• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRİLMESİ

3.1 Kıbrıs Sorunu ve Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı Tezleri 1878’de Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti toprağı olarak kalmasına, ancak belirli bir

3.1.4 KTFD’nin Kurulması

Türkiye 20 Temmuz 1974 tarihindeki ilk müdahalesini gerçekleştirdi. Adadaki çatışmalar buna rağmen durmayınca, adaya Türkiye tarafından 15 Ağustos 1974 tarihinde ikinci müdahale de gerçekleştirildi. Türkiye gerçekleştirdiği müdahaleler yüzünden çok fazla eleştiri toplamıştır.

Adada yaşananların Türkiye’nin müdahalesini gerektirdiği kabul edilmektedir; ancak müdahale sırasında kullanılan askeri güç sonucu adanın fiilen bölünmesi sonucunun doğması Garanti ve İttifak Antlaşmaları ile BM Antlaşması gereğince Türkiye’nin kabul etmiş olduğu yükümlülüklere aykırı olarak değerlendirilmektedir. Bu görüşe göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü ihlal edilmiş, BM Güvenlik Konseyi’nin adadaki çatışmayı durdurmaya yönelik kararlarına aykırılığın gerçekleştiği kabul edilmiştir472

. BM Genel Kurulu adada bulunan yabancı askerlerin buradan ayrılmasına ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektirdiğine ilişkin 3212(XXIX) kararı 1 Kasım 1974 tarihinde almıştır473

.

Türkiye’nin gerçekleştirdiği iki askeri müdahalenin ardından, yine Türk silahlı kuvvetlerinin desteğiyle Kıbrıslı Türkler 1975’te tek taraflı olarak KTFD’ni ilan etmiştir. Rauf Denktaş Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının Kıbrıs’ta kurulacak olan bir federasyonun anayasası olarak değiştirilmesini istediğini, KTFD’nin söz konusu federasyonun kurulmasına kadar gerçekleştirilmiş bir teşkilatlanma olduğunu

472 Ibid.

473http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/3212(XXIX)&Lang=E&Area=RESOL UTION(Erişim Tarihi: 9 Mayıs 2013). Garanti Antlaşması’nın dördüncü maddesi gereğince Türkiye, Yunanistan veya Britanya’nın bu antlaşma hükümlerinden birinin ihlalinin söz konusu olması halinde, birlikte veya bu mümkün değilse bireysel olarak yine bu antlaşma hükümleriyle oluşturulan durumu sağlamak için harekete geçme yetkileri vardır. Antlaşmanın metni: http://www.mfa.gov.cy/mfa/mfa2006.nsf/All/484B73E4F0736CFDC22571BF00394F11/$file/Treaty %20of%20Guarantee.pdf (Erişim Tarihi: 4 Mayıs 2013). Ancak bilindiği gibi Türkiye’nin müdahalesini, fiziksel olarak Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların adada ayrı bölgelerde yaşamaya başlaması sonucunun doğmasına yol açmıştır. Bu fiili ayrılığı Kıbrıslı Türklerin ayrı bir halk olarak kendi kaderini tayin etme hakkı iddiaları takip etmiştir. Türkiye’ye yöneltilebilecek bir eleştiri müdahalesinin adadaki eski düzeni sağlamaktan uzak birtakım sonuçları doğurmuş olmasıdır.

124

bildirmiştir474

. KTFD Anayasası’nın başlangıç bölümünde bağımsız Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin kurulmasının hedef alındığı belirtilmekteydi. Anayasanın ikinci maddesinde ise KTFD’nin Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’ne açıkça tanınan yetkiler dışında kalan yetkileri kullanacağı yazılıydı.

BM Güvenlik Konseyi 12 Mart 1975 tarihli ve 367 sayılı kararıyla bütün devletlere Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, egemenliğine ve bütünlüğüne saygı duyma çağırısı yapmıştır. Kıbrıslı Türklerin oluşturdukları federe devlet bu kararda toplumlararası görüşmeleri olumsuz olarak etkileyecek tek taraflı bir karar olarak değerlendirilmiştir475

.

Türkiye’nin adaya müdahalesinin ardından Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında, Kıbrıslı Rumların Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na iki başvuruda bulunması sonucunu doğurmuştur. Burada Komisyon önüne getirilen iddialar, Türkiye’nin müdahalesinin mülkiyet hakkı ve buna benzer birçok insan hakkı ihlaline neden olduğuna ilişkindi.

Komisyon önüne getirilen iddiaları görüşülebilir bulmuştur. Komisyon’un bu yaklaşımı başvurunun uluslararası toplum tarafından Kıbrıs adasındaki yasal devlet olarak tanınmaya devam eden Kıbrıs Cumhuriyeti adına yapıldığını kabul ettiğini göstermiştir. Komisyon’a göre Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ile ilgili olarak yaşanan sorunlar onun temsiliyetine etki etmeyecektir. Komisyon’un Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan devletlerin kendi ülke sınırları dışında

474Toluner, op. cit., sf. 359. Denktaş, KTFD’nin ilanını ilerde kurulması istenen federasyonun bir kanadını oluşturmaktan farklı bir amaç taşımadığını belirtmiştir. Ancak Denktaş’ın temel arzusunun Kıbrıs’ta oluşturulmak istenen iki ayrı devletin olduğu ve KTFD’nin bu yönde atılmış bir adım olduğu değerlendirmesini yapan görüşler de vardır. İlgili görüşün ayrıntıları için bknz: Niyazi Kızılyürek, Daha Önceleri Nerelerdeydiniz? Dünden Bugüne Kıbrıs Müzakereleri, 1. B., İstanbul, Birikim Yayınları, 2009, sf. 46-47.

475

125

gerçekleştirdiği askeri operasyonlardan da sorumlu tutulabileceğini belirtmesi önemli bir husustur476.

Komisyon Türkiye’nin müdahalesinin birçok Kıbrıslı Rumun zorla adanın güneyine göç etmesine ve bu kişilerin kuzeye dönememesine neden olduğu, bu durumun ailelerin bölünmesi sonucunu doğurduğu sonucuna varmıştır. Kıbrıslı Rum askeri personel ve siviller Türkiye’de tutuklu bir halde bulundurulmuş, bu kişilere yeterli yiyecek verilmemiş, gereken sağlık önemleri alınmamıştır. Komisyon, Türkiye’den gelen askeri kişilerin sorumluluğu altında gerçekleşen ölüm, insanlık dışı muamelelerden de bahsetmiştir. Tüm bu uygulamaları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulan Komisyon, bu uygulamaların Rumlara karşı söz konusu olması nedeniyle ayrımcılığı yasaklayan sözleşme maddesine de aykırılığın gerçekleştiğini belirtmiştir. Komisyon’a göre Türkiye, burada özetlenen insan hakları ihlallerinin sorumlusudur 477 . Uluslararası toplumun Türkiye’ye ve adaya gerçekleştirdiği müdahaleye olan bakış açısı, bu kararlarda görülmektedir.

KTFD’nin yönetim şeklinin Türkiye’nin yönetim şeklinden esinlenilerek oluşturulduğu görülmektedir. Türkiye’de uygulanan ithalat, ihracat ve gümrük kuralları burada da uygulanmaya başlanmıştı. Para birimi Türk lirası olarak benimsenmiş, uluslararası posta işlemleri için Türkiye’de bulunan Mersin, Kıbrıs’ın kuzeyinin dahil olduğu posta alanı olarak kabul edilmişti478

.

476

Zaim M. Necatigil, Kıbrıs Uyuşmazlığı ve AİHM Kıskacında Türkiye, Ankara, Turhan Kitabevi, 2005, sf. 5-9.

477 Türkiye’nin adaya müdahalesi sırasındaki tutuklamalardan ve bu kişilerin Türkiye’ye götürülmesinden Türkiye’yi sorumlu tutan Komisyon, müdahalenin ardından bazı Kıbrıslı Rumların tutuklanmasından Türkiye’nin sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiştir. Ibid., sf. 11-12. Komisyon’un Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üçüncü başvurusunda belirttiği diğer hususlar da önemlidir. Komisyon’a göre Kıbrıs’ı ikiye ayıran hat Türkiye’den gelen askerler tarafından korunmaktaydı; bu durum ise yaşanan ihlallerin Türkiye’ye atfedilebilir olduğunu göstermekte ve Türkiye’nin sorumluluğunun kabulünü gerektirmektedir. Komisyon, Türkiye’nin savunduğu Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleştirilen uygulamalardan KTFD veya KKTC’nin sorumlu olduğuna ilişkin görüşüne hiçbir zaman sıcak bakmamıştır. Ibid., sf. 20-21.

478 Frederica M. Bunge, Cyprus, a Country Study, C. XXII, Foreign Area Studies, American University, 1980, içinde Ellen Laipson, “Government and Politics,” sf. 164-165.

126

1974 yılında yaşanan toplumlararası çatışmaların ve darbenin ardından yapılan görüşmelerde bir uzlaşıya varılamamıştır. Bu durumu ortaya koyan Türkiye işgalci güç olarak nitelendirilmesine neden olan müdahalelerin gerçek amacının adayı bölmek değil, adada bulunanların güvenliğini sağlamak olduğunu öne sürmüştür479

. 1974 sonrasındaki görüşmelerde de adada iki topluma da güven veren bir sistemin kurulması sağlanamamış, KKTC’nin kurulmasına giden süreç, bu durum nedeniyle hız kazanmıştır.