• Sonuç bulunamadı

Londra için 1980‟li yıllar uluslararası sermayenin ve ticaretin finansal piyasalarının önemini arttırdığı bir dönem olmuĢtur. Finans, geliĢmiĢ iĢ servis sektörü, fiziksel mekanda yapılan yeniden geliĢtirme projeleri ile 1980‟lerin sonunda kent, tarihindeki en büyük ofis yapımı patlamasına sahne olmuĢtur (Özdemir, 1998).

18. yüzyıldan itibaren Avrupa ve Amerika kıtaları arasındaki coğrafi konumu nedeniyle Londra, bütün deniz yollarına yakın olmuĢ ve yoğun bir mal akıĢına olanak

sağlamıĢtır. Böylelikle önemli bir finans birikimin yanı sıra Londra‟da ticaretin getirdiği finans, hukuk, bankacılık ve avukatlık gibi bir üst orta sınıf oluĢmuĢ ve geniĢ bir iĢçi sınıfı ortaya çıkmıĢtır. Bu da yeni mekansal düzenlemeler için bir altyapı oluĢturmuĢtur (Yırtıcı 2010).

Londra, döneminin dünyada en geliĢmiĢ kenti olmasına karĢın zaman içinde ihtiyaca yönelik ana yollar ve diğer Avrupa kentlerine kıyasla oldukça küçük olan meydanlar dıĢında fazla bir kentsel yapılaĢma görülmemektedir. Kentteki çoğu yol Roma zamanından kalma eski yolların izlerini takip etmektedir (Yırtıcı 2010).

Londra‟da parçalanmıĢ büyük araziler ve buna dayalı olan özel mülkiyet yapısı hakimdir. Londra‟da arsa sahibinin, asıl belirleyici olmasından dolayı bütüncül bir imar hareketi ancak II. Dünya SavaĢından sonra yapılabilmiĢtir. SavaĢtan sonra yapılan “yeĢil kuĢak” planlaması ile kentin halka halka Ģeklinde dıĢarıya büyümesi öngörülmüĢ; kent merkezi, alt kent, yeĢil kuĢak ve uydu kentler olmak üzere kentte dört geliĢim alanı belirlenmiĢtir (Yırtıcı 2010).

4.1.1 Docklands Dönüşüm Projesi

Londra doklar bölgesi 1930‟lara kadar geliĢimini sürdürmüĢ, 1960‟lı yıllarda ise ticaret merkezi olarak öneminin azalması, yatırım yapılmaması gibi sebeplerle iĢlevlerini yitirmeye baĢlamıĢtır (Özdemir, 1998).

Docklands bölgesi, Thames nehri kenarında depolar, dalgakıranlar, halat bağlama demirleri ve mendireklerle dolu; ana rıhtım bölgesinin tarım için elveriĢsiz, bataklık bir bölgeydi. Rıhtımın oluĢumuyla iĢçilerin kendi kültür ve yaĢam biçimleri olan küçük yerel toplulukların oluĢturduğu bölge, Londra‟nın diğer bölgelerinden uzak ve izole bir yerdi. SavaĢ sonrası büyük zarar gören bölge 1950‟lerde tekrar inĢa edilerek yeniden canlandırılmıĢtır (Tuncer, 2009).

Londra limanı 1960‟lı yıllardan sonra konteynır taĢımacılığı gibi teknolojik geliĢmelere ve kent merkezine yakınlığından dolayı yaĢanan ulaĢım problemleri gibi

nedenlerle nehrin daha aĢağısında yer alan Tilbury limanı ile rekabet edememiĢ ve 1980‟li yıllarda tamamen kapanmıĢtır. YaĢanan bu geliĢmeler sonucunda liman bölgesindeki kamu mülkiyetlerindeki tesisler iĢlevlerini kaybetmiĢ ve bölgede sadece binlerce ailenin yaĢadığı sosyal konutlar kalmıĢtır (Urkun-Bowe, 2006).

Bu Ģekilde 1967‟de baĢlayan dokların kapanması 1981‟de Royal Docks‟ın kapanmasıyla son bulmuĢ ve bu da 22 kilometrekarelik bir alanın boĢ kalmasına neden olmuĢtur. Burada ne yapılacağı ile ilgili fikir ayrılıkları yaĢanmıĢtır (Özdemir, 1998).

Bu ayrılıklar muhafazakar Thatcher hükümetinin iĢbaĢına gelmesiyle çözümlenmiĢtir. Hükümetin Docklands‟i geliĢtirmek için iki yaklaĢımı vardır (Özdemir, 1998):

 Kamu sektörünün katılımı uygun değildir, piyasa güçleri tarafından yönlendirilen bir yaklaĢıma gerek vardır;

 Planlamanın rolü sınırlı olmalıdır, piyasa mekanizması ne ve nerede yapacağına karar vermelidir.

Docklands, hükümetin 1981‟de kurduğu UDCs (Kentsel GeliĢtirme KuruluĢları) tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Toplamda 11 UDC olmasına rağmen LDDC (Londra Dok Alanı GeliĢtirme Kurulu) serbest piyasa sisteminin denendiği en büyük yeniden geliĢtirme projesi olmuĢtur. Alanın sınırlarıyla oluĢan etki alanlarına rağmen, arazinin kamulaĢtırılmasından, geliĢme izinleri verme ve altyapı da dahil olmak üzere birçok konuda geniĢ yetki ve sorumluluklara sahipti (Özdemir, 1998). LDDC, özel sektörle dönüĢüm olamayacağı ve devlet müdahalesine ihtiyaç olduğu tespitiyle hükümet eliyle ve devlet fonlarını kullanarak alanın özel sektör yatırımları için cazip hale getirilmesi için kurulmuĢtur (Urkun-Bowe, 2006). Docklands‟ın serbest piyasa koĢulları içerisinde gerçekleĢtirileceği söylenmesine rağmen LDDC‟e devlet tarafından çok büyük miktarda kaynak transferi yapılmıĢtır.

Kentsel dönüĢüm projelerini üretmek, hazırlamak ve uygulama süreçlerini etkilemek açısından en önemli birim olan LDDC, bölgedeki geliĢim ve planlama otoritesi olarak kabul edilmiĢtir.

LDDC iĢe baĢlamasıyla birlikte yöredeki yerel halkla fazla iliĢki kurulmamıĢ, hatta alanın tanıtımı yapılırken, bu alanda yaĢayan 40.000 kiĢi yokmuĢ gibi “büyük boĢ alanlar” denilmiĢtir (Özdemir, 1998). LDDC‟nin kurulmasıyla birlikte 2.146 hektarlık Docklands kentsel geliĢme alanının dönüĢümüne baĢlanmıĢtır (Urkun- Bowe, 2006).

Proje kent merkezinin uluslararası bir ticaret merkezine dönüĢtürülmesiyle kent ekonomisini canlandırmak ve yeni iĢ olanakları yaratmak için yapılmıĢtır. Projenin amaçları (Oğuz, Saygı ve Akpınar, 2010):

 Thames nehri kıyısında bulunan arsa ve yapıları tekrar kullanıma açmak;

 Yeni ve var olan sanayi ve ticareti kullanıma teĢvik etmek;

 Çekici bir peyzaj kurgulamak;

 Bölgede yaĢamayı ve çalıĢmayı cazip hale getirecek sosyal hizmet ve donatıları getirerek bölgeyi yeniden canlandırmaktır.

LDDC‟ye yapılan en büyük eleĢtiri eriĢebilir yerine lüks yatırımlara yer vermesi ve yerel halkın ihtiyaçlarını karĢılamamasıdır. YaĢanan büyük mülk patlaması ve ev fiyatlarındaki artıĢ, yeni gelenler ve halk arasında gerginlik yaratmıĢtır. Burada dar gelirliler için pek fazla bir Ģey yapılmamıĢtır, çünkü yapılan konutların sadece %5‟i dar gelirlilere hitap etmektedir (Tuncer, 2009; Özdemir, 1998).

Londra, uluslararası kapitalizm dinamikleri içerisinde hareket etmektedir. Merkezi hükümet, serbest piyasa dinamikleri içerisinde rahatça hareket edebilen özel sektör aktörlerinin bu projede yerel ekonomik büyümeyi sağlayacağını düĢünmüĢlerdir. Bu arada ikili bir yapının da oluĢtuğu gözlerden kaçmamıĢtır. Yapılan binalar çoğunlukla yatırım piyasasına hizmet edecek Ģekilde değiĢim değeri düĢürülerek yatırım amaçlı yapılmıĢ, kullanıcı piyasasının kapasitesi ve olanakları göz ardı edilmiĢtir (Özdemir, 1998).

Buna rağmen yaĢanan değiĢimlerin merkezinde LDDC bulunmaktadır. LDDC‟nin alanda baĢardıkları Ģunlardır (Erdoğan, 2008a):

 Arazi sahipliliğini elde etmek ve yatırımcılarla ticari anlaĢma yapma giriĢimini olanaklı kılmıĢtır.

 Yetkileri planlamıĢtır. Örneğin Canary Wharf‟ta taslak planın izinde, kalkınmanın hızlı bir Ģekilde talebi karĢılayabilmesi için sadece yükseklik ve yapı taban izini açıkça belirtmiĢtir.

 Ucuz hafif raylı sistemin (DLR) tasarlanmasıyla bütün alanın kamuya daha ulaĢılabilir olmasını ve gelecekteki geliĢimlerin koĢullarının tasarlanmasına yardımcı olmuĢtur.

 GeniĢ alanların yönetimi; kimliklendirme ve uygun alternatif üretim kullanımlarını cesaretlendirmiĢtir.

 Royal Docks‟da küçük, geniĢ, açık alanlı business havaalanı tasarlayarak hava yolu taĢımacılığına katkıda bulunmuĢtur.

Bölgeye olan talebin artması için bu bölgede iĢ yerleri mülk vergilerinden muaf tutulmuĢtur ve yatırımcılar sadeleĢtirilmiĢ planlama ve sabit yatırımlar açısından teĢvik edilmiĢtir. GeliĢim programlarıyla Docklands, büyük bir kısmı konut, ticaret ve hafif endüstri alanına dönüĢtürülmüĢtür. Londra‟nın en yüksek yapısı ve ikinci en önemli finans merkezini oluĢturan Canary Wharf projesi alanın en önemli sembollerinden biri olmuĢtur (Tuncer, 2009). Canary Wharf, Docklands projesi içinde %5‟lik bir alan kaplayan ve Isle of Dogs bölgesinde inĢasına baĢlanan, yapı kütlesi olarak Avrupa‟nın en büyük yeniden geliĢtirme projesidir.

1980‟lerde hükümet, özel sektör yatırımlarını çekebilmek amacıyla Isle of Dogs‟u özel sanayi bölgesi olarak ilan etmiĢtir ve tanımlamayla bölgeye gelecek olan Ģirketleri planlama düzenlemesi ve vergi yükünden kurtarmayı amaçlamıĢtır. LDDC, bu bölgede sınırlı sayıda küçük ofis ve sanayi firmasının yer seçeceğini düĢünürken, 1980‟deki ofis patlaması burayı cazip hale getirmiĢtir (Özdemir, 1998).

Canary Wharf için, “Ģehir içinde bir Ģehir” tanımlaması yapılmıĢtır. Buradaki yapı çoğunluğunu mikroelektronik, telekominikasyon, uluslar arası finans sektöründe

çalıĢan yöneticiler, ofis personelleri ve diğer idarecilerin oluĢturduğu bir iĢgücü tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca alan, çeĢitli spor ve alıĢveriĢ olanakları ile donatılmıĢtır (Özdemir, 1998).

4.1.2 Londra Örneğinin Tez Kapsamında Değerlendirilmesi

Londra kenti, kentsel pazarlamaya yönelik dünya sıralamalarında çoğunlukla ilk sıralarda yer alan bir dünya kentidir. Dünya kentleri sıralamasında 2009 yılında birinci sırada olan kent, aldığı yüksek puanla “Alfa ++” kentlerinden bir tanesidir. Finans sektöründe de birinci sırada yer almakta, iĢ dünyası açısından konumlandırmada ise 1990 yıllarından 2005 yılına kadarki süreyi baz alırsak hep ilk sırada yer almıĢtır.

En fazla turist çeken kentler sıralamasında 2006 verilerine göre birinci sırada yer alan Londra; en güçlü marka kentler ve en çok varlığa sahip kentler arasında ikinci sırada yer almaktadır. Kentte yaĢayanlar açısından incelendiğinde ise hedef grup içerisinde yer alan yönetici nüfusunda birinci, araĢtırmacı ve ziyaretçi nüfusunda ise ikinci sırada yer almaktadır.