• Sonuç bulunamadı

1.1.3. Bölgesel Kalkınmada Yeniliğin Artan Önemi

1.1.3.1. Bölgesel Kalkınmada Yeniliğe İlişkin Teorik Yaklaşımlar

1.1.3.1.3. Yeni Kurumsal İktisat

Kurumsal iktisat, kurumları ve kurumsal değişim sürecini inceleyen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın çok farklı türleri bulunmakla birlikte, genelde ‘eski’ ve ‘yeni’ kurumsal iktisat şeklinde ikili bir ayrımda ele alınmaktadır. Thorstein Veblen, John R. Commons ve Wesley C. Mitchell’in çalışmaları ile gündeme gelen eski kurumsal iktisat, klasik ve neo-klasik öğretinin tümdengelimci, soyutlayıcı ve akılcı (rasyonalist) yönteme dayanan varsayımlarına ve ekonominin işleyişini tarihsel süreci ihmal ederek ele alan yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır (Kazgan, 2009:184-188; Savaş, 2000:646-647).

Eski kurumsal iktisat, İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde etkinliğini yitirmiş ve 1970’li yılları izleyen dönemde Yeni Kurumsal İktisat şeklinde tekrar gündeme gelmiştir. Yeni kurumsal iktisat, klasik ve neo-klasik iktisat tarafından uzun bir süre ihmal edilmiş olan kurumsallaşmış unsurların yeniden canlanması ve

31 genişlemesi olarak ele alınmaktadır. Ancak bu yeni oluşum, kendisinden önceki geleneksel çizgiyi izleyen ve onu tamamlayan bir yaklaşım sergilemekten uzaktır. Yeni kurumsal iktisat, ekonominin işleyiş doğasını evrimsel sürece dayandırarak açıklamakta; kurumları ve kurumsal değişim sürecini kalkınmanın temeli olarak ele almaktadır (Rutherford, 1994:4).

Kurumsal yaklaşımın temelini oluşturan kurum kavramı, farklı anlamları bünyesinde barındırmakta olup, kullanım şekilleri ulaşılmak istenilen amaca göre değişmektedir. Kavram bazen, gündelik yaşamdaki anlama uygun bir biçimde organizasyon şeklinde ele alınmaktadır. Bu tür kurumlara örnek olarak okullar, hastaneler, firmalar, ticaret birlikleri, siyasi partiler, araştırma merkezleri ve toplumun diğer temel yapıları (devlet, aile, evlilik, vs.) gösterilebilir. Kavram bazen de biçimsel, oluşturulmuş ve sosyal yapının sürekliliği açısından soyut bir bağlamda ele almaktadır (Dale ve Nilsen, 2000:2). Kavram bu şekilde ele alındığı zaman ‘kurumsallaşma’ anlamına gelmektedir. Örneğin, ‘kurumsallaşmış bölgeler’ denildiği zaman politik, ekonomik ve kültürel kurumsal yapının oluşturulduğu mekânlar anlaşılmaktadır.

Yeni kurumsal iktisadın öncüleri arasında yer alan North (1991:97) ise kavramı, sadece resmi kanunlar, kurallar ve örgütleri değil, bunların yanı sıra gayri resmi anlamda sosyal ve kültürel normlar, yerleşik davranışlar bütünü, alışkanlıklar ve değerleri içerecek şekilde geniş kapsamlı olarak ele almaktadır. Bu bakış açısına göre kurum, bireysel davranışları sınırlandıran ya da belirleyen kurallar, gelenek ve görenekler, değerler ve toplumsal olarak belirlenmiş düşünce kalıpları olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan kurumsallaşmak, alışkanlıklar (tecrübe ve rutinler) vasıtasıyla değerlerin biçimlenmesi şeklinde anlaşılmaktadır (Dale ve Nilsen, 2000:2).

Kurumsal yaklaşım, ekonominin sosyal ve kültürel gömülülüğünü (ekonomik davranışın hakim olan normlardan, kurumlardan ve sosyal davranışlardan etkilendiğini) vurgulayarak; ekonomik yaşamın çok sayıdaki belirleyicinin bir ürünü olduğunu ve zaman ile mekâna bağlı olduğunu ifade etmektedir. Bu yaklaşımda ekonomi, ne sadece soyut evrensel kurallarla, ne de kendi başlarına hareket eden

32 ekonomik aktörler tarafından belirlenmektedir. Ekonomik ilişkiler, zaman ve mekâna bağlı birçok faktöre bağımlı bir yapı sergilemektedir (Eceral, 2006:459).

Yeni kurumsal iktisadın temel aldığı çerçeve, kurumların ekonomik, siyasal, toplumsal ve mekânsal dönüşümler üzerinde etkili olduğu ve evrimsel bir gelişme izleyerek sosyal değişimin dinamik yapısına zemin hazırladığı anlayışıdır. Bu anlayışın en önemli çıkış noktası, ekonomideki değişim ve dönüşümün geçmişten gelen bir sürece bağlı olmasıdır (Kayasü, 2006:281).

Ekonomiyi kurumsallaşmış bir süreç olarak değerlendiren yeni kurumsal iktisat, bölgesel kalkınmayı kurumsal yapıya dayalı olarak açıklamakta; kurumlar ve kurumsal değişim sürecinin bölgesel kalkınmada oynadığı rolü incelemektedir (Mariotti, 2005:30). Yeni kurumsal iktisat; bölgesel kalkınmayı, bölgedeki aktörlerin davranış kalıplarını şekillendiren kurumsal kapasiteye bağlamakta ve bölgedeki sosyo-kültürel yapı ile değerler sistemini mekândaki ekonomik yapının temel belirleyicileri arasında göstermektedir.

Kurumsal yaklaşım bölgesel kalkınma açısından, firma davranışları yerine firmalar arası ilişkilere odaklanmaktadır. Firmaların yatırım kararlarını; fiyatlar genel düzeyi, vergiler, sübvansiyonlar ve altyapı olanakları gibi unsurlara dayalı olarak açıklayan yeni kurumsal iktisat; firmaların yatırım yaptığı bölgedeki başarılarını ise ekonomik aktörlerle olan karşılıklı ilişkileri, yerel ticari destek sisteminin varlığı, diyalog kültürü, güven ve karşılıklı etkileşim gibi kurumsal unsurlara bağlamaktadır (Mariotti, 2005:30-31).

Bölgesel kalkınma açısından aktörler arasındaki ilişkilere odaklanan yeni kurumsal iktisat, diyalog kültürü, güven ve sosyal dayanışma kültürü gibi unsurları

kurumsal yoğunluk (institutional thickness) kavramıyla açıklamaktadır. Kurumsal

yoğunluk kavramı, ortak bir hedefe yönelik olarak, tüm tarafların temsil edilebildiği ve kurumsal ilişkilerin karşılıklı etkileşim ve yönetişim anlayışı içinde gerçekleştiği ortamı betimlemektedir (Kayasü, 2006:281). Bölgenin kurumsal yoğunluk kapasitesi ise bölgede güçlü bir kurumsal çeşitliliğin bulunmasına, kurumların etkileşimli bir biçimde hareket etmesine ve bu etkileşim ortak bir hedefe yönelik olmasına bağlanmaktadır.

33 Bölgedeki sosyal ve kültürel ilişkilerin önemini vurgulayan kurumsal yoğunluk kapasitesi, bölgesel kalkınma açısından yerel çevrenin önemini gündeme getirmektedir (Raco, 1999:956). Bölgenin sosyal, kültürel ve politik özelliklerini temel alan yerel çevrenin önem kazanmasıyla birlikte, yereldeki kurumsal ilişkiler, iş bölümünü ve yerel kurumlar, bölgesel kalkınmanın önemli bileşenleri konumuna gelmiştir. Bu yönüyle yeni kurumsal iktisat, bölgesel kalkınma açısından geleneksel üretim faktörlerinin yanı sıra bölgeye özgü kaynaklara vurgu yapmaktadır.

Kurumsal yaklaşımın bölgesel kalkınmaya katkısı, iki açıdan ele alınabilmektedir. Bunlardan birincisi, aynı mekânda üretimde bulunmanın getirdiği ortak avantajlardır (Eceral, 2006:461). Belli bir bölgeye ait alışkanlıklar ve değerler, mekânsal yakınlığın neden olduğu bilgi paylaşımı ve güvene dayalı ilişkiler şeklinde öne çıkan bu ortak avantajlar, yerel aktörler arasındaki ticarileşmemiş bağımlılıklara dayanmaktadır (Kayasü, 2006:281-282). İkincisi ise bilgi ve öğrenme çerçevesinde ele alınan bölgesel yenilik tartışmalarıdır. Kurumlar arasındaki ilişkiler, bilgi birikimine neden olmakta ve etkileşimli öğrenmeyi gündeme getirmektedir. Bu ise bölgenin yenilik kapasitesini kurumsal yapıya bağımlı bir hale getirmektedir (Eceral, 2006:461). Bu yönüyle kurumsal yaklaşım, bölgenin yenilik kapasitesini kültürel normlar ve sosyal ilişkiler gibi çeşitli unsurlara bağlamaktadır

Genel olarak değerlendirildiğinde yeni kurumsal iktisat, farklı yerel aktör ve kurumlar arasındaki işbirliğinin artması ile bölgenin; bilgiyi üreten, öğrenmeyi gerçekleştiren ve yeniliğin uygulanmasında uygun bir ölçek haline dönüşmesine vurgu yapmaktadır. Kurumsal yaklaşım bu yönüyle, bölgedeki yenilik sürecini aktörler arasındaki ilişkilere dayalı olarak açıklamakta ve bölgedeki sosyo-kurumsal yapının yenilik sürecindeki önemini vurgulamaktadır.