• Sonuç bulunamadı

7. ULUSLARARASI KADIN KONFERANSLARI

1.5. Lizbon Antlaşması (2007)

2007 yılına gelindiğinde 500 milyona ulaşan nüfusu ve 27’yi bulan üye sayısı ile AB’nin uluslararası sistemde nasıl bir rol oynayacağı tartışma konusu haline gelmişti.

Bu tartışmalar ve AB’deki değişim ihtiyacı neticesinde AB Anayasası fikri ortaya çıkmıştır. 2001 yılında Laeken Zirvesi’nde başlayan anayasa hazırlık süreci, 17-18 Haziran 2004’te Nice Zirvesi’nde anayasanın kabul edilmesiyle sona ermiştir. AB Anayasası, üye devletler tarafından 29 Ekim 2004’te Roma’da düzenlenen bir törenle imzalanmıştır. Üye devletlerin onaylama işlemine tâbi tutulması gereken Anayasa, Fransa ve Hollanda’da sırasıyla 29 Mayıs 2005 ve 1 Haziran 2006 tarihlerinde gerçekleştirilen referandumların olumsuz sonuçlanması sebebiyle yürürlüğe girememiştir.197

AB Anayasası, AB’ye yetki tanıyan bir hukuki işlem niteliğindeydi. Anayasa, üye devletlerin ulusal anayasalarının yerine ikame edilebilecek bir yapıda değildi. Zira Anayasa, AB bünyesinde egemenlik yetkisinin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı ve sınırlanacağı gibi konularda düzenlemeler içermekteydi. Fakat anayasa kabul edilmedi ve yürürlüğe giremedi. Anayasa’nın yürürlüğe girememesinin getirdiği belirsizlik, 21-22 Haziran 2007 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen toplantıda benimsenen ‘Zirve Sonuç Bildirgesi’ ile giderilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda Anayasa’nın yerine kurucu antlaşmalarda değişiklikler yapabilecek bir Hükümetlerarası Konferans (HAK)’ın toplanmasına AB Konseyi tarafından karar verilmiştir. HAK, Brüksel’de kabul edilen Zirve Sonuç Bildirgesi’nde yer alan düzenlemelere istinaden yetki kullanmış ve 23 Temmuz 2007 tarihinde çalışmalarına başlamıştır.198

HAK çalışmalarını, Ekim 2007’de tamamlamış ve Lizbon ya da Reform Antlaşması olarak bilinen antlaşma ortaya çıkmıştır. Antlaşma, 18-19 Ekim 2007 tarihlerinde AB Konseyi’ne sunulmuş ve Konsey tarafından kabul edilmiştir. Antlaşma metninin imza töreni, 13 Aralık 2007’de Lizbon’da yapıldığı için Lizbon Antlaşması olarak anılmaktadır. Antlaşma metninin, üye devletlerin Antlaşma’yı iç hukuklarına uygun bir şekilde onaylamasından sonra 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Fakat 12 Haziran 2008 tarihinde İrlanda’da yapılan referandumdan

197 Özdal, op. cit., ss. 179-180; Reçber, Avrupa Birliği Hukuku ve Temel Metinleri, ss. 39-40; Kamuran Reçber, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Sisteminde NATO’nun Dışlanma Olasılığına Hukuksal Bir Bakış”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 34, Mart 2006, s. 28.

198 Reçber, Avrupa Birliği Hukuku ve Temel Metinleri, ss. 40-41.

59

Antlaşma ile ilgili %53,4 olumsuz oy çıkmıştır. Bu bağlamda 11-12 Aralık 2008 tarihinde Brüksel’de AB Konseyi tarafından bir toplantı düzenlenmiş ve toplantı sonucunda yayınlanan Zirve Sonuç Bildirgesi’nde İrlanda’nın endişelerini gidermek amacıyla bazı düzenlemeler kabul edilmiştir. Bunun üzerine İrlanda’da 2 Ekim 2009 tarihinde tekrar referandum yapılmış ve bu defa olumlu sonuç çıkmıştır.199

1 Aralık 2009 tarihinde, belirlenen tarihten geç yürürlüğe giren Reform Antlaşması’ndan önce AB uluslararası antlaşma akdedememekte ve bu husus AB Bakanlar Konseyi’nin bizzat kendisi tarafından ya da Konsey’in Komisyon’u yetkilendirmesi sonucu Komisyon tarafından yapılmaktaydı. Yani AB, Avrupa Toplulukları’nın hukuki kişiliğinden yararlanarak Toplulukların organları aracılığıyla bazı işlemleri gerçekleştirmekteydi. Zira Reform Antlaşması’ndan önce AB’nin tüzel kişiliği bulunmamaktaydı. Hazırlanan AB Anayasası yürürlüğe girseydi AB de hukuki kişiliğini kazanmış olacaktı. Bu kazanım Lizbon Antlaşması ile mümkün olmuştur.200 Lizbon Antlaşması ile beraber ATKA ve ABKA’da değişiklikler yapılmıştır. ABKA terimi korunmuş fakat ATKA terimi, Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma olarak güncellenmiştir. Böylece AB tüzel kişilik kazanmış ve Kurucu Antlaşmalarda yer alan Topluluk kelimesinin yerini de Birlik kavramı almıştır. Lizbon Antlaşması aracılığıyla AB, AT’nin yerine geçmiş ve AB, AT’nin halefi olarak kabul edilmiştir.

Yani AB’ye hukuki kişiliği verilmiş ve AB, Avrupa Toplulukları’nın sahip olduğu bütün yetkileri kullanmaya başlamıştır.201

Lizbon Antlaşması, AB Antlaşması’nda yaptığı düzenlemelerle 1. maddede Birlik’in, “azınlıklara ait olan kişisel haklar da dâhil olmak üzere, insan haklarına saygı, hukuk devleti, eşitlik, demokrasi, özgürlük, insan onuruna saygı değerleri”

üzerine kurulduğunun bir kez daha altını çizmiştir.202 2. maddenin devamı, “Bu değerler, kadınlar ve erkekler arasında eşitlik, adalet, hoşgörü, ayrım gözetmeme ve çoğulculuk yoluyla karakterize edilen bir toplumda üye devletler tarafından paylaşılmaktadır.” şeklindedir. Ayrıca 3. maddede Birlik’in amaçları arasında, çocuk haklarının korunması, nesiller arası dayanışmanın ve kadınlarla erkekler arasında

199 Ibid., ss. 42-49.

200 Ibid., ss. 38-39.

201 Ibid., s. 50.

202 Ibid., s. 46.

60

eşitliğin sağlanması, sosyal adaletin ve korumanın teşvik edilmesi, sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi gösterilmiştir.203

Lizbon Antlaşması ile değiştirilen AB’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın 8.

maddesinde, Birlik’in tüm faaliyetlerinde “erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsizliği gidermeye ve eşitliği geliştirmeye” çalıştığı belirtilmektedir. 153. maddede sayılan faaliyet alanlarında Birlik’in üye devletlerin faaliyetlerini destekleyip tamamlayacağı bildirilmektedir. Bu maddenin 1. fıkrasının i bendinde, “iş pazarı fırsatları ve işyerinde muamele ile ilgili olarak kadınlar ve erkekler arasında eşitlik” hedefi konmaktadır.204 157. maddenin 1. fıkrasında, “Her üye devlet, kadın ve erkek işçilere, aynı veya eşit değerde iş için eşit ücret ilkesinin uygulanmasını sağlar.” denmekte ve devamında, ATKA ve Amsterdam Antlaşmalarındaki 119 ve 141. maddelerde olduğu gibi ücretin tanımı yapılarak eşit ücretin neye göre hesaplanması gerektiği üzerinde durulmaktadır.

Aynı maddenin 3. fıkrasında, “Konsey ve Avrupa Parlamentosu, olağan usulüne uygun olarak hareket ederek ve Ekonomik ve Sosyal Komite’ye danıştıktan sonra, aynı iş veya aynı değere sahip iş için aynı ücret ilkesi dâhil olmak üzere, çalışma ve istihdam konusunda erkekler ve kadınlar arasında eşit fırsat ve eşit muamele ilkelerinin uygulanmasını temin eden önlemleri” alacağı belirtilmektedir. 4. ve son fıkrada ise pozitif ayrımcılık konusuna yer verilmektedir.205

Görüldüğü üzere Lizbon Antlaşması ile AB bir kez daha kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri giderme, fırsat ve muamele eşitliği sağlama ve cinsler arası ayrımcılığa karşı mücadele etme gibi konulara değinmiş ve bu konularda kararlı olduğunun altını çizmiştir. Kurucu antlaşmalarda yerini alan kadın-erkek eşitliği kavramı, Birliğin temel dayanaklarından ve hedeflerinden biri haline gelmiş, sadece iş yaşamı ile sınırlı kalmayarak her anlamda eşitliğin sağlanması hedefi konmuştur. Eşitlik konusunun Kurucu Antlaşmalarda da yerini sağlamlaştırması aslında AB’nin konuya verdiği önemi göstermektedir. Her antlaşmada kadın-erkek eşitliği hususunda hedeflerin konması ve kararlılığın bildirilmesi, Birliğin ABKA’da belirtildiği gibi eşitlik, demokrasi, özgürlük, insan haklarına ve onuruna saygı üzerine kurulduğunu da ortaya koymaktadır.

203 Ibid., ss. 469-470.

204 Ibid., ss. 505, 567.

205 Ibid., s. 570.

61

2. AB'DE KADIN HAKLARINA YÖNELİK ÇIKARILAN