• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARIYLA İLGİLİ YAPILAN ÇEŞİTLİ

2.1. Eğitim Hayatında Kadın

1927 yılında Türkiye’de nüfusun %8,9’u okuma yazma biliyordu, bilmeyenlerin oranı ise %91,1 idi. Aynı yıl kadınlarda okuma yazma bilmeyenlerin oranı ise

%95,4’tü.344 Bunun yanı sıra eğitimde Tanzimat’tan beri devam eden iki başlılık mevcuttu. Çocukların bir kısmı dinî esaslarla öğretim görebilecekleri okullara giderken, bir kısmı ise modern eğitim görebilecekleri okullara gidiyordu. İlk gruptaki okullar Şer'iye Vekâleti'ne, ikinci gruptakiler ise Maarif Vekâleti'ne bağlıydı. 3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu aracılığıyla bu ikilik ortadan kaldırıldı.345 Bu Kanun’la beraber geçilen eğitim sistemi, kadın ve erkeğin eşit eğitim olanaklarından yararlanmasını sağlama yolunda atılmış ilk adımdır.

20 Nisan 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye'nin 87. maddesi, ilköğrenimi bütün vatandaşlar için mecburi ve ücretsiz hale getirmiştir. Bu reform, 1928'de kabul edilen

342 Sancar, op. cit., ss. 82-84.

343 Tekeli, op. cit., ss. 339-340.

344 Mine Tan, “Toplumsal Değişim ve Eğitim: Kadın Bakış Açısından”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 27, Sayı: 1, 1994, s. 87.

345 Burhan Göksel, Çağlar Boyunca Türk Kadını ve Atatürk, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, Atatürk Dizisi/ 27, 1993, ss. 159-160.

100

Latin harfleriyle tamamına erdirilmiştir. Önceki alfabeye göre daha kolay olan Latin alfabesinin kabulü ve zorunlu ilköğrenim kanunu sayesinde kadınların okuma yazma ve ilkokula devam etme oranlarında artış gözlemlenmiştir.346 Bu gibi reformların yanı sıra başlatılan eğitim seferberliği ve açılan halkevleri sayesinde bu konuda ciddi gelişmeler kaydedilmiştir. Yıllar içerisinde azalan okuma yazma bilmeyenlerin oranı, 2018 yılında

%3,6’ya gerilemiştir.347

6+ yaş okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 6+ yaş okuma yazma bilmeyenlerin oranı (%)

Yıl Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek

1935 10.387.105 5.997.138 4.389.967 80,8 90,2 70,7

2018 2.198.088 1.872.537 325.551 3,6 6,1 1,1

Kaynak: TÜİK, 2018.

Kız çocuklarının okullaşma ve okula devam etme oranlarını artırabilmek için atılan bir diğer adım, zorunlu ilköğrenimin 5 yıldan 8 yıla çıkarılmasıdır. Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda imza edilen Pekin Eylem Platformu’nu Türkiye çekincesiz olarak onaylamıştır. Bu bağlamda Türkiye’nin verdiği taahhütlerden biri de kadınlar arasındaki okuryazarlık oranını 2000’e kadar %100’e ulaştırmaktır. Buna istinaden 5 yıl olan zorunlu eğitim süresi, 1997 yılında 8 yıla çıkarılmış ve kız çocuklarının eğitim süresinin uzatılması hedeflenmiştir.348

Yükseköğrenim seviyesinde kadının durumuna bakacak olursak, ilk olarak İstanbul Üniversitesi 1921 yılından sonra kapılarını kadınlara açmaya başlamıştır.

Edebiyat ve hukuk fakültelerine kadınların kabulüyle beraber, kadınlar öğretmenlik dışında farklı mesleklerde de boy göstermeye başlamıştır. Fakat kadınların doktorluk mesleğine girişi, kamuoyu tarafından pek de hoş karşılanmamıştır. 1922 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ne 7 kadının kabulü büyük bir heyecan yaratmıştır. Toplumun geneli bu kadınların tıp gibi bir alanda başarılı olamayacağını düşünmüştür. Ancak beklenen olmamış ve 1928'de ilk kadın doktorlar mezun olmuş, 1930'da ise Sağlık ve Sosyal Bakanlığı'nda çalışmaya başlamışlardır.349

Gelişmeler o dönem için umut verici olsa da 1945-46 eğitim öğretim yılına gelindiğinde Ankara ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakülteleri'ne kaydolan öğrencilerin

346 Afet İnan, Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri, 3. Baskı, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, Atatürk Serisi No. 10, 1975, ss. 147-149.

347 Ayşenur Sağlam, “Okuryazar olmayanların yüzde 85,2’si kadın”, AA, 14.06.2019,

https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/okuryazar-olmayanlarin-yuzde-85-2si-kadin/1504120 , (27.04.2020).

348 Moroğlu, “Uluslararası ve Ulusal Hukukta Kadının İnsan Hakları”, s. 290.

349 İnan, op. cit., ss. 151-152.

101

yalnızca 4%'ünün kadın olması düşündürücüdür. 1974-75 yılları arasında bu oran

%17'ye yükselmiştir. Ayrıca 1974-75 döneminde yükseköğrenime yazılan toplam öğrenci sayısının %27 oranında kadın olduğu görülmektedir. Teknik okullarda da benzer durum söz konusudur. Bu bize, yüksek öğrenim gören kadınların sayısı artsa bile okudukları bölümlerin, nitelik ve prestij açısından pek parlak olmadığını gösterir niteliktedir.350

Kadınların toplumumuzun neredeyse her alanında erkeklerle eşit olarak yer alamadıkları bugün bilinen bir gerçektir. Bu durumun temel nedeni eğitim alanında aranmalıdır. Eğitim alanındaki sorunlar ise toplumsal normlara dönüşmüş bazı düşünceler ve dolaylı olarak ataerkillikle alakalıdır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, özellikle maddi gücü yetersiz olan ebeveynler erkek çocuklarını okutmaya öncelik vermektedir. Kız çocukları okutulsa bile ‘onlara uygun alanlara’ yönlendirilmektedirler.

Okuyan bir erkek evladın yaşlılık döneminde anne babaya daha fazla fayda sağlayacağı, kız evladın ise 'el kapısına' gideceği için anne babasına bakamayacağı düşünülmektedir.351

Cumhuriyet kurulduğundan beri kadınlar için eğitim alanında köklü değişiklikler yapılmış olsa bile bunların yeterli olmadığını görüyoruz. Çünkü kadınların alabildikleri eğitim, sosyal statülerini değiştirebilmekten uzaktır. Türk toplumunda erkekler hala karar verici pozisyonlardaki gücü ellerinde tutmaktadırlar. Eğitim sisteminin pek çok alanında kadınlar öğretmen olarak varlık gösterirken, müdür ve yönetici pozisyonları erkekler tarafından doldurulmaktadır. Bir kadının karar verici pozisyona gelmesi, bu alan erkeklere has sayıldığı için garip karşılanmaktadır. Eğitim yaşamlarında daha az prestijli ve daha az kazandıran bölümlere yöneltilen kadınlar, çalışma yaşamında da daha az prestijli ve daha az kazandıran mesleklere yönelerek erkek egemenliğinde kalmaktadırlar. Kadınlar iş hayatında yeteneksiz olmakla suçlanmaktadırlar. Ama buna sebep olan, iyi bir eğitimden geçememiş olmalarıdır. Yani yeteneksiz oldukları düşünüldüğü için düşük prestijli okullara yönlendirilen kadınlar, prestiji düşük okullardan mezun oldukları için yeteneksiz sayılmaktadır. Böylece kırılamayan bir kısır

350 Türker Alkan, Kadın-Erkek Eşitsizliği Sorunu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 475, 100. Doğum Yılında Atatürk'e Armağan Dizisi: 18, 1981, s. 42.

351 Alkan, op. cit., s. 46; Yücel Gelişli, “Türkiye’de Kadın Eğitiminin Bugünkü Durumu”, Akademik Bakış Dergisi, Sayı: 40, Ocak-Şubat 2014, ss. 15-16.

102

döngü yaratılmaktadır.352 Bu durumu değiştirebilmek için hukuki düzenlemeler yapmak yeterli olmayacaktır. Zira hukuki düzenlemelerle belli bir seviyeye gelinmiştir. Bundan sonrasında hâkim zihniyet değiştirilmeden kadınlar için eğitim alanındaki olumsuzluklar kolay kolay yok olmayacaktır.