• Sonuç bulunamadı

8 ARALIK 2001 — Sayı: 24607)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca

D) MİRAS HUKUKU

1- MÜLKİYET KISMI

Bu kısım, “Genel Hükümler”, “Taşınmaz Mülkiyeti” ve “Taşınır Mülkiyeti”

bölümlerini içermektedir.

a) Genel Hükümler Bölümü

Yürürlükteki 621 inci maddeyi karşılayan 686 ncı maddenin birinci fıkrasın-da, yürürlükteki metinde geçen “temlikî tasarruflar” deyimi taahhüt işlemlerini hariç bıraktığından sadece “tasarruflar” şekline getirilmiştir.

Yürürlükteki Kanunun 623 üncü maddesinin “Birden ziyade kimselerin bir şey üzerinde mülkiyeti” ve “Müşterek mülkiyet” şeklindeki konu ve kenar başlığı, bu maddeyi karşılayan 688 inci maddede “Birlikte mülkiyet” ve “Paylı mülkiyet”

şeklinde değiştirilmiştir. Konu başlığı olarak seçilen “Birlikte Mülkiyet” terimi her iki tür mülkiyeti de daha iyi şekilde ifade etmektedir. Doktrin ve uygulamada da “müşterek mülkiyet” yerine “paylı mülkiyet” terimi kullanılmaktadır. İsviçre Medenî Kanununun paylı mülkiyete ilişkin hükümleri 1965 yılında yürürlüğe gi-ren kanunla esaslı bir değişikliğe uğramıştır. Yeni düzenlememizde İsviçre’deki bu değişiklikler de göz önünde tutularak bu mülkiyet türü günün şartlarına uygun hâle getirilmiştir. Paylı mülkiyet yeni bir düzenlemeye tâbi tutulduğu için, yürürlükteki maddenin “1. Hissedarlar arasındaki münasebetler” biçimindeki kenar başlığı, “l.

Genel kurallar” şeklinde değiştirilmiştir.

Genel Gerekçe (1) / LXXXVII

Yeni getirilen 689 uncu maddeyle, paydaşların kendi aralarında oybirliğiyle anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin olarak kanun hükümlerinden farklı düzenleme yapmalarına imkân tanınmıştır.

Tasarının 693 üncü maddesini tamamen karşılayan bir hüküm yürürlükteki kanunda mevcut değildir. Yeniden düzenlenen bu madde, paylı mala ilişkin yarar-lanma, kullanma ve koruma esaslarını belirlemektedir.

695 inci madde kaynak Kanunun 647 nci maddesinden alınmıştır. Paydaşla-rın yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararların, sonradan paydaş olanları veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlayacağı, bunun için taşınmazlarda, yarar-lanmaya, kullanmaya ve yönetime ilişkin kararların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerektiği esası getirilmiştir.

Yürürlükteki Kanunun 627 nci maddesini karşılayan 698 inci maddenin ikinci fıkrası ile, taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmelerin resmî şekilde yapılması ve bunun tapu kütüğüne şerh edilebilmesi öngörülmüştür.

Böylece, söz konusu sözleşmelerin sonraki paydaşlara etkili olmasının nasıl sağ-lanacağı hususunda yürürlükteki Kanun döneminde ortaya çıkan tereddütlere son verilmek istenmiştir.

Yürürlükteki Kanunda Tasarının 700 üncü maddesini karşılayan bir madde yoktur. Yeni getirilen bu madde, bir pay üzerinde intifa hakkı kurulması hâlinde, diğer paydaşlardan biri üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa, satış yoluyla yapılacak paylaşmada pay üzerinde intifa hakkı bulunmaksızın satışın yapılması ve intifa hakkının söz konusu paya düşen bedel üzerinde devam etmesi esasını ön-görmektedir. Üç ay geçtikten sonra yapılacak paylaşma istemleri ise, intifa hakkını etkilemeyecektir.

701 inci maddenin kenar başlığı yürürlükteki maddede kullanılan “İştirak hâlinde mülkiyet” yerine “Elbirliği mülkiyeti” şeklinde değiştirilmiştir.

702 nci maddeye eklenen dördüncü fıkra ile, ortaklardan her birinin, toplulu-ğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan da bütün ortakların yararlanacağı öngörülmüştür.

b) Taşınmaz Mülkiyeti Bölümü

Bu bölüm, “Taşınmaz Mülkiyetin Konusu, Kazanılması ve Kaybı” ve “Ta-şınmaz Mülkiyetinin İçeriği ve Kısıtlamaları” başlıklarını taşıyan iki ayırımdan oluşmaktadır.

Birinci ayırımda 704 üncü maddeye üçüncü bent olarak “kat mülkiyeti kütü-ğüne kayıtlı bağımsız bölümler” eklenmiş, yürürlükteki üçüncü bentte yer alan

“madenler” maddeye alınmamıştır.

LXXXVIII / Genel Gerekçe (1)

706 ncı maddenin kenar başlığı “Mülkiyeti nakleden akitler” yerine “Hukukî işlem” şeklinde kaleme alınmıştır. Çünkü devir tek taraflı işlemle, örneğin vasiyet yoluyla da gerçekleşmektedir.

Yeni arazi oluşmasını düzenleyen 708 inci maddeye eklenen bir fıkra ile, yeni oluşan ve Devlete ait olan arazinin, kamusal bir sakınca bulunmayan hâllerde ön-celikle arazisi kayba uğrayan veya bu araziyle bitişik olan arazi sahibine devredi-lebilmesine olanak sağlanmıştır. Üçüncü fıkra, yeni arazi oluşumunda toprak par-çalarının kendi arazisinden koptuğunu kanıtlayan kişiye, bunu öğrenme tarihinden itibaren bir yıl ve her durumda bu arazi oluşumunun gerçekleşmesinden itibaren on yıl içinde geri alabilme olanağını vermektedir.

710 uncu madde İsviçre Medenî Kanununun 660 a maddesinden alınan yeni bir maddedir. Ülkemizde sık sık karşılaşılan heyelân (akı) olayları göz önünde tutularak bu hükmün bizde de büyük bir ihtiyacı karşılayacağı kabul edilmiştir.

Bu hükümle, arazi kaymasının sınır değişikliğine yol açmayacağı ilkesinin, yetkili makamlar tarafından heyelân bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmayaca-ğı kabul edilmiştir. Üçüncü fıkra ile bir yörenin heyelân yöresi olduğu hususunun o taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi zorunluluğu getirilmiş ve böylece tapuya güven ilkesi korunmak istenmiştir.

Yeni 711 inci madde ile bir sınırın arazi kayması sebebiyle artık gerçeği yan-sıtmaması durumunda, ilgili taşınmazın maliklerinin sınırın yeniden belirlenmesi-ni isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Yürürlükteki 638 inci maddede geçen “nizasız” deyimi, bu maddeyi karşıla-yan 712 nci maddede “davasız” şeklinde ifade edilmiştir. Bu suretle taraflar arasın-da her türlü niza değil, ancak arasın-dava şeklindeki nizaların kazanmayı engelleyeceği vurgulanmıştır. Dava dışı nizalar mülkiyeti kazanacak kişinin iyiniyetini ortadan kaldırmayacaktır.

Yürürlükteki Kanunun “Fevkalâde müruruzaman” başlığını taşıyan 639 uncu maddesi, Tasarının bu maddeyi karşılayan 713 üncü maddesinde kısmen hüküm değişikliği yapılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Birinci fıkrada belirtilen yolla kazanmanın taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerinde de olabi-leceği kabul edilmiştir. Doktrinde kazanmanın taşınmazın bir parçası üzerinde de olabileceği savunularak yürürlükteki madde eleştirilmektedir. Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, tescil davasında sadece Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerinin değil, varsa tapuda malik görünen kişinin mirasçılarının da davalı (ha-sım) gösterilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Üç kez gazeteyle ilân koşulu, bir kez ilân şeklinde değiştirilmiş, buna karşılık gazete dışında uygun araçlarla ilânda üç kez ilân koşulu değiştirilmemiştir. Beşinci fıkrayla doktrinde ve uygulamada uzun süredir tartışmalı olan bir konu açıklığa kavuşturulmuştur. Gerçekten, mülkiyet

Genel Gerekçe (1) / LXXXIX

hakkının hangi anda kazanılmış olacağı sorusunu cevaplayan bu yeni hükme göre, mülkiyet birinci fıkrada öngörülmüş olan bütün şartların gerçekleştiği anda kaza-nılmış olacak, yani hâkimin vereceği tescil kararı geriye dönük (makable şamil) sonuç doğuracaktır. Yedinci fıkrası, ilgili taşınmazın “uzmanlarca düzenlenen tek-nik bilgileri içeren krokisinin eklenmesi” koşulunu getirmektedir.

714 üncü maddede yapılan değişiklikle, sürelerle ilgili olarak Borçlar Kanunu-nun zamanaşımına ilişkin hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir.

İkinci ayırımın başlığı yürürlükteki Kanunda “Gayrimenkul Mülkiyetinin Hükümleri” şeklindedir. Bu başlık Tasarıda ayırımın içeriğine ve kaynak Kanuna uygun olarak “Taşınmaz Mülkiyetin İçeriği ve Kısıtlamaları” şeklinde değiştiril-miştir.

Yürürlükteki Kanunun 650 nci maddesini karşılayan 724 üncü maddede yapı-lan değişiklikle malzeme sahibine yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının verilebileceği kabul edilmiş, böylece uygulamada kısmî devrin mümkün olup olmayacağı konusundaki tereddüt ortadan kaldırılmıştır.

725 inci maddede yapılan değişiklikle, bir irtifak hakkına dayanarak yapılan taşkın yapılar ile böyle bir irtifaka dayanmadan yapılanlar ayrı fıkralarda düzenle-nerek konuya açıklık getirilmiştir.

Taşınmaz malikinin sorumluluğunu düzenleyen 730 uncu maddeye eklenen yeni bir fıkra ile, iki koşulun bir arada bulunması hâlinde, taşınmaz malikinin taş-kınlıklardan doğan sorumluluğunda çatışan yararların denkleştirilmesine olanak sağlanmıştır. Aranan koşullardan birincisi taşkınlığın “yerel âdete uygun olması”, ikincisi bu taşkınlığın “kaçınılmaz olması”dır. Böylece bu maddede mevcut olan bir boşluk doldurulmuştur.

Önalım (şufa) hakkının düzenlediği maddeleri karşılayan İsviçre Medenî Ka-nununun 681 ilâ 683 üncü maddelerinde Ocak 1965’de yürürlüğe giren Kanunla esaslı ve önemli değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikler göz önünde tutulmak sure-tiyle Tasarının bu kısmında gerekli değişikliklere yer verilmiş, bu amaçla iki yeni madde (733 ve 734) kaleme alınmıştır.

732 nci maddede, paylı mülkiyette herhangi bir paydaşın kendi payını ister ta-mamen, ister kısmen bir başkasına satması hâlinde, diğer paydaşların önalım hak-larını kullanabilecekleri hükme bağlanmıştır. Böylece önalım hakkının, üçüncü kişiye payın tamamen veya kısmen satılması hâlinde de kullanılabileceği kanuna konulmuştur.

Yeni 733 üncü maddenin birinci fıkrasında, önalım hakkının paylı mülkiyet-teki payın cebri icrayla satışında kullanılmayacağı belirtilmiştir. İkinci fıkrada, önalım hakkından feragatın resmî şekilde yapılması ve tapuya şerh verilmesi

zo-XC / Genel Gerekçe (1)

runluluğu getirilmiştir. Buna karşılık, böyle bir haktan feragati içermeyen, sadece belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçmenin yazılı şekilde yapıla-bileceği, bu vazgeçmenin satıştan önce veya sonra verilebileceği kabul edilmiştir.

Üçüncü fıkra, satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesini, dördüncü fıkra ise önalım hakkının satışın hak sahibine bildirildiği tarihten itibaren bir ay ve her hâlde satıştan itibaren beş yıl geçmekle düşeceğini hükme bağlamaktadır. Bu son fıkrada yürürlükteki maddede öngörülen on yıllık süre oldukça uzun görülerek beş yıla indirilmiştir.

Yürürlükteki Kanunda karşılığı olmayan yeni 734 üncü maddeyle, önalım hakkının dava açılması suretiyle kullanılması esası getirilmiştir. Yürürlükteki hü-kümler uyarınca önalım hakkının dava dışı bir beyanla (açıklamayla) kullanılabil-mesi mümkündür. Ancak buna karşın sonuçta bu beyan ile istenilen sonucun elde edilebilmesi bir dava açılmasını gerektirmektedir. Bu sebeple bu durum bir kanun hükmü hâline getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrası, önalım bedelinin depo edilme-si konusunda uygulamada kabul edilen esası, kanun hükmü hâline getirmektedir.

748 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, yürürlükteki Kanunda mevcut değil-dir. Bu fıkralarda zorunlu geçit dışında kalan geçici nitelikteki geçitler ile kırsal alanlarda ihtiyaç duyulan diğer geçitlerin özel kanunla düzenleneceği, özel kanun hükmü yoksa yerel âdetin uygulanacağı belirtilmiştir. Yürürlükteki Kanunun 672 nci maddesini kar-şılayan, fakat yeniden kaleme alınan üçüncü fıkra ile, doğrudan doğruya kanundan kay-naklanan geçit haklarının tescilsiz olarak doğduğu kabul edilmiş, bunlar arasında sürekli nitelikte olanların ise tapu kütüğünün beyanlar sütununda gösterilmesi öngörülmüştür.

Tasarının 754 üncü maddesinin karşılığı yürürlükteki Kanunda mevcut de-ğildir. Medenî Kanunun İsviçre’den alınması sırasında bir unutkanlık eseri olarak alınmadığı kabul edilen kaynak Kanunun 702 nci maddesi göz önünde tutularak bu yeni madde kaleme alınmıştır. Bu maddede sayılan kısıtlamaların özel kanun kurallarına tâbi olduğu vurgulanmıştır. Nitekim eski eserlere ilişkin olmak üzere bazı kanunlarımız mevcuttur.

Tasarının 760 ıncı maddesini karşılayan bir hüküm yürürlükteki Kanunda mevcut değildir. Madde 1984 tarihli Öntasarıdaki düzenleme de göz önünde tu-tularak kaleme alınmıştır. Maddede özel mülkiyete tâbi arazide bulunan kaynak, kuyu veya derelerden komşuların ve diğerlerinin yararlanmalarının özel kanun hükümlerine tâbi olduğu, özel kanun hükmü yoksa yerel âdetin uygulanacağı be-lirtilmektedir.

c) Taşınır Mülkiyeti Bölümü

767 nci maddenin konu başlığında kullanılan “ihraz” terimi aynen korunmuş-tur.

Genel Gerekçe (1) / XCI

769 uncu maddenin kenar başlığı, yürürlükteki 693 üncü maddenin kenar başlığında kullanılan “Lükata” teriminin eskiliği ve herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayacak olması sebebiyle arılaştırılarak “Bulunmuş eşya” şekline dönüş-türülmüştür. Yürürlükteki maddede geçen “zabıta memurları” yerine “kolluk kuv-vetleri” deyimi kullanıldığı gibi, bildirimin köylerde “muhtara” da yapılabileceği birinci fıkrada düzenlenmiştir. İkinci fıkrada, bulunan şeyin önemli ölçüde değerli olması hâlinde, bildirme kanunî bir zorunluluk durumuna getirilmiştir. Yürürlük-teki maddenin üçüncü fıkrasında öngörülmüş olan “bir liralık” değer yerine ko-nulacak miktar ölçüsünün her zaman sübjektif olabileceği ve zaman içinde değer-siz hâle gelebileceği düşünülerek miktar belirtme yerine, “önemli ölçüde değerli olma” ölçüsü getirilmiştir.

773 üncü maddede, bilimsel değeri olan eşya Ülkemizde bu alanda çıkarılan, örneğin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu gibi, özel kanunlarla korun-duğundan, özel hükümlere yollama yapılmıştır.

Benzer Belgeler