• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: MOBBĐNGĐN ETKĐLERĐ, MÜCADELE YÖNTEMLERĐ

3.1. Mobbingin Etkileri

3.1.2. Mağdur Üzerindeki Etkisi

Çalışma olgusu, bir işyerinde üretim sürecine katılan insanın, öncelikle makine ile olan acımasız mücadelesini anımsatır. Bu mücadelede yenik düşen insanın, sağlığı ve yaşamınında tehlikeye girmesi kaçınılmazdır. Tarihsel süreçte, çeşitli bilim dalları çalışan insanı bu tehlikelerden korumak amacıyla farklı mekanizmalar oluşturmuştur. Ancak, çalışan insanın karşılaşacağı tehlikeler, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile sınırlı kalmamaktadır. Bir işyerindeki üretim süreci, sadece makine ile insanı değil, aynı çalışma ortamını ve yazgısını paylaşan diğer insanları da bir araya getirmektedir. Bu insanların birbirlerini sevmeleri, birbirlerine yardım etmeleri, ortak yaratıcı güçleriyle insanlığa yeni değerler kazandırmaları gerekirken; insanın makine ile buluşmasında olduğu gibi, insanın insan ile buluşması da kimi zaman acı ve ıstırap verici bir ilişkiler yumağına dönüşür. Đnsanın insana verdiği ıstırap, insan doğasına, dini ve toplumsal değerlere aykırılığı nedeniyle, çoğu zaman gizlenir ve gizlendiği yerde, sinsi bir örtünün altında, o birey için bir yaşam dramına dönüşür (Tınaz, 2006a).

ILO mobbingi, milenyum çağında işyerlerinde insan kaynaklarına yönelik en büyük tehditlerden biri olarak değerlendirmektedir. Mobbing hedef aldığı kişiyi psikolojik ve fiziksel olarak tükenmişliğe sürükleyen, yıpratan ve korkutan bir taciz şeklidir (Çobanoğlu, 2005: 33). Mobbing sürecinden en fazla etkilenen mobbinge maruz kalan kişinin kendisidir. Mobbingin temel amacı bireyin psikolojik yapısını hasara uğratarak

öncelikle iş stresini arttırarak performansı olumsuz etkilemekte; bundan sonra mağdurun önce iş hayatını, sonra da günlük yaşamının katlanılmaz hale gelmesine sebep olmaktadır. Genel olarak mobbing izole edilme, güven kaybı, işlerin üstesinden gelemeyeceğine dair hisler ve gelecekte de bunu başaramayacağına dair düşünceler yaratmak suretiyle mağdurda zarar verici etkilere neden olmaktadır (McAvoy, 2005). Örgütlerde yaşanan mobbingin etkileri kişiden kişiye, davranışlara ve şiddet derecesine göre farklılık göstermektedir. Bu yüzden mağdurda yaratacağı zararda farklı olmaktadır. Etkili veya güçlü pozisyondaki kişi tarafından hedef alınan mağdur ümitsizliğe

düşmekte, evliliği, kariyeri, sağlığı ile alay edilmekte, incitilmektedir

(www.andreaadamstrust.org, 2009). Namie, örgütlerde yaşanan fiziksel şiddetin ve mobbingin mağdur üzerinde zarar verici etkilere neden olmasının temel nedeni olarak mağdurun tüm yaşadıklarından kendini sorumlu tutmasını ve mobbingi yaşamayı kabullenmesini göstermektedir. Ayrıca zaten güçsüz konumda olan mağdurun başkasını suçlayabilecek durumda olmadığına ve bu nedenle bu şekilde davranabileceğine de dikkat çekmektedir (Namie, 2009).

Mobbingin mağdur üzerindeki etkilerinin boyutu, ekonomik ve sosyal olarak irdelenmelidir. Ekonomik açıdan yaklaşıldığında, gitgide yitirilmekte olan ruhsal sağlığın ardından fiziksel sağlıkta bozulmakta ve bunun giderilmesi için doktorlara, ilaçlara ve hastanelere ödemeler yapılmaktadır. Bireyin işten ayrılması veya işten çıkarılması sonucunda ise düzenli gelirin kaybı sözkonusudur (Tınaz, 2008: 156). Öte yandan sosyal kayıplarda ise bireyin sosyal imajı zedelenmiştir. Yaşadığı mobbing davranışlarına anlam veremeyen mağdur öncelikle sosyal hayatında iletişim problemleri yaşamakta, insanlarla diyalog kurmaktan kaçınmaya başlamaktadır. Sevdiği insanlara karşı ani öfkelenmelerin başlaması ve her şeye karşı ilgisinin azalması mağdurun verimini düşürmektedir. Mağdurun depresif bir tarzda konuşması ve davranmasından iş ve diğer arkadaşları sıkılmakta, çevresindeki kişiler artık onu “başarısız, sorunlu, elindekileri kaçırmış bir birey” olarak değerlendirmektedir. Đşyerinde dışlanmış ve mesleki kimliğini yitirmiş birey, böylece artık sosyal çevre ve aile çevresindeki yerini de kaybetmektedir; arkadaş çevresi daralmakta, evliliğinde problemler yaşamakta, ailesi ile bağları zayıflamakta ve kopmaktadır. Yalnız bırakılma sonucunda mağdurda, giderek artan sıkıntı, hastalık, ruhsal ve sosyal sorunlar ortaya çıkmakta; çaresiz kaldığı

ortamda kendine güvenini kaybederek, her şeyini tükettiği endişesi ile işyerinde çalışanlara karşı güvensizlik, işe karşı isteksizlik, konsantrasyon bozukluğu, uykusuzluk, iştahsızlık veya aşırı iştah mağdurda gözlenmektedir. Bu davranışlara sadece kendisinin maruz kaldığını, anlaşılamayacağını düşünerek kurum içinden veya

dışından yardım arayamamakta, içinde bulunduğu durumun karmaşıklığını

çözememekte, bu yüzden sıkıntı çekmektedir (Davenport ve diğ., 2003:61).

Süreç içerisinde yaşadıkları ile baş edemeyen ve duygularını içine atan mağdur, takıntılı, sinirli, bastırılmış ve saldırgan davranışlar sergilemeye başlamakta, ısrarlı mobbing davranışları karşısında kişinin kendine yönelik kuşkuları artmakta, kendini ihanete uğramış hissetmektedir. Mağdurda sürekli tehlikede olma, huzursuzluk, utanç, endişe, suçluluk, öfke ve yetersizlik duyguları hâkimdir. Kendini tanıyamaz duruma gelmekte, kontrolü kaybedeceğinden korkmakta ve zayıf, korunmasız bir hal almaktadır. Sorumluluklarından, kimliğinden, kişiliğinden uzaklaştığında aşırı kırılgan, teşhir edilmiş hissetmekte ve zihinsel korkusu dışa vurmaktadır. Sık sık sinir bozukluğu yaşayan mağdur sürekli heyecan duymakta, beklenmedik dış uyaranlara aşırı tepki göstermektedir. Uzun süreli olarak mobbinge maruz kalan mağdurun yaşamı olumsuz etkilenmekte, bazıları fiziksel ve psikolojik sağlıklarına kavuşamamakta, normal hayata geri dönememekte, anksiyete, kendinden nefret etme, öz saygıyı kaybetme, çeşitli bedensel sorunlar, depresyon, alınganlık, konsantrasyon bozukluğu belirtileri göstermektedir. Đş arkadaşları ve yöneticiler tarafından defalarca belli periyotlarla yıkıcı davranışlara maruz kalan mağdur en sonunda istifa etmek zorunda kalmaktadır (Mikkelsen ve Einarsen, 2002:88). Mağdur için sıkıntılar işten ayrılma ile de ne yazık ki sona ermemektedir. Çünkü artık bireyin, kirletilmiş bir referansı vardır.

Đşten ayrılması sonrasında yaptığı diğer iş görüşmelerinde de sorunlu birey olarak değerlendirilmekte ve çalışma olanakları kısıtlanmakta veya şartları kötüleşmektedir. Mobbing mağdurları ileri durumlarda boşanma, aile ve arkadaşlarını kaybetme, yalnızlığa sürüklenme hatta intihar eğilimine girme riski taşımaktadırlar. Đsveç’te kayıtlı intiharların %7- 6 arası mobbingden kaynaklanmıştır. Mobbing kişiyi finansal yönden de etkilemektedir. Namie’ye göre kurbanların %51’i gelirini kaybetmiş, %33’ü finansal etki yaşamamıştır. %16’sı kazanmış, çünkü daha iyi bir iş bulmuştur. 2007 yılında Namie’nin yaptığı araştırma sonuçlarına göre de, her yıl 146 milyon yetişkin

Amerikalı’nın % 37’si (54 milyon yetişkin çalışan) işyerinde mobbinge maruz kalmakta ve 19 milyon Amerikalı çalışanda bu riski taşımaktadır. Amerika’da mobbing tacizden 4 kat fazla görülmektedir. Zorbaların %72’si üst yönetim olduğu için mağdurların iş bulması da zorlaşmaktadır(Namie, 2007). Yapılan araştırmalar, ABD’de çalışma saatleri öncesinde ve süresince gerçekleşen ilaç kullanımının ciddi boyutlara ulaştığını göstermektedir. Bir yılda erkek çalışanların %9,5 ve kadın çalışanların %4,2’si bir yasadışı ilaç veya uyuşturucu madde kullanmaktadır. Ayrıca, işyerinde erkeklerin %5 ve kadınların %1’inin marihuana; kadın ve erkeklerin %1’inin kokain, amphetamin ve çeşitli sakinleştiriciler kullandığı tespit edilmiştir (Frone, 2006).

Đspanya'da gerçekleştirilen başka bir araştırmada örgütlerde mobbinge maruz kalan bireylerin uyku bozukluğu ve mide ağrıları şikayetlerinin; mobbinge maruz kalmayanların üç ila beş katı daha yükseklerde olduğunu ortaya koymaktadır (Carnero ve Martinez, 2005). 1999 yılında Avustralya Ticaret Konseyi tarafından yapılan çalışmaya göre katılımcılarda; %73 stres, %67 sinirlilik, %59 depresyon, %48 uyku bozukluğu, %45 başağrısı ve çaresizlik hissi, %29 korku, %24 mide problemleri, %39 hastalık izni, %60 aile ve sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, %6 ödeme olmadan işten ayrılma ve % 4 tazminat alarak işten ayrılma görülmüştür (Shallcross, 2003). Mağdurların mobbing yüzünden karşılaştığı bir diğer sorunda yabancılaşmadır. Çalışanlar kendilerini manipule edilmiş, kontrol altında tutulmuş ve artık sorunlarla mücadele edemeyecek halde hissettiklerinde, yaşadıkları bu durumun farklı bir sonucu da yabancılaşmadır (Leymann, 2009). Bireyler örgüt içerisinde birbirleriyle ve kurum ile anlamlı bir birliktelik ve iletişim bağı kuramıyorlarsa yabancılaşma örgüt kültürü içerisinde yerini almış demektir. Bu durumda çevrelerinde gelişen olaylara karşı duyarsız kalmakla birlikte, hiçbir çalışan diğer çalışma arkadaşlarının içinde bulunduğu durum ya da duyguları ile ilgilenmemektedir (Allcorn, 1994).

Đsveç Đş Sağlığı ve Güvenliği Örgütü’nün gözlemine göre mobbing çalışma grubunu da etkilemektedir. Verimin düşmesi, kuralların çiğnenmesi, güven eksikliği, hızlı personel devri, hastalık izinleri gibi olumsuzluklar yaşanmaktadır (Lorho ve Hilp 2001). Çünkü yönetim mobbingi yok etmeye veya engellemeye yönelik mücadele etmez ise mağdur daha fazla çaresizleşmekte ve iş verimi azalmaktadır. Örgüt ortamındaki yaşanan değişiklik mağdur üzerinde sıkıntı yaratacak, bireyler arasında saldırganlık

görülebilecektir. Bu durum örgütte sorun oluşturacaktır (Tanoğlu, 2006: 24). Đş arkadaşlarının ya da yöneticilerinin yanında utandırma, suçlanma karşısında kendini savunamayacak duruma gelen mağdur gönüllü olarak işten ayrılmasını sağlamak için böyle zorlanmaktadır (Westhuses, 2002).

Aşağıdaki tabloda mobbingin birey üzerindeki psikolojik etkileri ile sosyal maliyetinin getirdiği gerçek mali yükün bir listesi yer almaktadır (Davenport ve diğ., 2003: 146): Tablo 9. Mobbingin Bireyde Yaratacağı Psikolojik ve Ekonomik Maliyetler

Psikolojik Maliyetleri Ekonomik Maliyetleri

Stres Duygusal rahatsızlıklar Fiziksel rahatsızlıklar Kazalar Sakatlıklar Tecrit edilme Ayrılık acıları

Mesleki kimlik kaybı

Arkadaşlıkların kaybı

Đntihar/Cinayet

Đlaçla ayakta tedavi

Terapi

Doktor , Hastane faturaları

Kaza masrafları

Sigorta primleri

Avukat ücretleri

Đşsizlik

Kapasite altı çalıştırılma

Đş arama

Taşınma

Kaynak: Davenport (2003: 146) 3.1.2.1. Mobbingin Dereceleri

Zapf’a göre, mobbing şiddetine göre 3 durum vardır. Bu durumlar:

• Dolaylı strateji; söylenti yayarak püskürtme, kurbanın değerini alçaltıcı davranma,

• Dolaylı saldırı; davranışları yalıtma, mağduru utandırma, suçluluk hissettirme,

• Doğrudan saldırı ve güç kullanımı şeklindedir (Zapf ve Gross, 2001:499).

Davenport ve arkadaşları ise mobbingin kişiler üzerindeki etkilerini vücut yanığına benzeterek 3 şekilde derecelendirmişlerdir. Mobbingin şiddetine, süresine ve sıklığına ek olarak, kişilerin psikolojileri, yetişme şekilleri, geçmiş deneyimleri ve genel koşullar da mobbingden etkilenme de rol oynamaktadır (Davenport ve diğ., 2003: 21).

Birinci Derece Mobbing: Kişi direnmeye çalışır, erken aşamalarda kaçar veya aynı işyerinde ya da farklı bir yerde tamamen rehabilite edilir. Ailesi ve arkadaşlarıyla olan

ilişkileri bu aşamadan etkilenmez. Normal stres yönetim teknikleri, meditasyon, egzersiz gibi stres azaltıcı şeyler ya da herhangi bir hobi ile ilgilenmek gibi dikkat dağıtıcı ve dengeleyici şeyler geçici çözüm olabilir. Kişi işlevselliğini sürdürse bile bu durum devam ettiği takdirde ikinci derece mobbinge dönüşebilir. Bu aşamada mağdurda

şu belirtiler görülebilir (Kaymaz,2007: 73):

• Ağlama, • Kolayca irkilme, • Ani nöbetler, • Hemen sinirlenme, • Çabucak heyecanlanma, • Uyku azlığı, • Stres, • Konsantrasyon bozukluğu.

Đkinci Derece Mobbing: Mobbinge karşı direnemeyen, kaçamayan mağdur da uzun süreli veya kısa süreli ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar başlar ve kişi işine geri dönmekte zorlanır. Bu aşamada mağdurda ruhsal sıkıntılardan oluşan fiziksel sağlık sorunları görülür ve tıbbi yardım alması gerekmektedir(Yücetürk 2003b). Saplantı haline gelen düşüncelerle kendini etkileyen olayları sürekli hatırlayarak, yaşadığı zihinsel geri dönüşlerle birlikte karmaşaya sürüklenenen mağdur da bu durumda aşırı temizlik, aşırı alışveriş gibi davranışlar görülebilmektedir (Grubb, 2005:2). Uzun süre mobbinge maruz kalan mağdurda görülen belirtiler aşağıdaki gibidir:

• Yüksek tansiyon,

• Kalıcı uyku bozuklukları,

• Mide rahatsızlıkları,

• Ciddi Konsantrasyon bozukluğu,

• Depresyon,

• Alkol, ilaç alışkanlığı, madde kullanımı,

• Örgütten kaçmak (geç gelmek, işe gitmemek, sık sık hastalık izni almak),

• Alışılmamış korkular (nedensiz korkular, yalnızlık korkusu vb.).

Üçüncü Derece Mobbing: Mağdur, normal duygusal tepkileri veremez, travmanın hatırlattığı durumdan, düşüncelerden, duygulardan kaçma ihtiyacı hisseder. Artık işe de geri dönemez haldedir. Fiziksel ve ruhsal zarar görme normal rehabilitasyonla bile düzeltilemez. Tıbbi ve psikolojik yardım almak bu aşamada artık zorunludur(Davenport ve diğ., 70). Bireyler mobbinge maruz kalmalarına rağmen, yeni bir iş bulamama gibi korkularla, işyerinden ayrılamaz, mobbinge dayanmaya çalışırlar. Maruz kalınan süreye bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel ve psikolojik problemlerin yıkıcı etkisi artar, kişinin iş piyasasının dışına itilmesi yaşadığı problemleri giderek arttırır. Kişi Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşamaya başlar (Leyman, 2009). Aşağıdaki fiziksel veya psikolojik semptomlar bu aşamada ortaya çıkar:

• Şiddetli depresyon, • Panik ataklar, • Kalp krizleri, • Ciddi hastalıklar, • Kazalar, • Đntihar girişimleri,

• Çevredeki kişilere yönelik şiddet. 3.1.2.2. Mobbingin Fizyolojik Etkileri

Leymann, mobbingin mağdur üzerinde “dalga etkisi” (ripple efect) yaptığını savunmaktadır. Çünkü zihinsel yıpranma olarak başlayan mobbing sendromunun etkileri, kişinin fiziksel sağlığı ve sosyal çevresiyle ilişkilerine kadar yansımaktadır (Rayner ve Hoel, 1997: 185). Mobbing, mağdurda uzun süreli strese neden olmakta ve

uzun süreli stres sonucunda fizyolojik nedenli psikosomatik rahatsızlıklar oluşturmaktadır Psikosomatik rahatsızlık; bireyde rahatsızlığın meydana gelişi ve ilerlemesi üzerine ruhsal etkenlerin önemli yer aldığı, kaynağı psikolojik olan fakat etkisini fizyolojide gösteren bedensel hastalıklardır. Genel olarak şöyle sınıflandırılmaktadır:

• Solunum sistemi hastalıkları (nefes darlığı, kalp çarpıntısı, astım, baş dönmesi),

• Dolaşım sistemi hastalıkları ( yüksek nabız, ani terlemeler ya da üşümeler),

• Sindirim sistemi hastalıkları (ülser, bulantı, gastrit),

• Kas, iskelet sistemi hastalıkları (gerginlik, kas ve sırt ağrısı, aşırı yorgunluk),

• Metabolik rahatsızlıklar (mide rahatsızlıkları, karın ağrısı),

• Üreme-Boşaltım sistemi rahatsızlıkları (sık idrara çıkma, bağırsak rahatsızlıkları),

• Đç salgı bezleri (Hiperoid, şeker hastalığı)

• Deri hastalıkları (kaşıntı, dökülme, elde ve ayakta soyulma, saç dökülmesi)

• Migren, devamlı süren kronik baş ağrıları (Kutlu, 2006:35). 3.1.2.3. Mobbingin Psikolojik Etkileri

Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Trafik kazası, çatışma, tecavüz, yangın gibi herkes için korkutucu olan ve kişinin fizik bütünlüğünü tehdit eden ya da ölüm tehlikesi oluşturan bir olaydan sonra gelişen bazı belirtiler olarak tanımlanabilir. Bu tür olaylarla karşılaşan ya da sadece şahit olan kişiler, aşırı korktuklarını, çaresizlik ya da dehşet duygusu yaşadıklarını belirtirler. Olayın şiddeti ve kişiye yakınlığı, bu belirtilerin gelişme riskini arttırır (Eray, 2009). Travma sonrası stres bozukluğu (Post Traumatic Stres Disorder), savaştan dönen askerlerin, felâket yaşayan insanların veya tecavüz mağdurlarının yaşadıklarına benzemektedir (Leymann, 2009). Travma sonrası stres bozukluğunun belirtileri şunlardır:

• Hayatta kaldığı için kendini suçlu hissetme,

• Yaşamla ilgili umutlarını yitirme,

• Amaçların anlamsızlaşması, her şeye karşı ilgisizlik,

• Aşırı yemek yeme,

• Yoğun duygusal değişiklikler,

• Huzursuzluk, gerginlik, korku ve kaygılar,

• Yoğun duygusal bağların olduğu kişi ve objelerin kaybında yaşanan acı, tutulan yas,

• Dikkati yoğunlaştıramama,

• Travma yaratan olayla ilgili sık sık kabus görme,

• Baş dönmesi, baygınlık hissi, göğüs ve kalp bölgesinde ağrılar, kalp çarpıntıları, adale ağrıları, halsizlik, nefes almada sorunlar, bulantı, sindirim sistemi ile ilgili

şikayetler gibi bir takım fiziksel sorunlar,

Dış dünyaya karşı kızgınlık, sosyal yaşamdan geri çekilme, boşluk, ümitsizlik duyguları, gerçek ve görünürde bir neden yokken sürekli tehdit algısı içindeymiş duygusu taşıma sık sık ifade edilen ve gözlenen semptomlardır. Yaşanan travmatik olaydan sonra yaşam artık travmadan önceki yaşam ve travmadan sonraki yaşam olarak ikiye ayrılmıştır (Eray, 2009). TSSB’li kimseler yaşadıkları şoku hatırlatan herhangi bir

şey aşırı acıya neden olduğu için, yaşadıkları deneyime benzeyen ortamlarda bulunmaktan kaçınırlar. Mobbinge maruz kalan kişilerin işyerlerini hatırlatan herhangi bir ortama panik atak geçirmeden girmedikleri de gözlenenler arasındadır (Hoel ve diğ.,1999: 195).Travma sonrası stres bozukluğu gelişmesi durumunda ortaya

şu semptomlar çıkar:

Olayı tekrar tekrar yaşama: Kişi sürekli olarak travmatik olayı anımsadığından ya da rüyasında sürekli bunu gördüğünden yakınır. Kişi bazen, bu olayları tekrar yaşadığını gösteren nöbetler geçirebilir.

Travmaya eşlik etmiş olan uyaranlardan kaçınma ve daha önceki yaşamına kıyasla genel bir tepkisizlik hali: Kişi travma ile ilgili konuşmalardan, etkinliklerden ve kişilerden kaçınmak için çaba gösterir. Kişinin dış dünyaya tepki verme düzeyinde

genel bir azalma görülür ve insanlardan uzaklaşma, dostluk, sevecenlik, cinsellik gibi durumlara karşı bir ilgisizlik hali ortaya çıkar.

Aşırı uyarılmışlık belirtileri: Kişi, travma öncesine göre daha gergin ve sıkıntılıdır. Uykuya dalma ve sürdürme güçlüğü, karabasanlar, uykusuzluk, aşırı tedirginlik, kolayca ürkmek, sinirlilik, hayata kaderci bakış, genel duygusal uyuşukluk, sürekli endişe hali, konsantrasyon düşüklüğü, kontrol dışı hareketler, panik atak, yoksunluk, yetersizlik hissi, aşırı irkilme tepkisi, öfke patlamaları ve iş veriminin düşmesi gibi belirtiler söz konusu olabilir. Travmayı çağrıştıran olaylardan kaçınma nedeniyle aile içi, mesleki ve toplumsal ilişkileri bozulabilir. Đşe yaramazlık, utanç, üzüntü, öfke gibi duygular yaşanılabilir. Kendilerine zarar verici davranışlar sergilenebilir. Bu kişiler toplumdan uzaklaşabilir ya da kişilik değişiklikleri gösterebilir. Đntihara veya cinayet işlemeye yatkınlık duygusu kurbanın yaşamını önemli derecede bozabilir(Davenport ve diğ., 2003: 72; Eray, 2009).

Kronik Endişe: Mağdur yaşadığı mobbing sonucunda sürekli endişe halinde bulunmaktadır. Yaşanan acı olayların tekrarlanacağını düşünmekte, bu yüzden sürekli tedirgin, endişeli tavırlar sergilemektedir. Uzmanların tanımlamasına göre şikâyetçi davranışlar ve genel anksiyete bozukluğu sık görülmektedir ( Zapf, 1999: 70). Leymann’da kronik endişeyle ilgili davranışları 3 grupta sınıflandırmıştır:

Kaslarla ilgili gerilim semptomları: Ürperti, gerginlik, sarsaklık; gergin, ağrıyan ya da acıyan kaslar; rahatsızlık; aşırı yorgunluk.

Otonom Sinir Sistemi Hiperaktivitesi: Oksijen ihtiyacı veya nefes darlığı; kalp çarpıntısı ya da yüksek nabız; terleyen veya ıslak ve soğuk eller; ağız kuruluğu; baş dönmesi; bulantı ve diğer mide rahatsızlıkları; sık idrara çıkma; aniden soğuk ya da sıcak basması; yutkunma zorluğu veya boğazda yumru.

Tetiktelik ve Aşırı Duyarlık: Heyecan veya telaş; beklenmedik dış uyarımlara aşırı tepki; konsantrasyon zorlukları veya bomboş zihin; uyuma zorlukları, alınganlık (Davenport ve diğ., 2003: 71).

Kimlik Kaybı: Mobbing, çalışanlar üzerinde tedavisi uzun sürebilen kimlik kaybına ve ağlama hissine neden olmaktadır. Đş yaşamından dışlanan çalışan eski ruh sağlığına kavuşabilmek için uzun süreli psikolojik tedavi görmektedir (Selimoğlu, 2006).

Depresyon: Kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük halidir. Aşağıdaki dokuz belirtiden en az beşinin (ilk iki belirtiden en az biri bulunmak üzere), en az iki hafta süresince var olması durumuna "major depresyon" denir (www.psikiyatrist.net, 2009).

1-Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum hali (kendini mutsuz, ağlamaklı, kederli hissetme hali).

2-Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma (daha önce keyif alınan işler, hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama, dünyayı verseler umurumda değil şeklinde bıkkınlık hisleri).

3-Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir ay içinde vücut ağırlığının %5 'inden fazlasının artması ya da azalması)

4-Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırı uyku hali.

5-Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik, hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk (oturmayı veya yatmayı yeğleme ya da sıkıntıdan yerinde duramama) 6-Hemen her gün halsizlik, yorgunluk hisleri, öncesi gibi enerjik hissetmeme.

7-Hemen her gün kendini değersiz hissetme, küçük görme, kendini beğenmeme, suçlu ya da günahkar hissetme hali.

8-Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma olması (konuşulanlara, okunan şeylere, izlenilen tv programlarına dikkatini verememe, söylenilenlerin bir kulaktan girip diğerinden çıkması gibi) ya da kararsızlık hali.

9-Tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar planları veya eylemlerinin varlığı.

Sürekli duygusal saldırı ve engellenmiş olmanın verdiği stres mağdurun sağlığını, görünüşünü, düşünce sistemini bozmakta ve mağdur saldırganlaşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre mağdurların %41’i depresyon yaşamaktadır (Arpacıoğlu, 2007). Araştırmada 64 hastanın %33’ü orta derecede depresyon, %39’u ağır depresyon geçirmektedir Mobbing nedenli majör depresyonun en belirgin özelliği kararsız davranışlar, kaygılı ve kendini suçlu hissetme, uykusuzluk ve kâbus görmedir. Kasıtlı ve sistematik olarak yapılan mobbing, korku, kaygı, acizlik, depresyon ve şok

yaratmakta, mağdur psikolojik olarak yıkılmaktadır (Mikkelsen ve Einarsenn, 2002: 88). Depresyon doğrudan ve dolaylı maliyeti çok yüksek bir hastalıktır. WHO verilerine göre depresyon en fazla yeti yitimine yol açan hastalıklardan biridir. Kronik ve yaygın bir hastalık olan depresyona bağlı yeti yitimi, işgücü ve verimlilik azalması, sıklıkla eşlik edebilen alkol ve madde kullanımı / bağımlılığı ve diğer komplikasyonlar kişisel ve toplumsal düzeyde önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.1990 yılında depresyonun ABD’de dolaylı ve doğrudan toplumsal maliyetinin 40 milyar doların üzerinde olduğu hesaplanmıştır. Bu derecede yüksek kişisel, sosyal ve toplumsal kayıplara yol açabilen bir hastalık olan depresyon, doğru teşhis ve uygun tedavi ile