• Sonuç bulunamadı

KURAN'DA MÜM‹NLER‹N SIFATLARI

Belgede KURAN'DAN GENEL B LG LER (sayfa 153-159)

Allah'›n kudretinin, herfleyi sar›p kuflatt›¤›n›n, kontrol etti¤inin bi-lincinde olan müminler, bu kudret karfl›s›nda sayg› dolu bir korku duyar-lar. Allah'›n azametinden ve ihtiflam›ndan kaynaklanan hayranl›k dolu bir korkudur bu. Ve bu üstün güç karfl›s›nda acizliklerini bilirler ve aye-tin ifadesiyle O'nu "tekbir edebildikçe tekbir et." (‹sra Suresi, 111) Ya-flamlar›n›n her an›nda Allah'› düflünür, O'nu anarlar. Ayn› zamanda Allah'a duyduklar› s›n›rs›z sevginin de do¤al bir sonucudur bu... Kuran, müminlerin Allah'›n flan›n› yücelten ve O'na karfl› samimi hitaplar›yla doludur.

Peki Allah müminlerin bu samimiyetine ve içtenli¤ine nas›l karfl›-l›k verir? Bir ayette Allah flöyle diyor:

Öyleyse (yaln›zca) Beni an›n, Ben de sizi anay›m... (Bakara Suresi, 152)

Kuran'da müminler an›l›rken, baz› özel s›fatlar ve nitelendirmeler kullan›lm›flt›r. Kuflkusuz müminlerin Allah'›n övdü¤ü ve raz› oldu¤u çok fazla yönleri vard›r. Fakat biz burada yaln›zca Kuran'da müminlerden bahsedilirken kullan›lan s›fatlara yer verece¤iz.

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'det-mifltir: Hiç flüphesiz onlardan öncekileri nas›l 'güç ve iktidar sahibi' k›l-d›ysa, onlar› da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' k›lacak, kendileri için seçip be¤endi¤i dinlerini kendilerine yerleflik k›l›p sa¤lamlaflt›racak ve onlar› korkular›ndan sonra güvenli¤e çevirecektir. Onlar, yaln›zca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir fleyi ortak koflmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, iflte onlar fas›kt›r. (Nur Suresi, 55)

Öyleyse sen yüzünü Allah'› birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'›n o f›trat›na çevir; ki insanlar› bunun üzerine yaratm›flt›r. Allah'›n yarat›fl›

için hiçbir de¤ifltirme yoktur. ‹flte dimdik ayakta duran din (budur). An-cak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Rum Suresi, 30)

Mümin olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiçbir kuflkuya kap›lmadan Allah yolunda mallar›yla ve canlar›yla cihad ettiler. ‹flte onlar, sad›k (do¤ru) olanlar›n ta kendileri-dir. (Hucurat Suresi, 15)

Gerçekten Biz onlar›, kat›ks›zca (ahiretteki as›l) yurdu düflünüp-anan ihlas sahipleri k›ld›k. (Sad Suresi, 46)

Dedi ki: "Rabbim, beni k›flk›rtt›¤›n fleye karfl›l›k, andolsun, ben de yer-yüzünde onlara, (sana baflkald›rmay› ve dünya tutkular›n›) süsleyip-çe-kici gösterece¤im ve onlar›n tümünü mutlaka k›flk›rt›p-sapt›raca¤›m."

"Ancak onlardan muhlis olan kullar›n müstesna." (Hicr Suresi, 39-40) Bu, kendisinde flüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir ki-tapt›r. (Bakara Suresi, 2)

Andolsun size, içinizden s›k›nt›ya düflmeniz O'nun gücüne giden, size pek düflkün, müminlere flefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmifltir.

(Tevbe Suresi, 128)

Biz onlar›n gö¤üslerinde kinden ne varsa çekip alm›fl›z. Altlar›ndan ›r-maklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaflt›ran Allah'a hamd olsun. E¤er Allah bize hidayet vermeseydi biz do¤ruya ermeyecektik. Andolsun, Rab-bimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "‹flte bu, yapt›klar›n›za karfl›l›k ola-rak mirasç› k›l›nd›¤›n›z cennettir" diye seslenilecek. (Araf Suresi, 43) Ki onlar, sözü iflitirler ve en güzeline uyarlar. ‹flte onlar, Allah'›n kendile-rini hidayete erdirdi¤i kimselerdir ve onlar, temiz ak›l sahipleridir. (Zü-mer Suresi, 18)

Andolsun, Biz kendilerinden önce, Firavun'un kavmini de denedik. On-lara kerim bir elçi gelmiflti; "Allah'›n kullar›n› bana teslim edin; gerçek-ten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demiflti). (Duhan Suresi, 17-18) Mümin olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiçbir kuflkuya kap›lmadan Allah yolunda mallar›yla ve canlar›yla cihad ettiler. ‹flte onlar, sad›k (do¤ru) olanlar›n ta kendileridir.

(Hucurat Suresi, 15)

(Çocu¤un do¤up büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitab›

kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik. Kat›m›zdan ona bir sevgi duyarl›l›¤› ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.

Ana ve babas›na itaatkard› ve isyan eden bir zorba de¤ildi. (Meryem Suresi, 12-14)

(‹sa) Dedi ki: "fiüphesiz ben Allah'›n kuluyum. (Allah) Bana Kitab› verdi ve beni Peygamber k›ld›." "Nerede olursam (olay›m,) beni kutlu k›ld› ve hayat sürdü¤üm müddetçe, bana namaz› ve zekat› vasiyet (emr) etti."

"Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba k›lmad›." (Meryem Suresi, 30-32)

Kitap'ta Musa'y› da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmifl ve gönderilmifl (Resul) bir Peygamberdi. (Meryem Suresi, 51)

Kitap'ta ‹smail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde do¤ruydu ve gönderil-mifl (Resul) bir Peygamberdi. Halk›na, namaz› ve zekat› emrediyordu ve o, Rabbi kat›nda kendisinden raz› olunan (bir insan)d›. Kitap'ta ‹d-ris'i de zikret. Çünkü o, do¤ru olan bir Peygamberdi. Biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmifltik. (Meryem Suresi, 54-57)

O cennet; Biz, kullar›m›zdan takva sahibi olanlar› (ona) varisçi

k›laca-¤›z. (Meryem Suresi, 63)

‹brahim'in babas› için ba¤›fllanma dilemesi, yaln›zca ona verdi¤i bir söz dolay›s›yla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah'a düflman oldu¤u aç›k-lan›nca ondan uzaklaflt›. Do¤rusu ‹brahim, çok duygulu, yumuflak huyluydu. (Tevbe Suresi, 114)

(Allah:) "Ey Musa" dedi. "Sana verdi¤im risaletimle ve seninle konufl-mamla seni insanlar üzerinde seçkin k›ld›m. Sana verdiklerimi al ve flükredenlerden ol." (Araf Suresi, 144)

Do¤rusu ‹brahim, yumuflak huylu, duygulu ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi. (Hud Suresi, 75)

Art›k sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri fleyi (azab›) gördükleri gün, sanki gündüzün yaln›zca bir saati kadar yaflam›fl(olacak)lard›r. (Bu,) Bir tebli¤dir. Art›k fas›k olan bir kavimden baflkas› y›k›ma u¤rat›l›r m›? (Ah-kaf Suresi, 35)

"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve and›n› bozma." Ger-çekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi. Güç ve basiret sahibi olan kullar›m›z

‹brahim'i, ‹shak'› ve Yakub'u da hat›rla. Gerçekten Biz onlar›, kat›ks›z-ca (ahiretteki as›l) yurdu düflünüp-anan ihlas sahipleri k›ld›k. Ve gerçekten onlar, Bizim kat›m›zda seçkinlerden ve hay›rl› d›r. ‹smail'i, Elyesa'› ve Zülkifl'i de hat›rla. Hepsi de hay›rl› olanlardan-d›r. Bu, bir zikr'dir. fiüphesiz muttakiler için, elbette var›lacak güzel bir yer vard›r. (Sad Suresi, 44-49)

Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, do¤rusu Allah kendinden bir kelime-yi sana müjdelemektedir. Onun ad› Meryemo¤lu ‹sa Mesih'tir. O, dün-yada ve ahirette 'seçkin, onurlu, sayg›nd›r' ve (Allah'a) yak›n k›l›nan-lardand›r.." (Al-i ‹mran Suresi, 45)

"Böylece Rabbin seni seçkin k›lacak, sözlerin yorumundan (kaynakla-nan bir bilgiyi) sana ö¤retecek ve daha önce atalar›n ‹brahim ve ‹shak'a (nimetini) tamamlad›¤› gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacakt›r. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

(Yusuf Suresi, 6)

Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onlar› sevdi¤i, onlar›n da kendisini sevdi¤i mü'minlere karfl› alçak gönüllü, kafirlere karfl› ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve k›nay›c›n›n k›namas›ndan korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'›n bir fazl›d›r, onu diledi¤ine verir. Allah (rah-metiyle) genifl oland›r, bilendir. (Maide Suresi, 54)

Allah'a ve O'nun Resûlü'ne iman edenler; iflte onlar Rableri kat›nda s›d-dîklar ve flehidler (veya flahid)lerdir. Onlar›n ecirleri ve nurlar› vard›r.

‹nkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; iflte onlar da cehennem halk›-d›r. (Hadid Suresi, 19)

Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evlad›r ve onun zevceleri de onlar›n anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'›n Kitab›nda birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha ya-k›nd›r. Ancak dostlar›n›za maruf üzere yapacaklar›n›z baflka; bunlar Ki-tapta yaz›lm›fl bulunmaktad›r. (Ahzab Suresi, 6)

‹flte o "Ashab-› Meymene", ne (kutludur o) "Ashab-› Meymene". "As-hab-› Mefl'eme" ne (mutsuz ve u¤ursuzdur o) "As"As-hab-› Mefl'eme". Yar›-fl›p öne geçenler de, öne geçmifl öncülerdir. ‹flte onlar, yak›nlaflt›r›lm›fl (mukarreb) olanlard›r. (Vak›a Suresi, 8-11)

"Ashab-› Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-› Yemin." (Vak›a Suresi, 27) Müminlerden öyle erkek-adamlar vard›r ki- Allah ile yapt›klar› ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi ada¤›n› gerçeklefltirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir de¤ifltirme ile (sözlerini) de¤ifltirmediler.

Çünkü Allah, (sözüne ba¤l› kal›p do¤ru olan) sad›klar› sadakatlerinden dolay› mükafaatland›racak, münaf›klar› da dilerse azabland›racak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. fiüphesiz Allah, çok

ba-¤›fllayand›r, çok esirgeyendir. (Ahzab Suresi, 23-24)

Bedevilerden geride b›rak›lanlara de ki: "Siz yak›nda zorlu savaflç› olan bir kavme ça¤r›lacaks›n›z; onlarla (ya) savafl›rs›n›z ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda e¤er itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; e¤er bundan önce s›rt çevirdi¤iniz gibi (yine) s›rt

çevirirse-niz, sizi ac› bir azap ile azapland›r›r." (Fetih Suresi, 16)

Muhammed, Allah'›n elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere kar-fl› zorlu, kendi aralar›nda ise merhametlidirler. Onlar›, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoflnutluk aray›p-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. ‹flte onlar›n Tevrat'taki vas›flar› budur: ‹ncil'deki vas›flar› ise: Sanki bir ekin;

filizini ç›karm›fl, derken onu kuvvetlendirmifl, derken kal›nlaflm›fl, sonra saplar› üzerinde do¤rulup-boy atm›fl (ki bu,) ekicilerin hofluna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir ma¤firet ve büyük bir ecir va'det-mifltir. (Fetih Suresi, 29)

Sanki onlar, ürkmüfl yaban eflekleri gibidirler; Arslandan korkup-kaç-m›fllar. (Müddesir Suresi, 50-51)

(‹çlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememifl miydim?

(Allah'›) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?" (Kalem Suresi, 28) Art›k sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, On-lar için de acele etme. OnOn-lar, tehdit edildikleri fleyi (azab›) gördükleri gün, sanki gündüzün yaln›zca bir saati kadar yaflam›fl(olacak)lard›r.

(Bu,) Bir tebli¤dir. Art›k fas›k olan bir kavimden baflkas› y›k›ma u¤rat›l›r m›? (Ahkaf Suresi, 35)

Hiç flüphesiz o (Kuran), flerefli bir elçinin kesin sözüdür. (Hakka Sure-si, 40)

Sen onlar›n söylediklerine karfl› sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hat›rla; çünkü o, (her tutum ve davran›fl›nda Allah'a) yönelen biriydi (Sad Suresi, 17)

Dediler ki: "Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz." (Hicr Suresi, 53)

Biz seni yaln›zca bir müjde verici ve uyar›p-korkutucu olarak gönder-dik. (Furkan Suresi, 56)

‹brahim, ne yahudi idi, ne de H›ristiyand›: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümand›, müflriklerden de de¤ildi. (Al-i ‹mran Suresi, 67) De ki: "Allah do¤ru söyledi. Öyleyse Allah'› bir tan›yan (Hanif)ler ola-rak ‹brahim'in dinine uyun. O, müflriklerden de¤ildi." (Al-i ‹mran Suresi, 95)

Siz, insanlar için ç›kar›lm›fl hay›rl› bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve ‹slam'a

uygun) olan› emreder, münker olandan sak›nd›r›r ve Allah'a iman eder-siniz. Kitap Ehli de inanm›fl olsayd›, elbette kendileri için hay›rl› olurdu.

‹çlerinden iman edenler vard›r, fakat ço¤unlu¤u f›ska sapanlard›r. (Al-i

‹mran Suresi, 110)

Musa kavmine: "Allah'tan yard›m dileyin ve sabredin. Gerçek flu ki, arz Allah'›nd›r; ona kullar›ndan diledi¤ini mirasç› k›lar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, gel-dikten sonra da eziyete u¤rat›ld›k." (Musa:) "Umulur ki, Rabbiniz düfl-man›n›z› helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) k›-lacak, böylece nas›l davranaca¤›n›z› gözleyecek" dedi. (Araf Suresi, 128-129)

Kendisine bereketler k›ld›¤›m›z yerin do¤usuna da, bat›s›na da o hor k›-l›n›p-zay›f b›rak›lanlar› (müstaz'aflar›) mirasç›lar k›ld›k. Rabbinin ‹sra-ilo¤ullar›'na olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolay›s›yla tamam-land› (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta olduklar› ve yükselt-tiklerini (köflklerini, saraylar›n›) da yerle bir ettik. (Araf Suresi, 137) (Allah:) "Ey Musa" dedi. "Sana verdi¤im risaletimle ve seninle konufl-mamla seni insanlar üzerinde seçkin k›ld›m. Sana verdiklerimi al ve flükredenlerden ol." (Araf Suresi, 144)

Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmay›n; ki sonunda Allah onu, demekte olduklar›ndan temize ç›kard›. O, Allah kat›nda vecihti.

(Ahzab Suresi, 69)

"Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler baflka." (fiuara Suresi, 89) Hani o, Rabbine ar›nm›fl (selim) bir kalp ile gelmiflti. (Saffat Suresi,84)

fiüphesiz ebrar olanlar, elbette nimetler(le donat›lm›fl cennetler) için-dedirler. (‹nfitar Suresi, 13)

(K›yametin) Gelece¤i günde, O'nun izni olmaks›z›n, hiç kimse söz söy-leyemez. Art›k onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyard›r. (Hud Suresi, 105)

‹man edip salih amellerde bulunanlar ise; iflte onlar da, yarat›lm›fllar›n en hay›rl›lar›d›r.(Beyyine Suresi, 7)

"Allah, sana Yahya'y› müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (‹sa'y›) do¤rulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamberdir." (Al-i ‹m-ran Suresi, 39)

Belgede KURAN'DAN GENEL B LG LER (sayfa 153-159)