• Sonuç bulunamadı

3. TÜRKİYEDE VERGİ DENETİMİNİN İDARİ YAPILANMASI VE

3.5.2. Mükellef Seçiminde Risk Analiz Yöntemi

Risk Analiz Yöntemi, vergi daireleri veya denetim birimlerince mükellefler özelinde yapılan çalışmalar sayesinde mükelleflerin faaliyet alanlarına yönelik her türden bilgi ve istatistiki veriyi toplayarak bir araya getiren bir sistemdir. Bu sistem sayesinde hem mükellef grupları (A.Ş., Ltd., gerçek kişi) hem de sektörler (İnşaat, imalat, dericilik, lojistik vb.) itibarıyla analizler yapılmasına, diğer mükelleflerle mukayeseler yapılmasına imkan tanınmaktadır. Ayrıca risk alanlarının neler olduğu tespit edilerek tespit edilen alanlar dahilinde mükellefler vergi incelemesine tabi tutulmaktadır (Uğur, 2016: 133-134).

Risk Analiz Modeline göre mükellefler hakkında elde edilen veriler matematiksel ve istatistiksel açıdan değerlendirildikten sonra bir risk puanı hesap edilmektedir. Risk unsurunun oluşumu için verilerin kıyaslanmasıyla sapma derecesine göre risk belirlenmekte ve riski yüksek olarak değerlendirilen mükellefler incelemeye sevk edilebilmektedir. Risk Analiz Modelinde mükelleflerin bulunduğu konum veya sektörel yapısı çerçevesinde mükellefler öncelikli olarak kademelere ayrılmaktadır. Her bir kademe mükelleflerin büyüklük ölçüsünü göstermektedir. Kademelerin belirlenmesindeki kıstas ise mükelleflerin beyan ettiği verilerden oluşmaktadır. Bu sayede bütçe veya hasılat büyüklüğü kriter olarak alındığında büyük ölçekteki mükellefler ile büyük mükellefler arasındaki vergi adaleti, küçük ölçekteki mükellefler ile küçük mükellefler arasındaki adalet olan yatay adalet sağlanmaktadır (Uğur, 2016: 134).

VDK tarafından incelenecek mükelleflerin seçiminde, teknolojinin getirdiği yeniliklerden ve denetim süreçlerinden yararlanarak tespit edilen mükellef kitlesinin sürekli olarak ve etkin bir vergi denetimine tabi tutulması çok önemlidir. Mükellef kitlesinin tespit edilmesinde bazı kaynaklardaki veriler tasniflenerek analize tabi tutulmakta ve çıkan sonuçların çapraz kontrolleri yapılmaktadır. Bu sonuçlara göre mükelleflerin risk durumları dikkate alınarak incelenecek mükellefler tespit edilmektedir. Riskin tespit edilerek incelenecek mükellef seçiminde, geliştirilen bilgisayar programları sayesinde inceleme elemanının ihtiyacını karşılayacak birçok veriye ulaşılabilmektedir (Arslan ve Biniş, 2016:457-458). Böylece mükelleflerin seçiminde keyfilikler ortadan kaldırılarak etkin ve zamandan tasarruf sağlayan bir denetim ağı kurulabilecektir. Risk odaklı inceleme sayesinde bilişim teknolojileri ve veri ambarı gibi bazı maliyetleri olmakla birlikte avantajları daha çoktur. Bu avantajlar şu şekilde sıralanabilir (Polat, 2017: 88, 129):

- Denetim sayesinde vergiye uyum sorunu olan mükelleflere doğrudan müdahale edilmesine,

- Risk yönetimi ile bilişim sayesinde dosyanın hızlıca tetkik edilmesine, - Risk analizi sayesinde inceleme elemanlarının sektör üzerinde risk

seviyelerine göre inceleme ve araştırma yapmasına katkıda bulunmaktadır. Vergi Denetim Kurulunun bilişim altyapısını güçlendirmeyi hedef alması dolayısıyla vergi incelemelerinde mükelleflerin seçiminin en önemli kaynaklarının başında Vergi Denetim Kurulu-RAS (Risk Analiz Sistemi) gelmektedir. Türkiye’de farklı vergi konularına ilişkin incelemeye tabi tutulan mükellef sayılarına bakıldığında mükellef seçiminin önemi ortaya çıkmaktadır Vergi denetiminde etkinlik sorununun çözümünde mükellef seçiminde risk odaklı yaklaşımların öne alındığı usuller doğrultusunda mükelleflerin gruplara ayrılmasında ve mükelleflerin bu usuller çerçevesinde belirlenmesinde önem arz etmektedir. Böylece herhangi bir kriteri ve hedefi olmayan denetimlerin değil, daha çok risk odaklı mükelleflerin denetimine yönelik çalışmaların yapılması daha kesin sonuçların alınmasına katkıda bulunacaktır (Uğur, 2016: 134).

Mükelleflerin incelemeye alınmasında belli standartların varlığı, mükellefin niçin incelemeye tabi tutulduğunu bilmesi ve keyfi incelemeye tabi tutulmadığını

biliyor olması mükellefler açısından idareye olan güven unsurunun temin edilmesine yardımcı olacaktır. Bu nedenle incelenecek mükelleflerin seçiminde fayda ve maliyet açısından etkin vergi denetiminin sağlanabilmesi için incelenecek mükellef seçimi büyük önem taşır. Risk analizi çerçevesinde geliştirilen bazı programlar sayesinde yapılan analiz ve mukayeselerle mükelleflerin riskli olup olmadığına karar verilmekte ve İhbar İnceleme Taleplerini Değerlendirme Komisyonu (İİTDK) tarafından incelemeye sevk edilmektedir. Risk analizinin dışında ihbar ve şikayetler, teftiş ve soruşturma ile yapılan incelemeler ve denetimler sayesinde olduğu gibi diğer kurum ve kuruluşlardan gelen ve vergisel konuları içeren inceleme yazılarına göre de incelemeler yapılabilmektedir. Bununla birlikte asıl amaçlanan risk analizine dayalı bir denetim sistemi üzerinden vergi incelemelerinin gerçekleştirilmesidir. Bu süreçte, mükelleflerin vergi idaresine sunmuş olduğu bilgi ve belgeler haricinde finansal kuruluşlardan, mükellef ile bağlantısı olan, Tapu İdaresi, SGK, Gümrük yönetimi gibi kamusal kurumlardan ve diğer her türlü kaynaktan elde edilen veriler bir araya getirilerek mükellefler risk analizine tabi tutulmaktadır (Polat, 2017: 117).

Risk analiz sistemi ile mükellef seçiminde vergi kayıp ya da kaçak riski yüksek olan mükelleflerin ve/veya sektörlerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Riskin tespit edilerek mükelleflerin incelemeye sevkine sebep olabilecek bazı veriler bulunmaktadır. Bu veriler maddeler halinde şu şekilde açıklanabilir (Polat, 2017: 88):

- Mükellefin Ba-Bs formunu hiç vermemesi veya boş vermesi,

- Mükellefin inceleme dönemindeki KDV beyannamesinde yer alan “Alınan

Mal ve Hizmete ait Bedel” toplamı ile satıcıların Bs formlarında bildirdiği

mal ve hizmet satış tutarı arasında uyumsuzluk bulunması,

- Mükellefin inceleme döneminden önceki bir dönemdeki KDV beyannamesinde düzeltme beyannamesi vermek suretiyle İndirilecek KDV matrahını çok fazla arttırması veya fazla sayıda düzeltme beyannamesi vermesi,

- Mükellefin ortaklık yapısı değişimine bağlı olarak, değişimden önceki ve sonraki KDV matrahları arasında bariz şekilde farklılık olması,

- Mükellefin inceleme döneminden önceki bir yıllık periyotta KDV matrahında sıçrama olması,

- Mükellefin inceleme dönemine kadar çok sayıda şirkette ortaklığı bulunan ortağının olması,

- Mükellefin inceleme döneminden önceki periyotta merkez adresini sık sık değiştirmesi gibi birçok eleştiri gerektiren husustan dolayı mükelleflerin incelemeye sevki söz konusudur.

Mükelleflerle ilgili risk analizi hakkında veri sağlayan bazı unsurlar ve bu unsurlardan hareketle analiz edilen bazı kriterler söz konusudur. Risk analiz yönteminde ele alınan kaynaklar ve kullanılan kriterler Çizelge 9’da gösterilmiştir.

Çizelge 9. Risk Analizinin Kaynakları ve Kullanılan Kriterler

Risk Analizinin Kaynakları Kullanılan Kriterler

E Beyanname verileri Sektör ortalamasından sapma

Diğer bildirimler Yanıltıcı veya hatalı bildirim analizleri Gelir Tablosu ve Bilanço verileri Gider fazlalığı analizleri,

Malvarlığı bilgileri Karşılaştırmalı Beyan ve bildirim analizi Kesin mizan bilgileri Satışlar kaynaklı analizler

Tahsilat ve ödeme bilgileri Yanıltıcı ve hatalı değerleme Sicil yoklama bilgileri Örtülü kazanç analizleri

İnceleme sonuçları Davranış takibi

Ba Bs form bildirimleri Örtülü sermaye analizleri İlişkili kişi kaynaklı bildirim ve beyanları Muhasebe hesap analizleri

Gümrük beyan ve bildirimleri Yanıltıcı ve hatalı beyan analizleri

Diğer kurum ve kurul bilgileri

Kaynak: Polat, 2017: 118.

Risk analiz programlarının kullanılmasında söz konusu kriter ve unsurlar göz önünde bulundurularak yapılan analiz ve mukayeseler neticesinde, risk unsuru tespit edilen sektörler ve mükelleflerin risk alanlarına ilişkin dereceleri objektif olarak belirlenmekte ve mükelleflerin sektörel faaliyetlerine yönelik mukayeseler yapılarak risk alanları tespit edilmektedir.

Çizelgeden de görüldüğü üzere risk unsurlarını tespit ederken bir çok kriter dikkate alınabilmektedir. Bilanço ve gelir tablosu ve e-beyanname kayıtlarından yararlanarak elde edilen ve aşağıda yer alan durumların olması halinde risk analizine yönelik mükellefler seçilebilmektedir. Bu durumlar aşağıdaki gibi ifade edilebilir (Uğur, 2016: 137-138):

- Bilançodaki kasa hesabında oluşan şişkin bakiyenin olması, - Bilançolardaki zararın defalarca beyan edilmesi,

- Bilanço kalemlerinde yer alan kasa ve banka hesabında nakit para bulunduğu halde yüksek tutarda banka kredisinin kullanılması,

- Bilançodaki banka hesabının kaydi parası ile fiili parası arasında farkın bulunması,

- Şirketin ortaklarına yüksek tutarda borç para transferi,

- Şirketin bilanço kayıtlarında borç verdiğine dair 131 hesap kodlu ortaklardan alacaklar hesabı bulunmasına karşın ilave olarak banka kredisi de kullanması,

- Şirketin borçlanma limiti olarak belirlediği KVK’nun 12. maddesindeki örtülü sermaye transferine yönelik tespitler,

- POS satışlarının bulunulan sektör ortalaması göz önünde bulundurularak sektörel ortalamanın altında veya üstünde olması, şeklindeki risk unsurları üzerinden değerlendirmeler yapılmaktadır.

Bilanço ve gelir tablolarındaki veriler riskli mükelleflerin tespitinde temel alınan önemli bir kaynaktır. Vergi Denetim Kurulu kapsamında yapılan risk analizinde bilanço ve gelir tabloları riskli mükelleflerin tespitinde önemli bir kaynak olmakla birlikte bunların yanı sıra farklı birçok seçim kriterinden de yararlanılmaktadır.

3.6.Bazı Gelişmiş Ülkelerde Vergi Denetiminde Risk Analizi Uygulamaları

Türkiye’de vergi denetiminde risk analizi yöntemine ilişkin genel açıklamalara yer verilmiştir. Bununla birlikte bazı gelişmiş ülkelerde vergi denetiminde risk analizi uygulamasına yer verilmesi, karşılaştırma yapma imkânı vermesi açısından faydalı olacaktır.