslerle ilişkisi kurulmalı ve

öğrenciler arasındaki bireysel ve kültürel farklar dikkate alınmalıdır. Bu amaçlara ulaşabilmek için Matematik öğretim programında öğrenme öğretme sürecinde performans görevleri, ürün dosyası, derecelendirme ölçekleri, öz değerlendirme, akran değerlendirme, proje, yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, gözlem, görüşme, sözlü sunum, tutum ölçekleri (MEB, 2009) gibi alternatif yöntemler sunulmaktadır.

2006 yılında uygulamaya konulan öğretim programları değişikliğiyle gündeme gelen yapılandırmacı yaklaşım öğrenci yararına belirlenen amaçlara hizmet etmektedir. Yapılandırmacı uygulamalar, özelikle proje tabanlı öğrenme teknolojiyle birlikte işe koşulduğunda, öğrencilerde üst düzey düşünme, işbirliği, yaratıcılık, problem çözme, teknoloji kullanma gibi becerilerin kazanılmasına katkı sağlayabilmektedir (Ersoy, 2006). Yapılandırmacı yaklaşıma göre düzenlenen eğitim- öğretim ortamları öğrencilerin işbirlikli öğrenme çalışması yapmasına, proje hazırlayıp sunmalarına ve teknolojiden faydalanabilmelerine fırsat tanımaktadır. Bu sayede öğrencilerin yeni Matematiksel yapılar keşfedebileceği, Matematik problemlerini çözebilecekleri, Matematik diliyle konuşabilecekleri ve Matematik mantığı ile hareket edebilecekleri vurgulanmaktadır (Durmuş, 2004).

MEB (2009 ve 2018) ilköğretim Matematik öğretim programı öğretim sürecinde öğrenme ve öğretme ilkeleri olarak problem çözme temelli öğrenme ortamı, somut deneyimlerden anlamlar çıkarıp soyuta ilerleme, anlamlı öğrenme, derslere aktif katılım, öğrencilerin bireysel farklılıkları göz önüne alınarak yapılan uygulamalar, gerçekçi ve işbirliğine dayalı öğrenme ortamları, öğrenmeyi destekleyici dönütler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımının önemi vurgulanmaktadır.

Hem öğretim sürecinde hem de değerlendirme sürecinde öğrencileri düşünmeye yönelten, iş birliğini geliştiren, bireysel farklılıklarını kullanma fırsatı sağlayan, Matematiğe karşı olumlu tutumu geliştirebilecek yöntem ve tekniklerin kullanılmasının öğretim programının amaç ve felsefesiyle daha uyumlu olduğu görülmektedir. Hem yukarıda sözü edilen becerilerin kazanılmasında hem de değerlendirilmesinde benzer ilkeler takip edilmektedir. Değerlendirmede amaç öğrencilere not vermek değil, öncelikle öğrenme eksiklerini belirlemek ve öğrenmelerini geliştirmek, ilgi ve yeteneklerini ortaya çıkarmak ve öğrenme öğretme

sürecini izlemek ve biçimlendirmektir. Matematik kazanımlarına ulaşmak için öğretmen, ödevlendirme ve değerlendirme süreçlerinde geleneksel yöntemlerle birlikte alternatif yöntemlere başvurabilir. Bu bağlamda geleneksel ve alternatif olarak kullanılan değerlendirme yöntemlerinin olan ödev uygulamalarının eğitimdeki rolüne yer verilecektir.