• Sonuç bulunamadı

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDE YÜRÜTME

Anayasanın 101. Maddesine göre Cumhurbaşkanı 40 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları arasından doğrudan halk tarafından ve iki turlu bir seçimle 5 yıl süre ile seçilecektir. Değişiklikle bir kişinin en fazla iki kez bu göreve seçilebileceği

151

belirtilmektedir. Cumhurbaşkanlığı için, siyasî parti grupları, en son seçimlerde geçerli oyların en az %5'ini almış siyasî partiler ve en az yüz bin seçmen tarafından aday gösterilebilecektir. Yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri için süre kısıtı getirilmesi sistem açısından son derece önemlidir. Süre kısıtı demokratik bir başkanlık sistemi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Bazı başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinde iki kez üst üste seçilen bir başkanın bir dönem ara verdikten sonra tekrar adaylığını koyabilmesine imkân tanınabilmektedir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde Türkiye için böyle bir usûl belirlenmeyerek, net bir süre sınırlaması yoluna gidilmiştir. Bu hüküm bir cumhurbaşkanının, ne kadar popüler desteğe sahip olursa olsun, süre kısırına bağlı olarak yürütme alanında değişim zorunluluğunu anayasal bir hüküm haline dönüştürmektedir.

Parlamenter sistemlerde yürütme otoritesine seçilecek kişiler için süre açısından herhangi bir sınırlama getirilmediğinden, uzun yıllar partilerinin başında kalan isimler sürekli olarak seçimlere girebilmekte ve seçilebilirlerse yine uzun süreler yürütmenin başı olarak görev alabilmektedirler. Özellikle parti içi demokrasinin sınırlanmış olduğu ve parti çatısı altında kadro ve program değişiminin mümkün olmadığı parti sistemlerinde uzun süre görevde kalabilen liderler iktidar yarışının değişmez aktörleri olarak siyasî hayatta rol oynayabilmektedirler. Oysa başkanlık sistemlerinde getirilen süre kısıtı yolu ile uzun süreli liderliklerin önünde anayasal bir engel oluşturulmaktadır. Bu durumun siyasî hayat üzerindeki etkilerini partili cumhurbaşkanlığına değineceğimiz bölümde ele alacağız.

Cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda dikkat çekilmesi gereken diğer nokta, en az yüz bin seçmene aday gösterme imkânının tanınmış olmasıdır. Başkanlık sistemleri, yarı doğrudan demokrasi yöntemlerinin farklı şekillerde hayata geçirilebildiği sistemlerdir. Bu uygulamaların birçoğu daha sonra kısmen parlamenter sistemler tarafından da benimsenmeye başlanmıştır. Başkanlık sistemlerinin bu özelliğinin Cumhurbaşkanlığı sistemine yansıması cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda halk inisiyatifine imkân tanınmış olmasıdır. Yarı doğrudan demokrasi yöntemleri, çağımızın demokrasi krizine önemli çözüm alternatifleri olma potansiyeline sahip mekanizmalar üretmektedir. 1982 Anayasasında revizyona uğrayan Cumhurbaşkanlığı sisteminde bu yöntemlere henüz yeterince yer

152

verilememiştir. Ancak yine de başkanlık sistemlerinin bu özeliğinin bir yansıması olarak, halkın doğrudan aday gösterebilmesi demokrasi açısından önemli bir gelişmedir (Gül, 2018:151-154).

Belirtildiği gibi Cumhurbaşkanlığı makamına Mecliste grubu bulunan partilere veya Meclis dışındaki parti ve partiler ittifakına aday gösterme imkânı tanınmaktadır. Buna benzer bir hüküm 2007 değişiklikleri ile zaten getirilmişti. Her iki şekilde de Cumhurbaşkanlığına partilerce aday gösterilebilmekte ve seçilen Cumhurbaşkanı ikinci bir dönem için tekrar aday gösterilebilmektedir. Bu iki durum zorunlu olarak Cumhurbaşkanlığı makamını demokratik siyaset sürecinin bir unsuruna dönüştürmektedir. Kampanya yürüterek makama seçilen ve tekrar aday olarak gösterilebilecek olan, arkasında siyasî partiler desteği bulunan Cumhurbaşkanı, hukuk açısından ne denirse densin, siyaset bilimi açısından artık siyasî bir otoritedir. Bu husus partili Cumhurbaşkanı tartışmaları açısından da göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur.

Önceki düzenlemede olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı sisteminde de seçimler iki turlu yapılacaktır. 2007 değişiklikleri ile getirilen düzenlemede olduğu gibi seçimlerin ilk turunda geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, bu turda Cumhurbaşkanı seçilecektir. İlk turda hiçbir aday bu orana ulaşamazsa ilk turda en fazla oyu alan iki aday arasında ikinci tur oylama, ilk tur oylamayı takip eden ikinci Pazar günü yapılacaktır. Bu turda geçerli oyların çoğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilecektir. Bu sistem cumhurbaşkanı seçilecek isim üzerinde geniş bir konsensüsün oluşmasına fırsat tanımaktadır. Parlamenter sisteme göre yeni sistemde Cumhurbaşkanı, oldukça geniş bir seçim meşruiyetine dayalı olarak yürütmenin başı olacaktır. Üstelik parlamenter sistemlerde, yasama bileşiminde çoğunluğu sağlayan bir grup, yasama sürecini de kontrol eden bir güce, böyle geniş bir seçmen desteğine sahip olmadan da ulaşabilmektedir. Yasama alanından anayasal olarak dışarıda tutulan bir yürütme otoritesi, seçim meşruiyetine dayalı olarak yönetime gelmiş olacaktır.

Anayasa değişildik kanununda iki adaylı ikinci tur seçiminin doğurabileceği bazı sakıncaları gidermek için bazı ek düzenlemelere de yer verilmiştir. Buna göre iki adaydan birinin çekilmesi durumunda alınan oy sayışma göre ikinci adayı ikame, tek adayım kalması durumunda ise o aday için halkoylaması yolu ile seçimin

153

tamamlanması, bu adayın geçerli oyların çoğunu alamaması durumunda ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yenilenmesi 101. maddede düzenlenmiş bulunmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı makamında herhangi bir nedenle boşalma olması halinde kırk beş gün içinde seçimlerin yapılacağı değişikliklerle düzenlenmektedir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde eş zamanlı seçim ilkesi benimsendiğinden, böyle bir boşalma yaşanması durumunda iki seçim tarihi arasında bir farklılaşmanın ortaya çıkmaması için bazı ek düzenlemelere kanunda yer verilmiştir. Buna göre boşalmanın seçim tarihine bir yıl veya daha az bir süre kalması durumunda, Meclis seçimleri öne alınarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte yenilenecektir. Seçim tarihine bir yıldan daha fazla bir süre kalmışsa, bu kez sadece Cumhurbaşkanlığı için seçim yapılacak, ancak seçilen Cumhurbaşkanı kalan süreyi tamamlayacaktır. Kalan süreyi tamamlamak için seçilen Cumhurbaşkanı, eğer partiler ya da seçmenler tarafından aday gösterilirse, süreyi tamamlamak için geçirdiği dönem, iki dönem kısırından sayılmayacaktır Böyle bir istisnanın getirilmesi anlaşılabilir bir durumdur Aksi takdirde siyası hayat içinde etkili aktörler, böyle hassas dönemlerde dönem kaybetmemek için seçimlere girmemeyi tercih edebilirler. Bu da makamın meşruiyetini sorgulayıcı tartışmaların ve hatta çatışmaların yaşanmasına sebebiyet verebilir (Alkan, 2018: 89).

Bu noktada belirtilmesi gereken diğer bir husus, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin usûl ve esasların kanunla düzenleneceği hükmüdür. Bu şekilde Cumhurbaşkanının seçimleri ve statüsü ile ilgili tüm mevzuatın Anayasa ve Meclisin çıkartacağı kanunlara tâbi olacağı görülmektedir.

Türkiye’de hükümet sisteminin değişimi ile birlikte yürütme yetkisinin tek elde toplanması çeşitli eleştirilere uğramıştır. Bu konuda görüş belirten yazarların bir kısmı sistemin diktatörlüğe kadar gidebilecek potansiyel tehlikeler taşıdığını dile getirmişlerdir. Özbudun (2013:208)’a göre; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde yürütmeye ilişkin yetki ve görevler Cumhurbaşkanınca tek başına kullanıldığından tek adam yönetimi ve diktatörlük biçiminde algılanabilmektedir. Fakat parlamenter yapıda güçlü bir çoğunluk tarafından desteklenen başbakan, başkanlık sistemindeki

154

başkandan daha güçlü yapıdadır. Mecliste büyük çoğunluğun desteğini alan başbakan yasama kuvvetinin işlemlerini etkileme gücüne sahiptir.

Var olan yönetim sisteminde olağanüstü hal ilanı yetkisi bakanlar kurulunda iken yeni oluşturulan yönetim sisteminde olağanüstü hal ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiş olup, bunun süresinde, onaylanıp kaldırılmasında yapılacak düzenlemeler meclisin yetkisindedir (Demirhan, vd., 2017: 414).

Öte yandan Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte partili Cumhurbaşkanlığının neden olacağı sonuçlar da gündeme gelmiş bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı sisteminde anayasal olarak Cumhurbaşkanının partisi de ilişiğinin kesileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemesi, başkanlık sistemleri ile çelişmemektedir. Diğer başkanlık sistemlerinde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı sisteminde, Cumhurbaşkanı ile parti ilişkilerinin nasıl şekilleneceğini ise, siyasî hayatın işleyişi belirleyecektir. Özellikle başkanlık sistemlerinde, başkana süre kısırının getirilmiş olması siyasî parti - lider ilişkisini yakından etkilemektedir. En fazla iki dönem secden bir Cumhurbaşkanı, partisinin başkanı bile olsa, iki dönem sonunda hem o lider, hem de partisinin önünde iki seçenek çıkacaktır. Ya parti başkanı olarak görev süresi dolan eski Cumhurbaşkanı parti liderliğinden çekilerek yerini cumhurbaşkanı adayı olabilecek yeni bir isme bırakacak, ya da partisinin başında kalmayı tercih ederek Cumhurbaşkanlığına başka bir ismi aday gösterecektir. Birinci durumda değişmez parti liderliği geleneği zamanla ortadan kalkacak, ikinci durumda ise ABD'dekine ve diğer bazı başkanlık sistemlerine benzer şekilde, anayasal bir engel olmamasına rağmen parti liderliği ile Cumhurbaşkanı adaylığı birbirinden ayrışacaktır (Alkan, 2018: 88-89).

3.4. CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDE YASAMA