• Sonuç bulunamadı

74

makul sürede yapılması ile ilgili bazı özel düzenlemeler bulunmaktadır. Bazı işlemlerin yapılması için zaman sınırı içeren kurallara yer verilmiştir. Temyiz süresinin sınırlandırılması buna örnek gösterilebilir.255 (CMK m. 291)

75

kullanması gibi sebeplerle yargılamanın uzaması halinde makul sürenin aşılmasından sanık sorumlu tutulamaz. Ancak sanığın kötü niyetli hareketleri, AİHM tarafından bu bağlamda değerlendirilmez.258

3. Yetkili Makamların Tutumu

Makul süre ilkesi değerlendirilirken, devletler kendi organlarının sebep olduğu gecikmelerden sorumlu tutulur. AİHM’e göre davaların hakkaniyete uygun bir şekilde gerçekleşebilmesi için, ulusal mahkemelerin önüne gelen davaları buna uygun olacak biçimde ele alması gerekmektedir. Ulusal mahkemelerin bir diğer görevi de yargılamanın gereksiz gecikmelerden uzak ve makul bir sürede tamamlanabilmesi için tarafların çaba göstermelerini sağlamaktır.259

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yetkili mercilerin davranışlarını incelerken, devletlerin meydana gelen gecikmede ihmal ve kusuru bulunup bulunmadığına bakar.

Kamu davasının açılmasındaki gecikmeler, davanın başka bir mahkemeye gönderilmesi sebebiyle yaşanan gecikmeler, bir belgenin farklı bir mahkemeye gönderilmesinde yaşanan gecikme, hükmün yazılmasındaki gecikme, mahkeme kaleminin çalışma şeklinden kaynaklanan gecikmeler, duruşmanın yürütülmesi sırasında oluşan gecikmeler, idari ve yargısal makamların birlikte çalışması sırasında yaşanan gecikmeler, başka bir davanın sonuçlanmasının beklenmesi sebepli gecikmeler ve devlet tarafından delil gösterilmesindeki gecikmelerden kaynaklanan makul süre ilkesi ihlallerinde, devletler sorumlu tutulmaktadır.260

Anayasa Mahkemesi de benzer bir anlayışla hareket etmektedir. AYM’ye göre

“Yargılama faaliyetinin süresine ilişkin değerlendirmede, ilgili makamların tutumunun da göz önünde bulundurulması gerekir. Bu kapsamda sadece yargı makamları değil, Devletin kamu gücü kullanan tüm organlarına atfedilebilir bir gecikme olup olmadığı incelenmelidir. Yetkili makamlara atfedilecek gecikmeler, yargılamanın süratle

258 Gölcüklü, s. 215.

259 Mole – Harby, s. 24.

260 İnceoğlu, Adil Yargılanma…, s. 121-122.

76

sonuçlandırılması hususunda gerekli özenin gösterilmemesinden kaynaklanabileceği gibi, yapısal sorunlar ve organizasyon eksikliğinden de ileri gelebilir. Anayasa’nın 36.

maddesi, hukuk sisteminin, mahkemelerin davaları makul bir süre içinde karara bağlama yükümlülüğü de dâhil olmak üzere adil yargılama koşullarını yerine getirebilecek biçimde düzenlenmesini gerektirir”261

Türk hukukunda kamu görevlileri ve muhakemeye etkisi olanların adli emirleri yerine getirirken ihmal göstermelerini önlemek ve böylece ceza yargılamasının gecikmemesini sağlamak amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.262 TCK 257/2’ye göre

“görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Kamu görevlileri hakkında, kanun tarafından kendisine verilen ya da kanun dairesinde istenen adli işlemlerle ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülürse; kolluk amir ve memurları hakkında, C. savcılarının istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülürse, C. savcılarınca resen soruşturma yapılacağı CMK m. 161/5’te hüküm altına alınmıştır.263 Ayrıca TCK’nın 60. ve 124/2. maddelerinde tanıklıktan çekinme ve ispat aracı olarak görülebilecek eşyaları teslim etmeden kaçınma halinde ilgililere üç aya kadar disiplin hapsi verilebileceği hususu düzenlenmiştir.

Yargı mercilerinin üzerlerine düşen görevleri yapmış olmalarına rağmen yargılamalar makul sürede tamamlanamayabilir. Yargı organının bakması gereken dava sayısı geçici ve öngörülemeyen bir sebepten artmışsa, yetkili organlar da bunu çözmek için üzerine düşeni yapmışlarsa, burada makul süre ilkesine aykırılık oluşmayacaktır.264 Ancak iş yükü yargı sisteminin yapısından kaynaklanıyorsa, sitemi düzenlemek devletin

261 Abdulkadir Bolluk Başvurusu, 15.04.2014, Başvuru no. 2013/5278, para. 20, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/, e.t: Nisan 2021.

262 Karakehya, Avrupa İnsan Hakları…, s.180

263 Donay, s. 227

264 Gözübüyük – Gölcüklü, s. 286.

77

görevidir. Yargı sistemi, siyasi ortam, ulusal hukuktaki boşluklar, iş yükünün ağırlığı gibi sebeplerle makul sürenin aşılmasında da devletler sorumlu tutulmaktadır.265

V. ALENİ YARGILANMA HAKKI

A. Genel Olarak

“Aleni”, açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan anlamına gelmekte,

“aleniyet” de aleni sözcüğünün isim hali olup açıklık olarak ifade edilmektedir.266 Yargılamanın aleni olması, duruşmaların herkese açık şekilde gerçekleşmesi anlamına gelir. Yargılamanın aleni olarak gerçekleşmesi için hem halk tarafından izlenebilir olması hem de yargılama sonucu verilen hükmün herkesin içinde, tarafların yüzüne okunması ve taraf olmayanların da hükmü öğrenebilmesi gerekmektedir.267

Aleniyet ilkesi adil yargılanma hakkının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Aleni olarak yapılmayan bir yargılamanın adil olduğunu söylemek mümkün değildir.

Yargılamaların aleni olarak yapılması, insanları gizli yargılamalara karşı koruyarak yargılamanın adil bir şekilde gerçekleşmesini sağladığından mahkemelere olan güveni tesis eder ve bu sebeple de demokratik rejimlerin en önemli özelliklerinden biridir.268 Tüm yargılama işlemleri için geçerli olan bu ilke, yargılamanın kamuya açık olarak yapılmasını ifade eder. Hakimlerin keyfi davranışlarını önlemek, yargı sisteminde kontrolü tesis etmek, halkta ceza adaletine olan inancı sağlamak bu ilkenin amaçları arasında sayılabilir.269

265 Gözübüyük – Gölcüklü, s. 287.

266 https://sozluk.gov.tr/, e.t: Nisan 2021.

267 Kurt Konca, Nesibe, “Medeni Usul Hukukunda Aleniyet İlkesinin Sınırlandırılması”, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Mihbir Özel Sayısı, C. 4, S. 2, Y. 2014, s. 68.

268 Şahin, Cumhur – Göktürk, Neslihan, Ceza Muhakemesi Hukuku II, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2021, s. 121;

Yenisey – Nuhoğlu, s. 719.

269 Yurtcan, s. 524.

78

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde aleni yargılanma ilkesi ile ilgili

“Herkes… davasının… aleni olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.”

denilmiştir.

Anayasa’nın 141. maddesinde de “Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır.

Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.” denilerek aleni yargılanma hakkı anayasal güvence altına alınmıştır.

Anayasa Mahkemesi, aleniyet ilkesini hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri olarak kabul etmiş ilkenin, özellikle ceza davalarında, silahların eşitliği ilkesinin ve savunma hakkının güvencesini oluşturduğunu belirtmiştir. Ancak usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi sebeplerle, adil yargılanma ilkelerine de uyulduysa, bazı yargılamaların duruşmasız yapılarak karara bağlanması anayasal hak ihlali anlamına gelmemektedir. İlk derece mahkemesinde duruşma yapılarak kararın verilmesinden sonra, yazılı şekilde taraf iddia ve savunmaları alınarak, kanun yolu incelemesinin dosya üzerinden yapılması, AYM’ye göre adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmemektedir.270

Aleni yargılanma ilkesi, yargılamada saydamlık ve mahkemelerin kamu tarafından denetlenmesini sağlarken, yargılamada keyfiliğin de önüne geçmektedir. Aleniyet

270 Nevruz Bozkurt Başvurusu, 17.09.2013, Başvuru no. 2013/664, para. 32, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/664, e.t: Nisan 2021; Ersin Ekmekçi ve Sinan Ekmekçi Başvurusu, a.g.k., para. 73.

79

ilkesiyle mahkemelere olan güven korunurken, haksız ve keyfi işlemler önlenmiş olacak ve adil bir yargılanma mümkün kılınacaktır.271

AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen aleniyet ilkesi sözleşmeye taraf devletler için iki temel yükümlülük öngörmüştür. Bunlar duruşmanın aleni olarak yapılması ve duruşma sonunda hükmün aleni olarak verilmesidir.272