• Sonuç bulunamadı

Mahalle ve Köy Adlarının Değiştirilmesi ile Yeni Cadde ve Sokakların Oluşturulması

BÖLÜM 1: MÜLKÎ YAPI, DEMOGRAFYA VE BELEDİYECİLİK

1.1. Mülkî Yapı

1.1.3. Mahalle ve Köy Adlarının Değiştirilmesi ile Yeni Cadde ve Sokakların Oluşturulması

Kocaeli’nde mahalle ve köy adlarının değiştirilmesi ile ilgili çalışmalar Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yapılmaktadır. Özellikle yer isimlerinin değiştirilmesi işlemleri Dâhiliye Bakanlığı’nın 1940 yılı sonlarında hazırladığı 8589 sayılı genelge ile resmi hale gelmiş, böylece “yabancı dil ile köklerden gelen ve büyük karışıklıklara yol açan yerleşme yerleri ile doğal yer adları Türkçe isimlerle değiştirilmiştir. Mezkûr genelgenin ardından valilikler tarafından yabancı dil ve köklerden gelen yer adlarına ilişkin dosyalar hazırlanarak bakanlığa gönderilmiştir. Ancak bu çalışmalar 2. Dünya Savaşı sebebiyle uzun süre aksamış ve herhangi çalışma yapılmamıştır.

1949 yılında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ile yer adlarının değiştirilmesi işlemleri yasal bir dayanağa göre yapılmış ve ardından 1957 yılında “Ad Değiştirme İhtisas Kurulu” kurulmuş ve çalışmalarını yürütmüştür285. 1950’den itibaren Kocaeli’nde nüfus ihtiyaçlarının hızla artması, beraberinde yeni mahalle, cadde ve sokakların kurulmasını ve mevcut olanların bir kısmının isminin değiştirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Dönemin belediye ve valilik yetkilileri de bu doğrultuda planlamalar yapmıştır. Bu yapılanlar, vatandaşların ihtiyaç ve isteklerinin devrin hükümetleri tarafından dikkate alındığını akla getirmektedir.

285 Harun Tunçel, “Türkiye’de İsmi Değiştirilen Köyler”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, X/1 (2000), s.27.

71

Devrin gazetelerinde artan nüfusa bağlı ortaya çıkan konut ihtiyacını karşılamak üzere sürekli toplu konutların yapıldığından söz edilmektedir. Örneğin Gebze’de göçmen vatandaşlar için 1952’de 70 adet yeni konut yapılmıştır. Bunun gibi Hereke, Körfez ve özellikle de İzmit merkezde yerli halk ve göçmenler için toplu konutlar inşa edilmesine devam edildiği görülmektedir. Aynı şekilde İzmit’in köylerinde 200, Hereke’de 150 ve İzmit’in merkez mahallelerinde 100 adet yeni konut inşa edilmiştir286. Netice itibarıyla mevcut birimler içinde yeni yerleşme yerlerinin açılması, aynı zamanda birçok cadde ve sokakların oluşturulmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu kapsamda yeni merkezler ile şehir daha da büyümüştür. Aşağıda değiştirilen cadde ve sokak isimleri maddeler halinde verilmiştir.

Mevkii Sınırı Adı

Bağdat Cad. Yeni göçmenlerin açtığı yol Esendal Sok. ve sokak karşısında başlayıp

Kandıra Cad.bağlanan yol

Zincirli Kuyu İstanbul Yolu dağ sapağından Mevlana Sok. güneye doğru Bahattin Yatağan

Cad. bağlanan yol

Bekirdere Bekirdere Köprüsü’nden S.Mutlu Sok. cephaneliğe doğru dereyi takip

eden yol

Kilez Sapağı Shell Acentası önünden Mehmet M. Ali Paşa Cad. Ali Paşa Meydanı’ndaki camiye

kadar

Otlakiye Mehmetaliapaşa Camii’nden Başak Sok. Belediye otlaklarına uzanan yol

Zincirli Kuyu Zincirli Kuyu Cad. Sipahi Sok. Bekirdere alanına giden ve

Göçmenler tarafından ihdas edilen yol

Yenidoğan Askerî Hastane üstünden Kırk Meşe Sok. Kırk Meşe Bağlarına giden

72 yol

Yenidoğan Derince Cad. 46.Alay’a Miralay Mümtaz Cad. giden yol

Kozluk Askerî Hastane’den Miralay Neyzen Teyfik Sok. Mümtaz Cad. bağlanan yol

Kozluk Derince Cad. başlayıp Karabekir Sok.

Tabakhane’nin arkasına çıkan yol

Kozluk Musa Salman evinin yanından Numan Kâhya Sok. başlayıp Memeli Dere’yi takiben

Tabakhane’ye çıkan yol

Kozluk Numan Kahya Sok. ile Abidin Aral Sok.

Karabekir Sok. arasını köprü hizasında birleştiren yol

Orduevi Yanı Orduevi yanından başlayıp Orhan Veli Sok. Memeli Dere Köprüsü yanında

Numan Kâhya Sok. bağlanan yol (yeni yapılan) Memeli Dere Memeli Dere içinde Orhan Veli Hacı Hazım Sok.

Sok. muvazi yol

Memeli Dere Hacı Hazım Sok. muvazi Zoboğlu Sok. olarak Ahmet Gül Sok.

bağlanan yol

Aynalı Kavak Birinci Cad. ile Aynalı Sait Faik Sok. Kavak Yolu’nun kesiştiği

yerden başlayarak Memeli Dere istikametinde Tabakhane’ye doğru çıkan yol

Rasathane Altı Rasathane’den Memeli Dere’ye Kadı Bayırı Sok. Çıkan yol

Fevziye Camii Yanı Demiryolu Cad. (Jansen) Yansen Bulvarı Halkevi’ne inen Yol

Terzi Bayırı Portakal Hafız Konağı’ndan Hafız Rüştü Sok. tepeye çıkan anayol

73

Tüfekçi Bağı Mantar Çeşme’den Terzi Tüfekçi Cad. Bayırı’na çıkan yol

Terzi Bayırı Tüfekçi Bağı ile Hafız Rüştü Rıfat Yüce Sok. Sok. bağlanan Yol

Bahriye Cad. Bahriye Cad. Terzi Gebeşoğlu Sok. Bayırı’na çıkan yol

Bahriye Cad. İkinci Yol Nafiz Horoz Sok.

Bahriye Cad. Terzi Bayırı’na çıkan Mehmet Akif Sok. yol

Baç Camii Cad. Cami batısından taş ocaklarına Musa Kazım Cad. giden yol

Aynalı Kavak Üstü Dere Boğazı Cad. Şeyh Arif Sok. mezarlığın kuzeyine çıkan yol

Mezarlık Yanı Mezarlık doğusundan dereyi Şeyh Avni Sok. takip eden yol

Mezarlık Üstü Ali Galip Cad. Kandıra Ali Galip Cad. Cad.muvazi olarak Kanlı Bağ

Deresi’ne giden yol

Mezarlık Üstü Ali Galip Cad. üzeri Kalemcioğlu Sok. Kandıra Cad. Kanlıbağ Deresi doğusu Kanlıbağ Sok. Yeni Cuma Cad. Yeni Cuma Cad. anayola Molla Reşit Sok.

bağlayan kısım

Üst Geçit Adapazarı Cad. sapağı üzeri Süreyya Yiğit Cad. 287

Görüldüğü üzere aynı mahalleler içinde yeni cadde ve sokaklar teşekkül ettirilmiştir. Önceleri bir mahalle içinde sadece birkaç cadde ve sokak bulunduğu için belirli alanların bulunmasında zorluklar yaşanmaktaydı. Bahsi geçen yapılanma ile yeni cadde ve sokakların sınırlarının belirlenmesi ile adres bulma işlemleri ve diğer yerleşim işlemleri için vatandaşlara büyük kolaylıkların sağlanmış olduğu düşünülmektedir.

74 1.1.4. Tapu Kadastro Çalışmaları

DP devrinin Türkiye Cumhuriyeti tarihine en büyük katkıları tapu ve kadastro alanında olmuştur. Bu dönemlerde ülke genelinde tapusu yapılmayan veya düzenlemesi olmayan hiçbir arazı bırakılmamıştır. Bu kapsamda tapu kadastro çalışmaları kısmında Kocaeli’ndeki temel düzenlemeler üzerinde durulmuştur.

“Tapu ve kadastro taşınmaz mallarla ilgili her türlü tescil işleri, hazinenin sorumluluğu altındaki tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulması, siciller üzerinde değişikliklerin takibi, denetlenmesi, sicil ve belgelerin korunması, ilgili mevzuata uygun yapılması, ülke kadastrosunun yapılması, uygulanmasını sağlamak ve yeni tapu sicillerinin düzenlenmesi için temel prensipleri tespit etmek gibi hizmetler yürütülmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere, tapu ve kadastro çalışmaları temelde iki hizmete yöneliktir: Tapu hizmetleri ve kadastro hizmetleri. Tapu hizmetlerinin büyük bir kısmı, tapu sicil kayıtlarında yer alan taşınmazlara ait her türlü değişikliği kaydetme işlemlerinden oluşmaktadır. Tapu sicil kayıtları ise, bir toprak parçasında mülkiyet ve kullanım haklarının kimlere ait olduğunu gösteren ve devletin hafızası biçiminde nitelendirilebilecek kayıtlardır. Bu kayıtlar, ilgililerine açıklık ve mülkiyette devlet garantisi dikkate alınarak tutulurlar288”. Türkiye’de yukarıda ifade edilen çalışmalar ilk

defa geniş kapsamlı şekilde DP döneminde yürütülmüştür.

Kocaeli’nde 1950’li yıllarda tapu kadastro çalışmaları Gezici Arazi Kadastro Hakimi Tahsin Uysal tarafından yürütülmüştür289. Tapulama çalışmaları yapılırken temelde vilâyet için sorun teşkil eden bataklık alanları da kurutulmuştur. Bataklıkların kurutulması ile birçok arazi kazanılmış ve kıymetli tarım arazileri elde edilmiştir. Örneğin Adapazarı civarında bulunan Gökçeören bataklığı kurutulmuş ve büyük alanlı tarım arazileri kazanılmıştır. Bu dönemde vilâyette bulunan tüm araziler kurutulduktan sonra bahsi geçen arazileri tarıma açmak ve sınırlarını belirlemek amacıyla hemen tapu kadastro planlamaları yapılmıştır290.

288 www.tkgm.gov.tr/; https://www.csb.gov.tr/turkce/index.php?Sayfa=sayfa&Tur=mevzuat&Id=36 (10.01.2014).

289 Resmi Gazete, 28 Temmuz 1956, sayı: 9367, s. 15200.

75

24 Ekim 1953’te Bolu Su İşleri 14.Şube Müdürlüğü bölgesinde bulunan Adapazarı-Pamukova Drenaj ana kanalı 3. Kısım ile Turgutlu ve Paşa dereleri ile Cihadiye ve Mekeci köyleri yanındaki yerlerin ıslahı ve bataklıkların kurutulması çalışmaları yapılmıştır291. Bu tür faaliyetlerin tapulama çalışmalarını için kıymetli olduğu bilinmektedir. Ayrıca bahsi geçen faaliyetlerin vilâyetin zengin tarım araziler elde etmesinde katkı sağladığı devrin gazetelerinden anlaşılmaktadır. Netice itibarıyla bataklıkların ıslah edilmesi ya da tamamen kurutulması ile vilâyetteki birçok hastalık tamamen ortadan kalkmıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere, DP döneminde kadastro çalışmalarına önem verilmiştir. 27 Mayıs 1955 yılında alınan bir kararla Kocaeli’nin belediye sınırlan dâhilinde kalan kısımlarının kadastrosu için gerekli planlamalar yapılmıştır 292. Bu açıdan DP’nin, “Tapu Kanunu’nun uygulanmasına büyük önem verdiği düşünülmektedir.

Tek Parti döneminde tapulama yapılmayan arazilerin çoğu DP hükümetleri tarafından tapu altına alınmıştır. Bu da dönemin hükümetinin idarî alandaki yapılanmalardaki hassasiyetini göstermektedir. 1950’lerde Kocaeli’nin Merkez kazası Belediye sınırları dışında kalan yerlerdeki (Bütün nahiye ve köyler dâhil) gayrimenkul malların 5602 sayılı Tapu Kanunu hükümlerine göre tapulanmıştır293. Kocaeli’nin Merkez ilçesi dâhil bütün kazaların belediye sınırlan dışında kalan yerlerdeki bütün nahiye ve köyler dâhil gayrimenkul malların 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre tapulanmasını sağlamıştır294.

Kocaeli’ndeki tüm arazilerin tescil altına alınması, sınır anlaşmazlıklarını önlemek açısından son derece mühim bir durum arz etmekteydi. Bu durum DP döneminden önce süregelen arazi anlaşmazlıkların çözümünü kolaylaştırmıştır295. 1950’lilerde Kocaeli’nde tapu kadastro çalışmalarına ara vermeden devam edilmiştir. 1960’ın hemen başında tapu kadastro çalışması ihmal edilen yerlere ağırlık verilmiş ve bu kısım

291 Resmi Gazete, 26 Ekim 1953, sayı: 78543, s. 7450.

292 Resmi Gazete, 27 Mayıs 1955, sayı: 9013, s. 11952; Yavuz İzmit, 13 Haziran 1955.

293 Resmi Gazete, 15 Ağustos 1952, sayı: 8185, s. 4338.

294 Resmi Gazete, 14 Aralık 1953, sayı: 8585, s. 7758.

76

yerlerin de çalışmaları yapılarak bitirilmiş, böylece vatandaşlar arasında ihtilaflara yol açan sorunlar ortadan kaldırılmıştır296.

İzmit Belediyesi 1956’da Kocaeli genelinde geniş çaplı bir imar politikası yürütmüştür. Çalışmalar kapsamında belediye arsaları halka tevzi edilip, tapularının hemen verilmesi çalışmaları yer almaktadır. Özellikle iki sene içinde ev yapmayanlara paraları geri verilip, arsalar ellerinden alınmıştır. İlk olarak İzmit Tepecik Mahallesi’nde başlayan kadastro çalışmalarının kısa bir sürede bitirilmesi için halka dağıtılan beyannamelerin doldurularak, Kadastro Müdürlüğü’ne teslim edilmesi sağlanmıştır. Mart 1956’da başlayan kadastro çalışmaları, ilçelerde de sürdürülmüştür. Kadastro sonunda mahalle hudutları belirlenmiştir. 6188 sayılı kanununa bağlı olarak, fakir ve evsiz halkın bir ev sahibi olması amacıyla belediye tarafından dağıtılan arsaların bedellerinde %50 oranında indirim yapılmıştır. Bu yolla fakir ve evsiz kimselerin ile garibanların maddi yükü hafifletilmiştir. 10 yıl içinde 10 taksitle yapılacak ödemelerde, birinci taksiti ödemeyen kişilerin kura hakları ellerinden alınmıştır297. Bu dönemlerde belediye, inşaat yapmak isteyen kişilere kolaylıklar sağlamıştır. Bahsi geçen çalışmalar sosyal devlet olmanın bir gereğidir, dolaysıyla da ekonomik gücü bulunmayan vatandaşlara ev ve arsa verilmesi anlamlıdır ve bu durum ile mevcut hükümetin sosyal devlet anlayışıyla hareket ettiği söylenebilir.

Kocaeli’nde tapu ve kadastro çalışmalarının Gezici Arazi Kadastro Hakimi Tahsin Uysal tarafından 1958 yılına kadar disiplinli bir şekilde yürütüldüğü devrin gazetelerinden anlaşılmaktadır. Özellikle Kandıra İlçesi dışındaki bütün ilçelere bağlı belediye merkezleri tapulu hale getirilmiştir. 1959 yılında da Kandıra İlçesi’nin eksik kalan tapu kısımları tamamlanarak vilâyet genelinde tapusuz hiçbir alan bırakılmamıştır. Ayrıca yeni kaza olan Kaynarca’nın belediye sınırları dışında kalan yerlerdeki bütün nahiye ve köyler dâhil yerler 5602 Sayılı Tapulama Kanunu’nun hükümlerine göre tapulama çalışmaları yapılmıştır298. Böylece yapılan çalışmalar sonucunda vilâyetin tamamının sınırları belirlenmiş ve muhtemel sınır anlaşmazlıkları çözülmüştür.

296 Demokrat Kocaeli, 6 Mart 1960, No: 2369.

297 Özden Senem Binici, İzmit’te 1936–1966 Yılları Arasındaki Yapı Üretiminin Kentin Gelişimine Etkileri, Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Kocaeli, 2012, s. 33.

77 1.2. Nüfus (Demografik) Yapısı

Kocaeli’nin demografik yapısının irdelendiği bu bölümde özellikle sayısal veri ve tablolardan faydalanılmıştır. Bu veriler vilâyetin gerçek nüfusunun ortaya çıkarılmasında önemli etkendir. Bu hususta 1950’den önce ve 1950’den sonra olmak üzere iki aşama halinde ele alınan nüfus verileri birbirileriyle mukayeseli biçimde verilmiştir.

1.2.1. 1950’den Önce Vilâyetin Nüfusu

Nüfus bölge, idarî ünite vilâyet veya bir yerleşme gibi sınırları kesin biçimde belirlenmiş bir alanda, belli bir zaman diliminde yaşayan insanların sayısıdır. Başka bir deyişle nüfus, belirli bir zamanda, sınırları tanımlı bir bölgede yaşayan insan sayısıdır. Nüfus belli bir bölgede, belirli bir alanda yasayan bireylerin oluşturduğu toplam sayıdır. Yani nüfus, her an değişebilen, dinamik bir yapıya sahiptir. Bir yandan doğumlar, diğer taraftan ölümler gerçekleşir, göçler yaşanır, insanların nitelikleri zamanla değişmeye uğrar ve hepsinden önemlisi nüfusun miktarı ve niteliklerinin dağılışında değişiklikler söz konusu olmaktadır299. Yukarıda ifade olunan özellikler göz önüne alınarak vilâyetin genel olarak 1831’den 1960’a kadar olan süreçteki nüfusu üzerinde durulmuştur. Ancak ağırlıklı olarak 1950 ile 1960 dönemi irdelenmiştir.

1831 yılında yapılan ilk nüfus sayımı sırasında İzmit Sancağı, İzmit, Adapazarı, Sapanca, Akhisar, Geyve, İznik, Pazarköy, Yalova, Karamürsel, Şeyhler, Kandıra, Gençli, Ağaçlı, Hendek, Akyazı, Karasu, İpsafi, Sarıçayır, Beşdivan, Şile ve Taşköprü kazalarından oluşmaktaydı. 1881-1883 yılları arasında Osmanlı’da genel nüfus sayımı yapılmış ve yapılan nüfus sayımında İzmit nüfusu belirlenmiştir. Bu tarihlerde Kocaeli’nin bulunduğu bütün alan İzmit Sancağı olarak bilinmektedir. Bunun için 1923 tarihine kadar yani Kocaeli vilâyeti teşekkül edinceye kadar bu bölgeler İzmit Sancağına bağlıydı300.

299 https://file.ac/q6I7R-Zx5i4/8BOLUM-NEREDE-VE-NASILYASIYORUZ.pdf (10.01.2014).

78

1800’lü yıllarda İzmit’in nüfus yapısı ile en alakalı ve en gerçekçi bilgileri İzmit’te Duyun-ı Umûmiye Rejiliği yapmış olan Cuinet vermektedir. Cuinet’nin verdiği bilgilere göre, İzmit’te 365 mülteci, 12.000 yerli olmak üzere 12.365 Müslüman, 5.875 Ortodoks Rum, 90 Protestan, 310 Katolik ve 3.850 Gregoryen mezhebine dâhil toplam 4.250 Ermeni, 2.400 Yahudi ile 100 Fransız’dan oluşan kentin nüfusu 25.000’dir.İlk olarak 1831’de yapılan ve sadece erkek nüfusun sayıldığı nüfus sayımı sonrasında 1881-1883 Osmanlı genel nüfus sayımı yapılmıştır. Bu sayımın sonucuna göre İzmit Özel Bölgesinin merkez ilçesi İzmit’te toplam 39.789 olan nüfusun etnik ve dini dağılımı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir301.

Tablo 2

1881-1883 Genel Nüfus Sayımı Sonucuna Göre İzmit Nüfusunun Kadın Erkek Dağılımı

Birinci Dünya Savaşı öncesinde İzmit’te canlı bir yöre yaşamı mevcuttu. Bahsi geçen sancağın topraklarının verimli ve canlı bir ekonomik yapıya sahip olması, buraya Anadolu’dan çok sayıda yeni göçlerin gelmesine ortam hazırlamıştır302. İzmit’in bu durumu, buranın tarih boyunca yerleşim alanı şeklinde kalmasında ve birçok uygarlığın burada yaşamasında temel sebeplerden birisidir.

301 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2003, s.168-169; Kaya, Tanzimat’tan Cumhuriyete İzmit Kenti, s. 44.

302 “Kocaeli” Maddesi, Yurt Ansiklopedisi, c. VII, s.5003.

Dini/Etnik Grup Kadın Erkek

Müslüman 9.285 9.963 Rum 1.696 1.880 Ermeni 7.826 8.011 Bulgar 5 8 Katolik 63 70 Yahudi 78 84 Protestan 333 382 Yabancı 51 54 TOPLAM 39.789

79

1914 nüfus sayımına göre, İzmit Sancağı’nda Anadolu’dan gelen yoğun göçler nedeniyle nüfusun arttığı ve 1831’de 104.728 biçimindeki sayının 325.000 kişiye çıktığı görülmektedir. Bu nüfusun 227.000’i Müslüman, 40.000’i Rum ve 58.000’i Ermenilerden oluşmuştur. Ayrıca bölgede 1490 yılında İspanya’dan kaçarak Türkiye’ye yerleşen ve bir bölümü İzmit’e yerleşen az sayıda Musevi de yer almıştır303. Görüldüğü üzere Birinci Dünya Savaşı öncesinde İzmit’te Müslümanlar ile gayrimüslimler bir arada yaşamışlardır. Asırlarca Türklerle birlikte hak ve hukuku eşit yaşayan Rum ve Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı öncesinde ayrılıkçı faaliyetlerde bulundukları bilinmektedir. Bu gruplar, kendileri için en iyi fırsatı Osmanlı Devleti’nin yenik çıktığı Birinci Dünya Savaş sonrasında elde etmişler ve bilhassa Ermeniler, bu durumu kullanarak birçok çok kanlı isyan hadiselerine ortam hazırlamışlardır. Bu açıdan isyanların hem Türklerin katledilmesi hem de cephe gerisindeki insanların tehdit edilmesi bakımından Osmanlı devletini zor durumda bıraktığı aşikârdır.

Ulusal Kurtuluş Savaşı döneminde İngiliz destekli Yunan işgali, İzmit’in kent nüfusu yapısında büyük değişikliklerin oluşmasının temel sebeplerinden birisiydi. Bilhassa İşgal sonrasında İzmit dışından Rumlar getirilerek işgal edilen bölgelere yerleştirilmiştir. Bilhassa İzmit dışından getirilen birçok tekneci ve küfeci Rumlar zorla alınan Türk evlerine ve camilere yerleştirilmişlerdir. Aynı zamanda Yunanlılar, işgal bölgelerindeki Rum ve Ermenileri silahlandırarak onların savunmasız Türk mahalle ve köylerine saldırmasını da kolaylaştırmıştır304. İzmit’e bu şekilde işgal sonrası Rum nüfusun yerleştirilmesi yukarıda belirtildiği üzere nüfus yapısında birçok değişikliklere yol açmıştır. Netice itibarıyla bölgedeki nüfus dengeleri de büyük ölçüde değişmişti. Savaşlar dışında Kocaeli nüfus yapısının oluşmasında göçlerin de büyük etkisi vardır. Özellikle Balkan Savaşlarından sonra Kocaeli vilâyeti çok sayıda göç almıştır. 1923-1927 yılları arasında Yunanistan ile Türkiye arasında yapılan Nüfus mübadelesi

303 Ulugün, Osmanlı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı Döneminde Kocaeli, s.46.

304Adnan Sofuoğlu, “Kurtuluş Savaşı Döneminde Kocaeli-Yalova-İznik Çevresinde Rum ve Ermeni Terörü”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XVIII/54 (2007) s.798; Sabahattin Özel, Kocaeli ve

80

sırasında vilâyet göçlerin merkezi konumuna gelmiştir305. Böylece burası her zaman dinamik bir nüfusa sahip durumunda bulunmuş ve söz konusu yapı vilâyetin önemini daha da arttırmıştır.

Giriş bölümünde ifade edildiği gibi, 1924’te 29.096’sı mübadele ve 867’si mübadele dışı olmak üzere 29.963 göçmen Türkiye’ye gelmiş ve beraberlerinde 20.990 büyük ve küçükbaş hayvan getirmişlerdir. Yapılan düzenlemeler sonunda bu göçmenlerden 2.324’ü İzmit’e yerleşmiştir306. Kocaeli’ne yapılan bu göçler 1927 yılına kadar sürekli devam etmiş ve 27.687’ye yükselmiştir307. Kocaeli’nin göçmenler tarafından tercih edilmesinin temel sebebi coğrafi konumu ve iklimidir. Burası belirtilen özellikler bakımından göçmenlerin geldikleri yerlere benzediğinden ve onların yaşamlarına uygun olmasından göçmenler için cazipti.

Goularasa göre, “Göçmenleri biran önce müstahsil duruma getirmek için Ziraat

Bankası Genel müdürlüğü tarafından Kocaeli Ziraat Şubesi mıntıkasına 7 adet pulluk, 200 adet tırmık, 111 çift hayvanı ve benzeri yardımlarda bulunulmuştur. Göçmenlere ayrıca zeytin, dut ve diğer meyve ağaçlarının yanı sıra yukarıdakiler dışında ihtiyaç duyulan diğer ziraat aletleri de dağıtılmıştır. Bu tarihlerde 7 Ekim 1923'ten sonra Yunanlıların Türk göçmenlerden gasp ve müsadere ettiği hayvan, zahire ve tütün bedeline karşılık Yunanistan’dan 21.833 Drahmi tahsil edilerek zarara uğrayan köylülere dağıtılmış ve Kocaeli’nde ikamet eden göçmenlerinin payına düşen verilmiştir308. Görüldüğü üzere, Osmanlı döneminde olduğu gibi Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde de Kocaeli’nde canlı bir yaşam bulunmuş ve vilâyet hem nitelik hem de nicelik yönünden nüfusun dinamik yapısını muhafaza etmiştir”.

“Mübadele nedeniyle eski toplumsal, kültürel ve doğal çevrelerini yitiren göçmenlerin, bunları yeni baştan Kocaeli’nde yeniden kazanmaları, kurmaları ve onarmaları zaman almıştır. Göçmenler için iskân yerleri, farklı kültürlerin yaşatılması, grup içi ilişkilerin

305 Mustafa Çapa, “Yunanistan’dan Gelen Göçmenlerin İskânı”, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılâp Tarihi

Enstitüsü, Atatürk Yolu, II/5 (Ankara 1990), s.49.

306 Çapa, “Yunanistan’dan Gelen Göçmenlerin İskânı”, s.53.

307 Goularas, “1923 Türk-Yunan Mübadelesi ve Günümüzde Mübadil Kimlik ve Kültürlerin Yaşatılması”,

Alternatif Politika, s.132.

81

ve dayanışmanın devamlılığı açısından en belirleyici etkendi. Terk edilen Rum köylerine veya boş arazilerine yeni köylerin kurulması şeklinde gerçekleştirilen iskânlar bu devamlılık açısından olumlu sonuçlar vermiştir. Bu tip iskândan faydalanarak Kocaeli’ne yerleşmiş göçmenler, gelmiş oldukları çevredeki toplumsal kalıplarını yeni ortamlarında kurdukları köylerine aktarmışlar ve buralara kültürlerinin damgasını vurmuşlardır. Özellikle de İzmit’te tamamen göçmenlerden müteşekkil köyler, gelinen