• Sonuç bulunamadı

6. ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDE KADIN HAKLARI

6.3. İstanbul Sözleşmesi (2011)

Asıl adı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış ve 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmiştir. İstanbul'da imzalandığı için kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak bilinmektedir. Asıl olarak kadına yönelik şiddet konusunu hedef alan Sözleşme, bu yönüyle Avrupa'daki ilk sözleşme olarak kabul edilebilir.137 Sözleşme, kadınlara yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak tanımasından dolayı oldukça önemlidir. Ayrıca toplumsal cinsiyet rollerinin tanımını yapan ilk sözleşme olması açısından da ehemmiyet arz etmektedir. Sözleşme, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tüm devlet kurumlarını ve STK'ları göreve çağırmaktadır.138

Sözleşmenin ilk maddesi, Sözleşme'nin amacını şöyle belirtmektedir:

"Kadınlara yönelik her türlü şiddeti ve ev içi şiddeti önlemeyi, kovuşturmayı ve ortadan kaldırmayı hedeflemektedir."139 Sözleşme şiddetin tanımını ise, “bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak ve ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde yapmaktadır.140 Böylece Sözleşme şiddet tanımını yaparken, ekonomik, psikolojik, cinsel ve sosyal şiddeti de kadınlara yöneltilen şiddet türleri arasında saymıştır. Bu bağlamda sadece ev dışındaki şiddet değil, ev içi şiddet de mücadele edilmesi ve önlenmesi gereken şiddet türleri arasında sayılmıştır. Sözleşme, süregelen 'ev içinin özel alan sayılması' anlayışını da yıkmıştır. Kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı alanın ev içi olduğu düşünüldüğünde Sözleşme'nin önemi daha iyi kavranacaktır.141

Sözleşmenin 3. maddesinin c bendi, toplumsal cinsiyetin tanımını yapmaktadır.

Aynı maddenin d bendi ise cinsiyete dayalı şiddeti, "kadına, kadın olmasından dolayı

137 Kadriye Bakırcı, “İstanbul Sözleşmesi”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 4, 2015, s. 133.

138 Avrupa Konseyi, İstanbul Sözleşmesi, (ty), s. 2, https://rm.coe.int/168046fc89 , (12.01.2020).

139 Council of Europe, Council of Europe Convention on preventing and combating violence against women and domestic violence, 12.04.2011, s. 7, https://rm.coe.int/168046031c , (12.01.2020).

140 Seher Kırbaş Canikoğlu, "Kadınlara Yönelik Şiddetin ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesine Dair Ulusal ve Uluslararası Mevzuat (İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun)", Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 3, 2015, s. 367.

141 Parlak Börü, op. cit., ss. 55-56.

41

uygulanan ve kadını orantısız biçimde etkileyen şiddet" olarak belirtmektedir.142 Bu açıdan bakıldığında Sözleşme, toplumsal cinsiyet rollerine vurgu yapmakta ve bu rollerden kaynaklanan şiddetle de mücadele etmeyi amaçlayan düzenlemeler içermektedir. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik olarak uygulanan şiddetin, kadın erkek eşitsizliğinden kaynaklandığı ön kabulünden yola çıktığı için şiddetle etkili mücadele adına kadınların güçlendirilmesinin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının gerekliliği üzerinde durmaktadır.143 Sözleşmeye göre, kadınla erkek arasında hukuki ve fiili anlamda eşitlik sağlandığında, ev içi şiddet de dâhil olmak üzere kadına yöneltilen şiddetin her türlüsü yok edilebilecektir. Bu bağlamda sadece şiddet olgusu değil, kadına yapılan her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve kadınlar güçlendirilerek erkeklerle maddi açıdan ve diğer alanlarda eşitliğe ulaşmalarının sağlanması Sözleşme'nin konuları arasındadır.144

İstanbul Sözleşmesi, şiddetin önlenmesi için kapsamlı programlar yaparak koruma (protection), kovuşturma (prosecution) ve önleme (prevention) mekanizmaları öngörmektedir. Buna göre koruma kapsamında mağdurların bilgilendirilmesi, mağdurların 7/24 ulaşabileceği telefon hatlarının bulunması, mağdurlar için ulaşılabilir sığınak ve özel yardım merkezlerinin kurulması yer almaktadır. Kovuşturma ayağında ise şiddeti önlemede kolluk kuvvetlerine düşen görev üzerinde durularak kadına şiddetin bir suç olduğunun çok iyi anlaşılması gerektiği belirtilmektedir. Zamanında müdahale edilmesi ve çocuk mağdurların korunması önem arz etmektedir. Bunlara ek olarak Sözleşme, sadece şiddet sonrası değil, şiddet olayı yaşanmadan öncesi üzerinde de durmakta ve şiddeti tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bunun için farkındalık kampanyaları yürütülmesi, şiddet karşıtı eğitimler verilmesi ve şiddet mağdurları ile ilgilenecek profesyonel uzmanların varlığı gerekmektedir.145

Sözleşme şiddetin önlenmesinde devletleri direkt olarak sorumlu tutması açısından da önemlidir. 'Önleme' başlıklı 3. bölüm/12. maddede, Sözleşme'ye taraf devletleri toplumsal cinsiyet rollerinin değiştirilmesi, şiddet mağdurlarının korunması, şiddetsiz bir yaşam için toplumun teşvik edilmesi; "kültür, örf ve adet, din, gelenek veya

142 Council of Europe, Council of Europe Convention on preventing and combating violence against women and domestic violence, s. 8.

143 Moroğlu, op. cit., ss. 298-299.

144 Bakırcı, op. cit., ss. 133-134.

145 Vera Jourova, Istanbul Convention: combatting violence against women, Mart 2016, passim, https://ec.europa.eu/info/sites/info/files/factsheet-istanbul-convention-16032016_en.pdf , (13.01.2020).

42

sözde 'namus' gibi olguların, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilmemesi"nin güvence altına alınması hususunda sorumlu tutmaktadır.146

İstanbul Sözleşmesi'nin hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığının takip edilebilmesi için iki başlı izleme mekanizması kurulmuştur. İlki bağımsız uzmanlardan oluşan, Kadınlara Yönelik Şiddetle ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Konusunda Uzmanlar Grubu (GREVIO), ikincisi ise Sözleşme'ye taraf devletlerin temsilcilerinden oluşan siyasi organ yani Taraflar Komitesi.147 Sözleşmenin bağlayıcılığının en önemli yanı, söz konusu izleme mekanizmasıdır. Bu bağlamda GREVIO, Sözleşme'nin taraf devletlerce tam anlamıyla uygulanmasını sağlamak üzere görevlidir.148

İstanbul Sözleşmesi, Temmuz 2019 itibarıyla 46 devlet ve AB tarafından imzalanmıştır. Bu ülkelerden 34’ünde ise onaylanmıştır. Şimdiye kadar Sözleşme’den çekilen devlet olmamıştır.149 AB, bahsi geçen Sözleşme’ye destek vermektedir. Bu noktada AB’nin, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye de katıldığını belirtmek gerekmektedir. Hatta Reform Antlaşması’nın 6. maddesinin 2. fıkrasında bu konuya atıfta bulunulmaktadır.150 Yani AB, İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçirilmesi için özel çaba sarf etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin Sözleşme’den çekilmek şöyle dursun, Sözleşme’yi tam anlamıyla hayata geçirmemesi bile AB ile ilişkilerine ve üyelik sürecine zarar verecektir. Zira bir önceki cümlede bahsedilen insan hakları sözleşmesine kurucu antlaşmasında atıf yapması, AB’nin Avrupa Konseyi ile yapılan düzenlemelere verdiği önemi göstermektedir.

Sözleşme’nin salt şiddet konusuna eğilmeyip kadın-erkek eşitliği üzerinde durması; toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konularına değinmesi;

gelenek, görenek, din, örf ve âdetin şiddet için mazeret olamayacağını belirtmesi; şiddet mağdurlarına yardım ve destek sağlanmasını istemesi ve şiddet olayları yaşanmadan öncesini de kapsamına alması açısından oldukça önemlidir. Kamusal alan-özel alan

146 Ayşegül Güngör, Kadın Haklarına İlişkin Uluslararası Hukuk Düzenlemeleri, Ankara: Koza Matbaacılık, 2012, s. 393.

147 Avrupa Konseyi, İstanbul Sözleşmesi, s. 5.

148 Moroğlu, op. cit., s. 300.

149 Gizem Sade, “İstanbul Sözleşmesi ne öngörüyor? Türkiye sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getiriyor mu?”, Euronews, 23.07.2020, https://tr.euronews.com/2020/07/21/istanbul-sozlesmesi-nedir-turkiye-yukumluluklerini-yerine-getiriyor-mu-kadin-haklari , (31.08.2020).

150 Kamuran Reçber, Avrupa Birliği Hukuku ve Temel Metinleri, Bursa: Dora Basım Yayım Dağıtım, 2012, s. 472.

43

ayrımını ortadan kaldırarak kadınların şiddete belki de en fazla maruz kaldıkları alan olan ev içini müdahale edilebilir hale getirmesi de Sözleşme'nin sağladığı yeniliklerdendir.151 Ayrıca Sözleşme devletin tüm kuruluşlarının, kolluk kuvvetlerinin ve STK'ların ortak hareket ederek şiddetin ortadan kaldırılmasını öngördüğü için kadına yönelik şiddet konusunda daha kapsamlı ve yenilikçi bir bakış açısı getirdiği söylenebilir.