• Sonuç bulunamadı

Devletlerin Tanınması ve Siyaset İlişkisi

2.1 U luslararası Hukukta Devletlerin Tanınması

2.1.2 Devletlerin Tanınması ile İlgili Kavramların İncelenmesi

2.1.2.3 Devletlerin Tanınması ve Siyaset İlişkisi

Erken tanıma, kendisinden ayrılınan devletin rızasının bulunduğu veya bir devletten ayrılmanın söz konusu olmadığı durumlarda, pek gündeme gelmemektedir. Uluslararası hukukta çoğunluk tarafından, yeni oluşan devletlerin tanınmasının bir yükümlülük olmadığı kabul edilir. Henüz bir mücadelenin kesin olarak sona ermediği durumlarda tanımanın iç işlerine müdahale sayılacak olması, bir bakıma devletlerin tanıma yükümlülüğünün bulunmamasını haklı çıkardığı görüşü savunulmaktadır389

. Tanıma zorunlu olmadıkça devlet olmak için gerekli unsurları taşıyan bir oluşumu, devlet olarak tanımakta gecikme veya tanımama konusunda devletler farklı davranışlar sergileyebilecektir. Devletlerin farklı davranışları oldukça devletlerin tanınması konusu tanıyacak olan devletlerin siyasi kararları kapsamında kalacaktır390

.

2.1.2.3 Devletlerin Tanınması ve Siyaset İlişkisi

Devletlerin tanınması ile ilgili olarak tartışılan iki önemli nokta vardır. Bunlardan birincisi, devletlerin tanınmasının siyasi bir konu mu, hukuki bir konu mu olduğudur. İkinci nokta ise, devletlerin tanınmasının devletler topluluğunca alınan kollektif bir karar mı, yoksa devletlerin bireysel olarak aldıkları tek taraflı bir karar mı olduğudur391

.

Uluslararası hukukta, devletlerin tanınması ve siyaset iç içe geçmiş durumdadır. Bir oluşumu devlet olarak tanıma veya tanımama kararlarının, hukukla

388Ancak, durumun böyle olmadığı, şartlar yerine getirildiği zaman tanımanın bir yükümlülük olduğu, sadece burada uluslararası hukukun yerine getirilmeyen sorumluluklarla ilgili olarak yaptırım mekanizması eksikliğinin sıkıntısı yaşandığı öne sürülmektedir. Borchard, op. cit., sf. 110.

389 Kunz, op. cit., sf. 716-717. Kelsen’e göre, devletler tanıma gücüne sahiptir, tanıma yükümlülüğüne değil. Grant, op. cit., sf. 127.

390 Shaw, op. cit., sf. 462.

98

bir ilişkisi olmadığı, bu konunun uluslararası siyasetle ilgili olduğu da ileri sürülmüştür. Ancak, tanıma veya tanımama, hukuki etkileri ve fonksiyonları olan kararlardır. Konunun siyasetle olan ilişkisi bakımından söylenmesi gereken devletlerin tanıma ile ilgili kararlarını verirken geniş bir takdir yetkisi kullandıklarıdır392

.

Tanıma kararlarında, devletler, yeni oluşumu siyasi olarak onayladıklarını veya onaylamadıklarını göstermektedirler393

. Devletleri, gerekli kriterleri yerine getirmiş yeni oluşan devletleri tanıma konusunda zorlayıcı bir kural yoktur; devlet olma koşullarını sağladıkları halde, kimi oluşumlar diğer devletler tarafından devlet olarak tanınmamışlardır394. Örneğin, 1948 yılında bağımsız bir devlet olduğunu iddia eden İsrail BM üyesi olmuş, ancak BM, devletlerin ve hükümetlerin tanınması yetkisinin üye devletlerde olduğunu, BM’e verilmiş bir yetki olmadığını belirtmiştir. SSCB ise İsrail Devleti’ni resmi olarak tanımıştır. Büyük Britanya, İsrail’in devlet olmak için gereken kriterleri yerine getiremediğini belirterek tanımamıştır. Bu durum, İsrail’in tanınmasının ne kadar çelişkili ve siyasi olduğunu ortaya koymaktadır395

.

Makedonya ile Arnavutluk’un ilişkisine baktığımızda ise, Arnavutluk’un, bağımsız bir Makedonya’nın Sırbistan’ın bölgedeki güçlü konumunu sarsacağı için Makedonya’yı desteklediği görülmektedir. Ancak Arnavutluk, Makedonya’yı tanıma konusunda Arnavut sorunu nedeniyle, bazı şartlar ileri sürmüştür396. Bu da tanıma ile devletlerin çıkarlarının ne kadar ilişkili olduğunu ortaya koyan bir durumdur.

Makedonya’nın, AT’nin Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’nde Kurulan Yeni Devletlerin Tanınmasına İlişkin Yol Haritası’nda belirlenen şartları yerine

392

Crozat, op. cit., sf. 3.

393 Shaw, op. cit., sf. 450.

394Pazarcı, op. cit., sf. 627.

395 Grant, op. cit., sf. 134.

99

getirmişken, ismi nedeniyle Yunanistan’ın yaptığı girişimlerle tanınmaması da dikkat çekicidir. Aynı şekilde, Hırvatistan’ın ülkesinin bir kısmını kontrol edemezken tanınması da, bu yol haritasına ve belirlediği şartlara ilişkin birtakım kuşkular yaratmaktadır397

. Mevcut devletlerin yeni oluşan devletleri tanımaya ilişkin birtakım şartlar ileri sürmelerini kısıtlayan hiçbir kayıt yoktur398

.

Uluslararası hukuk alanında, siyasetle hukukun en çok iç içe geçtiği alanın tanınma konusunda olduğu açıktır. Ancak bu, devletlerin tanıma veya tanımama kararlarının tamamen siyasi bir tercih olarak algılanması anlamına gelmez. Örneğin, devletlerin, hukuksal zeminden yoksun bir şekilde bu kararı almaları (erken tanıma durumunda içişlerine müdahale sorunu yaratabilmesi gibi) hukuki sorumluluğa yol açabilecektir399. Kısacası bir devleti tanıma, diğer devletlerin hukuki etkileri olan siyasi kararlarıdır.

Uluslararası hukukta tanıma işlevini mevcut devletlerin gerçekleştirmesi noktası önemlidir. Çünkü söz konusu devletler kendileri için milli çıkarlarıyla bağlantısı bulunan bir hususla ilgili olarak karar verirken, aynı zamanda uluslararası etkileri olan bir işlemi de gerçekleştirmektedirler400

. Tanıma işlemi, tanıyan devlet ile tanınan devlet arasında hüküm ve sonuç doğurmaktadır.

Tanıma kararı, erga omnes etki doğurmamaktadır; bir devletin ihtiyari kararına dayandığı için yargısal kontrolü mümkün görünmemektedir. Ancak mevcut sistem içinde uygunsuz bir durum oluşmaktadır. Tanınan devlet, sadece kendisini tanıyan devletler karşısında bir devlet olarak var olabilmektedir. Bu nedenle de, tanımanın kollektifleştirilmesi gerektiği savunulmaktadır. Yeni bir oluşumu tanıma görevi, örneğin, uluslararası hukuk alanında kararlar alabilme yetkisi olan bir organa

397

Rich, op. cit., sf. 56.

398 Azarkan, sf. 18.

399 Talmon, “Recognition Of States And Governments in International Law,”

http://biweekly.ada.edu.az/issues/158/20090328015413680.html(Erişim Tarihi: 9 Aralık 2012)

100

verilebilir401. Ancak bu durum, devletlerin egemenliklerinin kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.

Devletlerin bu konuda ortak hareket ederek kollektif tanıma yöntemini uygulamaları, gerçekleşmesi zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Mevcut devletlerin, tanıma konusunda kollektif hareket etme çalışmalarına bakıldığında ihtimalin zayıflığı görülmektedir. Örneğin KKTC’nin tanınmaması konusunda, Türkiye dışında, devletler BM Güvenlik Konseyi’nin konu ile ilgili kararlarına uyarak tanımama yönünde karar almışlardır. Aynı durum, birkaç devletin tanımasına rağmen Mançurya Devleti için de geçerli olmuştur. KKTC ve Mançurya Devleti kollefktif tanımama kararı örneklerinde bile istisnaların meydana geldiği görülmektedir. ABD’nin Suriye ve İsrail’in tanınmaları konularında tek taraflı hareket etmesi ise devletlerin tanınma konusunda farklı kararlar verebilecekleri görüşünü pekiştirmektedir402

.