• Sonuç bulunamadı

Kuvvetlerin Yasama Organında Birleşmesi: Meclis Hükümet

1.2. HÜKÜMET SİSTEMİ VE BAŞLICA TÜRLERİ

1.2.1. Kuvvetlerin Birliğine Dayalı Hükümet Sistemleri

1.2.1.2. Kuvvetlerin Yasama Organında Birleşmesi: Meclis Hükümet

Bu hükümet sisteminde yasama ve yürütme erkleri yasama kuvvetinde birleşmiştir. Böylece yasama erki hem kanun çıkarmakta hem de çıkardığı bu kanunları uygulama görevini üstlenmektedir. Bu şekilde uygulanan yönetim biçimine anayasa literatüründe meclis hükümeti veya konvansiyonel sistem denilmektedir. Jean-Jacgues Rousseau bu sistemi birlik ve bölünmezlik kuramı ile açıklamaktadır. Egemenliğin bir ve bölünemez yapıda oluşunu bir ve bölünemez bir şekilde temsil edilmesi olgusuna dayandırmaktadır. Bunu da yasama, yürütme ve hatta yargı organının tek bir organ üzerinden yönetilmesine bağlamıştır. Bu organın da demokratiklik ilkesi gereği halk temsilcilerinden meydana gelen yasama organı olması gerektiğini belirtmiştir. Bu şekilde meclis yapısı başta yasama olmak üzere yürütme ve diğer alanlarda söz sahibi olmalıdır. Özetle, yasama ve yürütme organları mecliste birleşmelidir (Özçelik, 1982: 290-293; Tunaya, 1982: 392-394; Gözler, 2017: 78).

Meclis Hükümeti Sisteminin Yasama Organına İlişkin Özellikleri: Meclis hükümeti sisteminde yasa çıkarma yetkisini halkın belirlemiş olduğu temsilciler oluşturur. Bu hükümet sisteminde yasama erki her durumda tek meclisli bir yapıdadır. Ancak parlamenter sistemde yasama organının tek meclisli olma zorunluluğu söz konusu değildir. İki meclisli bir yapıda da olabilir. Parlamenter sistemde yürütme erkinin de meclisi toplantıya çağırma yetkisi varken, meclis hükümeti sisteminde böyle bir durum söz konusu değildir. Meclis yalnızca kendi kendini toplantıya çağırabilmektedir (Gözler, 2017: 78-79)

16

Parlamenter yönetim sisteminde devlet başkanlarının da meclisi feshetme yetkisi mevcut iken, meclis hükümeti sisteminde yalnızca meclis kendi kendini feshedebilir (Turhan, 1993: 27). Parlamenter yönetim sisteminde toplantı dönemlerine ayrılarak meclis çalışmaları yürütülebilirken; meclis hükümeti sisteminde meclisin devamlılığı esastır ve sürekli olarak çalışma halindedir. Bu duruma meclisin istimrarı ilkesi denilmektedir. Meclis hükümetinde meclis tatili söz konusu değildir ancak parlamenter sistemde meclis tatil yapabilir (Özçelik, 1982: 292). Meclis hükümeti sisteminde bilindiği üzere yürütme yetkisi yani çıkarılan kanunları uygulama yetkisi de meclisin elindedir. Fakat pek çok kişiden oluşan meclis yürütme yetkisini bizzat kullanamaz hem yasa çıkarma hem de bu yasaların uygulanması görevlerinin birlikte yürütülmesi oldukça zordur. Böylece meclis yürütme işinin uygulanabilmesi amacıyla yürütme görevini yerine getirenler arasından bir komite oluşturur (Özbudun, 1992: 51). Bu sistemde yasama görevi meclis tarafından yapılırken, yürütme yetkisi ise meclisin memurları statüsündeki icra vekilleri tarafından kullanılmaktadır. Yürütme organının meclise bağımlı, kendi belirlediği bir politikası olmayan ve meclisin talimatları doğrultusunda hareket eden bir yapısı vardır. Sistem egemenliğin tek elde toplanması ilkesine dayalı olarak faaliyet göstermektedir. Bu Sistemde devlet başkanlığı veya başkanlık gibi bir makam bulunmamaktadır. Ayrıca yürütme organı istenildiği zaman meclis tarafından görevden alınabilmektedir (Erat, 2015: 329). Meclis hükümeti sistemi ilk olarak Fransa’da 1792’de toplanan “Ulusal Konvansiyon Meclisi” zamanında uygulanmaya başlanmıştır. Şuan yürürlükte olan 1874 İsviçre Anayasası da meclis hükümeti sistemini öngörmüştür (Uzunparmak, 2013: 12).

Meclis hükümeti sisteminde yer alan icra heyeti ayrı bir program ve yetiye sahip değildir (Özbudun, 1992: 52). Meclisin emir ve yönetimi altındadır ve meclis nasıl bir program uygulanmasını istiyorsa o şekilde bir program yürütmek zorundadır (Arsel, 1964:201). Meclis yalnızca icra heyetinin vermiş olduğu görevleri yerine getirmek ile mükelleftir. Bu sistemde devlet başkanı ve herhangi bir başkanlık makamı mevcut değildir (Özbudun, 1992: 53; Özçelik, 1982: 291). İcra vekillerinden oluşturulmuş komite üyelerinde kolektif sorumluluk ve bakanlık dayanışması olgusu yerleşmemiştir. Oluşturulan bu heyet üyelerini meclis seçer istediğinde meclis görevden alır (Özçelik, 1982: 291). Parlamenter hükümet yapısında ise bakanları devlet başkanı atar ve görevine son verebilir. Görevlendirilen icra vekilleri heyeti

17

üyeleri yaptıkları her işte bireysel sorumluluk altındadır. Ve uyguladıkları görevler sonunda meclise rapor vermek durumundadırlar. Parlamenter hükümet yapısında meclisin hükümete emir ve talimat verme yetkisi söz konusu değildir. Hükümet daha bağımsız bir yapıda olup meclis boyunduruğu altında değildir ve işlerini serbestçe icra edebilir. Meclis yalnızca güvensizlik oyu ile hükümeti düşürebilir bunun dışında bir yetkisi mevcut değildir. Ancak meclis hükümeti sisteminde icra vekilleri heyeti meclisin yönetimi ve emirleri altında işlerini yürütebilmektedirler. Bağımsız bir şekilde görev yapabilmeleri söz konusu değildir (Özbudun, 1992: 52; Turhan, 1993: 27).

Meclis hükümet yapısında katı bir hiyerarşik olgu mevcuttur. İcra vekilleri aldıkları kararlarda meclis denetimi altındadırlar. Alınan kararları meclis iptal edebilir, kararlar üzerinde değişiklik yapabilir ya da yerlerine geçerek farklı işlemler meydana getirebilir (Turhan, 1993: 27). Meclis hükümeti sisteminde yargı kolu da meclisin denetimi altında işlerini yürütebilmektedir ve bağımsız bir şekilde adalet görevini yerine getiremez. Bütün egemenlik yetkilerinin meclisçe kullanılması söz konusu olduğundan yargı kuvvetinin de meclisin yetkileriyle hüküm sürmesi kaçınılmazdır. Türkiye’de bir dönem hüküm süren meclis hükümeti yönetiminde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi döneminde yargı organı büyük ölçüde meclise bağımlı olarak görevlerini yerine getirmekteydi. Üyeleri meclis üyeleri tarafından seçilen İstiklal Mahkemeleri yargı görevini yerine getirmekte idi. Meclis hükümeti sistemindeki icra heyetinin meclis üzerinde hiçbir etkinliği yoktu. Toplantıları erteleme, meclisin feshi, çalışma zamanlarıyla ilgili kararlarda söz sahibi değildi (Teziç, 1998: 499-500).

Diğer taraftan meclis hükümeti sistemi yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerine karşı üstünlükleri açısından incelendiğinde yargı organında olduğu gibi meclis, icra vekilleri heyetinden her konuda üstün durumdadır. Ancak bu sistemde yasama organının yürütme organı karşısındaki üstünlüğü teorik olarak mümkün görünmektedir. Uygulamada bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Yürütmede görevli kişiler belirli bir zaman sonunda meclis karşısında güçlü bir konum elde ederler ve fiili bir üstünlükleri oluşur. Oligarşinin tunç kanununda yaşanan durum meydana gelir ve belirli bir grup yönetimi ele geçirir. Bu durum sonucunda bir diktatörlük sistemi meydana gelir. Baktığımızda meclis hükümeti sistemlerinde genel anlamda

18

diktatörlüklerin yaşandığı görülmüştür. Örnek verecek olursak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Yasası'nın olduğu dönemde ülkemizde meclis hükümeti sistemi uygulanmakta idi. Bu dönemde icra vekilleri heyeti kısa zaman sonra Meclis karşısında güçlü konuma geçmiş ve üstünlüğü elde etmiştir (Turhan, 1993: 28-29; Özçelik, 1982: 202; Gözler, 2017: 80; Arsel, 1964:201; Özbudun, 1992:57).

İsviçre istisna olarak tutulursa meclis hükümeti sisteminin uygulandığı dönemler genel itibariyle olağanüstü durumların oluştuğu dönemler ve kriz dönemleridir. Bu sistem ilk olarak 1792-1795 dönemleri arasında Fransa Konvansiyon Dönemi'nde uygulama alanı bulmuştur. Hükümetin tüm erkleri (yasama, yürütme, yargı) Konvansiyon isimli mecliste birleşmiştir. Bir diğer örnek ise Türkiye’de yaşanan 1920-1923 tarihleri arasındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Dönemi'dir. 1921 yılında çıkarılan Teşkilat-ı Esasiye kanununda yasama ve yürütme erkleri meclisin yetkisi altında birleştirilmiştir (Teziç, 1998: 499-503). Türkiye’de uygulanan Meclis Hükümeti Sistemi 1921 Anayasası başlığı altında detaylı olarak incelenecektir.

İsviçre’de meclis hükümeti sistemine benzerlik gösteren bir sistemin uygulandığı öne sürülse de bu konuda farklı fikirler mevcuttur. İsviçre’de uygulanan yönetim sisteminde meclis hükümeti sistemi ile benzer birçok ortak yön bulunmaktadır. Örnek verecek olursak İsviçre’de yürütme görevini Federal Konsey isimli yapı yerine getirir. Bu konsey yedi üyeden oluşmaktadır. Üyeler dört yıl için Konsey tarafından doğrudan seçilir. Federal Konsey içinde heterojen bir yapı mevcuttur. Konsey üyeleri arasında bir dayanışma mevcut değildir. Ve birbirlerinin fikirlerini desteklemedikleri görülür. Karşıt bir tavır içerisindedirler (Arsel, 1964: 202). Federal Konsey'in bizzat uyguladığı bir program yoktur. Meclisin hazırlamış olduğu programları uygular. Bu konseyde parlamentoya karşı kolektif bir sorumluluk söz konusu değildir. Gensoru, güvenoyu ve benzeri hükümeti denetleme yöntemleri kullanılmamaktadır (Teziç, 1998: 398). Federal Konsey, Ulusal Meclisi feshetme yetkisine sahip değildir. Burada yasama organının yürütme erki olarak görev yapan Federal Konsey’i görevden alma yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, İsviçre’de yürütme organı yasama organına bağımlı bir yapı içerisindedir. Tüm yetkilerin yasama organında toplandığı meclis hükümeti sisteminin burada mevcut olduğundan bahsetmek yanlış olacaktır (Gözler, 2017:81-82).

19